Suriye’de Beşar Esat rejiminin düşmesinin ardından 13 yıllık iç savaştan sonra hem Suriye hem de bölge ülkelerini neyin beklediği tartışma konusu.
Amerikalı yetkililer Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) dahil isyancı gruplarla temasta olduklarını söyledi.
Heyet Tahrir el Şam ABD, Türkiye ve bazı Avrupa ülkelerinin terör örgütü listesinde. Birleşmiş Milletler de HTŞ’yi terör örgütü olarak tanımlıyor.
Önceleri cihatçı bir geçmişe sahip olduğu bilinen HTŞ lideri Ebu Muhammed El Colani, Esat hükümetinin devrilmesinden saatler sonra Emevi Camii’nde yaptığı konuşmada, kazandıkları zaferi “yeni bir sayfa” olarak niteledi.
Sünni bir örgüt olan Heyet Tahrir el-Şam, Nusayri olan Beşar Esat’ın devrildiği; Hristiyan, Dürzi, Şii ve İsmaililer’in de yaşadığı Suriye’de “kapsayıcılık” mesajları veriyor.
ABD Başkanı Joe Biden Beyaz Saray’da Pazar günü yaptığı açıklamada, Esat rejiminin düşüşünü, “tarihi bir fırsat” ancak aynı zamanda bir “risk dönemi” olarak tanımladı.
Başkan Biden, HTŞ’nin adımlarını yakından ve dikkatle izleyeceklerini söyledi; “Son günlerde bu isyancı grupların liderlerinin yaptığı açıklamaları not ettik. Şu anda doğru şeyleri söylüyorlar ancak daha fazla sorumluluk aldıkça, onları sadece sözleriyle değil eylemleriyle değerlendireceğiz” dedi.
ABD’li yetkililer, Heyet Tahrir el-Şam’ı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Suriye ile ilgili almış olduğu 2254 sayılı kararında belirtilen ilkelere uyulup uyulmamasıyla değerlendireceklerini belirtiyor.
Birleşmiş Milletler’in bu kararı Suriye’de kapsayıcı bir siyasi sürecin yürütülmesini, dini ve etnik azınlık gruplarına saygıyı, seçimlerin yapılmasına yönelik geçiş sürecini kapsıyor.
İlgili Haberler ABD Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı Kirby: ''SDG ile IŞİD'e karşı işbirliği yapıyoruz, Türkler'le görüşmeyi sürdüreceğiz''HTŞ ideolojik bir dönüşüm yaşadı mı?
Sali günü VOA Türkçe’ye konuşan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, HTŞ ve lideri Colani’nin ideolojik bir dönüşümden geçtiğini söylemek için henüz erken olduğunu söyledi.
Sürecin Suriye liderliğinde olması gerektiğini söyleyen Kirby, “Colani, kapsayıcı olma, azınlıklara ya da diğer gruplara zulmetmeme konusunda doğru şeyleri söylüyor. Ancak iyi bir yönetim kurmaya çalışmaya yönelik olarak gerçekten ne yaptıklarını bekleyip görmek zorundayız. HTŞ hala terör örgütü olarak sınıflandırılıyor” diye konuştu.
2019-2022 arasında ABD’nin Suriye temsilciliği görevini yürüten ve aynı zamanda ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi olan James Jeffrey, o dönem HTŞ ile terör listesinde olduğu için dolaylı bir temasta olunduğunu belirterek, bu grubun terör örgütü listesinden çıkarılmadan önce ABD’yi endişeye yol açacak bir adım atmayacaklarından emin olunması gerektiği görüşünde.
Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü’nün (MEI) terör uzmanlarından Charles Lister Salı günü düzenlenen Suriye konulu panelde yaptığı değerlendirmede, azınlık gruplarına mesaj vermenin cihatçı örgütlerden sık duyulan bir şey olmadığı görüşünü dile getirdi.
Örgütün Hristiyan gruplarla da iletişiminin olduğunu söyleyen Lister, perde arkasında HTŞ’nin kendi çıkarı için pek çok kesimle temasta olduğunu kaydetti.
