Amerika, aylardır Türkiye’yle olan ilişkileri olduğundan daha iyi göstermeye çalışıyor, anlaşmazlıkları gözardı ediyordu. Ancak IŞİD’i mağlup etmenin en iyi yolunu arayan Amerika’nın bu konuda Türkiye’yle yaşadığı anlaşmazlık, iki ülkenin yol ayrımında olduğunun bir göstergesi. Uzmanlar, bu durumun Türkiye ve Amerika arasındaki stratejik ortaklığa uzun vadede zarar vereceği görüşünde.
Suriye’nin kuzeyindeki toprakları IŞİD’den geri almak amacıyla Kürtler’in liderliğinde yürütülen ve Amerika’nın da desteklediği kara harekatı, Amerika ve Türkiye arasındaki son anlaşmazlık oldu. Türkiye, Obama Yönetimi’ni taraf değiştirmekle, Kürtler’le işbirliği yapmayı tercih etmekle ve bu şekilde bölgedeki Kürtler’in özerklik elde etme emellerini körüklemekle suçluyor.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, hafta başında yaptığı açıklamada, Amerika’nın Türkiye ya da PYD arasında bir seçim yapması gerektiğini dile getirerek gerginliği daha da arttırdı.
Kurtulmuş, “ABD’nin de çok açık söyleyeyim vereceği bir karar var. Türkiye gibi uzun yıllardan beri NATO kapsamında müttefik olduğu bir ülkeyle mi ittifakını sürdürecek yoksa Türkiye’ye karşı olduğu bilinen güçlerle mi?” diye konuşmuştu.
Türkiye ve Amerika, Suriye’deki öncelikler konusunda uzun süredir fikir ayrılığı içinde. Amerika, IŞİD’i mağlup etmeye öncelik verirken Türkiye, cihatçı örgütü çökertmenin en iyi yolunun Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ı devirmek olduğunu iddia ediyor. Türkiye’nin bu görüşünü Suriye’deki ılımlı isyancı hareket de paylaşıyor.
Amerika, Türk hükümetinin, Fırat Nehri’nin batısındaki Menbiç bölgesine Kürt güçlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından operasyon düzenlenmesine onay verdiğini iddia ediyor. Türkiye, bu iddiayı reddediyor. Ayrıca iki taraf da Suriye Demokratik Güçleri’nde komutanın Araplarda ya da Kürtler’de olduğuna yönelik çelişkili açıklamalar da yapılıyor.
Türkiye için Menbiç’te SDG tarafından düzenlenecek başarılı bir operasyon, PYD’nin askeri kolu YPG’nin meşrulaşmasını riske atabilir. Suriye Demokratik Güçleri bünyesinde, Kürtler dışında küçük bir Sünni Arap milis gücü ve Esat rejimine karşıt isyancı gruplar tarafından dışlanan Suriyeli savunma güçleri bulunuyor.
Amerikalı yetkililer, Türkiye’nin bölgenin yükselen gücü PYD’yle ilgili korkularını anlayışla karşıladıklarını dile getirerek Türkiye ile düşülen anlaşmazlığı bir kez daha olduğundan daha önemsizmiş gibi göstermeye çalışıyor. Türkiye’yi yatıştırma çabası içine giren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, “Türkiye’yle de güçlü bir ilişkimiz var. Daha önce de defalarca ifade ettiğim gibi bu olaylar Türkiye’nin Suriye sınırında meydana geliyor. Gerçek bir tehdit” şeklinde konuştu.
Amerikalı yetkililer Kürtler’in ayrılıkçı emellerini desteklemedikleri konusunda ısrarlı. Ancak yine de YPG’nin IŞİD’e karşı mücadelede karada etkili bir ortak olduğu, Amerika’nin Suriye Demokratik Güçleri’yle işbirliğine devam edeceği ve PYD ve Türkiye arasında seçim yapmak zorunda olmadığı vurgulanıyor.
Ancak bu açıklamalar, Türk tarafında daha fazla hayal kırıklığına neden oldu. Ankara, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kirby’nin açıklamalarını, şikayetleri gözardı etme çabası olarak yorumluyor. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bunu, “PYD konusundaki hassasiyetimiz Amerika tarafından ciddiye alınmıyor” şeklinde ifade ediyor.
Türkiye-Amerika anlaşmazlığı, ilişkileri kopma noktasına getirecek kadar büyüyebilir mi?
Gözlemciler, bunu olası görmüyor. Ancak kimi uzmanlar, Washington’un PYD’ye verdiği desteğin yarattığı tartışmaların Türkiye’yle olan ilişkilere zarar verme riski olduğu görüşünde. Uzmanlara göre Obama Yönetimi, Türkler ve Kürtler arasındaki anlaşmazlık gibi bölgedeki tüm sürtüşmelerin mantıksız olduğunu, bu sürtüşmelerin IŞİD’i yenilgiye uğratmak gibi daha önemli amaçların önünde engel oluşturmaması gerektiğini düşünüyor.
Washington’daki düşünce kuruluşlarından SETA Vakfı Direktörü Kadir Üstün, “Amerika’nın sadece Irak ve Suriye’de IŞİD’le mücadeleye odaklanması, devletlerle değil, devlet dışı aktörlerle taktiksel ittifakların oluşmasına yol açıyor. Bu da Amerika’nın geleneksel müttefikleriyle olan stratejik ilişkilerine zarar veriyor” şeklinde konuşuyor.
Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü uzmanı Gönül Tol ise Ankara’nın gerginlikleri Washington’la bağları koparacak noktaya getirme gibi bir lüksü asla olmadığı görüşünde. Tol, New York Times gazetesine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin bölgesel sorunları ve zaafları nedeniyle NATO üyesi olmasının önemini daha da arttırdığını ifade etti.
Gönül Tol, Türkiye’nin Rusya’yla ilgili kaygılarınınsa Amerika’ya karşı hissettiği hayal kırıklığının önüne geçtiği görüşünde.
Türkiye ve Rusya arasındaki gerginlik, Türkiye’nin Kasım ayında Suriye sınırında bir Rus savaş uçağını düşürmesiyle daha da arttı. Bu gerginlik, karşılıklı söz düellosu, tehditler ve misillemelerle iyice tırmandı.
Rusya, uçağının düşürülmesine, Türk vatandaşlarına vize kısıtlamaları, ithalat yasakları, Rusya-Türkiye arasındaki charter uçuşlarının sona erdirilmesi ve hatta Rus futbol kulüplerinin Türk oyuncu transfer etmesinin yasaklanmasıyla karşılık verdi.
Türk yetkililerin Suriye’nin İdlib kentindeki bir hastaneye hava saldırısı düzenleyen Rusya’yı ağır bir şekilde eleştirmesi, söz düellosunun son ayağını oluşturdu. Rus yetkililer, bu eleştiriye, Türk askerlerinin Kuzey Irak’tan derhal çekilmesi talebiyle karşılık verdi.
Uçağı düşürüldüğü için Türkiye’den özür ve tazminat beklentisi içinde olan Rusya’nın gerginliği daha da tırmandırma girişimi içinde olduğunu düşünen uzmanlar, kaygılı.
PKK’nın geçen ay Güneydoğu’da bir Süper Cobra helikopteri düşürmesi sonucu iki Türk pilot ölmüştü. Helikopter, Rus yapımı füzeyle düşürüldü. Helikopterin Rus bir yetkilinin Moskova’nın PKK’yı silahlandırmaya karar verebileceği uyarısında bulunmasından iki hafta sonra düşürülmesi ise dikkat çekici.