Erişilebilirlik

“Irk Ayırımcılığıyla Mücadele Günü'nde Türkiye'de Ne Düşünülüyor?”


Dünyanın birçok bölgesindeki insanlar savaşlar, doğal afetler ve salgın hastalıklarla mücadele etmeye devam ederken, bazı milletler ise bütün bunların yanı sıra ırkçılıkla da mücadele ediyor.

21 Mart Uluslararası Irk Ayrımıyla Mücadele Günü
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:08:32 0:00

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımcılığıyla Mücadele Günü nedeniyle yayımladığı mesajında ırkçılığın tüm toplumlarda kurumları, sosyal yapıları ve gündelik hayatı zehirlemeye devam ettiğini belirterek, Uluslararası Irk Ayrımcılığıyla Mücadele Günü'nün hem sorunun varlığının kabul edildiği hem de acil çözüm çağrısı yapıldığı anlamına geldiğini söyledi.

Irkçılığın kalıcı eşitsizliğin itici gücü olmaya devam ettiğini, hiçbir ülkenin ne hoşgörüsüzlüğe ne de nefrete karşı bağışıklığa sahip olmadığına vurgu yapan Guterres, “Afrikalılar ve Afrika kökenliler, Asyalılar ve Asya kökenliler, azınlıklar, yerli halklar, göçmenler, mülteciler ve diğerleri, hepsi damgalanma, günah keçisi ilan edilme, ayrımcılık ve şiddete maruz kalmaya devam ediyor” dedi.

VOA Türkçe de Gaziantep’te Kürt, Türk, Arap, Ermeni ve Afrikalı olmak üzere farklı milletlerden insanlara ırkçılıkla ilgili duygu ve düşüncelerini sordu, dünyaya vermek istedikleri mesajı öğrendi. Kendi ırkdaşlarının yaşadığı sorunlara dikkat çeken vatandaşlar, dünyayı bir hastalık gibi saran ırkçılığın bir an önce son bulması için çağrıda bulundu.

"İnsanları renginden ya da kökeninden dolayı suçluyorlar"

Batı Afrika’nın Mali ülkesinden olduğunu belirten Seydou İbrahim Maiga, dünyanın her yerinde siyahlara saygı duyulmadığını vurgulayarak, “Irkçılık denilince aklıma ilk önce ayrımcılık geliyor. İnsanları renginden ya da kökeninden dolayı suçluyorlar, ona saygı, sevgi duymuyorlar. Irkçılık sadece Avrupa’da ya da Amerika’da değil, her yerde var. Bizde yani Afrika’da bile ırkçılık var. Ama genelde dünyada siyahlara sevgi, saygı duymuyorlar, hatta siyahlar kendi haklarını bile savunamıyorlar. Bir beyazın yaptığı işi bir siyah yapamıyor. Ukrayna’daki savaşta bile Afrikalılar Polonya sınırından geçemiyorlar. Oradaki herkes savaştan kaçıyor ama ilk olarak Ukraynalılar'ı geçiriyorlar, Afrikalılar ise bir hafta orada soğukta bekletiliyorlar. Bunların yanı sıra bir futbolcu Avrupalı bir takım için oynuyorsa, eğer takım maçı kaybederse orada Afrikalı siyah oyuncuyu suçluyorlar. Sosyal medyada ona hakaret ediyorlar ve birçok kötü yaklaşıma maruz kalıyor. İstanbul, İzmir, Antalya gibi illerdeki insanlar buraya göre biraz farklı. Ama Antep’te bir Afrikalı görünce bakakalıyorlar. Sanki hiç Afrikalı görmemişler gibi. Ama bu normal bir şey, çünkü bir beyaz Afrika’ya gidince biz de ona bakakalıyoruz. Bazen burada çocuklar bilmedikleri için bize dokunuyorlar, gerçekten tenimizin siyah olup olmadığını kontrol etmek için. Bana göre bütün insanlar aynıdır. Hiç kimse kimseden büyük ya da daha değerli değildir. Hepimiz insanız, hepimiz aynı haklara sahip olmamız gerekir" dedi.

"Kürtler yok sayılıyor, aşağılanıyor hatta idam ediliyor"

Kürt halkının Ortadoğu coğrafyasında ikinci sınıf insan muamelesi gördüğünü belirten Salih Yıldıran, Türkiye’de hayatın her alanında dışlandığını, yok sayıldığını söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:

“Newroz bizim barış ve sevinç günümüz, ırkçılığı protesto etme günü ise bizim acı günümüz. Kürt olarak biz ilkokuldan bu yana kişiliğimiz yarımmış gibi karşılandık. Bu ırkçı yaklaşımı biz üniversitede de ticari hayatımızda da siyasi hayatımızda da gördük. Politika yaparken bile sıralamalarda ön ve arka planlarda bizler devamlı dışlanıyoruz, aşağılanıyoruz. Bu durum için resmi ideoloji her ne kadar ‘hayır öyle bir şey yoktur’ dese de bu var. Kürt olarak bu ülkede cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık yapan birçok insan vardı ama hiç biri 'Ben Kürd'üm' diyemedi, diyemiyor. Bu coğrafyada hiçbir ulus ya da millet yokken biz Kürtler vardık. Biz Kürtler Mezopotamya’nın kadim bir halkıyız. Ama resmi bir dairede ikinci sınıf insan muamelesi görüyorum. Ben bu ülkede 60 yıldır okuyorum, yazıyorum çiziyorum, ama yokum. Suriye’ye bakacak olursak Kürd'ün kimliği bile yok. Irak’ta Kürtler sırf Kürt oldukları için Halepçe’de bombalandı. İran’da her gün 3-5 tane Kürt dilinden, dininden, inancından dolayı aşağılanıyor ve idam ediliyor. Siz rengârenk yumurtaları bir masanın üzerine koyun, daha sonra bir tabağın içerisine kırın, iç renklerinin hepsinin aynı olduğunu göreceksiniz. Birleşmiş Milletler'in kabul ettiği 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımı İle Mücadele Günü’nü ben de kabul ediyor ve destekliyorum.’’

