New Jersey’de yaşayan Türk hukukçu Alp Başaran, 2020 yılında yapılacak ABD Temsilciler Meclisi seçimlerinde Demokrat Parti adaylığı için yarışıyor.
“Ben Amerikan rüyasıyım, başkalarının da bunu yaşaması için bu yarışa giriyorum” diyen Demokrat Parti aday adayı Başaran, 11 ay sonra yapılacak seçimler öncesinde iddialı olduğunu gizlemiyor.
Başaran dört yaşındayken ailesiyle Amerika’ya gelmiş. Uzun yıllar kaçak yaşayan Başaran’ın ailesi, her yeni göçmen gibi ilk yıllarında birçok işte çalışarak Amerikan rüyasını gerçekleştirmeye çalışmış.
Kasım 2020 seçimleri öncesinde New Jersey’den Temsilciler Meclisi için yarışan aday adayları Haziran’da yapılacak önseçimlere yoğun kampanyayla hazırlanıyor. Başaran girdiği seçim yarışını VOA Türkçe’ye değerlendirdi.
“Ben Amerikan rüyasını gerçekleştirmiş biriyim” diyen Başaran, okul yıllarını şöyle hatırlıyor: “Ben hep devlet okullarında okudum. Burada (New Jersey’de) Fort Lee Lisesi’nden mezun oldum. Vanderbilt Üniversitesi’nde okudum. Üç bölüm bitirdim. Sonra da kendimi UCLA’in (California Üniversitesi, Los Angeles) hukuk okulunda buldum. UCLA’den mezun olduktan sonra, Manhattan’da dünyanın önde gelen bir hukuk şirketinde on yıla yakın bir süre avukatlık yaptım. Dört yaşından beri Amerika’dayım. Özellikle küçükken çok farklı bir Amerika yaşadım. Göçmenlerin rahat ettiği bir Amerika vardı. Küçükken kaçak olmama rağmen korkmuyordum. Bütün sıkıntılara rağmen gayet mutlu bir çocukluğum vardı. Hiç kimse beni ailemden, annemden, babamdan ayıracak diye de korkmuyordum.”
“Trump göçmenleri düşman olarak ilan etti”
Amerikan rüyasını gerçekleştirdiğini belirten genç Türk hukukçu şimdi Kongre’ye girip herkesin Amerikan rüyasını gerçekleştirmesi için çalışacağını belirtiyor.
Başaran, siyasete atılmasına gerekçe olarak Başkan Donald Trump’ın göçmen karşıtı politikalarını gösteriyor: “Trump yüzünden siyasete atıldım. Bugünkü Amerika öteki Amerika’nın tam tersi. Son zamandaki politikalarıyla Donald Trump, göçmenleri düşman ilan etti. Sürekli onlara karşı politikalar geliştiriyor. Göçmenlik adı altında yabancılara karşı politikalar üretiyor. Trump’ın uyguladığı politikalara bakınca Amerikan rüyasının ölmek üzere olduğunu gördüm. Hayatımda Amerikan rüyasından bu kadar çok istifade ettiğim için siyasete atılmaya karar verdim. Donald Trump olmasaydı büyük ihtimalle Amerika’da siyasete atılmazdım.”
“Kaçak birinin Kongre’ye girmesi tam bir Amerikan rüyasının gerçeğe dönüşmesi”
Başaran, Amerikan rüyasının savunucusu olduğunu belirtiyor: “Benim şahsi hikayem aslında Amerikan rüyasının hikayesidir. Yani Amerikan rüyası budur. Amerika’ya kaçak olarak gelen bir kişi kendini otuz yıl sonra Amerika’nın en iyi hukuk şirketlerinde milyar dolarlık antlaşmalar yazıp çizerken bulabiliyor. Bu Amerikan rüyasını korumak için yola çıktım. Trump döneminde gelir eşitsizliği sabitleşmeye başladı. Donald Trump’ın politikaları yüzünden belli bir kesim daha da zenginleşiyor. Orta sınıf çok hızlı yoksullaşıyor. Eğer Amerikan rüyası kaybolursa eğer Donald Trump Amerikan rüyasını yok ederse Amerika’nın da dünyada bir özelliği kalmaz. Amerika, Amerikan rüyasından ibarettir. Fransa’ya, Çin’e gidip bir jenerasyonda, üç jenerasyonda Fransız olmazsınız ama Amerika’ya kaçak olarak gelip yaşayabilir, bir gün başarılı bir Amerikalı olabilirsiniz. Hatta Amerikan Kongresi’ne aday olabilirsiniz. Bunu korumamız lazım” diyor.
