Avrupa ve Kuzey Amerika’daki 14 ülkede yapılan bir ankete göre, iklim değişikliği ve göç halkın en çok kaygı duyduğu konuların başında geliyor. Çin de önümüzdeki yıllarda ABD’ye karşı küresel nüfuz konusunda rakip olmak için yarışıyor.
German Marshall Fund tarafından yayımlanan 2023 Transatlantik Eğilimler Raporu’na göre, Ukrayna’nın hem NATO hem de Avrupa Birliği’ne katılması konusunda son derece güçlü bir kamuoyu desteği var. Bu destek, bazı uzmanlar bu konudaki kaygıları dile getirseler de devam ediyor.
Aralarında Türkiye, ABD, Kanada, İngiltere ve bazı Avrupa ülkelerinin bulunduğu 14 ülkede yapılan ankete göre kamoyunun büyük kısmı hükümetlerinin Çin’le işbirliği içerisinde olmasını istiyor. Ankete katılan gençler de genel olarak ABD’nin küresel etkisi konusunda negatif görüş bildirirken Rusya ve Çin konusunda daha pozitif görüş ortaya koydu.
"Görünüşe göre hararetli trans-Atlantikçilik dönemi sona erdi. Ayrıca hızla değişen bir dünya düzeni görüyoruz ve kamuoyu da bunun farkında" diyen German Marshall Fund'da risk ve strateji konusunda uzman olan Gesine Weber, Atlantik ötesi ilişkilerde statükonun sürdüğünü ve geçen yılki ankete kıyasla daha az katılımcının ilişkilerin gelişeceğine inandığını belirtti.
Örneğin ankete katılanların çoğunluğu iklim değişikliği konusunda bilim dünyasının, hükümetlerden daha fazla çaba sarf ettiğini düşünüyor.
Ancak bu konuda da öncelikler değişiyor. Kanada, Fransa, İtalya ve Portekiz gibi ülkelerde yaşayanların hemen hemen üçte biri iklim değişikliğini öncelikli güvenlik sorunu olarak değerlendirirken ABD’de yaşayanların sadece yüzde 14’ü bunu öncelikli sorun olarak değerlendiriyor.
Ankete katılanlara göre göç konusu bu yıl en önemli ikinci küresel sorun olarak görülüyor. Rusya, Litvanya ve Polonya’daki halkın gözünde göç birinci sırada güvenlik sorunu olarak öne çıkıyor.
Rapor göre Çin konusunda da farklı görüşler mevcut. Ankete katılanların hemen hemen 10’da 6’sı Çin konusunda negatif bir görüşe sahip. Yine sonuçlara göre katılımcıların yüzde 25’i Çin’in küresel iklimle mücadele konusunda hiçbir şey yapmadığına inanıyor. Buna karşın ABD, İngiltere ve Fransa’daki gençlerin ciddi bir kesimi Çin hakkında olumlu görüşlere sahip olduğunu dile getiriyor.
Atlantik’in her iki yakasında da halkın büyük bir kesimi, Çin’le ticaret, enerji ve teknoloji gibi alanlarda işbirliği yapılmasını istiyor. Ancak yine ankete katılanların büyük bir kesimi insan hakları konusunda da Çin’e karşı daha sıkı bir yaklaşım sergilenmesini talep ediyor. Öte yandan ankete katılanların yüzde 30’u Çin’in önümüzdeki 5 yıl içerisinde en etkili küresel aktör haline geleceğini düşünüyor. ABD’yi en etkili küresel aktör olarak görenlerin oranıysa yüzde 37.
Çin’in risklerden arındırılması
German Marshall Fund uzmanı Weber’e göre konuya ihtiyatlı yaklaşan hükümetler açısından anketten çıkarılacak ders; Pekin’le ilişkileri tamamen kesmek yerine ticaret ve yatırım gibi alanlarda adımlar atılması gerektiği. Ancak Weber bu noktada potansiyel tehlikeleri azaltmak için AB tarafından kullanılan bir terim olan Çin ile "riski azaltmayı" öncelik haline getiren politikalar uygulanması gerektiğini dile getiriyor. Weber ayrıca Çin’in uluslararası ilişkilerdeki rolünün de kabul edilmesi ve küresel iklim değişikliği konusunda da Çin’le birlikte çalışmak için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini söylüyor.
Anket, halkın görüşleri ve hükümetlerin politikaları konusunda her zaman uyum içerisinde olmadıklarını da ortaya koyuyor. Avrupalılar ve Kuzey Amerikalılar güçlü bir biçimde NATO’ya destek verdiklerini belirtiyor. Bu noktada özellikle ileri yaşlardakilerin verdiği destek ön plana çıkıyor. Ayrıca yine Avrupalılar’ın büyük bir çoğunluğu Avrupa Birliği’nin güvenlik ve savunma konusunda daha fazla yatırım yapması gerektiğini düşünüyor.
Demokrasinin önemi konusunda da fikir ayrılıkları ortaya çıkabiliyor. ABD, Litvanya ve Romanya gibi bazı ülkelerde istikrara verilen önem daha fazla ön plana çıkıyor.
Weber, özellikle gençlerin ABD Başkanı Joe Biden gibi liderlerin, örneğin Çin konusunda otokrasiye karşı demokrasinin önemine dair söylemlerine şüpheyle yaklaştıklarını söylüyor.
Weber bu konuda Z kuşağının önünde Irak ve Afganistan’da bitmek bilmeyen savaşlar, ABD Kongre baskını ve yine ABD’de siyahilere karşı uygulanan şiddet olaylarının olduğunu dolayısıyla liderlerin demokrasi söylemlerini samimi görmediklerini ifade ediyor. Weber ayrıca bu noktada Çin’in güçlü bir karşı söylem içerisinde olmasına da dikkat çekiyor.
Ukrayna’ya destek
Anketteki veriler, Ukrayna’ya AB ve NATO üyeliğinin yanısıra savaş sonrası yeniden yapılanma finansmanı sağlanmasına yönelik desteğin güçlü olduğunu gösteriyor.
Ancak Weber, hem ABD’de önümüzdeki yıl yapılacak seçimler yaklaşırken Cumhuriyetçilerin Ukrayna’ya destek konusundaki heveslerinin azalmaya başladığını hem de Fransa ve Almanya gibi ülkelerdeki aşırı sağ partilerin destekçilerinin de temkinli olmaya başladığı Avrupa'da da Ukrayna konusundaki hissiyatın azalabileceği uyarısında bulundu.
Weber, "Ukrayna’ya uzun vadeli destek gerçekten kritik bir soru ve Avrupalılar için kolay bir konu değil" dedi. Weber’e göre özellikle de ABD seçimleri neticesinde Ukrayna'ya daha fazla yardım göndermeye şüpheyle yaklaşan bir yönetim işbaşına gelirse, destek konusunda "aslan payını" Avrupa'nın üstlenmesi gerekebilir.
Weber ayrıca Ukrayna’ya uzun vadeli yardımın öneminin anlatılmasının ve buna göre bütçe çalışmasının yapılmasının önemli olduğunu dile getiriyor.