ABD’de başkanlık seçimini kazanan Donald Trump Beyaz Saray’a dönmeye hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkan seçilen Trump’ı kutlayan ilk yabancı liderlerden biriydi.
ABD Başkanı Joe Biden dört yıllık görev süresi boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Beyaz Saray’da ağırlamadı; ancak iki lider uluslararası zirveler kapsamında zaman zaman biraraya geldi ve telefonda görüştü.
Suudi Arabistan ve Azerbaycan ziyaretinden Türkiye’ye dönüşte beraberindeki basın mensuplarına konuşan Erdoğan yeni dönemde ABD ile ilişkilerini güçlendirme umudunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun için yüz yüze görüşmelere ihtiyaç olduğunu vurguladı; “Şu anda Sayın Trump’ın kabinesi nasıl oluşacak, nasıl bir kabine ortaya çıkacak bunları görmemiz gerekiyor” dedi.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde, Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında iyi bir ilişki olmasına rağmen iki ülke arasında ilişkilerde zor dönemler yaşanmıştı. VOA Türkçe’ye konuşan Amerikalı uzmanlar, yeni dönemde bazı konularda daha fazla işbirliği imkanı öngörürken, bazı alanlarda büyük değişiklik beklemiyor.
2008 yılı sonundan 2010 Ağustos ayına kadar ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olan James Jeffrey, iki ülke arasında yeni dönemde işbirliği alanlarından birinin Ukrayna olabileceği görüşünde.
Donald Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sonlandırma vaadine atıfta bulunan Jeffrey, Türkiye’nin olası ateşkes müzakeresinde bir rol oynama olasılığı bulunduğunu ve bu durumun da iki tarafı verimli bir ilişki için aynı hizaya getirdiği görüşünde.
1983 ile 1994 yılları arasında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın İstihbarat ve Araştırma Bürosu’nda görev yapan Türkiye uzmanı Alan Makovksy de Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sonlandırmaya yönelik önceliğinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan için önemli bir fırsat yarattığını düşünüyor.
NATO üyesi Türkiye, Ukrayna’daki savaş boyunca Kiev’e silahlı insansız hava aracı sağlarken diğer yandan enerji ve turizm gibi alanlarda Rusya ile güçlü ilişkileri de muhafaza ederek bir denge arayışı içinde oldu.
Hem Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski hem de Rusya Cumhurbaşmanı Vladimir Putin’le iyi ilişkilere sahip olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna’daki savaştan iki tarafın da bir kazanım elde etmediğini söyleyerek Türkiye’nin barışa zemin hazırlamaya hazır olduğunu söylemişti.
Suriye konusunda görüş ayrılığı
Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminde Türkiye ve ABD arasındaki görüş ayrılıklarının başında, Ankara’nın, Suriye’nin kuzeyinde YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne Washington’ın verdiği destekten rahatsız olması geliyordu.
Trump 6 Ekim 2019’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinin ardından beklenmedik şekilde ABD’nin Suriye’den çekileceğini açıkladı. Ancak o dönem başta ABD’nin Ortadoğu’daki birliklerinden sorumlu olan ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) olmak üzere ABD ordusu bu fikre direnç gösterdi.
İki müttefik arasında Suriye konusunda yaşanan gerilim eski Başkan Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği ve Suriye’de askeri bir harekata karşı uyarıda bulunduğu mektubun ardından daha da kötüleşti.
Trump’ın Suriye’den çekilme açıklamasından sonra 9 Ekim’de Türkiye 2019 Ekim ayında YPG’ye karşı Suriye’nin kuzeyinde Barış Pınarı Harekatı’nı başlattı. Dönemin Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Ankara ziyareti sırasında ateşkes anlaşması sağlandı.
Trump’ın seçimi kazanmasının ardından Ankara’da bazı çevreler ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki askeri varlığını yeniden değerlendirmesini bekliyor.
2018 ile 2020 yılları arasında yani Trump yönetiminin görevde olduğu dönemde ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi olan James Jeffrey, Trump yönetiminin yeni dönemde bu konunun yeniden gündeme gelebileceğini söylemekle birlikte, geçmişte çekilmeyi engelleyen unsurların çok fazla değişmediği görüşünü dile getiriyor.