Terör uzmanı Charles Lister, yeni dönemde HTŞ ile ilgili endişenin “ideoloji değil, diktatör eğilimler” olduğu görüşünde.
ABD’den “SDG ile IŞİD’le mücadeleye devam” mesajı
Beşar Esat’ın Suriye’de devrilmesi, İran’ın Ortadoğu’da “Direniş Ekseni” olarak nitelenen nüfuzunu kırmakla birlikte, ülkede IŞİD gibi örgütlerin canlanması endişesini de beraberinde getirdi.
2014 yılından itibaren Irak ve Suriye’de geniş toprakları kontrol eden IŞİD 2017’de Irak’ta; 2019’da da Suriye’de yenilgiye uğratıldı.
Örgütün lideri Ebu Bekir El Bağdadi, 2019 yılı Ekim ayında, yani bir önceki başkan Donald Trump’ın döneminde Suriye’nin kuzeyinde öldürüldü.
ABD IŞİD’in Suriye’de yenilgiye uğratılması sürecinde ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile işbirliği yaptı.
Ankara YPG’yi PKK’nın Suriye kolu olarak görürken, Suriye Demokratik Güçleri Washington için IŞİD’le mücadelede önemli bir ortak.
ABD’nin Ortadoğu’daki birliklerinden sorumlu olan Merkez Kuvvetler Komutanı Erik Kurilla bu hafta Suriye’de hem Amerikan askerlerini hem de Suriye Demokratik Güçleri’ni ziyaret etti.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, SDG ile IŞİD’e karşı birlikte çalıştıklarını; Türkiye’nin de Suriye sınırında güvenlik konusunda geçerli bir kaygısının olduğunu söyledi.
VOA Türkçe’ye konuşan Kirby, “Doğrusunu söylemek gerekirse, onlara (Türkiye’ye) IŞİD’e karşı Suriye Demokratik Güçleri ile işbirliği yaparak ne yapmaya çalıştığımızı ve kendi kaygılarımızı paylaştık. Bu iki düzeydeki endişelerin örtüştüğü ya da çatıştığı yerlerde, bu durumu çözmek için Türkler'le görüşme kabiliyetimiz var ve bu kabiliyeti de uyguladık. Bunu yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey de Washington’ın Ankara’ya her zaman, uzun yıllar devam etmiş olsa da, SDG ile ilişkinin “geçici ve taktik” olduğunu söylediğini anımsattı.
Jeffrey, “Washington tüm söylentilere rağmen hiçbir zaman siyasi bir amaç gütmedi. Suriye Demokratik Güçleri’nin liderlerine de siyasi bir gündemin olmadığı, IŞİD’le mücadelede ortaklarımız oldukları ve İran’la Rusya’nın kontrolüne karşı istikrarın korunması ötesinde siyasi bir vizyonumuzun olmadığı söylendi” sözleriyle SDG ile ilişkinin bu unsurlarla sınırlı olduğunu aktardı.
ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Sabrina Singh Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Suriye'de IŞİD'in sahadaki durumdan yararlanmamasının Amerika'nın ulusal güvenliğinin çıkarına olduğunu vurguladı.
VOA'in sorusunu yanıtlayan Pentagon sözcüsü, IŞİD'in hala bir tehdit olmaya devam ettiğini söyleyerek Pazar günü IŞİD'e ait noktaların vurulduğu harekata atıfta bulundu.
Pentagon sözcüsü, ABD'nin IŞİD'le mücadele için SDG ile ortaklığını değiştirmediğini belirtti.
Trump Suriye konusunda ne demişti?
ABD’de başkan seçilen Donald Trump, 7 Aralık’ta Suriye’deki gelişmelerin ardından Truth Social’da paylaştığı açıklamada, ABD’nin Suriye’deki çatışmaya müdahil olmaması gerektiğini söyledi.
Trump, “Suriye keşmekeş ama bizim dostumuz değil. ABD’nin bununla bir ilgisi olmamalı. Bu bizim savaşımız değil” ifadelerini kullandı.
