Zirvenin Türkiye'deki Yansımaları

  • Aslı Aral
Brüksel’deki tarihi Avrupa Birliği zirvesi sona erdi. Ankara’da bu iki günlük tarihi zirveyi yakından takip etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iki gün önce başkent Ankara’dan Brüksel’e gitmeden önce söylediği son sözleri, Türk halkına verilen bir güvence niteliğindeydi. Erdoğan, zirveden koşul beklemediklerini ve eğer önlerine koşul sürülürse bunu kabul etmenin mümkün olmayacağını ve bu durumda her an masadan kalkabileceklerini söylemişti. Ancak zirvenin başlamasıyla ortaya çıkan Kıbrıs Rum kesimini tanıma koşulu, Erdoğan’ın zirveden koşul beklemedikleri yönündeki olumlu beklentisini ortadan kaldırdı.

Bu gelişmeler Ankara’da da zirveden beklenen umutlu havayı bir karamsarlığa sürükledi. Kıbrıs Rum kesiminin Türkiye ile müzakerelerin başlanacağı 3 Ekim 2005 tarihine kadar tanınması, müzakerelerinin ucunun açık olması ve üyeliğin garanti olmaması gibi alınan kararlara tepkiler ise kısa zamanda geldi. İlk tepki Ana muhalefet partisi başkanı Deniz Baykal’dandı. CHP Genel Başkanı Baykal Türkiye’nin tam üyelik dışında bir hedefe yönlendirildiğini söyledi ve “bizim önerimiz müzakerelerin dondurulmasıdır” dedi. Baykal müzakere sürecinin ucunun açık olması, Kıbrıs konusu ve kalıcı kısıtlamalar gibi şartların kabul edilmesi durumunda, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olma şansını tehlikeye atacağını da belirtti. Türkiye’nin ikinci sınıf bir Avrupa Birliği üyesi olamayacağını belirten Muhalafet partisi lideri Baykal, “bizden öne sürülen şartlarla imza istenmesi hiçbir şekilde kabul edilemez” dedi. Kıbrıs konusunda da değerlendirmelerde de bulunan Deniz Baykal, Güney Kıbrıs’ın tanınmasının bir önşart olarak öne sürülmesinin kabul edilemez olduğunu ve eğer bu şart kabul edilirse Kuzey Kıbrıs’ın hukuki temelinin ağır bir darbe alacağını ifade etti.

Muhalefet partisinin başkan yardımcısı Onur Öymen de Baykal’ınkine benzer açıklamalar yaptı. Öymen NTV televizyonuna hükümeti Kıbrıs konusunda yapılan açıklamaların dışında davranmakla suçladı.

Konuyla ilgili tepkilerin geldiği bir başka yer ise Kuzey Kıbrıs oldu. Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Türkiye’nin 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti’ni garanti ettiğini ve tanıdığını belirterek, Türkiye’den Kıbrıs’ın tanınmasına ilişkin talepler hakkında, “Bütün mesele hangi Kıbrıs’ı tanıyacak” dedi. Denktaş, Kuzey Kıbrıs Meclisi’nde yaptığı konuşmada Avrupa Birliği’nin 40 yıldır devam eden bir yanlışı taçlandırdığını da söyledi ve kızgınlığını “İsyan ediyoruz, öfke içindeyiz” sözleriyle dile getirdi.

Avrupalı liderler zirve sonunda yaptıkları açıklamalarda bugünün Türkiye için mutlu bir gün olması gerektiğini söylemelerine karşın, Türkiye’de bir sevinç havası sezmek için henüz erken. Gün içinde ülke genelinde küçük çaplı protestolar da yapıldı. Ankara’da Avrupa Birliği temsilciliği önünde toplanan ve kendilerini “bağımsız devrimci platformu” olarak tanımlayan bir grup Avrupa Birliği’ni protesto eden sloganlar attı.

İstanbul da Taksim meydanında ise Türkiye Komünist Partisi üyelerinden oluşan bir grup zirveyi protesto etti. Protestocular 'Niyetinizi Biliyoruz, İzin Vermeyeceğiz' ve 'Avrupa Birliğine geçit yok' yazılı pankarttlar taşıdılar. Protestoculardan bir kişinin kalkan ve mızrakla eyleme katılması da dikkati çekti. İstanbul Beyazıt'ta ise bir grup öğrenci zirvenin sürdüğü dakikalarda Avrupa Birliği ve Amerika karşıtı gösteri yaptı. Protestolar olaysız geçti.

Bu arada Brüksel zirvesinde alınan kararlar Türkiye’de borsaya da yansıdı. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye 3 Ekim 2005’te tam üyelik müzakerelerine başlamak üzere tarih vermesi ve Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanıma şartı konusunda taslak metinde uzlaşma sağlanması, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında rekor kapanışa neden oldu. Hisse senetleri ortalama yüzde 1.8 değer kazandı.

Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül’ün beraberlerindeki kalabalık heyetle bu gece geç saatlerde Ankara’ya dönmeleri bekleniyor. Belki de Türkiye’nin tepkisi liderlerin Ankara’ya dönmesiyle daha da netleşecek.