WASHINGTON —
Amerika’da başkanların bakanlık ve Yüksek Mahkeme atamaları nasıl bir süreçten geçer?
Obama’nın Dışişleri Bakanı adayı John Kerry Senato’daki kolay onay sürecinin ardından görevi Hillary Clinton’dan devraldı ve bakanlık koltuğuna oturdu.
Amerikan anayasasına göre, Senato bakanların, Yüksek Mahkeme yargıçlarının ve üst düzey hükümet görevlilerinin atamalarını onaylama yetkisine sahip.
Onay sürecinde Senato’nun ilgili komisyonlarında hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi üyeler adaylara soru yöneltir.
Kimi zaman protestolar da yaşanır.
Başkanlık tarihçisi Profesör Allan Lichtman’a göre, son yıllarda onay sürecindeki tartışmalar giderek sertleşti: “Geleneksel olarak başkanların atamaları Senato’dan onay alır. Ancak bu her zaman böyle olmuyor. Özellikle 1980’lerden başlayarak komisyon tartışmalarının çok daha sert geçtiğini ve siyasileştiğini görüyoruz.”
1987 yılında Robert Bork’un Yüksek Mahkeme’ye atanmasıyla ilgili onay süreci çok sert geçti. Sert tartışmalardan sonra Demokratlar atamayı engelledi.
İki yıl sonraysa Senatör John Tower’ın savunma bakanı olmasına Cumhuriyetçiler engel oldu.
1991’de Senato’daki bölücü tartışmalardan sonra Clarence Thomas’ın Yüksek Mahkeme yargıçlığı onaylandı.
Partilerüstü Politika Merkezi uzmanı John Fortier’a göre, iki parti de onay sürecindeki tutumlarını haklı görüyor: “Önceleri başkana bir tercih hakkı verilir, kararları kabul edilebilecek gibiyse çok tartışılmazdı. Bugünse karşı partiden çok sayıda senatör birçok atamaya karşı çıkabiliyor.”
Profesör Lichtman’a göre, bu Washington’da partizanlığın giderek güçlendiğini gösteriyor: “Amerika’da son yıllarda başkana ve başkanın yaptığı atamalara her zaman muhalefet var. Sanki sürekli bir seçim kampanyası içindeyiz. Bir görev için aday gösterilen kişi kolay hedef olabilecek bir kişiyse bundan yararlanmak bir alışkanlık oldu.”
John Fortier’e göre, Yüksek Mahkeme’de bir yer boşalır ve başkan bir aday gösterirse, onay sürecinin çok tartışmalı geçeceği kesin: “Gerçek bir savaş yaşanır, özellikle de muhafazakar bir yargıç emekliye ayrılıyor ve yerine liberal görüşlü bir hakim atanmak isteniyorsa. Böyle bir atamada onay süreci ulusal bir sorun haline gelebilir.”
Başkan Obama, ilk dört yıllık döneminde Senato’dan, Yüksek Mahkeme’ye aday gösterdiği iki kadın yargıç, Elena Kagan ve Sonia Sotomayor için onay almayı başardı.
Obama’nın Dışişleri Bakanı adayı John Kerry Senato’daki kolay onay sürecinin ardından görevi Hillary Clinton’dan devraldı ve bakanlık koltuğuna oturdu.
Amerikan anayasasına göre, Senato bakanların, Yüksek Mahkeme yargıçlarının ve üst düzey hükümet görevlilerinin atamalarını onaylama yetkisine sahip.
Onay sürecinde Senato’nun ilgili komisyonlarında hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi üyeler adaylara soru yöneltir.
Kimi zaman protestolar da yaşanır.
Başkanlık tarihçisi Profesör Allan Lichtman’a göre, son yıllarda onay sürecindeki tartışmalar giderek sertleşti: “Geleneksel olarak başkanların atamaları Senato’dan onay alır. Ancak bu her zaman böyle olmuyor. Özellikle 1980’lerden başlayarak komisyon tartışmalarının çok daha sert geçtiğini ve siyasileştiğini görüyoruz.”
1987 yılında Robert Bork’un Yüksek Mahkeme’ye atanmasıyla ilgili onay süreci çok sert geçti. Sert tartışmalardan sonra Demokratlar atamayı engelledi.
İki yıl sonraysa Senatör John Tower’ın savunma bakanı olmasına Cumhuriyetçiler engel oldu.
1991’de Senato’daki bölücü tartışmalardan sonra Clarence Thomas’ın Yüksek Mahkeme yargıçlığı onaylandı.
Partilerüstü Politika Merkezi uzmanı John Fortier’a göre, iki parti de onay sürecindeki tutumlarını haklı görüyor: “Önceleri başkana bir tercih hakkı verilir, kararları kabul edilebilecek gibiyse çok tartışılmazdı. Bugünse karşı partiden çok sayıda senatör birçok atamaya karşı çıkabiliyor.”
Profesör Lichtman’a göre, bu Washington’da partizanlığın giderek güçlendiğini gösteriyor: “Amerika’da son yıllarda başkana ve başkanın yaptığı atamalara her zaman muhalefet var. Sanki sürekli bir seçim kampanyası içindeyiz. Bir görev için aday gösterilen kişi kolay hedef olabilecek bir kişiyse bundan yararlanmak bir alışkanlık oldu.”
John Fortier’e göre, Yüksek Mahkeme’de bir yer boşalır ve başkan bir aday gösterirse, onay sürecinin çok tartışmalı geçeceği kesin: “Gerçek bir savaş yaşanır, özellikle de muhafazakar bir yargıç emekliye ayrılıyor ve yerine liberal görüşlü bir hakim atanmak isteniyorsa. Böyle bir atamada onay süreci ulusal bir sorun haline gelebilir.”
Başkan Obama, ilk dört yıllık döneminde Senato’dan, Yüksek Mahkeme’ye aday gösterdiği iki kadın yargıç, Elena Kagan ve Sonia Sotomayor için onay almayı başardı.