1 Eylül Dünya Barış Günü, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır'da mitinglerle kutlandı. Barış çağrısı yapılan mitinglerde kayyumlara duyulan tepkiler de dile getirildi.
İstanbul Emek, Demokrasi ve Barış Güçleri tarafından düzenlenen Dünya Barış Günü mitingi Kartal’da yapıldı.
Mitingde en çok öne çıkan konu, 19 Ağustos’ta İçişleri Bakanlığı’nın Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyum ataması oldu.
Miting alanında “Savaşa karşı barış, kayyumlara karşı halk iradesi”, “Kayyum barışa darbedir”, “Erkek şiddetine, savaş aklına hayır", "Kadın cinayetlerine, kayyuma ve doğa katliamına karşı omuz omuza", “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz” pankart ve dövizleri dikkat çekiyordu.
Bundan önceki Barış Günü mitinglerinde HDP ağırlığı dikkat çekerken bu kez sol, sosyalist parti ve örgütlerin daha kitlesel katılım sağladıkları görüldü.
Tertip komitesinin hazırladığı açıklamayı Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Şebnem Korur Fincancı ile sanatçı Orhan Alkaya okudu.
“AKP ve Erdoğan seçimle kaybettiklerini, politik manevralarla geri almak istemektedir”
Kayyum atamalarını tek adam rejimin “halk iradesinin gaspı” olarak değerlendiren açıklamada toplumsal kesimlerin ancak birlik olması halinde bu “saldırı”nın geri püskürtülebileceği ifade edildi.
“AKP ve Erdoğan, 31 Mart- 23 Haziran seçimlerini kaybetmenin faturasını, üç büyük kentin belediyesine kayyum atayarak HDP’ye ve kendilerine oy vermeyen Kürtler’e kesmiştir. Şimdi ise cepheyi daha da genişleterek seçimle kaybettiklerini, politik manevralarla geri almak istemektedir. AKP kendi içindeki bölünme ve yeni parti kurma çabalarını da bertaraf etmek için herkesi AKP'nin bekası için hizaya sokma çabasındadır. Şüphesiz muhalefetin kayyum atamalarına karşı tutumunu 'sert sözlerle’ tepki göstermeye indirgemesi Erdoğan ve ekibini cesaretlendirmekte, İstanbul'a da göz kırpmakta, parmak sallamaktadır. AKP ve tek adam rejimi miadını doldurmuştur. Ancak, ömrünü baskı, yasak ve savaş politikaları ile uzatmaya çabalamaktadır. Emek ve demokrasi güçleri olarak oyumuza, irademize, ortak yaşama ve kardeşliğe sahip çıkacağız.”
Erkan Baş: “AKP kayyum atamalarıyla ‘Bu iktidarı kaybetmemek için her şeyi yapacağız’ mesajı veriyor”
Barış Günü’nde miting alanına partisinin kortejiyle birlikte gelen Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve İstanbul milletvekili Erkan Baş Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın odasına sıkışmış siyasetin ancak parlamentonun yeniden işlevsel hale gelerek halkı sürece katmasıyla yeniden demokratikleşme hattına dönebileceğini düşünüyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Baş, “İktidar yerel seçim yenilgisindensonra ayakta kalmak için yeniden savaşçı politikaları merkeze alan bir söylem geliştiriyor. Kayyum atamaları “Bu iktidarı kaybetmemek için her şeyi yapacağız” şeklinde bir mesaj veriyor. Bu eksende baktığımızda Türkiye’de barışı her zamankinden daha fazla öne almalıyız. Eskiden AKP’yi siyaseti parlamentoya sıkıştırdığı için eleştiriyorduk. Şimdi siyaset, Saray’a sıkışmış hatta Erdoğan’ın odasına hapsolmuş durumda. İktidar parlamentoyu işlevsizleştirme çabası içinde. Bunun karşısında biz mutlaka parlamentoyu daha etkili bir şekilde kullanmanın yollarını bulmalıyız. HDP’nin Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırma hazırlığını çok kıymetli buluyorum. Parlamentoyu çözüm organı olarak görmüyorum ama bu sayede halkın gündemine taşınabilir.
Zira herkesin duyduğu kaygıyı ben de taşıyorum. 7 Haziran - 1 Kasım arasında AKP’nin ülkeyi tarihte pek az benzeri olan bir savaş sürecine sokma deneyimi hala hafızalarımızda çok yeni. Bizim cephemizde görev, önleyici adımlar atabilmek” dedi.
Ali Şeker: “İkinci Kayyumlar Rejimi’ni yaşıyoruz, demokrasimiz bir alt kümeye düştü”
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP milletvekilleri Mahmut Tanal ve Sezgin Tanrıkulu ile mitinge katılan CHP Parti Meclisi üyesi ve İstanbul milletvekili Ali Şeker, Türkiye’nin ‘kayyumokrasi” rejimine dönüştüğünü söyledi.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Şeker, “Bugün İkinci Kayyumlar Rejimi’ni yaşıyoruz. Sayın İlhan Cihaner buna ‘kayyumokrasi’ diyor. AKP kendi istediklerini seçtiremediği yerlerde toptancı bir yaklaşımla seçilmiş belediye başkanları aynı anda aynı suçu işlemişçesine atanmış valileri kayyum atıyor.
