Olası bir ekonomik resesyon ve yükselen tahvil gelirlerinin yarattığı endişelerin piyasaları sıkıştırmasıyla birlikte Wall Street'te hisseler değer kaybetmeye devam etti.
S&P 500 gün ortası işlemlerde yüzde 2,1 oranında gerilerken bu sabah 2020 yılı sonundan bu yana en düşük seviyeye indi. Dün ise İngiltere Merkez Bankası'nın hızla yükselen İngiltere tahvil getirilerini kontrol altına almak için gerçekleştirdiği atılgan hamleleri, yatırımcılar arasında rahatlamaya yol açmıştı.
Ancak bu rahatlama en fazla bir gün sürdü. Uzmanlar, Amerikan hisselerinin bu yıl değerlerinin yüzde 20'sinden fazlasını kaybetmesi sonrasında piyasaların gerçek anlamda toparlanması için yatırımcıların tüm dünyada etkili olan yüksek enflasyonun kontrol altına alındığını görmesi gerektiğini kaydediyor.
Ancak bugün elde edilen veriler, enflasyonun küresel çapta hala yüksek seyrettiğini gösteriyor. Bu da Amerikan Merkez Bankası (FED) ve diğer ülkelerin merkez bankalarının enflasyonu aşağıya çekme umuduyla ekonomilerini frenlemek için faiz oranlarını yükseltmeye devam etmesi anlamına geliyor.
Dow Jones Endeksi, Amerika'nın doğu kıyısı yerel saatiyle 12.35'te yüzde 1,4 oranında değer kaybederek 29 bin 256 puana geriledi. Nasdaq Endeksi'yse yüzde 2,9 oranında düştü.
Hisseler değer kaybederken Hazine tahvilleri yükseldi. Bu durum, piyasalarda baskı oluşturdu.
Amerika'daki istihdam piyasası raporunun beklenenden güçlü çıkması ise FED'in faiz oranlarını arttırmaya devam edeceği ve bu yüksek oranları 2023 yılında da koruyacağı beklentilerini pekiştirdi.
İşsizlik yardımı başvurusu yapanların sayısı düştü
Amerika'da işsizlik yardımı başvurusu yapanların sayısıysa rapora göre ekonomistlerin beklentilerinin altında kaldı. Çalışma Bakanlığı verilerine göre yeni yapılan işsizlik yardımı başvurularının sayısı geçen hafta son beş ayın en düşük seviyesine geriledi.
24 Eylül'de sona eren hafta eyalet işsizlik yardımı başvuruları 16 bin azalarak mevsim etkilerinden arındırılmış olan 193 bine indi. Bu durum, ekonomiye ilişkin kaygılara rağmen işten çıkarmaların yaygın olmadığının bir göstergesi. Ancak bu aynı zamanda enflasyonun yükselmesine yol açıyor ve FED'in faiz oranlarını yüksek tutması için gerekçe sağlıyor.
Mali hizmetler firması Commonwealth Financial Network'ten Bad McMillan, "İstihdam verilerine bakarsanız ekonominin yumuşadığını görmüyorsunuz" dedi. Bu da yatırımcıların FED'in faizleri agresif olarak arttırmayabileceği yönündeki umutlarını suya düşürüyor.
FED'in gecelik faiz oranları, Mart ayında neredeyse sıfır seviyesinden yüzde 3 ila 3,25 aralığına yükseldi. Bu, 2008 yılından bu yana faizlerin çıktığı en yüksek seviye. FED'in 2023 yılı başında faizleri en az 100 baz puan daha yükseltebileceği beklentisi, ekonomistler arasında oldukça yaygın.
Konut kredisi faiz oranları son 12 ayda iki kat arttı
Amerika'da faiz oranlarının yükselmesi, konut kredilerine de yansıdı. 30 yıllık ortalama konut kredisi faiz oranı, son 12 ayda iki kat yükselerek yüzde 6,7'ye çıktı.
Yüksek faiz oranları sadece resesyon olasılığına davetiye çıkarmıyor, aynı zamanda ekonominin durumu ne olursa olsun hisse senetlerinin ve diğer yatırımların fiyatlarını da aşağıya çekiyor. En pahalı ya da en riskli olarak değerlendirilen yatırımlar en büyük darbeyi alıyor.
Başka ülkelerden gelen ekonomik veriler de yakın gelecekte daha yüksek faiz oranlarının kapıda olduğu beklentilerini pekiştirdi. Örneğin Almanya'da enflasyon oranı, beklenenden yüksek geldi.
İngiltere'deyse Başbakan Liz Truss, muhaliflerin enflasyonu daha da körükleyeceği uyarılarına rağmen vergi kesintisi planlarını savundu. Truss'ın planı İngiltere'de tahvil getirilerini hızla yükseltti. Bunun üzerine İngiltere Merkez Bankası, getirileri düşürmek için ne kadar hazine tahvili almak gerekiyorsa satın alacağı taahhüdünde bulundu. Oysa Merkez Bankası, bunun tam tersini yapmayı planlamış ve ekonomiyi desteklemek için daha önce satın aldığı tahvilleri satacağını açıklamıştı.
Merkez bankalarının attığı adımların ve faiz oranlarının ötesinde de başka birçok kaygı, piyasaları tedirgin etmeyi sürdürüyor.
Amerikan dolarının değerinin kısa süre içinde başka para birimleri karşısında hızla değer kazanması, yatırımcıların, küresel piyasalarda bir çatlama olabileceği korkusunu beraberinde getirdi.
Avrupa'da zorluk çeken ekonomi, yüksek enerji maliyetleri ve Kuzey Akım doğalgaz boru hattına sabotaj yapıldığı suçlamalarıyla birlikte daha fazla baskıyla karşı karşıya kaldı.
Amerika'daysa yatırımcılar, şirket karlarının yüksek faiz altında ezilmesi, ekonominin yavaşlaması ve enflasyonun yüksek seyretmeye devam etmesi gibi tehditler nedeniyle hisse değerlerini belirleyen etkenlerin tehlikeye girmesinden kaygılanıyor.
Otomobil satıcı firması CarMax, yüzde 23,3 oranında kayıpla, S&P 500 endeksinin en fazla değer kaybeden firması oldu. Firma, ikinci el otomobil satış piyasasında durumun kötü olduğunu, yüksek faiz oranlarının otomobil kredilerinin maliyetini çok yükselttiğini bildirdi.