"Türk milletine karşı soykırım halen devam ediyor"

Türkler'in dünyanın birçok noktasında insanlık dışı işkence ve katliamlara maruz kaldıklarını vurgulayan Mezine Sırakaya, "Bütün milletler için hassas nokta ırk değil, bayrak, vatan ve millet olmalıdır" diyerek şu ifadeleri kullandı: “Aslında Türkler dünyanın birçok bölgesinde ciddi anlamda soykırıma uğradı, halen de uğramaya devam ediyor. Bu durumun en büyük örneklerinden bir tanesi Uygur Türkeri’dir. Çin Komünist Partisi tarafından uğradıkları zulüm devam ediyor. Özerk bir bölge olmasına rağmen tanınmaması ve orada yaşayan Türkler'in ciddi katliamlara, soykırımlara maruz kalması gerçekten ciddi bir sıkıntı. Uygur bölgesinin yanı sıra Karabağ’da da benzer ırkçı saldırılar yaşandı. Azeri sivillerin katledildiği ‘Hocalı Katliamı’ ve Ermeni askerler tarafından 13 yaşındaki bir çocuğun davara çivilenmesi... Doktor bile demek istemediğim Zori Balayan denilen kişinin o çocuğun üzerinde deney yapıp canlı canlı derisini yüzmesi insanlık tarihinin en büyük kara lekesidir. Yine Bosna’da bastığınız her yerde insanlık dışı bir dramı görebiliyorsunuz. Keşke olmasa diyoruz ama dünyada yaşadığımız sorun olan soykırım Türk milletine karşı da halen devam ediyor. Milletler birbirini sevmeli ve saygı göstermelidir. Benim en büyük hassas noktam; Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölünmez bütünlüğü, bayrağım, milletim ve vatanımdır. Bu bütün milletler için geçerlidir."

"Ermeni olduğumu her yerde söyleyemiyorum"

Türkiye’de ‘Ermeni’ kelimesinin halen insanlar arasında birbirlerine karşı hakaret anlamında kullanıldığını vurgulayan Tahir Güngören, Ermeniler'in yok sayıldığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Irkçılık gerçekten ülkemizde çok büyük bir sorun ve bana göre dünyada soykırımlar hala devam ediyor. Bu Ermeniler'de, Kürtler'de, Çerkezler'de, Aleviler'de yani kendilerinden olmayan herkese karşı ırkçılık hala devam ediyor. İnsanlar birbirine hakaret edecekleri zaman ‘Ermeni’ kelimesini kullanıyorlar. Halbuki bir halka böyle bir hakareti yakıştırmak gerçekten kabul edilemez ve insanlık dışıdır. Güney Afrika’da ırkçı bir rejim vardı. Oradaki bazı yerlerin girişine asılan levhalarda ‘zenciler ve köpekler giremez’ şeklinde yazılar yazıldığı söylenirdi. Ama düşünüyorum da bizim buralarda daha katmerli bir ırkçılık var. Çünkü orada levhada yazarken o kişiyi zenci olarak kabul ediyor zaten ama bizde Ermeni’yi yok sayıyorlar. Ben Ermeni olmaktan hiçbir zaman utanmadım, korkmadım ama birçok yerde de Ermeni olduğumu açık açık rahat bir şekilde söyleyemem. Bu durum biz Ermeniler için büyük bir acıdır.’’

‘Suriyeliler dünyanın her yerinde ırkçılıkla karşı karşıya’

Ülkelerinde çıkan iç savaş sonrası mülteci durumuna düşen Suriyeli Mustafa Karaali ise, 2022 yılında bile halen ırkçılıkla karşı karşıya kaldıklarına inanamadığını belirterek, “Biz Suriyeliler olarak ırkçılık konusuyla ilgili çok acı çekiyoruz. Suriye’de devrim olduktan sonra, biz mülteci olduk ve dünyanın her yerinde ırkçılıkla karşılaştık. Şu anda 2022 yılındayız ve biz modern dünyada ırkçılığın artık olmayacağını düşünüyorduk ama halen bu durumla karşı karşıya kalıyoruz. Bir Suriyeli olarak dünyaya mesajım şudur; Evet biz evimizden çıktık, vatanımızdan uzaktayız ama eninde sonunda bir gün vatanımıza tekrar döneceğiz. Biz de herkes gibi normal hayatları olan insanlardık. Şu anda Ukrayna’da da olduğunu gibi birden ülkede çıkan bir savaş insanları mülteci durumuna düşürebiliyor. İnsanlar bu durumu doğru analiz ederek kendilerini karşıdaki insanların yerine koymalıdır’’ ifadelerini kullandı.

21 Mart 1960 yılında Güney Afrika'nın Sharpeville kentinde polis tarafından açılan ateşle 69 kişinin ölümüne neden olan olay sonrası Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1966'da alınan kararla tüm dünya ülkelerinin ırk ayrımcılığını önlemek için çalışmasının gerekliliğine vurgu yapıldı ve 21 Mart ırk ayırımcılığıyla mücadele günü olarak kabul edildi.

XS
SM
MD
LG