İlgili Haberler Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü Türkiye-ABD ilişkileri için bir fırsat olabilir mi?ABD’nin şu anda Suriye’de yaklaşık 900 askeri bulunuyor. Donald Trump 20 Ocak’ta başkanlık görevini devralacak.
Göreve geldiğinde Suriye konusunda nasıl bir politika izleyeceğini bölge ülkeleri ve Türkiye merakla bekliyor.
Biden yönetimi yetkilileri, ABD’nin Suriye’deki bu askeri varlığının Washington’ın ulusal güvenlik çıkarına olduğunu savunuyor.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby VOA Türkçe'ye verdiği röportajda, “Sayın Trump göreve başladığında planlarını kendisi açıklar. Ancak biz iki şeyin Amerika’nın ulusal güvenliğinin çıkarına olduğuna inanıyoruz. Birincisi, Suriye liderliğinde gerçekleşen bir yönetim sürecine doğru barışçı geçişin yaşanması. İkincisi, IŞİD’in 2014’te sahip olduğu kabiliyeti yeniden kazanmamasının ve Suriye’de şu anki belirsizlik ortamından yararlanmamasının sağlanması” dedi.
9 Aralık günü CENTCOM Suriye’de 75’ten fazla noktanın vurulduğunu ve bunlar arasında IŞİD kamplarının olduğunu açıkladı.
Suriye’deki gelişmeler ABD Kongresi’nin de bu hafta gündemindeydi. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham 8 Aralık’ta sosyal medya platformu X’ten paylaştığı açıklamada IŞİD’in yeniden ortaya çıkması olasılığının “Amerika ve müttefikleri için bir ulusal güvenlik kabusu” olduğunu yazdı.
Graham, IŞİD’in Trump döneminde yenilgiye uğratıldığını hatırlatarak, “Başkan Trump’ın IŞİD’i yıkmak için yaptığı işin, Başkan Biden ve diğerlerinin başarısızlıkları yüzünden kaybedilmesine izin veremeyiz” dedi.
Cumhuriyetçi Senatör sosyal medyadan konuya ilişkin paylaştığı bir diğer mesajında, “Suriye’de IŞİD hedeflerine karşı hava saldırılarını takdir ediyorum ancak yetmez. Suriye’nin kuzeydoğusundaki cezaevlerinde, ağırlıklı olarak Kürt güçler tarafından tutulan 50 bin IŞİD mahkumunun serbest kalmamasını da sağlamalıyız” dedi.
Senatör Lindsey Graham, “Başkan Trump döneminde IŞİD’in yok edilmesi için bize yardım eden Kürt güçlerin Türkiye ya da Suriye’yi ele geçiren radikal İslamcılar tarafından tehdit edilmesine izin vermemeliyiz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan farklı gruplarla ilgili meşru kaygılarının olduğunu belirten Senatör Graham, “Ancak Türkiye ve Suriye Demokratik Güçleri arasında bir çatışma olursa ya da Türkiye Kürt güçlere saldırırsa, IŞİD’lilerin cezaevinden kaçmasının önü açılır ve bu da Amerika için bir kabus olur” sözleriyle uyarıda bulundu.
Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminde Türkiye ve ABD arasındaki görüş ayrılıklarının başında, Ankara’nın, Suriye Demokratik Güçleri’ne Washington’ın verdiği destekten rahatsız olması geliyordu.
Trump 6 Ekim 2019’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinin ardından beklenmedik şekilde ABD’nin Suriye’den çekileceğini açıklamıştı.
Ancak o dönem başta ABD’nin Ortadoğu’daki birliklerinden sorumlu olan ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) olmak üzere ABD ordusu bu fikre direnç göstermişti.
Trump’ın Suriye’den çekilme açıklamasından sonra 9 Ekim’de Türkiye 2019 Ekim ayında YPG’ye karşı Suriye’nin kuzeyinde Barış Pınarı Harekatı’nı başlattı. Dönemin Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Ankara ziyareti sırasında ateşkes anlaşması sağlanmıştı.