CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün, pazar günü 18:00’den beri PKK’nın elinde bulunuyor. Bugün örgütten yapılan açıklamada uzun namlulu silahları olan iki PKK’lı tarafından alıkonan Aygün’ün en kısa zamanda serbest bırakılacağı duyuruldu. PKK, Aygün’ün siyasi tavrı nedeniyle yapılan şikayetler üzerine gözaltına alındığını ve bu eylemi devletin “Dersim’e ve Dersim halkına yürüttüğü politikalar ile bölgede geliştirilmek istenen barajlara dikkat çekmek için planlandığını belirtti.
Peki neden kaçırılan kişi başka bir kişi değil de neden toplumsal sorunlara duyarlı bir profil çizen Hüseyin Aygün? Yani mesela 12 Eylül Danışma Konseyi’nde de görev yapan bir dönemin DYP’lisi diğer CHP milletvekili Kamer Genç değil de Aygün?
Bunun için Aygün’e ve siyasi geçmişine biraz daha yakından bakmak gerekiyor.
Neden hedef Hüseyin Aygün?
CHP Genel Başkanı’nın bizzat davetiyle partiye giren Hüseyin Aygün, parti geleneklerinin çok dışında bir isim. Tunceli Barosu’na kayıtlı bir avukat olan Aygün, 2011’deki adaylığına kadar partinin hiçbir teşkilatında görev yapmamıştı, partiyle hiçbir organik ilişkisi yoktu. Çünkü Aygün, uzun yıllardır sosyalist hareketin içinde yer alıyordu.
68 kuşağının devrimci gençlik liderlerinden Deniz Gezmiş’in örgütü THKO’nun devamı olan Halkın Kurtuluşu-TDKP-Emek Partisi geleneğinin temsilcisiydi. Burada aslolan yalnız Aygün’ün sosyalist geçmişi değil aynı zamanda o geleneğin PKK’yla 1970’lerden 1990’ların ortalarına kadar güneydoğuda hatta Ankara’da ve özellikle de Tunceli’de büyük çatışma içinde olduğudur.
Aygün’den BDP’ye Tunceli darbesi
Zaten 2007’de Tunceli’den bir milletvekilliği çıkaran 2009’da ise belediye başkanlığı seçimini kazanan BDP, 2011 seçimlerinde Hüseyin Aygün’ün aday olmasıyla birlikte bir milletvekilliğini kaybetti. Üstelik Şerafettin Halis’in vekil seçildiği 2007 seçimlerinde %59 oy almasına ve 2011’de bölgede sevilen sanatçı Ferhat Tunç’un adaylığına karşın başarılı olamadı. Bunun en önemli nedeni elbette Zaza kökene sahip avukat Hüseyin Aygün’ün adaylığıydı. Aygün, PKK yanlısı basın organlarında hakkında çıkan onca eleştiri, suçlama hatta hakarete rağmen partisinin 12 Eylül’den sonra Tunceli’de eriştiği en yüksek oyun (%56) mimarı oldu.
Peki Tunceli’de çok sevilen Dersim 1938 kitabıyla CHP geçmişini de eleştiren Hüseyin Aygün’ü kaçıran PKK, bu eylemden ne bekliyor?
Şemdinli olaylarının ardından bu eylemi gerçekleştiren PKK, kendisini hafife aldığını düşündüğü hükümete bir mesaj vermeyi amaçladığı kulislerde konuşuluyor. Yalnız bu değil elbette. 2011 seçimlerinde siyasi kan kaybına uğradığı Tunceli’de “yıkılmadım ayaktayım” mesajı verdiği iddialar arasında.Biri ya da öteki belki ikisi birden gerekçe olabilir. Lakin bu eylemin PKK’yı anlamaya çalışan sol/liberal çevrelerde yarattığı hayal kırıklığı, örneğin Kürt Sorunu’nun müzakereyle çözümünden yana olan Türkiye Barış Meclisi’nden Hakan Tahmaz’ın şu cümlesinde çok net görülüyor: “Hüseyin Aygün devletin savaş politikasının kurbanı olamaz. Buna izin vermeyiz. Bu niyettekilerin arzuları kursaklarında kalacak.”