"Toplam 35 bin oy alırsam garanti Temsilciler Meclisi'ndeyim"
Başaran, seçim yarışında kendini oldukça şanslı görüyor. Başaran, “Toplam 35 bin oy alırsam garanti Temsilciler Meclisi’ndeyim” diyor. Başaran yapılacak seçimlerdeki iddiasını da şöyle anlatıyor: ”Amerika’da bir başkan var. Onun altında yüz senatör ve 435 Temsilciler Meclisi üyesi var. Benim aday olduğum makam Amerika’nın kaderini çizen 536 şahıstan biri olmak için. Amerika’nın kaderini çizen 536 şahıstan biri olamaya çaba göstermeme rağmen seçim aslında çok kolay. Çünkü benim bölgemde insanların yüzde 75’i Demokrat Partili. Be sebepten dolayı genel seçim her zaman bir formalite. Önemli olan Kongre için ön seçim. İhtiyacımız olan oy sayısı 35 bin. Benim rakibim 22 yıldır görevde, son seçimleri 23 bin dört yüz oyla kazandı.”
Obama ve Sanders’ın kampanyasını yapan ekiple çalışıyor
Başaran’ın seçim kampanyasını 2008 yılında dönemin Başkan adayı Barack Obama, 2016’da da Demokrat Parti’den başkan aday adaylığı için yarışan Bernie Sanders’la çalışan Revolution Messaging şirketi yürütüyor.
Başaran, “Şirketin çalışanların çoğu Washington’da ama, ülke genelinde faaliyet gösteriyorlar. Tüm dijital çalışmaları ve seçim stratejimi yürütüyorlar. Kampanyamı yürüten arkadaşlarla çok dikkatli bir plan program çizdik, elimizden geleni yapacağız. Bizim kampanya Amerikan rüyasına dayalı bir kampanya. Ben seçilirsem eğer, ilk Amerikalı Türk, beşinci Müslüman, üçüncü kaçak yaşayıp Kongre’ye girmiş Temsilciler Meclisi üyesi olacağım. Fakat burada en önemli şey biz kampanya yaparken insanlara, özellikle Amerika rüyasını, göçmenlere karşı düşmanlık beslememeleri gerektiğini ve göçmenliğin de Amerikan rüyasıyla ilgili birçok soruna nabız tuttuğuna işaret etmeye çalışacağız. Göçmenlerle ilgili olan problemler ülkedeki ekonomiyle ilgili problemlerden dolayı oluyor. Özellikle kalitesiz istihdamdan olan problemlerden doğuyor. Bunun için bizim seçim mesajımız bölgemizde bulunan tüm insanlar için kapsayıcı, Amerika rüyası etrafında birleştirici bir mesaj olacak. Burada sadece Amerikalı Türklerden, Müslümanlardan ya da sadece göçmenlerden oy almayı planlamıyorum” diyor.
“Herkesten oy alacağım”
Seçim bölgesindeki herkesten oy alacağını belirten Başaran, “Seçim bölgemize baktığımız zaman Amerika’nın en büyük Türk Amerikalı nüfusu, ikinci en büyük Müslüman Amerikalı nüfusu var. Aynı zamanda bölgemdeki insanların yüzde 40’ı yurt dışında doğmuş. Bölgemizdeki hanelerin çoğunda en az bir tane yurtdışında doğmuş Amerikalı var. Bu istatiksel realiteleri göz önünde bulundurmamız gerek. Benim seçim bölgemde en az 50 bin Amerikalı Türk var, bu kişiler ‘bizim bir derdimiz, bir maruzatımız var’ deyip karşıma çıkarsa onları dinleyip, onların söylediklerini Kongre’ye taşımak zorundayım. Bu da anayasal görevlerimden biri” diye konuşuyor.