Sorun belediye başkanlarının yanlış yönetimi değil iktidarın ‘ben sana yönettirmeyeceğim’ demesidir. Meclis olağanüstü toplansa doğru olurdu. Belli bir sayıda milletvekili olunca bu çağrı yapılamıyor. Partilerin genel merkez yönetimlerinin bu kararı vermesi gerekir. Kayyum, demokrasiye darbedir. 19 Ağustos’taki kayyum atamaları, dünyadaki birçok ülkeden önce 1934 yılında seçme seçilme hakkı tanıyan Türkiye demokrasisini bir alt kümeye düşürdü” dedi.
Ali Şeker kayyum atamalarının başka illere sıçraması ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ihtimalinin bulunduğunu da dile getirdi.
Ankara'da Barış Günü
Başkent Ankara'da da onlarca kişi Barış Günü dolayısıyla ellerinde pankartlarla yürüyüş gerçekleştirdi.
Katılımcılar kayyum atamalarına tepki gösterdi, barış çağrısı yaptı.
İzmir’de Barış Günü Mitinginde Kayyum Protestosu
İzmir’de 1 Eylül Dünya Barış Günü için binlerce kişi Emek ve Demokrasi Güçleri'nin çağrısıyla Alsancak Gündoğdu Meydanı'nda toplandı. Mitingde, Halkların Korosu çeşitli dillerden şarkılar söyledi. Etkinlikte, 10 Ekim 2015’de Ankara Garı önünde yapılacak miting öncesinde IŞİD’in intihar saldırısında ölenler için saygı duruşunda bulunuldu.
Mitinge katılanlar “Savaşa hayır, barış hemen şimdi”, “Kadın, yaşam, özgürlük”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Direne direne kazanacağız”, “Kayyum gidecek biz kalacağız”, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganları attı.
“Yan yana, barış içinde, kardeşçe yaşayabiliriz”
Mitingde konuşan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Bu topraklar kana ve göz yaşına yeteri kadar doydu. Ne yazık ki ülkemiz AKP’nin maceracı, yayılmacı, teslimiyetçi dış politikasıyla bir kaosun içinde sürüklenmektedir. Ülkemiz kanayan Ortadoğu coğrafyasının içinde sürüklenirken barışı daha güçlü dile getirmemiz gerekir. Bunu yaparken yıllardır kanayan yaralarımızı iyileştirmemiz şarttır. Bu coğrafyada Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı yan yana, barış içinde, kardeşçe yaşayabiliriz. Bizi birbirimize düşman etmek isteyenlerin karşısında, birbirimizin haklarına saygı duyarak mücadele etmek zorundayız. Birimizin yarası kanarsa, o yaranın hepimizin yarası olması gerekir” dedi.
Beko "Biz dünya halkları, emekçiler olarak barış gününü kutlarken dünyayı yöneten güçler savaştan, kandan başka bir şey yapmamaktadırlar. Tüm dünyada silahlar konuştukça kadınlar, yoksullar gençler ağır bedeller ödemiştir. Savaş, ekmeğimizi küçültürken zenginlerin kasalarının dolması demektir. Savaş demokrasi ve özgürlüklerin bitirilmesi demektir. Gelin birlikte bu duruma son verelim, barışa el uzatalım" diye konuştu.
“Demokrasi ittifakını bölmeye çalışıyorlar”
Daha sonra kalabalığa seslenen HDP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit 10 Ekim 2015’te Ankara’da ölenleri anarak, “Yitirdiklerimize sözümüz var. Bu ülkeye barışı, demokrasiyi, özgürlüğü ne olursa olsun getireceğiz” ifadesini kullandı.
Hükümetin 31 Mart yerel seçimlerinde ve daha sonra tekrarlanan 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde hezimeti tattığını söyleyen Koçyiğit, Diyarbakır, Mardin ve Van belediyelerine kayyum atanmasını eleştirdi. Koçyiğit, "Onlar sanıyorlar ki Diyarbakır'a, Mardin'e, Van'a kayyum atayınca Kürt halkı bir daha ayağa kalkmaz. Kürt halkının iradesini yok sayarak Türkiye halklarını ve 31 Mart’tan beri gelişen demokrasi ittifakını bölmeye çalışıyorlar. Kürtler yalnızlaşsın, HDP yalnızlaşsın istiyorlar ve bunun için de oyun içinde oyun çeviriyorlar. İzmir meydanından cevap veriyoruz. Diyarbakır, Mardin'in, Van'ın iradesini yok sayan İzmir'in İstanbul'un, Tekirdağ'ın, Edirne’nin iradesini de yok saymıştır. Biz ‘birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için’ şiarıyla mücadele ediyoruz” dedi.
