Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TBMM’nin kabul ettiği uluslararası anlaşma niteliğindeki İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’yi çıkarması ile ilgili tartışmalar sürüyor. Tepkilere karşı sosyal medyada kampanya başlatan Cumhurbaşkanlığı ve AKP, “Türkiye’nin kendi mevzuatı yeterli” görüşünü savunuyor.
Erdoğan’ın imzaladığı karar ile Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine yönelik tepkilere karşı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Güçlü Türkiye Güçlü Kadın” etiketiyle kampanya başlattı.
Altun, “Dünden bugüne Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kadınların toplumsal, ekonomik, siyasi ve kültürel hayata daha fazla katılmaları için verdiğimiz mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz. Kadınlar, hayatın nesnesi değil öznesidir! Her zaman Güçlü Kadın Güçlü Türkiye diyeceğiz. Kadınların güçlü olduğu bir dünyada ailenin ve toplumun güçlü olduğuna inanıyoruz. Kadınların sorunlarını çözecek çalışmalar hükümetimizin ana gündemi olmaya devam ediyor. Her zaman Güçlü Kadın Güçlü Türkiye diyoruz” paylaşımıyla hükümet yetkilileri ve AKP’lilerce benzer paylaşımlarda bulunulmasını teşvik etti.
Altun, sonrasında, “Türk kadınının toplum içindeki itibar ve saygınlığını layık olduğu seviyelere çıkartmak adına verdiğimiz samimi mücadeleyi geleneksel toplumsal dokumuzu da muhafaza ederek daha ileri noktalara taşımak azmindeyiz. Bu yüce gaye için de çareyi dışarılarda aramaya, başkalarını taklit etmeye gerek yoktur. Çözüm bizatihi gelenek ve göreneklerimizde, özümüzde mevcuttur” ifadelerini kullandı.
İlgili Haberler Muhalefetten Erdoğan'a İstanbul Sözleşmesi TepkisiAile, Sosyal Politikalar ve Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da Altun’un başlattığı kampanyaya katılımıyla Türkiye’nin ev sahipliğini yaptığı kadın haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmeden çekilmesini normalleştirme çabasına katıldı.
Selçuk, “2002’den bu yana Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan liderliğinde ülkemizdeki tüm kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal hayata katılımını desteklemek için önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Kadın haklarının teminatı, Anayasamız başta olmak üzere, iç mevzuatımızdaki mevcut düzenlemelerdir. Hukuk sistemimiz ihtiyaca göre yeni düzenlemeleri hayata geçirebilecek kadar dinamik ve güçlüdür. Kadına yönelik şiddet her şeyden önce bir insanlık suçudur ve bu suçla mücadele bir insan hakları meselesidir. Aslolan ilkelerdir. Bu doğrultuda şiddetle mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de yarın da sıfır tolerans ilkesi ile kararlılıkla sürdüreceğiz. Güçlü Kadın Güçlü Türkiye” paylaşımını yaptı.
“Şiddetle mücadeleye devam” mesajları
TBMM’de Erdoğan’ın vekili konumundaki AKP Grup Başkanı Naci Bostancı da, Altun başlattığı sosyal medya kampanyasına katılım göstererek, “Güçlü Kadın Güçlü Türkiye. İstanbul Sözleşmesi üzerine haklı haksız birçok spekülasyon yapılıyordu. Çıkılması, siyasi iradenin 19 yıllık istikameti olan şehirli, gelişmiş, modern bir ülke olarak kadın hakları, şiddetle mücadele ve fırsat eşitliği yolundaki yürüyüşümüzü değiştirmez” yorumunda bulundu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da yazılı açıklamasında “Uluslararası sözleşmelerin varlığı veya yokluğu, vatandaşımızın karşı karşıya kalacağı herhangi bir suç şeklini önlemeye ilişkin sorumluluklarımızı ve bu sorumluluğun gereği olan çalışmalarımızı eksiltmez veya arttırmaz” dedi.
