Cumhur İttifakı’nı oluşturan AKP ve MHP’nin ortak teklifiyle hazırlanan “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” dün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi.
Teklifi hazırlayanların “dezenformasyonla mücadele yasası”, karşı çıkanların ise “sansür yasası” olarak tanımladıkları yasa, 1 Nisan 2023’te yürürlüğe girecek.
Daha önce teklifin TBMM’de kabulü halinde Anayasa Mahkemesi’ne gideceğini açıklayan Cumhuriyet Halk Partisi, yasal zorunluluk olan bir ay içinde kanunun iptali için başvuru yapacak.
İlgili Haberler Dezenformasyon Yasası TBMM'den GeçtiEn başından beri yasaya karşı çıkan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekilleri ile görüşerek bu düzenlemenin kabul edilemez olduğunu savunan gazetecilik örgütlerinin tepkileri de devam ediyor. Tüm meslek örgütleri sansüre, baskıya karşı direnme ve susmama çağrısında bulunuyor.
TGS: “Başta gazeteciler olmak üzere tüm toplum 3 yıla kadar hapis tehdidi altında”
Gazetecileri susturmayı hedefleyen bu düzenlemeye karşı mücadele etmeyi sürdüreceğini açıklayan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), 1 Ekim’de açılan Meclis’in ilk işinin basın ve ifade özgürlüğünü yok etmek olmasının kabul edilemez olduğunu duyurdu.
İlgili Haberler "Dezenformasyonla Mücadele Yasası"TGS’den yapılan açıklamada, “İktidar, tüm basın meslek örgütlerinin itirazlarına kulaklarını tıkadı. Teklif sahiplerinin Avrupa Birliği müktesebatından alındığını iddia ettiği ancak Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu tarafından içeriği belirsiz bulunan ve ifade özgürlüğünü ihlâl ettiği kaydedilen teklifin 29. maddesiyle Türk Ceza Kanunu’na 217/A hükmü olarak ‘Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma’ suçu eklendi. İçeriği muğlak, dönemin konjonktürüne göre farklı yorumlara açık düzenlemeyle başta gazeteciler olmak üzere tüm toplum kesimleri, yazıp çizdikleri nedeniyle bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla yargılanma tehdidi altına sokuldu. Tüm itirazlara rağmen bir ‘oldu bitti’ yasası ile basın ve ifade özgürlüğü rafa kaldırıldı. Susmayacağız. Yazmaya, konuşmaya, gerçekleri topluma ulaştırmaya devam edeceğiz” ifadeleri kullanıldı.
TGC: “Kara bir leke”
İktidarın medyanın yüzde 90’ını kontrol etmesine rağmen bağımsız gazetecilerin görev yapmasını etkileyemediğini ve bu nedenle bu yasal düzenlemeyi hazırladığını savunan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ise “halkı yanıltıcı haber” düzenlemesinin risklerine dikkat çekiyor.
İlgili Haberler Meslek Örgütleri: ''Özgürlükler Kuşatma Altına Alınacak''TGC’nin yayınladığı açıklamada “Yargının bağımsızlığı yaşadığımız ülkede ciddi bir sorundur. Bu yasa Meclis’ten geçmeden Dezenformasyonla Mücadele Birimi kurulmuştur. İktidarın çalışmalarını desteklemeyen her haber bu birim tarafından halkı yanıltıcı olarak tanımlanacaktır. Mahkemeler tarafından hem gazetecilere hem de haberi paylaşan yurttaşlara üç yıla kadar hapis cezası verilmesi kolaylaştırılmış olacaktır. Basın Kartları Komisyonu’nun üye sayısı iktidarın istemediği gazetecilere basın kartı verilmeyecek şekilde planlanmış, üye sayısı dokuzdan 19’a çıkarılmış, meslek örgütlerinin sayısı sınırlandırılmıştır. İktidar ve ortaklarının tarihimize kara bir leke olarak kattıkları 40 maddelik kanunu kullanarak gerçekleri örtme, gazetecilerin haber yapmasını, yurttaşın habere erişmesini engelleme çabaları sonuç vermeyecektir” denildi.
Nazmi Bilgin: “Sansür ve ceza kâbusu üstümüze çökecek”
Ankara merkezli Gazeteciler Cemiyeti’nin başkanı Nazmi Bilgin ise yasalaşan yeni düzenlemeyle Basın İlan Kurumu ve Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun da Radyo Televizyon Üst Kurumu gibi “eli kılıçlı polis” haline geldiğini savundu.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, “Şimdi ne olacak? Yerel gazetelerin ana yaşam kaynağı olan resmi ilan gelirlerinin yüzde 75’i buharlaşacak, matbaalar çalışamaz hale gelecek, sosyal medya cendereye alınacak. Basın İlan Kurumu aynı televizyon ve radyolar üzerinde kılıcını sallayan RTÜK gibi yazılı ve dijital medyanın eli kılıçlı polisi haline gelecek. BTK ve BİK basılı ve dijital medyayı da sosyal medyayı ve Whatsapp gibi haberleşme programlarını da çok sıkı bir denetim ve ceza tehdidi altına alacak. Sosyal medya şirketlerinin ve haberleşme uygulamalarının bant genişliği yüzde 95 oranında daraltılabilecek. Yabancı sosyal medya şirketleri yükümlülüklere uymadıkları durumda küresel cirolarının yüzde 3’ü kadar para cezasına çarptırılabilecek. Bu yasa seçimler öncesinde yazılı, görsel, işitsel ve elektronik medya ortamlarının tümünün BİK ve BTK üzerinden etkin kontrol altına alınması, RTÜK’le birlikte medya alanında otokrasinin kurumsallaşması çabasıdır. Sansür ve ceza kâbusu üstümüze çökecek” dedi.
İlgili Haberler Basın Meslek Örgütlerinden TBMM’ye: Sansüre HayırAf Örgütü: “Yeni tedbirler seçimler öncesi muhalif seslerin sansürlenmesine ve susturulmasına izin veriyor”
Sansür yasasına bir tepki de Uluslararası Af Örgütü’nden geldi. Örgütün bölgesel araştırmacısı Güney Yıldız, düzenlemenin muhalif sesleri susturma amacı güttüğünü dile getirdi.
Yıldız, “Bugün, Türkiye’de çevrimiçi ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü adına yine bir kara gündür. Hükümetin son birkaç yıldır medya üzerindeki artan baskılarını takip eden bu yeni tedbirler, Türkiye’nin yaklaşan seçimleri öncesinde ve sonrasında devletin dezenformasyonla mücadele adı altında muhalif sesleri daha da sansürlemesine ve susturulmasına izin veriyor. Devletlerin çevrimiçi ifadeleri uluslararası hukuka uygun olarak düzenlemede bir rolü olsa da bu mevzuat, yetkililerin ifade özgürlüğü üzerindeki aşırı sert baskılarını genişletmek ve ceza soruşturmasıyla karşı karşıya kalma endişesinin getirdiği caydırıcı etkiyi artırmak için kullanabileceği yeni yollar yaratıyor.”