Erişilebilirlik

‘Türkiye Dini Özgürlüklerde İlerleme Sağlayamadı’ 


ABD hükümetine bağlı Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu (USCIRF), 2019 raporunu açıkladı. Dini özgürlük ihlallerinde ‘’sistematik, sürekli, dikkat çekici” unsurlarından en az birini karşıladığı belirtilen Türkiye, raporda ikinci kademe statüsüne alındı.

‘Türkiye Dini Özgürlüklerde İlerleme Sağlayamadı’
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:02:32 0:00

ABD Kongresi’nde düzenlenen bir toplantıyla açıklanan raporun Türkiye bölümünde ülkede dini özgürlüklerin durumunun derin endişe yaratmayı sürdürdüğü ve mevcut gidişatın, gelecek yıllarda koşulların daha da kötüleşmesine yol açacağına dair ciddi kaygılar doğurduğu belirtildi.

USCIRF, Türk hükümetinin, dini özgürlüklere ilişkin meseleleri ele alma konusunda dikkate değer bir ilerleme gösteremediği eleştirisinde bulunuldu.

Raporu VOA Vürkçe’ye değerlendiren Temsilciler Meclisi üyesi Jim McGovern, Türkiye’nin insan hakları ve dini özgürlükleri korumada yüksek standartların gerisine düştüğünü söyledi. Çok sayıda insan hakları savunucusunun ve hükümetle ters düşen kişinin hapse girdiğini söyleyen Demokrat temsilci, “Bu doğru değil ve bence Sayın Erdoğan’a bu yaptığının kabul edilemez olduğunu söylemek ABD’nin yükümlülüğü” dedi.

Rahip Andrew Brunson’ın serbest bırakılmasına da değinen McGovern, “Bence Pastör’ün serbest bırakılması çok önemli ancak Türkiye’de insan hakları zorlukları sistemli hale gelmiş. Elbette haksızca hapsedilen kişiler bırakıldığında memnun oluyoruz ancak burada sadece yabancı ziyaretçiler için de değil Türk halkı için de derin sorunlar mevcut” diye konuştu.

“Türkiye için umut görmüyoruz”

Raporun yazarlarından Kristina Arriaga de Bucholz da VOA Türkçe’ye konuştu ve dini özgürlükler alanındaki gerilemenin devamı ve kötüleşmesi durumunda Türkiye’nin “özel endişe uyandıran ülkeler” arasına gireceğine dikkat çekti. Arriaga, “Bu durumda komisyon, ülkeye ve bazı bireylerine dini özgürlük ve insan hakları üzerindeki baskısı nedeniyle yaptırım uygulanması yönünde tavsiye kararı verecek” dedi.

Rahip Brunson davasını İzmir’de izleyen komisyon üyelerinden biri olduğunu da hatırlatan Kristina Arriaga de Bucholz, Andre Brunson’u dini düşünce mahkumu olarak değerlendirdiklerini belirtti. Arriaga, mevcut durum nedeniyle Türkiye için bir umut görmediklerini de belirtti ve “Bir muhalefet olmalı, daha fazla basın ve olan biten hakkında daha fazla haber takibi gerekli ancak bunu göremiyoruz “ ifadelerini kullandı.

“ Andrew Brunson USCIRF’in çabaları olmadan serbest kalamazdı”

Raporda ABD ile Türkiye arasında krize neden olan Pastör Andrew Brunson davasının yanı sıra Fethullah Gülen yapılanmasına dikkat çeken bölümler de oldu.

Brunson davasıyla ilgili, “İki yıldan fazla süren ve Hristiyanlar’a yönelik nefret söyleminde artışa neden olan Protestan Pastör Andrew Brunson’ın alıkonulması ve yargılanması süreci Ekim 2018’de mahkumiyet kararı ile sonuçlanmış, fakat Brunson, ABD Hükümeti’nin baskıları sonucu serbest bırakılmıştır. Bir USCIRF heyeti, Pastör Brunson’ın, 2018’in Mayıs, Temmuz ve Ekim aylarında Aliağa, Türkiye’deki duruşmalarına katılmıştır” ifadeleri rapora girdi.

“Özellikle Evangelist Hristiyanlar, Pastör Brunson davasından dolayı şeytanlaştırılmıştır” denen raporda en az 20 yabancı Protestan ailesinin, vize yenileme başvurularının reddedilmesi nedeniyle sınırdışı edildiği veya Türkiye’yi terk etmek zorunda bırakıldığı iddiası, “söylenti” olarak yer aldı.

“ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’in destekçileri, Temmuz 2016’da meydana gelen başarısız darbe teşebbüsüne iştirak ettikleri veya terör faaliyetlerinde bulundukları gerekçesiyle kamu görevlerinden ihraç edilmeye, gözaltına alınmaya ve tutuklanmaya devam etmiştir” ifadelerinin yer aldığı raporda Türk hükümetinin, Gülen bağlantısı olanları fark gözetmeksizin, terör örgütünün birer parçası olarak tanımladığı bildirildi.

