Dünya çapında “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” çeşitli etkinliklerle kutlanırken, bu gün çerçevesinde kadınların sorunlarına dikkat çekiliyor. Kadınlar hemen her ülkede ayrımcılık, eşitsizlik, şiddet ve baskılarla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. En büyük sorunlardan biri olan fırsat eşitliği ise gelişmekte olan ülkelerde çoğu kez sadece kağıt üzerinde kalırken,bir çok ülke ise kadınla erkek arasındaki eşitliği kategorik olarak reddediyor.
Kadınlar Batı dünyasında da eşit haklara sahip değil. Nitekim Almanya’da gelirlerin denk hale getirilmesi, daha fazla kadının kariyer fırsatına sahip olması ve çocuk izni ya da yarı zamanlı çalışma gibi sorunlar bu bağlamda tartışılan konulardan sadece bazı örnekler. 2016 verilerine göre, Almanya'da çalışan kadınlar, aldıkları ortalama 16,26 Euroluk saat ücretiyle ortalama 20,71 Euro saat ücreti elde eden erkeklerden yüzde 21 daha az ücret aldı. Yönetici pozisyonunda çalışan kadın sayısı ise erkeklerle kıyaslandığında çok daha az. Almanya’da 1 Ocak 2016’da yürürlüğe giren yasa gereği Frankfurt Borsası’nda kayıtlı 108 işletmenin yönetim kurullarındaki kadın oranının yüzde 30 olması için gönüllülük esaslı kota uygulaması başlamıştı. Ancak 2017 yılı sonu rakamlarına göre söz konusu şirketlerde kadın yönetici ve yönetim kurulu üyesi oranı sadece yüzde 17,3’e çıkabildi.
Türkiye kökenli kadınların işgücüne katılımı yüzde 46 civarında
Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli kadınların iş dünyasındaki konumu da özellikle ilk kuşaklardan olanlar açısından ilk bakışta olumsuz bir tablo ortaya çıkarıyor. Federal İstatistik Dairesi ile Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın verilerine göre, Almanya’da Türkiye kökenli kadınların işgücüne katılımı yüzde 46 civarında.
Kadın istihdam oranı 2017 verilerine göre yüzde 27,5 olan Türkiye ortalamasına kıyasla Almanya’daki sayı yüksek görünse de, Türk kadınların Alman ve diğer göçmen kadınların gerisinde kaldığı dikkat çekiyor.
Alman kadınların istihdama katılımı yüzde 73, diğer göçmen kadınlarda ise yüzde 61 civarında. Uzmanlar Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli ilk iki kuşak kadınların, erkeklere nazaran düşük bir eğitim seviyesine sahip olduğunu, çoğunluğunun okul bitirmediğini ya da meslek öğrenmediğini ve bu yüzden iş piyasasının ihtiyaçlarına cevap veremediğini savunuyor. İstatistiklere göre, Almanya’daki Türk göçmen kadınların yüzde 52’si ile çoğunluğu ekonomik açıdan diğer aile bireylerine, kocaya veya akrabalara bağımlı durumda yaşıyor. Son yıllarda AB’nin Balkanlar’daki üye ülkelerinden gelen ve düşük ücretle çalışmaya hazır kadın işçilerin sayısının artması, emeklilik yaşının yüksek olması ve göçmen kökenlilere karşı yapılan ayrımcılık da kadınların iş piyasasına girmesini engelleyen diğer nedenler.
Almanya’da yaşayan Türk toplumunun muhafazakar yapısından kaynaklanan ortamın kadınların çalışma kararlarını etkileme ihtimaline işaret eden uzmanlar, Almanya’da yetişen ve üçüncü/dördüncü kuşak olarak tanımlanan genç kız ve kadınların ise eğitim farklılıklarını kapatarak, işgücüne katılımlarının artacağını tahmin ediyor. Ancak bunun uzun bir süreç alacağını da belirtiyorlar. Nitekim Almanya’daki 25-35 yaş arası kişilerin eğitim durumlarını ele alan bir araştırmada, Türk kadınların yüzde 35’nin hiç bir okul diplomasına sahip olmadıkları saptanmış. Ayrıca bu yaş grubundaki Türkiye kökenli kadınların yüzde 45’i herhangi bir mesleğe de sahip değil. Türk Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre, Almanya’da üniversite mezunu olma oranı yüzde 36 iken, bu oran Türkler’de erkeklerde yüzde 2’ye ve kadınlarda yüzde 1,5’a düşüyor. Bu rakamlara rağmen, Amerika’nın Sesi’ne konuşan genç kızların; kadınlarla erkekler arasındaki eğitim ve istihdam uçurumunu kapatma konusunda kararlı olması ileriye yönelik umut veren bir işaret olarak ortaya çıkıyor.