BDP: Aygün serbest bırakılmalı
Yalnız sol liberal çevreler değil BDP de net bir şekilde kaçırılma eylemine tepki gösterdi. PKK’ya karşı müsamaha göstermekle suçlanan BDP, bugün bir açıklama yaparak CHP Tunceli milletvekilinin serbest bırakılmasını istedi. BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak imzasıyla yayınlanan yazılı açıklamada, “her şeyden önce böylesi bir eylemi kabul edilemez buluyor, tasvip etmediğimizi belirtiyoruz” dendi. BDP liderleri, bu tür insan kaçırtmalara duyarsız kalan hükümeti de eleştirdi.
Açıklamada şöyle denildi: “Meclis'teki milletvekillerinin tamamının dahi alıkonulmasının insani açıdan hükümetin umurunda olmadığının farkındayız. Nitekim dünden bu yana hükümet partisinden yapılan açıklamaları ibretle izlemekteyiz. Alıkonulan kaymakam, asker, polis için umursamaz, gayrı ciddi, gayri insani tutum takınan hükümetin Aygün için de aynı ciddiyetsizlikle hareket edeceğinden kuşkumuz yoktur.”
İktidar kanadından Aygün’ün kaçırılmasına tepkiler
Olayın ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun telefonu açan TBMM Başkanı Cemil Çiçek bugün olayı kınadı. Çiçek, “elbette üzücüdür, düşündürücüdür. Aynı zamanda kınanması gereken bir husustur. Kınıyorum. Bu millet iradesine, demokrasiye, Meclisimize saygısızlıktır” dedi.
Dün yaptığı kısa açıklama dışında olayla ilgilenmediği gerekçesiyle CHP’lilerce eleştirilen Başbakan Recep Tayip Erdoğan da bugün Mit Müsteşarı Hakan Fidan’la görüştükten sonra ana muhalefet partisi liderini aradı. CHP yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na “olayı şiddetle kınıyorum, olayı güvenlik birimleri takip ediyor” dedi.
6 CHP’li milletvekili Tunceli’de
Dün olayın duyulmasının ardından önce uçakla Elazığ’a oradan da karayoluyla Tunceli’ye geçen milletvekilleri Mahmut Tanal, Muharrem Işık, Veli Ağbaba, İlhan Cihaner, Müslim Sarı, Levent Gök’e bugün de Tunceli milletvekili Kamer Genç eklendi. Hüseyin Aygün'nün eşi Emine, kızı İdil, oğlu Taylan’ın da katıldığı basın toplantısında konuşan Levent Gök, Hüseyin aygün’ün derhal serbest bırakılmasını istedi.
Levent Gök şöyle konuştu: “Diyaloğa en çok ihtiyaç duyulduğu bir zamanda gerçekleştirilen bu eylem, şiddeti daha artırıp toplumu kutuplaştıracaktır. Aynı zamanda fikirleri, duruşuyla barıştan yana, şiddete karşı kararlı bir tutum sergileyen, insan hakları savunucusu olan Aygün'e yapılmış olan bu eylem, kamu vicdanını çok ama çok büyük ölçüde yaralamıştır. Hüseyin Aygün’e özgürlük istiyoruz.''
Milli iradeye saldırı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün kaçırılmasını “milli iradeye saldırı” olarak değerlendirdi. Aynı değerlendirmeyi paylaşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''AKP hükümeti devletin tüm imkanlarını harekete geçirerek kaçırılma hadisesine konu olan sayın milletvekilini sağ salim bulmalı ve pusu kuran canileri ağır bir şekilde cezalandırmalıdır. Bilinmelidir ki ülkemizin yakın tarihinde böylesi bir rezalet ve zafiyet hiçbir şekilde görülmemiş ve yaşanmamıştır” dedi.
Salı günü Meclis’i toplantıya çağırmak üzere Meclis Başkanı’na başvuruda bulunan CHP’yi de eleştiren Bahçeli’ye göre bu başvuru milli iradenin eşkıyaya peşkeş çekilmesi anlamına geliyor. MHP’nin açıklamasında şöyle denildi:
“PKK 15 Ağustos 1984 Şemdinli'de gerçekleştirdiği baskının sözde yıl dönümünde, TBMM'yi açtırmaya ve kanlı siciliyle kendisine muhatap kılmaya dönük kurnazlıklar içindedir. Ancak bu çaba sonuçsuz ve temelsiz kalmaya her zaman mahkum bırakılacaktır.”