“Hükümet Yahudiler’e ve Hristiyanlar’a nefret söylemini arttırdı”

Türk hükümetinin, dini grupların içişlerine karışmaya devam ettiği savunulan raporda, “Ermeni Apostolik Kilisesi için yapılan patrik seçimlerini onaylamamış ve Rum Ortodoks metropolitlerinin, Kutsal Sinod’a katılmak için Türk vatandaşı olmalarını şart koşmayı sürdürmüştür. Hükümet yetkilileri ayrıca, sosyal medya platformlarında yapılan kamuoyu açıklamaları ve yorumları altında antisemitik faaliyetlerde bulunmaya devam ederken, hükümet yanlısı gazeteler ve medya organları gerek Hristiyanlar’a gerekse Yahudiler’e yönelik nefret söylemini arttırmışlardır” dendi.

Türkiye’deki dini azınlıkların yaşama ve var olma mücadelesine tehdidin sürdüğü öne sürülen raporda, “Devlet kurumları ve hükümet taraftarı medyanın karalama kampanyaları, azınlıktaki bu gruplar arasında artan bir korku ortamının gelişmesine katkı yapmıştır” cümlesine yer verildi.

Kimlik kartlarından ayrımcılık ve fişleme endişesi

Raporda dikkat çekilen bir başka endişe kaynağı da Türkiye’deki kimlik kartları oldu. “Ulusal kimlik kartlarındaki mikroçiplerin, kart sahibinin dini kimliği ile ilgili bilgiler içerebileceği, bunun ise mikroçipin okunabileceği işyerlerinde ve diğer yerlerde ayrımcılığa yol açabileceği yönündeki endişeler devam etmektedir” denirken hükümetin, Şubat 2018’de nüfus kayıtlarını erişime açarak soy kayıtlarını görme imkanı sunmasının, Ermeniler, Rumlar ve Museviler gibi azınlıkları fişlemeye çalıştığı yönünde benzer kaygılar yarattığı öne sürüldü.

Aleviler geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ayrı bir başlıkta değerlendirildi. Türkiye’nin en büyük dini azınlığı olarak tanımlanan Aleviler’i hükümetin uzun zamandır Müslüman olarak sınıflandırdığı ancak Sünniler’den ayrı dini bir topluluk olarak tanımladığı belirtildi ve “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Şubat 2015 tarihli kararına rağmen hükümet, Alevi öğrencileri, ağırlıklı olarak Sünni İslam anlayışına dayanan zorunlu din derslerine katılmaktan muaf tutmak için gereken adımları henüz atmamıştır” dendi.

Raporun son bölümdeyse ABD-Türkiye hattındaki gerilime değinildi. “İki ülke arasındaki ilişkiler büyük ölçüde, ABD vatandaşı Pastör Brunson’ın ve Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nde (NASA) çalışan bir bilim adamı ve aynı zamanda ABD vatandaşı olan ve darbe teşebbüsünde payı olmakla suçlanan Serkan Gölge’nin ve ABD konsolosluklarında görev yapmış olan üç Türk vatandaşının tutuklanmasından dolayı, yıl içinde giderek daha da gergin hale gelmiştir” denirken, Türkiye’nin, NATO’nun sistemleriyle uyumsuz olan Rusya’nın S-400 füze sistemini satın alma niyetiyle ilgili endişelerin sürdüğüne de dikkat çekildi.

Trump yönetimine dört maddelik öneri listesi

ABD Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Kongre’ye politika önerilerinde bulunan, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan ayrı faaliyet gösteren Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu, Trump yönetimine Türkiye ile ilgili önerilerde bulundu. Bu öneriler:

“• Türkiye hükümetini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) din veya inanç özgürlüğü ile ilgili kararlarına - ulusal kimlik kartlarının mikroçiplerindeki din hanesinin kaldırılması ve Alevi cemevlerinin yasal ibadethane ve Alevi dedelerinin dini liderler olarak tanınması da dahil - tamamen uymaya teşvik etmek;

• Türkiye hükümetine, Sünni Müslüman dışındaki inanç topluluklarının ibadethane inşaatı, bakımı ve onarımını desteklemeye yönelik hükümet fonlarına başvurmalarına imkan tanıyacak tedbirleri düzenlemesi için baskı yapmak;

• Türkiye hükümetine, eğitim müfredatının Türkiye’nin tüm dini gruplarını kapsayacak şekilde olmasını sağlaması, ve öğrencilerin, AİHM’nin öngördüğü şekilde, dini ve felsefi görüş veya inançlarını açığa vurmadan din derslerinden muaf tutulmasına izin vermesi konusunda baskı yapmak;

• Türkiye hükümetine, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılacağına dair verilmiş olan taahhütleri yerine getirmesi ve Ermeni Apostolik Kilisesi’nin patrik seçimlerini devlet müdahalesi olmadan yapmasına izin vermesi hususunda baskı yapmak;

• Türkiye hükümetine, Türkiye’deki dini gruplar hakkında antisemitik veya itibar kırıcı ifadeler kullanan kamu görevlilerinin açıkça kınanması yönünde baskı yapmak” şeklinde sıralandı.

  • 16x9 Image

    Dilge Timoçin

    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler mezunu Dilge Timoçin mesleğe 2000 yılında NTV'de başladı. 2008'de Habertürk TV'ye transfer oldu, dış haber sorumlusu olarak görev yaptı. ShowTV'de dış haber editörü ve spiker olarak çalışan Timoçin, sonrasında Al Jazeera Türk'e geçti; Al Jazeera İngilizce için prodüktörlük yaptı. Dilge Timoçin VOA Türkçe'ye katılmadan önce Reuters, Deutsche Welle gibi yabancı basın kuruluşlarıyla çalışıyordu

XS
SM
MD
LG