“İzmir’den, Diyarbakır’a, Van’a, Mardin’e köprüler kuralım”
Koçyiğit sözlerini şöyle sürdürdü: “Her yeri kayyum rejimiyle yönetmek istiyorlar. Kayyum onlar için bir istisna değil, rejimin ana karakteridir. İstiyorlar ki Amed’le İzmir’in bağını koparsınlar. Bu kayyum siyasetini yapanlar er ya da geç gidecekler. Bizim İzmir’den, İzmirlilerden beklentimiz büyük. Buradan, İzmir’den, Diyarbakır’a, Van’a, Mardin’e köprüler kuralım. Oradaki her bir oyun buradaki her bir yurttaşın oyu olduğunu haykıralım.
Daha sonra hazırlanan basın açıklamasını KESK Dönem Sözcüsü Mustafa Güven okudu. 7 Haziran seçimlerinden bu yana ülkede yaşanan katliamların ve demokrasiye dönük saldırıların artarak devam ettiğini söyleyen Güven, "Barışa, adalete ve demokrasiye duyulan toplumsal özlem, büyümeye devam ediyor. İktidar, gerçekten huzur ve barış atmosferini arzuluyorsa, yapması gereken ilk işlerden biri, sandığa yansıyan iradeye saygı duymaktır. Halkların bir arada yaşama iradesine karşı, siyasal iktidarın tüm kışkırtıcı politikalarına rağmen, bugün inadına barışı ve demokrasiyi savunmak, adalet talep etmek, hepimizin, tüm yurttaşların en önemli görevidir" dedi.
Diyabakır’daki Barış Mitinginde HDP’den Erken Seçim Sinyali
HDP’nin Diyarbakır’da düzenlediği 1 Eylül Barış Mitinginde konuşan Eş Genel Başkan Sezai Temelli, erken seçim yapılacağını savundu. Meclisi yargı reformu için sorumluluk almaya çağıran Temelli, yeni anayasa yapma çağrısı yaptı.
1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle Diyarbakır’da düzenlenen mitingin adresi İstasyon Meydanı’ydı. Mitinge saatler kala binlerce kişi alana gelmeye başladı. Aramadan geçtikten sonra alana alınan kalabalık, miting saatine kadar Kürtçe ve Türkçe şarkılar eşliğinde halay çekti. Mitinge HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ile birlikte milletvekilleri ve belediye başkanları da katıldı. Mitinge katılanların taşıdıkları dövizlerde ve sloganlarında kayyum tepkisi öne çıktı.
Mitingde bir konuşma yapan Eş Genel Başkan Seza Temelli, meclisin yargı reformu için inisiyatif almasını istedi. Temelli, “Bu iktidardan kurtulmanın yolu demokrasi ittifakıdır. Bu iktidardan kurtulmanın yolu Kürt halkına saygı duymak, onunla yan yana gelmektir. Hep birlikte yan yana geleceğiz, demokrasi ittifakını iktidara taşıyacağız ama onun için önce yol temizliği lazım. Yargıda yapmamız gerekenler var. Meclisi göreve çağırıyoruz. Meclis bir an önce toplanmalı. Yargıda yapılması gereken acil konularda Meclis inisiyatif almalı. Bu iktidara rağmen inisiyatif almalı ve gerekli yasaları çıkarmalı. Binlerce tutsak yoldaşımız, Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Selma Irmak, Sebahat Tuncel yoldaşlarım özgür kalmalı. Yerinden yurdundan uzakta yaşayan, sürgünde olan yoldaşlarım yurduna dönmeli. Bu bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiş yargı uygulamalarına son verilmeli” dedi.
Konuşması sık sık sloganlarla kesilen Temelli, yeni bir anayasa çağrısı da yaprak şöyle konuştu, “Bundan öte bu ülke anayasasını yazmalı. Eşit yurttaşlık temelinde bir anayasa var etmeliyiz. Bir anayasa taahhüdünü bu ülkeye vermeliyiz. Bu taahhüdü veriyoruz. Herkesin kendini içinde bulacağı bir anayasa için yan yana gelmeliyiz, bütün halkların eşit haklarla var olacağı sivil, siyasal ve sosyal haklarla var olabileceği bir anayasayı var edeceğiz. Ve işte bu ülke o zaman demokratikleşecek ve işte o zaman bu ülkeye barış gelecek, huzur gelecek ve o zaman ülkeden tecrit kalkacak. Tecridi sonlandırmak için, kayyumlardan kurtulmak için bu mücadeleyi vereceğiz.”
Temelli’nin gündeminde erken seçim de vardı. Seçimin erkene alınacağını savunan Temelli, “Diyorlar ki, 2023'e kadar seçim yok. Ben de diyorum ki, sandık bize geliyor. Hazır olun arkadaşlar. Hazır olun. Nasıl ki 31 Mart’ta bu kayyumları süpürüp attık şimdi de bunların tümünden bu ülkeyi kurtaracağız” diye konuştu. Temelli’nin konuşmasının ardından miting, Kürtçe konserlerle sürdü.