11 Ocak 2016’da “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attıktan sonra Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) üniversitelerdeki görevlerinden ihraç edilen ve kamuoyunda Barış Akademisyenleri olarak bilinen öğretim üyeleri ve görevlileri, işlerine iade edilmeleri amacıyla altı ilde basın açıklaması düzenledi.
İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Diyarbakır ve Kocaeli’de yapılan açıklamalarda, 822 akademisyen hakkında davalar açıldığı ve şu ana kadar 522 akademisyenin beraat ettiği hatırlatıldı. İzmir’de Eğitim-Sen 3 No’lu şubede yapılan basın açıklamasını Dokuz Eylül Üniversitesi’nden ihraç edilen Dr. Halis Ulaş okudu.
Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında ihraç edildiklerini hatırlatan Ulaş, “Cezalara çarptırıldık, hapis yattık. Seyahat özgürlüğümüzden, adil yargılanma hakkımızdan, çalışma hakkımızdan, sosyal güvencelerimizden yoksun bırakıldık. KHK’li olan arkadaşlarımızın seçilme ve seçme hakkı, velayet hakkı dahi tartışmaya açıldı. Miras hakkı elinden alınanlar oldu. Barış Akademisyeni Dr. Mehmet Fatih Tıraş hayatına son verdi” dedi.
“OHAL Komisyonu adaleti geciktiriyor”
Anayasa Mahkemesi’nin 26 Temmuz 2019’da verdiği kararla barış talebini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdiğini vurgulayan Ulaş, “Şu sıralar beraat kararları alıyoruz; ancak hala gasp edilmiş haklarımızı geri alabilmiş değiliz. Ne üniversitelerimize dönebildik ne de pasaportlarımızı geri alabildik. Hala çalışma hakkından ve seyahat özgürlüğünden mahrumuz” diye konuştu.
Açıklamada, “Bize adres olarak OHAL icadı bir komisyon gösteriliyor. Oysa bu kurum sorunları çözmüyor, aksine çoğaltıyor. İşleyişi ve kararları tartışmalı. Adaleti geciktiriyor. Hala değerlendirilmeyi bekleyen 33 bin dosya var önünde. 406 Barış Akademisyeninin ve KESK üyesi 1500 kamu emekçisinin dosyası da bekleyenler arasında. Buradan çıkan hukuksuz kararların mahkemelerce bozulması uzun yıllar alıyor. Sorunlarımız acil demokratik çözümler gerektiriyor” ifadesine yer verildi.
Aynı göreve iade talebi
Görevlerinden ihraç edilen akademisyenler taleplerini şöyle sıraladı:
- “Bu suça ortak olmayacağız!” bildirisinin imzacısı olup KHK ile ihraç edilen, sözleşmesi yenilenmeyen, sözleşmesi feshedilen, istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan tüm imzacılar, ihraç edildikleri kurumlardaki görevlerine geri dönebilmelidir.
- Araştırma görevlisiyken ihraç edilenlerin güvenceli bir kadroda işe dönüşü sağlanmalıdır. Öğrenimini sürdürenler öğrenim gördükleri kurumlarda görevlendirilmeli, doktorasını bitirenler doktor öğretim görevlisi olarak atanmalıdır. Doçentlik ve profesörlük koşullarını yerine getirdiği halde kadro ataması askıya alınan Barış Akademisyenleri hak kazandıkları kadrolarıyla göreve dönmelidir.
- KHK’lerle ihraç edilen barış akademisyenlerinin ve kamu emekçilerinin yurttaşlık haklarına yapılan tüm saldırılar ortadan kaldırılmalıdır. Pasaportları derhal geri verilmeli, bütün hak kayıpları tazmin edilmelidir.
- Barış imzacısı olanlar dışında KHK’lerle ihraç edilen KESK’e üye onlarca akademisyen bulunmaktadır. Aynı şekilde bu arkadaşlarımızın da ihraçlarına hiçbir hukuki dayanak bulunmamaktadır. Derhal görevlerine iade edilmeli ve tüm hak kayıpları telafi edilmelidir.
- Hukuk devleti olmanın gereği yerine getirilmeli, OHAL KHK’leri kaldırılmalı, OHAL Komisyonu lağvedilmelidir. Taraf olunan uluslararası antlaşmalara ve hukuk kurallarına uyularak toplumsal barışın önü açılmalıdır.
Basın açıklamasının ardından akademisyenlerin avukatları İzmir Valiliği’ne götürdükleri toplu dilekçelerle beraat kararlarını hatırlatarak taleplerini iletti.
Barış Akademisyenleri’nden Diyarbakır’da da açıklama
Farkli illerde eş zamanlı açıklama yapan Barış Akademisyenleri, Diyarbakır’da da işe iade taleplerini dile getirdi.
Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi’nden ihraç edilen 24 akademisyen ortak açıklama yaptı. Eğitim-Sen Şubesinde bir araya gelen akademisyenler adına konuşan Fikret Uyar, 822 barış akademisyenine dava açıldığını belirterek, bu süreçte KHK ile ihraç edilen 46 kişinin intihar ettiğini hatırlattı ve 522 kişinin beraat ettiğini söyledi.
Akademisyenler ise işlerine, geri dönmek için OHAL Komisyonu’nun kararını bekliyor. VOA Türkçe’ye konuşan akademisyenlerden Zeki Kanay, komisyondan olumsuz bir karar çıkması halinde yargıya gideceklerini söyledi. Kanay, “Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra mahkemeler resen beraat kararı verdi. OHAL komisyonunu bekliyoruz ama komisyonun görev ve yetkileri bir yıl daha uzatıldı. Bizim işe dönüşümüzü OHAL Komisyonu kararlaştırılacak. Bu aslında hukuksuz bir kurum. Bunlar süreci uzatma amacındadır. Bir ay içinde büyük ihtimalle bir karar verecekler. Olumlu ya da olumsuz. Olumlu ise işe döneceğiz olumsuz ise dosyalarımızı İdare Mahkemesi'ne göndereceğiz” dedi.
Akademisyenlerden Yılmaz Turgut ise akademisyenlerin açlığa mahkum edildiğini söyledi. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Turgut, “Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu hak ihlali kararından sonra kurumlarımıza dönmemiz gerekiyordu. Şimdi bizi tamamen OHAL Komisyonu’na havale etmişler. Davalardan beraat ettik ama hiçbir hakkımız kalmadı. Bizi açlık ve susuzluğa mahkum ettiler. Dosya OHAL Komisyonu’na gitmiş 140 bine yakın dosyanın 30 bine yakın da bakmış verdiği kararlara baktığınızda yüzde bir ya da iki karar vermiş. Bizim temel talebimiz OHAL Komisyonu’na gerek kalmaksızın derhal yasal düzenleme ile eski iş yerlerimize iade ve kayıplarımızın iade edilmesi. Olumsuz karar çıkarsa Ankara Bölge İdare mahkemesine dava açacağız. Yüzbinlerce dosyayı düşündüğünüz zaman sürecin nasıl olacağını siz tahmin edin” diye konuştu.