Erişilebilirlik

Bavyera’da ‘Polis Devleti’ Endişesi


Policemen search an apartment building close to the mosque "Deutschsprachiger Islamkreis Hildesheim e.V." (German speaking Islam circle, DIK) in Hildesheim, central Germany, Nov. 8, 2016.
Policemen search an apartment building close to the mosque "Deutschsprachiger Islamkreis Hildesheim e.V." (German speaking Islam circle, DIK) in Hildesheim, central Germany, Nov. 8, 2016.

Bavyera eyaletinde hükümetteki muhafazakar Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) tarafından hazırlanan yeni Polis Görev Yasası’nın yürürlüğe girmesine tepkiler sürüyor.

Polisi adeta sınırsız yetkilerle donatan yasanın en fazla tartışılan yanı, polise mahkeme kararı olmadan, sadece suç şüphesi üzerine bir kişiyi izleme ya da başka önlemler alma yetkisi vermesi.

Muhalefet partileri ve insan hakları örgütleri Polis Görev Yasası’nı “özgürlükleri tehdit eden ve polis devletine gidişin önünü açan yasa” olarak tanımlarken, Başbakan Angela Merkel’in partisi Hristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) “kardeş partisi” olarak bilinen CSU’dan eyalet başbakanı Markus Söder, yeni yasanın “daha fazla güvenlik ve daha fazla koruma” getireceğini söyledi.

Yeni yasa eyalet polisine somut olmayan “tehdit edici tehlike” durumunda bile bir kişinin özgürlüklerine müdahale etme, izleme, suç teşkil edebilecek bulgulara ulaşmak için telefonları dinleme ve DNA örneği alma yetkisi tanıyor.

Avrupa’da benzeri olmayan yasayla, keyfi bir şekilde, somut bir şüphe olmadan ve mahkemeden izin almadan şüphelilerin vücut tarayıcı, İHA, kamera ve böcekle sürekli kontrol altında tutulmasının önü açılıyor. Aynı şekilde internet bilgilerinin araştırılması, değiştirilmesi veya silinmesine imkan sağlanıyor.

Ayrıca polis tarafından “potansiyel tehlikeli” olarak sınıflandırılan bir şüpheli hakim kararı olmaksızın üç ay boyunca göz altında tutulabiliyor ya da ev hapsi veya elektronik ayak bileği kelepçesi aracılığıyla 24 saat kontrol altında tutulabiliyor.

Polis Görev Yasası aynı zamanda tüm bulguların istihbarat kurumlarıyla paylaşılmasına da olanak sağlıyor.

Almanya’nın 13 milyon nüfusuyla ikinci büyük eyaleti Bavyera’da yürürlüğe giren yasanın CDU tarafından idare edilen ve özellikle muhalefetteki sağ popülist Almanya için Alternatif partisinin güçlü olduğu eyaletlerde de yakın zamanda örnek teşkil ederek, benzer içerikle uygulamaya alınacağı tahmin ediliyor.

Münih’te geçen Perşembe günü yasaya karşı düzenlenen bir gösteriye 40 bin kişi katılmıştı. Yasanın getirdiği aşırı yetkilere karşı çıkanlar arasında Alman Polis Sendikası da var. Sendika Başkanı Oliver Malchow, yasanın toplumun büyük bir bölümü tarafından kabul görmediğini belirterek, uygulamanın polis kurumuyla vatandaş arasındaki güvenin kaybolmasına neden olacağını açıkladı.

Yapılan yorumlarda CSU’nun söz konusu yasayı kabul ettirmesi, Bavyera’da önümüzdeki Eylül ayında yapılacak parlamento seçimleriyle ilişkilendiriliyor.

CSU, İslam ve sığınmacılara karşı politikalar ve Hıristiyanlık değerlerini korumayı öne çıkararak seçimleri kazanmayı planlıyor. Eyalet hükümeti, geçtiğimiz haftalarda tüm kamu binalarının girişine Hristiyanlığın sembolü olan haç işareti asma kararı almıştı. CSU’nun eski genel başkanı, Berlin’deki yeni Federal İçişleri Bakanı Horst Seehofer ise, bakanlığının adına “yurt” kavramının da eklenmesine neden olmuştu.

Türkiye'nin AB üyeliğine karşı tavrıyla bilinen Seehofer, görevine başladıktan bir gün sonra verdiği ilk demecinde İslam’ın Almanya’ya ait olmadığını söyleyerek tartışma başlatmıştı. Yaklaşık 500 bin Türk kökenli vatandaşın yaşadığı Bavyera eyaletinde yapılan kamuoyu araştırmaları AfD’nin siyasi pozisyonlarını kopyalayan CSU’nun tek başına hükümet kuramayacağını gösteriyor. Buna göre Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi, oyların yüzde 41’ini alacak. Ankete göre seçimlerde yüzde 14 ile Yeşiller ikinci parti, sosyal demokrat SPD ve İslam karşıtı AfD partisi yüzde 12 ile üçüncü ve dördüncü parti olacak.

XS
SM
MD
LG