Türkiye’de kadına yönelik şiddet vakalarında artış olduğunu görüşünü destekleyen resmi veriler olmadığını iddia eden Soylu, “Anayasamızın, kanunlarımızın, medeniyetimizin ve tüm değerlerimizin bize yüklediği görev ve sorumlulukları tamamen bir uluslararası sözleşmeyle ciro etmek ve eşitlemek, hem kendi büyük devlet geleneğimize hem bin yıllık medeniyet birikimimize hem de ortaya koyduğu gelişmeyle bölgesinde ve dünyada önemli bir güç haline gelen Türkiye'ye, özgüvenine, kendi yapabildiklerine ve kapasitesine haksızlık olacaktır. Tüm suçlarla mücadele ettiğimiz gibi devletimiz, güvenlik güçlerimiz, elbette ki aile içi ve kadına karşı şiddetle mücadeleyi de insan hakları çerçevesinde, 'huzur, güven ve asayiş' anlayışıyla, vatandaşımızın her şeyin en iyisine layık olduğu bilinciyle dün olduğu gibi bugün ve yarın da devam ettirecektir. Yakın zamanda herkes görecektir ki aile içi ve kadına karşı şiddetle mücadelede atılan tüm adımların olumlu sonuçlarını alacağız ve dünyada bu mücadelenin örnek temsilcisi olacağız” görüşlerini aktardı.
KADEM: ''Fesih kararı toplumsal gerilim neticesi''
Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın kurucusu olduğu ve başkan yardımcılığını yürüttüğü Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili karar sonrasında bugün radikal çevrelerce yürürlükten kaldırılması çağrısı yapılan 6284 sayılı kanuna sahip çıktı.
KADEM, Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili kararını “toplumsal gerilim” gerekçesiyle ele aldı. KADEM’den yapılan açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi kadına şiddetle mücadele için önemli bir girişimdi. Geldiğimiz noktada zemininden koparılmış ve toplumsal bir gerilim öznesi haline dönüştürülmüş durumda. Verilen fesih kararını da bu gerilimin bir neticesi olarak okuyoruz. Kadın ve Demokrasi Derneği olarak bu konudaki tercihimiz, Avrupa Konseyi’ne söz konusu tartışmaları bertaraf edecek bir yorum beyanı verilmesi yönündeydi. Nitekim şimdiye kadar hükümetin kadın hakları konusunda tüm ön açıcı ve destek politikalarıyla önemli kazanımlara imza atıldı. KADEM olarak, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da "Varoluşta Eşitlik Sorumlulukta Adalet" sloganıyla genel kadın hakları mücadelesinde kazanımlarımızın ısrarlı takipçisi olacağız. Şiddetle mücadele noktasında 6284 sayılı kanunun daha da güçlendirilmesi ve uygulamalardaki sorunların giderilmesi için tüm gücümüzle çalışacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz” denildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, geçmişte İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik haksız algı operasyonu yapıldığını vurgulayan KADEM’in tutumuna dolayısıyla kızı Sümeyye Erdoğan’ın görüşlerine rağmen uluslararası sözleşmeden çekilme kararı söz konusu iken kadına yönelik şiddetli mücadeleyi önlemeyi amaçlayan 6284 sayılı kanunla ilgili çağrıyı nasıl dikkate alacağı ise merak konusu.
İstanbul Sözleşmesi konusunda kendi görüşleri hayata geçirildiği için sosyal medyada adeta kadın düşmanlığı mesajları paylaşan kesimler, şimdiden Erdoğan’dan 6284 sayılı kanunu kaldırmasını beklediklerini de ifade ediyor.
İlgili Haberler Türkiye İstanbul Sözleşmesi'nden Ayrıldıİstanbul Sözleşmesi’nin İslami değerlerle çeliştiği iddiasındaki radikal kesimler ve kadına yönelik şiddeti öven kesimler ise “Güle Güle Mor Halka” ve “Morardınız mı” etiketleriyle pek çoğu kadınları hedef alan hakaret içerikli paylaşımlar yapıyor.
Bu mesajlarla, kadınlar ve hak örgütlerinin profil fotoğraflarında kullandığı “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” sloganı ve hükümete kanunları uygulama çağrısı içeren “6284’ü uygula” yazılı mor çerçeve hedef alınıyor.