Yükselen fiyatlarla Rusya'dan gaz kesintisi tehdidine bağlı olan ve Avrupa’yı derinden sarsan enerji krizi giderek büyüyor. Avrupa'nın en büyük ekonomisi ve en kalabalık ülkesi Almanya’da yeni bir endişe gündemi belirliyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’tan sonra, İçişleri Bakanı Nancy Faeser de enerji fiyatlarının artmasının ve enflasyonun körüklediği yaşam pahalılığının ülkede iç karışıklığa neden olabileceği uyarısı yaptı.
Sonbaharda yeni bir COVID-19 dalgasıyla birlikte fiyat artışlarının çok fazla insanı etkileyeceğini söyleyen Faeser, "Daha önce Corona önlemlerine ve aşı zorunluluğuna karşı düzenlenen gösterilere katılan demokrasi karşıtları ve diğer çeşitli çevrelerin devletimizi sarsma girişimleri tehlikesi var" dedi.
Dışişleri Bakanı Baerbock, 22 Temmuz’da katıldığı bir toplantıda, Rusya’dan Almanya’ya gaz sevkiyatının durdurulmasının iç siyasete yansıyacağı uyarısında bulunmuştu.
Baerbock, daha fazla gaz alınamaması halinde Ukrayna’ya destek sağlanamayacağını söyleyerek, "Çünkü o zaman halk ayaklanmalarıyla uğraşmak zorunda kalacağız" şeklinde büyük yankı bulan bir açıklama yapmıştı.
Bu açıklama sonrasında, istihbarat örgütlerinden de, aşırı grupların fiyat pahalılığını ve enerji krizini bahane ederek isyan çıkarabileceği uyarıları gelmeye devam ediyor.
İlgili Haberler Rusya’dan Gaz Sevkiyatına Yeni KısıtlamaSonbahar aylarında büyük protesto eylemleri bekleniyor
Thüringen eyaletinde iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Örgütü'nün Başkanı Stephan Kramer, özellikle gaz tedarikinin tümüyle kesilmesi durumunda, Almanya’da sanayinin durma noktasına gelmesi ve işsiz sayısının patlaması tehlikesi olduğunu belirtti.
Kramer, bu durumda isyan tarzında şiddet içeren olaylar çıkabileceğini söyleyerek, "O zaman yaşayacaklarımıza kıyasla Corona protestoları çocuk doğumgünü partisi gibi kalır" sözleriyle endişelerini ifade etti.
Brandenburg Eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Jörg Müller, "Radikal gruplar zor geçmesi beklenen kış mevsiminde halkta oluşacak hoşnutsuzluğu öfkeye dönüştürmek için hazırlık yapıyor" dedi; istihbarat ve güvenlik birimlerinin daha şimdiden önlem almaya başladıklarını bildirdi.
Sosyal demokrat SPD’den iç politika sözcüsü Inka Gossmann-Reetz, sonbahar aylarında Almanya’nın büyük protesto eylemlerine hazırlıklı olması gerektiğini söyleyerek, "Aşırılık yanlıları her an harekete geçmek için inlerinde bekliyorlar" diye konuştu.
Almanya’da protestolarda aşırı sağ izi
Peki ülkede sürekli artan gıda ve gaz fiyatlarının halkta yol açtığı endişeleri istismar edeceği uyarısında bulunan gruplar kimler?
İstihbarat kaynaklarının değerlendirmelerinde, 2015 sonrasında Almanya’ya gelen göçmenlere karşı başlayan gösterilerle ortaya çıkan, ardından 2020 ile birlikte gündeme gelen pandemi önlemlerine karşı eylem yapan gruplar bu kez ekonomik krize tepkiyi sokağa taşımayı hedefliyor.
Bu eylemleri organize edenler, kendilerini "partiler üstü bir vatandaş hareketi" olarak tanımlarken, tüm demokratik unsurlara açık, radikal sağcı veya solcu oluşumlara ise kapalı olduklarını, aynı zamanda şiddet karşıtı olduklarını da iddia ediyor.
Ancak gözlemler son yıllarda söz konusu eylemlere katılan ve muhtemelen sonbaharda yapılacağından yola çıkan protestolara katılacak olanlar arasında, aşı karşıtları ve Corona virüsü salgınının ciddi olmadığını savunanların yanısıra, çok sayıda göçmen karşıtı ve aşırı sağcının da bulunduğunu ortaya koyuyor.
Alman yetkililer de protestocu grupların arasına Neo-Naziler'in sızdığına dair ellerinde veri olduklarını söylüyor. Bağımsız gözlemciler de, eylemlere, sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yanısıra, Reichsbürger (İmparatorluk Yurttaşları) adlı mevcut Almanya’nın vatandaşlığını reddeden aşırı milliyetçi bir grup ve çeşitli militan ırkçı grupların Almanya çapında açık şekilde destek verdiğini belgeliyor.
Aşırı sağcıların harekete çok bilinçli bir şekilde sızdığını ve ön plana çıkmadan yönlendirdiğini savunan ülke çapında iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Thomas Haldenwang, bundan kısa bir süre önce, söz konusu hareketin, demokratik hukuk devleti ve kurumları hedeflediğini ve Almanya için büyük bir tehlike haline dönüştüğünü açıklamıştı.