Fransa’nın denizaşırı bölgelerinde Avrupa Birliği Anayasası için oy verme işlemi başladı.
Fransa’da referandum yarın yapılacak. Ancak Pasifik Okyanusu, Güney Amerika ve Karayipler’deki Fransız kolonilerinde seçmenler bugün sandık başına gitti.
Kamuoyu yoklamaları, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’in güçlü kampanyasına rağmen Anayasanın reddedileceğini gösteriyor.
Anayasa karşıtları , “hayır" oyu verilmesinin Avrupa Birliğini, Anayasayı Fransızlar ve diğer kurucu üye ülke halkları için daha çekici hale getirecek değişiklikler yapmaya zorlayacağını savunuyor. Destekçileri ise “hayır" oyunun, Anayasanın sonu olacağı ve Fransa’nın Avrupa’daki nüfuzunu azaltacağı uyarısında bulunuyor.
Anayasanın yürürlüğe girmesi için, Avrupa Birliği'ne üye 25 ülkenin hepsi tarafından onaylanması gerekiyor.
Bugüne kadar 9 ülke, referandum ya da parlamento oylamasıyla Anayasayı onayladı. Son olarak Almanya Parlamentosu Avrupa Anayasasına "evet" dedi.
Gözler Fransa'da
Fransa’da yarın yapılacak referandumun sonucu Paris’te olduğu kadar Brüksel’de de merakla bekleniyor. Son yoklamaların hayır oylarını önde göstermesi ise bu meraka bir de endişe boyutu katıyor. Avrupa Birliği’nin kurucu ülkelerinden olan ve Birlik içinde ağırlığı çok yüksek olan Fransa’dan çıkacak olası bir “hayır” yanıtı Brüksel’in işini çok zorlaştıracak. Bu “hayır”ın hem kurumsal anlamda hem de pratikte olumsuz yansımaları olacak.
Avrupa Anayasası, bundan önce hazırlanan antlaşmaların yerine geçeceğinden ve genişlemiş Avrupa Birliği’nin işleyebilmesi amacıyla hazırlandığından, yarın Fransa’nın hayır demesi durumunda Brüksel, kendisine yol haritası çizmek durumunda kalacak. Kurumsal anlamda üç yol mevcut. Bunlardan ilki "Hayır "çıkan ülkelerin bir daha referandum düzenlemeleri. Bunun son örneğini Nice Antlaşması’na ilişkin olarak İrlanda’daki referandumun tekrarlanması oluşturdu. Ancak söz konusu Fransa olduğunda, böyle bir tercih oldukça zayıf bir ihtimal olarak görünüyor.
İkinci olasılık ise metnin tekrar müzakere edilmesi. Ancak bu opsiyonun da büyük zorlukları var. Metin, üzerinde çok çalışılmış ve tüm ülkelerin karşılıklı olarak verdikleri tavizler üzerine kurulmuş bir yapıya sahip. Bu nedenle Anayasa’nın kısa vadede yeniden müzakere edilme şansı sıfıra yakın olarak görülüyor. En akla yatkın yöntemi ise Nice Antlaşması’yla devam edip, Anayasa’nın bazı bölümlerinin Avrupa Birliği Konseyi’nce onaylanarak yürürlüğe sokulması oluşturuyor.
Fransa’nın olası “hayır”ının pratik sonuçları da olacak. İlk etkinin ekonomi alanında olması muhtemel. Anayasa’ya "hayır" denmesinin, özellikle piyasalar üzerinde kısa süreli olumsuz etki yaratması bekleniyor. Ancak Avrupa çapındaki ya da ulusal çaptaki ekonomi politikaları üzerindeki etkisinin asgari düzeyde olacağı tahmin ediliyor. Son dönemde dolar karşısında güç kaybeden euronun biraz daha değer yitirebileceği yapılan tahminler arasında yer alıyor.
AB’nin teknik işleyişinde, en azından kısa vadede, herhangi bir ciddi sorun oluşması ihtimali de düşük görülüyor. Ancak Fransa’dan gelecek bir “hayır”ın “AB’nin mevcut yapısının sorgulanmasını” gündeme getireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Bazı yorumcular AB’nin “kimlik bunalımı içine girebileceğine” vurgu yapıyor.
Fransa’daki Avrupa Anayasası tartışmalarında iç politika malzemesi olarak kullanılan Türkiye’nin olası bir “hayır”dan siyasi anlamda nasıl etkileneceğini ise Avrupa Birliği’nin olası “hayır”ı nasıl hazmedeceği belirleyecek. Hukuk ve belge temelinde bakıldığında ise Anayasa’ya “evet” ya da “hayır” oyu verilmesinin Türkiye’nin AB süreci üzerinde doğrudan etkisi sözkonusu değil. Brüksel’de, Fransız referandumundan çıkacak sonuç ne olursa olsun Türkiye’nin üzerine düşenleri yerine getirmesi şartıyla müzakerelerin 17 Aralık kararında belirlendiği gibi 3 Ekim’de başlayacağı görüşü hakim.