Çin’in Sincan bölgesinde Uygur, Kazak ve diğer etnik azınlıklardan Müslümanlar'a uyguladığı baskıya ve toplama kamplarında zorla tuttuğuna dair belgelerin basına sızmasından sonra, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'e ve Çin yönetimine seslenerek, iddialara açıklık getirilmesini istedi.
Alman medyasında da yayınlanan ve büyük yankı uyandıran belgelerdeki suçlamalar konusunda, "Çin insan hakları konusunda uluslararası sorumluluklarını yerine getirmek zorundadır" diyen Maas, Pekin yönetiminin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet ve bağımsız gözlemcilerin Uygurlar'ın yaşadığı bölgelerde inceleme yapmasına izin vermesi gerektiğini savundu.
"Eğer belgelerle ilgili iddialarda olduğu gibi yüz binlerce Uygurlu kamplarda tutuluyorsa, uluslararası toplum buna sessiz kalamaz" şeklinde konuşan bakan, insan haklarının müzakere edilemeyeceğini ve tüm ülkeler için bağlayıcı olduğunu, geçen yıl Kasım ayında Çin’e yaptığı resmi ziyarette de bu hususu dile getirdiğini belirtti.
Çin'de büyük çoğunluğu Sincan bölgesinde olmak üzere yaklaşık 10 milyon kadar Uygur'un yaşadığı tahmin ediliyor. Söz konusu belgelere göre, Müslüman Uygurlar sadece fiziki şiddetle karşılaşmıyor, kameralarla ve puan sistemiyle tamamen gözetim altında tutuluyorlar.
Öte yandan Yeşiller’in Federal Parlamento Grup Başkanı Katrin Göring-Eckardt, Federal Hükümet’in Çin’le olan ilişkileri gözden geçirmesini ve Berlin’deki Çin Büyükelçisi’ni Dışişleri'ne çağırarak, nota verilmesini talep etti. Göring-Eckardt, Sincan bölgesindeki Uygur azınlığa yönelik muameleye tepki olarak Almanya’nın sorumlu Çinli yöneticilere yaptırım uygulamasını da gündeme getirdi.
İnsan hakları örgütleri, Çin’in Uygurlara yönelik baskısına rağmen Alman hükümetinin Çinli firmalarla iş yapma planlarını eleştirdi. Bu bağlamda en çok tartışılan konu, Berlin’in Çinli telekomünikasyon devi Huawei’yle işbirliği yapmayı planlaması. Süper hızlı 5G mobil internet ağını genişletmek için Almanya, bu alanda dünyanın en büyük teknoloji şirketi olan Huawei’yle anlaşma aşamasında. Huawei’nin Uygurlar'ın tutulduğu toplama kamplarının teknolojik altyapısını yaptığı ve gözetim sistemleri kurduğu öne sürülüyor.
Çin-Almanya ekonomik ilişkisi, uzun zamandan beri Çin‘in diğer Batılı ülkelerle arasındaki ilişkilerin ilerisinde bulunuyor. İki ülke arasında ticaret hacmi 2018‘de, bir önceki yıla göre yüzde 9,4 artarak, 183 milyar 900 milyon doları bulurken, Başbakan Merkel’in 2005 yılında göreve geldikten sonra Çin'i 12 kez ziyaret etmesi Almanya’nın bu ilişkiye verdiği önemi gösteriyor.
Ancak Uygurlar'a yapılan uygulamalar, son zamanda Almanya ve Çin arasında gerilime neden oldu. Nitekim geçen yıl Dışişleri Bakanı Heiko Maas‘ın, Çin ziyareti sırasında ‘Uygur kamplarını’ tasvip etmediklerini söylemesi ve Çin yönetiminin Uygurlar'ın insan haklarıyla ilgili anlaşmazlıkta daha fazla şeffaflık gösterilmesi talebinde bulunmasından sonra, Çin Berlin Büyükelçiliği, Almanya hükümeti ve Federal Parlamento'ya bir nota göndererek "Maas’ı ülkenin içişlerine açıkça müdahale ve Çin'in egemenliğinin kabaca ihlal etmekle" suçlamıştı. Ondan sonraki dönemde yapılan uluslararası toplantılarda Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin meslektaşı Maas’la selamlaşmadığı gözlemlenirken, geçen Ağustos ayında Alman parlamentosundan bir heyetin Çin'e yapmayı planladığı ziyarete Pekin yönetimi heyette Uygurların haklarını savunan milletvekilleri olduğu gerekçesiyle izin vermedi.