Türkiye’nin Gazze’deki savaş nedeniyle İsrail ile tüm ticareti durdurmasının ardından iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da kötüleşmesi kaygısı var. VOA Türkçe’ye konuşan uzmanlar, bugüne kadar siyasi gerilimlere rağmen Türkiye-İsrail ilişkilerinin değişmeyen dinamiği olan ticaretin durmasını “köklü ve belirleyici bir değişiklik” olarak değerlendiriyor.
İsrail’in Hamas’ın 7 Ekim saldırısından sonra hedef aldığı Gazze’de yedi buçuk aydır devam eden savaş, hem dünya hem de Türkiye kamuoyunun hararetle tartıştığı konulardan.
9 Nisan’da 54 ürün grubunun İsrail’e ihracatını kısıtladığını açıklayan Ankara, geçen hafta bu kısıtlamayı tüm ithalat ve ihracat ürünlerini kapsayacak şekilde genişletti.
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Perşembe günü sosyal medyadan yaptığı bir paylaşımda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok sayıda ticaret kısıtlamasını geri çektiğini iddia etti.
Reuters’ın bugünkü haberine göre Türkiye Ticaret Bakanlığı’ndan bir kaynaksa, şirketlerin mevcut siparişleri üçüncü ülkeler üzerinden karşılaması için üç ayı olduğunu belirtti; ancak İsrail’e ihracat yasağının esnetilmesinin sözkonusu olmadığını söyledi.
“Ticaret boyutu ilişkilerin sigortası ve oksijeniydi”
İki ülke arasındaki gerilim, 14 yıl önce Gazze ablukasını delmek amacıyla yola çıkan yardım gemisine İsrail ordusunun uluslararası sularda müdahale ettiği Mavi Marmara olayından bu yana iç siyasi dinamiklerin de etkisiyle zaman zaman tırmandı.
Ancak bugüne kadar ilişkilerin ticari boyutu büyük ölçüde bu gerilimden muaf kalmıştı. Bu nedenle Türkiye’nin İsrail ile ticareti durdurma kararı, “ilişkilerin seyrini değiştiren” bir gelişme olarak yorumlanıyor.
Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü’nün (MEI) İsrail uzmanlarından Nimrod Goren, “1949’dan bu yana kesintisiz devam eden ilişkilerin kendine özgü özelliklerinden biri, siyasi gerilim yaşandığında ekonomik ilişkilerin devam edebilmesiydi. Bu son adım ilişkilerin doğasında büyük bir değişiklik” diyor.
İlgili Haberler Ticaret Bakanlığı: “İsrail'le ilgili ihracat ve ithalat işlemleri tüm ürünleri kapsayacak şekilde durduruldu”İsrail’deki Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nden Gallia Lindenstrauss da benzer görüşte ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkinin de tehlikeye girmesi ihtimalinden kaygılı.
Türk dış politikası alanında uzmanlaşan Lindenstrauss, “Ticari ilişkiler bir anlamda ikili ilişkilerin sigortasıydı. İlişkilerin gelişen tek unsuru olması ve içerik sağlaması bakımından ben ticaretin ilişkilerin oksijeni olduğu benzetmesini yapardım. Ticareti çıkarırsanız, elinizde pek bir şey kalmıyor” yorumunu yapıyor.
Erdoğan ve Netanyahu Eylül ayında ilk kez yüz yüze görüşmüştü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Eylül ayında yani Hamas’ın 7 Ekim saldırısından birkaç hafta önce, New York’taki BM Genel Kurulu’nda ilk kez yüz yüze görüşmüştü.
Hatta görüşmenin yapıldığı gün hem Netanyahu hem de Erdoğan'ın beyaz gömlek ve kırmızı kravat tercih etmesi espri konusu olmuştu.
İki ülke arasında bir süredir ilişkileri normalleştirme çabaları yürütülüyordu.
2011’de Türkiye-İsrail ilişkilerinin geliştirilmesi amacıyla kurulan Türk-İsrail Sivil Toplum Forumu’nda yer alan Nimrod Goren, “Liderler karşılıklı ziyaret sözü verdi. Olumlu bir hava vardı. Türkiye için çok iyi bir başlangıç noktasıydı. İsrail ile iyi ilişkilerin yanısıra Mısır’la da daha iyi ilişkiler vardı. (İyi ilişkilerin olmaması) Türkiye’nin geçmişte İsrail-Hamas geriliminde arabulucu olmasını engelleyen şeylerdi” diyor.
“Süreç uzarsa başa dönmek çok zor olacak”
Türkiye Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, yeni tedbirlerin “Gazze’ye kesintisiz ve yeterli miktarda yardım akışına izin verinceye kadar” uygulanacağı belirtilmişti.
Mısır’ın başkenti Kahire’deki ateşkes görüşmelerinden henüz somut bir sonuç çıkmadı. İlk aşamada altı haftalık bir ateşkes öngören plan müzakere ediliyor. Diğer yandan da gözler Gazze’nin kuzeyinden kaçan 1,5 milyon kişinin sığındığı Refah’ta.
