Yeni Dönemde Türkiye-ABD İlişkilerinden Beklentiler 

ABD’de yeni yönetimin dış politikası ve Türk-Amerikan ilişkilerine etkisi, Washington’daki düşünce kuruluşlarının da gündeminde. Türk Miras Vakfı’nın (Turkish Heritage Organization) düzenlediği sanal toplantıda da Amerikan Dış Politika Konseyi Başkan Yardımcısı Ilan Berman, Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi kıdemli danışmanı, eski Savunma Bakanlığı baş finans sorumlusu müsteşar Dov Zakheim ile Altınbaş Üniversitesi Rektörü Profesör Çağrı Erhan ilişkilerdeki sorunları ele aldı.

ABD’nin Çin, Rusya ve İran politikalarında yeni yönetimde büyük farklılık beklemeyen uzmanlar, Türkiye ile ilişkilerdeki istikrarsızlığı ve olası senaryoları tartıştı.

Karşılıklı suçlama yerine empati çağrısı

Obama'nın ikinci dönemi ve Trump döneminde, Türkiye-ABD arasında artan sayıda kriz yaşandığını söyleyen Çağrı Erhan, bunların bazılarının Biden döneminde de süreceğini ve son sekiz yılın yüküyle yeni bir döneme başlanacağını söyledi. Bu krizlerden bazılarının ilişkileri ve ortaklığı bozduğunu belirten Erhan bunların başında da Türkiye’de 2016’daki darbe girişiminden sorumlu tutulan Gülen cemaatinin başındaki Fethullah Gülen’in ABD’de yaşamasını gösterdi.

Bu meselenin son derece önemli olduğunu ve Biden yönetimi döneminde de önemini sürdüreceğini vurgulayan Erhan, bir başka sıcak konunun da Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımları (Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası) olduğuna dikkat çekti. Erhan, ‘’Trump gelecek iki ay içinde beklemede olan bu yaptırımları imzalayıp uygulamaya koymazsa, Biden’in önüne gelecek ilk konulardan biri bu olacaktır’’ diye konuştu.

Türk ve Amerikan tarafının birbirini suçlamak yerine empati göstermesi gerektiğini savunan Erhan, Fethullah Gülen hareketinin üyelerinin Türkiye’ye iadesinin ne kadar önemli olduğunu Amerikalılar’ın anlaması gerektiğini söyledi. Erhan ikinci olarak Rus S-400 hava savunma sistemleriyle ilgili siyasi önyargılar olduğunu belirtti ve Türkiye’nin Rus yapımı sistemlere sahip olan tek NATO üyesi olmadığına dikkat çekti. Erhan, Yunanistan’ın sahip olduğu Rus S-300 sistemlerini, NATO üyeleri Polonya ve Romanya’daki sistemleri gündeme getirdi ve ‘’ABD’de neden kimse bunlardan bahsetmiyor’’ diye sordu.

Eski Rus sistemleri endişe yaratmıyor

Dov Zakheim ise Amerikan askeri yetkililerinin ve savunma uzmanlarının, daha sofistike hava savunma sistemleri olması nedeniyle S-400’ler konusunda S-300’lere göre daha fazla endişeli olduklarını kaydetti. Zakheim, ‘’Böyle bir sistemin bizim hava araçlarımızı düşürebileceğinden gerçekten endişeliyiz. Niye Polonya’da ya da Romanya’dakilerden endişeli değiliz? Çünkü onlar eski sistemler’’ diyen Zakheim Türkiye’nin S-400’leri varken Amerikan F-35 savaş uçaklarının satılamaması argümanının gerekçesini de ‘’Ruslar’ın S-400 konusunda eğitim vermek için Türkiye’ye gittiklerinde F-35’leri her yönüyle incelemelerine davetiye çıkar’’ şeklinde açıkladı.

Zakheim, Gülen’in iadesiyle ilgili olarak Amerikalı yetkililerin söylemini tekrarladı ve bu konuda yetkinin mahkemelerde olduğunu; ne ABD Başkanı’nın ne de Kongre’nin bu yönde bir karar alabileceğini belirtti.