Örgüt son bir yılda 145 kişi kaçırdı
PKK 1990-2010 yılları arasında toplam 154 kişi kaçırmıştı. Hüseyin Aygün’ün de alıkonmasıyla son bir yılda ise kaçırılanların sayısı 145’e ulaştı. Bugün itibariyle PKK’nın elinde 8’i kamu görevlisi 26 kaçırılmış kişi var.
Peki neden kaçırılan kişi başka bir kişi değil de neden toplumsal sorunlara duyarlı bir profil çizen Hüseyin Aygün? Yani mesela 12 Eylül Danışma Konseyi’nde de görev yapan bir dönemin DYP’lisi diğer CHP milletvekili Kamer Genç değil de Aygün?
Bunun için Aygün’e ve siyasi geçmişine biraz daha yakından bakmak gerekiyor.
Neden hedef Hüseyin Aygün?
CHP Genel Başkanı’nın bizzat davetiyle partiye giren Hüseyin Aygün, parti geleneklerinin çok dışında bir isim. Tunceli Barosu’na kayıtlı bir avukat olan Aygün, 2011’deki adaylığına kadar partinin hiçbir teşkilatında görev yapmamıştı, partiyle hiçbir organik ilişkisi yoktu. Çünkü Aygün, uzun yıllardır sosyalist hareketin içinde yer alıyordu.
68 kuşağının devrimci gençlik liderlerinden Deniz Gezmiş’in örgütü THKO’nun devamı olan Halkın Kurtuluşu-TDKP-Emek Partisi geleneğinin temsilcisiydi. Burada aslolan yalnız Aygün’ün sosyalist geçmişi değil aynı zamanda o geleneğin PKK’yla 1970’lerden 1990’ların ortalarına kadar güneydoğuda hatta Ankara’da ve özellikle de Tunceli’de büyük çatışma içinde olduğudur.
Aygün’den BDP’ye Tunceli darbesi
Zaten 2007’de Tunceli’den bir milletvekilliği çıkaran 2009’da ise belediye başkanlığı seçimini kazanan BDP, 2011 seçimlerinde Hüseyin Aygün’ün aday olmasıyla birlikte bir milletvekilliğini kaybetti. Üstelik Şerafettin Halis’in vekil seçildiği 2007 seçimlerinde %59 oy almasına ve 2011’de bölgede sevilen sanatçı Ferhat Tunç’un adaylığına karşın başarılı olamadı. Bunun en önemli nedeni elbette Zaza kökene sahip avukat Hüseyin Aygün’ün adaylığıydı. Aygün, PKK yanlısı basın organlarında hakkında çıkan onca eleştiri, suçlama hatta hakarete rağmen partisinin 12 Eylül’den sonra Tunceli’de eriştiği en yüksek oyun (%56) mimarı oldu.
Peki Tunceli’de çok sevilen Dersim 1938 kitabıyla CHP geçmişini de eleştiren Hüseyin Aygün’ü kaçıran PKK, bu eylemden ne bekliyor?
Şemdinli olaylarının ardından bu eylemi gerçekleştiren PKK, kendisini hafife aldığını düşündüğü hükümete bir mesaj vermeyi amaçladığı kulislerde konuşuluyor. Yalnız bu değil elbette. 2011 seçimlerinde siyasi kan kaybına uğradığı Tunceli’de “yıkılmadım ayaktayım” mesajı verdiği iddialar arasında.Biri ya da öteki belki ikisi birden gerekçe olabilir. Lakin bu eylemin PKK’yı anlamaya çalışan sol/liberal çevrelerde yarattığı hayal kırıklığı, örneğin Kürt Sorunu’nun müzakereyle çözümünden yana olan Türkiye Barış Meclisi’nden Hakan Tahmaz’ın şu cümlesinde çok net görülüyor: “Hüseyin Aygün devletin savaş politikasının kurbanı olamaz. Buna izin vermeyiz. Bu niyettekilerin arzuları kursaklarında kalacak.”
BDP: Aygün serbest bırakılmalı
Yalnız sol liberal çevreler değil BDP de net bir şekilde kaçırılma eylemine tepki gösterdi. PKK’ya karşı müsamaha göstermekle suçlanan BDP, bugün bir açıklama yaparak CHP Tunceli milletvekilinin serbest bırakılmasını istedi. BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak imzasıyla yayınlanan yazılı açıklamada, “her şeyden önce böylesi bir eylemi kabul edilemez buluyor, tasvip etmediğimizi belirtiyoruz” dendi. BDP liderleri, bu tür insan kaçırtmalara duyarsız kalan hükümeti de eleştirdi.