Uzmanlar Gazze’de savaşın devam etmesi ve Türkiye’nin İsrail ile ticareti de uzun süre yeniden başlatmaması durumunda bunun önceki duruma dönüşü zorlaştırabileceği görüşünde.
Gallia Lindenstrauss, “Savaş birkaç ay önceki yoğunluğunda olmasa da devam edebilir. Çünkü Hamas’ı askeri açıdan yok etmek çok hızlı elde edebileceğiniz bir şey değil. İş insanları belirsizliği sevmez. Uluslararası ilişkilerde serbest ticaret anlaşmanızın olduğu bir ülkeyle bir gecede ticareti durdurma kararı almak pek yaygın görülen bir şey değil. Geçici bir durumsa başka ama süreç uzarsa başa dönmek çok çok zor olacak” diyor.
İsrail’in başka alternatifleri var mı?
Türkiye’nin İsrail ile ticaretini tamamen durdurma kararı, her iki ülke üzerindeki olası ekonomik etkileri bakımından da tartışılıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2023 yılında Türkiye’nin İsrail’e ihracatı 5,2 milyar dolar. İsrail’den ithalatı ise 1,6 milyar dolar civarındaydı. Yani iki ülke arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 6,8 milyar dolardı.
Türkiye İsrail’e en çok ihracat yapan beş ülke arasındaydı. Yine TÜİK verilerine göre İsrail de Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında 13. sıradaydı.
İsrail’in Türkiye’den ihraç ettiği mallar arasında motorlu taşıt, ağır metal, inşaat ürünleri, tekstil ve çelik yer alıyordu.
Türk ihracatçılar ve İsrailli ithalatçılar alternatif arayışı içinde
Reuters’ın 3 Mayıs tarihli haberinde, Ankara’nın İsrail ile ticareti durdurma kararına hazırlıksız yakalandığını söyleyen Türk ihracatçıların mallarını İsrail’e üçüncü ülkeler üzerinden göndermenin alternatif yollarını araştırdıkları aktarılmıştı.
İsrail basınında yer alan haberlere göre, İsrailli ithalatçılar da Türkiye’nin ticareti durdurmasının ardından, dolaylı rota arayışı içinde.
Kızıldeniz’de Husiler’in uluslararası taşımacılığı hedef aldığı saldırılar sebebiyle deniz ticaretinin sekteye uğramış olması, İsrail’in Uzak Doğu’dan ürün getirmesini zorlaştırıyor.
VOA Türkçe’ye konuşan uluslararası ticaret uzmanı ve İsrail’deki tedarik zinciri teknolojisi şirketi SlickChain’in CEO’su Elad Barshan, Çin’den İsrail’in güneyindeki Aşdod limanına malların ulaşma süresinin 20 günden 60 güne çıkması; nakliye maliyetinin de dört kat artması sebebiyle çok sayıda ithalatçının Türkiye’ye yöneldiğini söylüyor.
Barshan’a göre, Doğu Avrupa Türkiye’ye kıyasla yine daha uzun ve maliyetli olsa da, İsrail için bir alternatif olabilir. Ancak o seçenekte de döviz kuru devreye giriyor.
Elad Barshan, “Bunun İsrail ekonomisi üzerinde derhal bir etkisi olacak. İsrail pazarında bazı ürün sıkıntılarının yaşanacağını, fiyatların yükseleceğini öngörebiliriz. İsrail’de zaten uzun süredir bir konut krizi var. İnsan gücü eksikliği yaşanıyor. Yüksek faiz oranı var. Tüm bunlar konut sektöründe kusursuz bir fırtınaya yol açabilir” görüşünü dile getirdi.
Uzmanlara göre tekstil endüstrisi de Türkiye’nin bu adımından etkilenmesi olası sektörlerden. Çok sayıda moda tasarımcısının Türkiye ile çalıştığını belirten Elad Barshan, “Çünkü uçağa atlayıp bir saatte İstanbul’da oluyorsunuz. Çizimleri fabrikaya verip birkaç gün içinde tüm koleksiyon hazır oluyordu” diyor.
Filistinliler’e gidecek mallar etkilenecek mi?
Türkiye Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’nin İsrail ile ticareti durdurmasından Filistinliler’in etkilenmemesi için, “Filistin Milli Ekonomi Bakanlığı arasında gerekli çalışmalar koordine edilmektedir” denilmişti.
Geçen hafta Reuters’a konuşan bir gıda ihracatçısı, İsrail ile ticaretin durdurulmasının, İsrail gümrüğünden geçmesi gereken Filistin topraklarına gidecek olan malların da bloke edilmesi anlamına geldiğini söylemişti.
Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nden Gallia Lindenstrauss, Türkiye’nin Filistinliler’e en çok ürün ihraç eden ikinci ülke olduğu bilgisini paylaşarak, “Filistinliler’in ithalatının yüzde 11’i Türkiye’den. Bu ticaret birlikte yürütülüyordu. Ürünler aynı gemiyle Hayfa’ya geliyordu. İkisini birbirinden ayırmak güç. Türkiye bu şekilde İsrail’e giden bütün ihracat kargo gemilerini engellemiş oluyor” diyor.