İşbirliği inancı

Ancak Erhan, Biden'in dış politikadaki farklı yaklaşımından kaynaklanan yeni fırsatlar olduğunu da söyledi. Biden’ın özellikle çok taraflılıktan söz etmesinin, uluslararası işbirliğinin altını çizmesinin Clinton dönemini ve Başkan Obama’nın ilk dönemini hatırlattığını belirten Erhan, Türkiye’nin de hem insani hem de siyasi açıdan en önemli güvenlik sorunlarıyla baş edebilmek için küresel ve bölgesel işbirliğine önem verdiğini söyledi.

İlgili Haberler “Biden İki Başlıklı Türkiye Politikası İzleyecek”

“Türkiye'nin NATO İttifakı içindeki işlevi, ABD ile arasında yeni fırsatlar yaratılması için yeni bir itici güç olabilir’’ diyen Erhan Irak, Suriye, Afganistan, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da Libya’nın, geçmişin yüklerinden kurtulabilirlerse iki ülkenin işbirliği yapabilecekleri sıcak konular olduğunu belirtti.

Altınbaş Üniversitesi rektörü Erhan, ‘’Yani önümüzdeki dönem için Türkiye-Amerika ilişkilerindeki birçok uzmanın aksine ben karamsar değilim. Biden'ın ekibi ve Türk dış politika yapıcılarının, hem bölgesel hem de küresel olarak üzerinde birleştikleri çok sayıda sorunun çözümünde işbirliği yapacaklarına inanıyorum’’ dedi.

‘’Türkiyesiz NATO gerçekçi değil’’

Amerikan Dış Politika Konseyi Başkan Yardımcısı Ilan Berman ise Çağrı Erhan’ın bahsettiği yeni fırsatları kabul etmesine rağmen, Amerikan siyasi yelpazesinde tüm tarafların ilişkileri sallantıya soktuğunu kabul ettiği bir dizi sorun olduğuna dikkat çekti. Bu sorunların sorumluluğunun sadece Türk ya da sadece Amerikan tarafına atılmaması gerektiğini belirten Berman, bundan sonra daha yapıcı bir diyalog imkanı bulunmasını umduğunu söyledi. Son birkaç yılda ilerlemeyi sağlayacak bir imkan görmediklerini de belirten Berman, ‘’Hiç olmazsa bundan sonra diyalog için bir istek olacağı umudu var’’ dedi.

Türkiye’nin önemli bir NATO üyesi olduğunu söyleyen İlan Berman, ‘’NATO antlaşmasında, ittifak yapısında, Türkiye'yi tahliye etmek şöyle dursun, ötekileştirecek mekanizmalar bulunmadığından, bu bizi ABD-Türkiye ilişkilerinin kalıcı olmaya mecbur olduğunu anlamaya zorluyor. Türk sorununun ortadan kalkacağını, Türkiye'yi NATO'dan atılacağını varsaymak, ittifakın yapısını Türkiye’nin rolünün olmayacağı şekilde düzenlemek bazı siyasi yorumcular için cazip olsa da gerçekçi değil. Daha uygun bir modus vivendi (geçici anlaşma) bulabilmek için mevcut yapı içinde çalışmamız gerekiyor’’ dedi.

İnsan hakları gündemde olacak

Eski Savunma Bakanlığı baş finans sorumlusu ve müsteşar Dov Zakheim ise NATO antlaşmasında bir üyenin kovulması yer almasa da, kovulamayacakları yönünde bir madde olmadığına dikkat çekti. Antlaşmanın ikinci maddesindeki ’Taraflar, özgür kurumlarını güçlendirerek, bu kurumların üzerine kurulu olduğu ilkelerin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır’’ bölümüne dikkat çeken Zakheim, yeni yönetimin bu maddeye tutunabileceğini savundu. Demokratlar’ın insan hakları konusuna daha fazla önem verdiğini belirten Dov Zakheim, ‘’Biden yönetimi üzerinde de en azından Türkiye’ye bir çeşit ekonomik baskı uygulanması için baskı olacak. Bu da Türkiye için iyi olmayacak çünkü ekonomisi geçmişteki gibi iyi değil’’ diye konuştu.