Jeffrey, “İnsanların onu her seferinde ikna etmesinin sebebi oradaki askerlerin bir dizi önemli amaca hizmet ediyor olmasıydı. Bu düşük maliyetli ve getirisi yüksek konuşlanmalardan biri. IŞİD’i control altında tutuyoruz. İkinci olarak da hayati önemdeki toprak parçasını elde tutarak İran, Esat ve Ruslar’ın emellerini bloke ediyoruz” diyor.
Washington Suriye Demokratik Güçleri ile ortaklığın IŞİD’in kalıcı şekilde yenilgiye uğratılması ve İran’a karşı koyulması açısından gerekli olduğunu söylüyor. Ankara ise YPG’yi ABD’nin de terör örgütü listesinde bulunan PKK’nın Suriye kolu olarak görüyor.
Marco Rubio Suriye konusunda ne demişti?
Başkan seçilen Trump Dışişleri Bakanlığı için Florida’yı temsil eden Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio’yu aday gösterdi. Rubio o dönem ABD’nin Suriye’den çekilmesine en çok karşı çıkan isimlerdendi.
Marco Rubio 2019’daki tartışma sırasında Suriye’den çekilme kararını “Suriye ötesinde ciddi sonuçları olacak felaket düzeyinde bir hata” olarak nitelemiş, Trump’a kararı gözden geçirme çağrısında bulunmuştu.
Makovksy VOA Türkçe’ye verdiği röportajda, “Marco Rubio’nun görüşlerinin Trump’a yaklaşacak şekilde değişip değişmediğini göreceğiz. Ancak Trump’ın seçimi kazanmasının ABD’nin yakın zamanda Suriye’den çekileceği anlamına geldiğini düşünenler bu görüşü Rubio’nun aday gösterilmesi ışığında yeniden değerlendirmeli” diyor.
Marco Rubio dahil Donald Trump’ın kabinesinde çeşitli bakanlıklar ve önemli görevlere aday gösterdiği isimlerin çoğunun göreve gelmeden önce Senato tarafından onaylanması gerekiyor.
Türkiye F-35 programına dönebilir mi?
Donald Trump’ın başkanlığı döneminde ABD-Türkiye ilişkilerinde tartışmalı konulardan biri de Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın almasıydı.
Washington Türkiye’nin bu adımına 15 Aralık 2020’de, Rusya’ya karşı Kongre’de kabul edilen ABD’nin Hasımları ile Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası’nı (CAATSA) uygulayarak yanıt verdi. Bu yaptırımlar 2021 yılı Nisan ayında yürürlüğe girdi.
ABD, Rusya’dan alınan S-400 sisteminin yeni nesil savaş uçağı F-35 için güvenlik riski oluşturduğunu söyleyerek Türkiye’yi üretici ortaklarından biri olduğu F-35 projesinden çıkardı. Türkiye’ye bu kapsamında yapılacak F-35 uçakları satışı da iptal edildi.
Türkiye CAATSA yaptırımlarının kaldırılmasını istiyor. Biden yönetiminde ABD ve Türkiye arasında F-35 programına olası dönüş konusunda bazı görüşmeler yapıldı. Ancak henüz somut bir çözüm ortaya çıkmadı.
VOA Türkçe’ye konuşan uzmanlar Trump’ın ikinci başkanlık döneminde CAATSA yaptırımlarının kaldırılması ihtimalinin olduğunu; ancak S-400 sorununa kalıcı olmayan herhangi bir çözümün, ABD ordusu tarafından teknik olarak kabul görmeyeceğini söylüyor.
F-35’leri ABD ordusunun İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük askeri projesi olarak tanımlayan Emekli Büyükelçi Jeffrey, “Pek çok seçeneği inceledim. Kalıcı bir çözüm (S-400) sisteminin gitmesi veya başkasına satılması. Bir çözüm olmasını isterdim ama teknik olarak öyle bir çözüm olduğunu düşünmüyorum” diyor.
Bir dönem Temsilciler Meclisi Dişişleri Komisyonu’nda görev yapan Makovksy, Türkiye’nin F-35 programına dönüşünün yakın vadede pek mümkün olmadığı görüşünde.
Makovksy, “Eğer S-400’lerden tamamen kurtulurlarsa yani gerçekten yasanın gerektirdiği şekilde bu sisteme sahip olmaktan vazgeçerse, F-35 konusunda makul bir şans olabilir. Ancak bu Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu ve Senato Dış İlişkiler Komisyonu başkanları ve kıdemli üyelerinin elinde olacak” diyor.
Forum