New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde görülen Rıza Sarraf davasında sanık olarak yargılama süreci devam eden Halkbank, İkinci Bölge Temyiz Mahkemesi’nin 22 Ekim’de, Türkiye Cumhuriyeti’ne ait bir kamu bankası olduğu gerekçesiyle ABD’de yargılanamayacağıyla ilgili başvurusunu reddetmesi kararına itiraz etti.
Halkbank, ABD’deki avukatları aracılığıyla mahkemeye sunduğu dilekçede, savcılık ve mahkeme heyetinin tamamının da katılacağı yeni bir duruşma yapılması ve yeniden yargılanması talebinde bulundu.
Ekim 2019 tarihinde açıklanan iddianamede, Sarraf davasına sanık olarak eklenen Halkbank, Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası (FSIA) kapsamında ABD’de yargılanamayacağını savunuyordu.
Halkbank’ın ABD Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru, reddedilmesi sonrasında teamül hukukuna göre de Amerika’da yargılanıp yargılanamayacağının değerlendirilip karara bağlanması için İkinci Bölge Temyiz Mahkemesi’ne gönderilmişti.
Halkbank’ın mahkemeye sunduğu 67 sayfadan oluşan son itiraz dilekçesinde, mahkeme heyetinin kararının “açık bir hukuki hata” ve “yürütme organının almış olduğu kararlara aykırı” olduğu savunuldu. Ayrıca, mahkeme heyetinin teamül hukukunu yanlış yorumladığı, alınan bu kararın yürütmenin yetkisine açık bir müdahale olduğu iddia edildi.
“Türkiye’nin egemenlik onuruna bir hakaret”
Halkbank’ın mahkemeye sunduğu itiraz başvurusunda, mahkeme heyetinin kararının uluslararası hukuk ilkesiyle çelişmekte olduğu savunuldu.
İlgili Haberler “Halkbank’ın Rıza Sarraf davasında sanık olarak yargılanma süreci kaldığı yerden devam edecek”Başvuruda ayrıca, “bağımsız bir ülke ve ona bağlı kamu kuruluşlarının ticari faaliyetlerinden dolayı başka bir ülke tarafından yargılanamayacağı” ilkesine tüm ulusların tarih boyunca uyduğu ancak mahkemenin Halkbank konusunda aldığı kararla bu ilkeye uymadığı iddia edildi.
İtiraz dilekçesinde, şimdiye kadar hiçbir mahkemenin bu ilke çerçevesinde böyle bir ceza yargılamasına izin vermediği belirtilerek, “Heyetin Halkbank konusundaki kararı uzun süredir devam eden Amerikan kuvvetler ayrılığı ilkelerine aykırıdır. Mahkeme heyeti bu kararıyla Kongre’nin yerine geçme rolünü üstlenmiş, yüzyıllardır uygulanan şekliyle milletler hukukunu terkedilmiştir. Bu kovuşturma ve yargılama süreci ABD müttefiki ve NATO üyesi olan Türkiye'nin egemenlik onuruna bir hakarettir.
Yeniden yargı süreci başlatılmalı ve alınan bu yanlış kararın gözden geçirilmesi gerekir. Halkbank, egemen bir kurum ve Türk Devleti’nin ayrılmaz bir parçasıdır’’ ifadesi kullanıldı.
“Karar savcılara başka uluslara hakaret etme yetkisi vermiş oldu”
Dilekçede, mahkeme heyetinin Halkbank ile aldığı kararın içtihatlarla çeliştiği ve güçler ayrılığı ilkelerini uygulamama endişelerini gündeme getirdiği, bu kararın yürütmenin elinde olan yetkinin yargıya verilmesi olduğu savunuldu.
Mahkemenin Halkbank ile ilgili kararının, ister federal ister eyalet olsun, bireysel savcıların kaprislerine ve kişisel yorumlarına göre değerlendirme yolu açacağı, savcılara bu tür ceza davaları açmak için dizginsiz güç vererek başka bir ulusa hakaret etme hakkını sağlayacağı iddia edildi.