Eski Pentagon yetkilisi, Trump yönetimi kadar Biden yönetiminin de İsrail’den, Evanjelist Hıristiyanlar’dan, insan hakları savunucularından ve Katar dışındaki Körfez ülkelerinden Türkiye hakkında olumsuz şeyler duymayı sürdüreceği öngörüsünde bulundu. Zakheim, ‘’Bir de NATO içinde Türkiye ile Fransa arasındaki kırılma var. Birçok Amerikalı uzman, Fransa’yı İngiltere’den daha etkili bir askeri müttefik olarak görüyor. Haklı olmayabilirler ama bu durum Amerikan savunma çevrelerinde Fransa’nın öneminin arttığını gösteriyor. Üstelik Yunanistan ve Kıbrıs’la da sorunlar mevcut. Tüm bunları biraraya getirdiğinizde Washington’da Türkiye algısının neden olumsuz olduğunu anlamaya başlayabilirsiniz’’ diye konuştu.

ABD politikalarında belirsizlik

Washington’daki olumsuz havanın dağıtılması gerektiğini belirten Çağrı Erhan Türkiye’nin bölge politikalarıyla ilgili şüphelerinin ABD’nin belirsizliğinden kaynaklandığını belirtti. Erhan, ‘’Mesela biz Türkler Amerika’nın Suriye politikasını anlamıyoruz? Amerika ne istiyor? Bölgesel bütünlük ve siyasi istikrar mı? Yoksa Suriye’nin kuzeyinde bağımsız yeni bir devlet mi? Anlam veremiyoruz, neden Amerika bölgedeki PKK/YPG militanlarına binlerce ağır silah ve mühimmat sağlıyor. Üstelik bu silahlar bölgede IŞİD’le savaşan Türk askerlerine karşı kullanılıyor. Ya da Libya mesela? Nihai hedefiniz ne? Bu nedenle Amerikalılar’ın Türkiye’nin etrafındaki bölgeyle ilgili daha net olmaları gerektiğini dikkate almaları lazım. Ne istediğinizi Türkiye’nin önüne açıkça koymazsanız, bizim için Amerika’nın önceliklerine karşı yaklaşım geliştirmemiz çok zor olacaktır."

İlgili Haberler ABD Seçimleri Türk-Amerikan İlişkilerini Nasıl Etkileyecek? 

Bu nedenle Amerika ile Türkiye arasında bir güven inşa mekanizmasının kurulmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Erhan, Don Zakheim’in sözünü ettiği Türkiye’ye olumsuz bakan taraflara atıfta bulunarak ‘’Böyle bir mekanizmayı kurabilirsek bu Türkiye karşıtı yapay ittifak gevşeyecektir’’ diye konuştu.

‘’ABD’nin yerleşik politikaları yok’’

İlan Berman ise bu belirsizliği ABD'nin her ülke için yerleşik bir politikası ya da bölge stratejisi olmamasına bağladı. Berman, ‘’Türkiye'nin stratejik yönü hakkında düşünmek çok önemli çünkü Türkiye'nin doğuya, örneğin ABD’den Avrupa'dan uzağa İran'a doğru ilerlediğine dair genel bir algı varsa, o zaman Türkiye'nin Suriye'de, Libya’da ve diğer yerlerde hamlelerine baktığımız prizma budur’’ dedi.

İlan Berman ayrıca, gerçekten güven inşasıyla ilgili ilişkilerde bir sıfırlamanın Türk dış politikasıyla değil, iç politikasıyla da ilgili olduğunu belirtti ve ‘’Türk hükümeti basın özgürlükleri sorununu ele alırken olabildiğince açık sözlü davranmadı. Hapsedilen gazeteciler sorunu, diğer insan haklarına ve dini haklarına yönelik sorunlar, ABD’de yankı bulan olaylar. Şimdi var olan yönetimde olduğundan daha fazla yeni yönetimde yankı bulacağını söyleyebilirim ve bence bu konular ilişkilerde güvenin yeniden inşasında iletişimin bir parçasını oluşturmak zorunda’’ dedi.