Açıklamada şöyle denildi: “Meclis'teki milletvekillerinin tamamının dahi alıkonulmasının insani açıdan hükümetin umurunda olmadığının farkındayız. Nitekim dünden bu yana hükümet partisinden yapılan açıklamaları ibretle izlemekteyiz. Alıkonulan kaymakam, asker, polis için umursamaz, gayrı ciddi, gayri insani tutum takınan hükümetin Aygün için de aynı ciddiyetsizlikle hareket edeceğinden kuşkumuz yoktur.”
İktidar kanadından Aygün’ün kaçırılmasına tepkiler
Olayın ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun telefonu açan TBMM Başkanı Cemil Çiçek bugün olayı kınadı. Çiçek, “elbette üzücüdür, düşündürücüdür. Aynı zamanda kınanması gereken bir husustur. Kınıyorum. Bu millet iradesine, demokrasiye, Meclisimize saygısızlıktır” dedi.
Dün yaptığı kısa açıklama dışında olayla ilgilenmediği gerekçesiyle CHP’lilerce eleştirilen Başbakan Recep Tayip Erdoğan da bugün Mit Müsteşarı Hakan Fidan’la görüştükten sonra ana muhalefet partisi liderini aradı. CHP yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na “olayı şiddetle kınıyorum, olayı güvenlik birimleri takip ediyor” dedi.
6 CHP’li milletvekili Tunceli’de
Dün olayın duyulmasının ardından önce uçakla Elazığ’a oradan da karayoluyla Tunceli’ye geçen milletvekilleri Mahmut Tanal, Muharrem Işık, Veli Ağbaba, İlhan Cihaner, Müslim Sarı, Levent Gök’e bugün de Tunceli milletvekili Kamer Genç eklendi. Hüseyin Aygün'nün eşi Emine, kızı İdil, oğlu Taylan’ın da katıldığı basın toplantısında konuşan Levent Gök, Hüseyin aygün’ün derhal serbest bırakılmasını istedi.
Levent Gök şöyle konuştu: “Diyaloğa en çok ihtiyaç duyulduğu bir zamanda gerçekleştirilen bu eylem, şiddeti daha artırıp toplumu kutuplaştıracaktır. Aynı zamanda fikirleri, duruşuyla barıştan yana, şiddete karşı kararlı bir tutum sergileyen, insan hakları savunucusu olan Aygün'e yapılmış olan bu eylem, kamu vicdanını çok ama çok büyük ölçüde yaralamıştır. Hüseyin Aygün’e özgürlük istiyoruz.''
Milli iradeye saldırı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün kaçırılmasını “milli iradeye saldırı” olarak değerlendirdi. Aynı değerlendirmeyi paylaşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''AKP hükümeti devletin tüm imkanlarını harekete geçirerek kaçırılma hadisesine konu olan sayın milletvekilini sağ salim bulmalı ve pusu kuran canileri ağır bir şekilde cezalandırmalıdır. Bilinmelidir ki ülkemizin yakın tarihinde böylesi bir rezalet ve zafiyet hiçbir şekilde görülmemiş ve yaşanmamıştır” dedi.
Salı günü Meclis’i toplantıya çağırmak üzere Meclis Başkanı’na başvuruda bulunan CHP’yi de eleştiren Bahçeli’ye göre bu başvuru milli iradenin eşkıyaya peşkeş çekilmesi anlamına geliyor. MHP’nin açıklamasında şöyle denildi:
“PKK 15 Ağustos 1984 Şemdinli'de gerçekleştirdiği baskının sözde yıl dönümünde, TBMM'yi açtırmaya ve kanlı siciliyle kendisine muhatap kılmaya dönük kurnazlıklar içindedir. Ancak bu çaba sonuçsuz ve temelsiz kalmaya her zaman mahkum bırakılacaktır.”
Örgüt son bir yılda 145 kişi kaçırdı
PKK 1990-2010 yılları arasında toplam 154 kişi kaçırmıştı. Hüseyin Aygün’ün de alıkonmasıyla son bir yılda ise kaçırılanların sayısı 145’e ulaştı. Bugün itibariyle PKK’nın elinde 8’i kamu görevlisi 26 kaçırılmış kişi var.