Kadınlara yüklenen cinsiyetçi kalıp yargıları, iş yapma pratikleri Instagram, Facebook gibi platformlarda da devam ediyor. Yeni iletişim teknolojileri, kuşaklar arası bölünmeyi giderek artırıyor, hatta kuşaklar arası zaman aralığını daraltıyor. İktisadi, siyasi ve etnik bağlamda egemen olan gruplar, eğitimli kesimler, gençler, kent merkezlerinde yaşayanlar yeni iletişim teknolojilerine ulaşmada ve bunları kullanmada daha avantajlı bir konumda.
Teknoloji üreticisi küresel şirketler (Google, Facebook ve Twitter gibi), enformasyon üzerinde tekel kurdukları için dünyanın veri akışını kontrol edebiliyor ve bu verileri gerektiğinde kullanarak dünya düzenini kendi yaşam dünyasal bakış açılarından kurgulayabiliyor. Çoğulcu ve çok sesli bir ortam yaratma söylemiyle yola çıkan yeni iletişim teknolojileri/yeni medya, algoritmaları da kullanarak dijital eşitsizliği, doğru ve güvenilir bilgiye erişimi sorunlu hale getiriyor. Demokrasiyi geliştirme söylemiyle yola çıkan yeni medya, bazı durumlarda toplumsal kutuplaşmayı derinleştiriyor. Sosyal ağlar, insanları yankı odalarına hapsediyor ve bu durum kamusal alanı zayıflatıyor. Siyasal katılım üzerindeki eşitsizlikleri yeniden üretiyor.
Yeni eşitsizlikler
Bu tespitler İzmir’de düzenlenen 4. Yeni Medya Çalışmaları Ulusal Kongresi’nin Sonuç Bildirgesi’nde yer alan unsurlardan sadece bir kısmı. Alternatif Bilişim Derneği tarafından düzenlenen Kongre’nin bu yılki ana teması “yeni eşitsizlikler” idi. 4-5 Ekim tarihlerinde İzmir Barosu’nda düzenlenen Kongre’de yeni medyanın sınıf, cinsiyet, etnik kimlik, yaş, sahiplik yapısı, algoritmik kültür ve haberciliğin dönüşümü gibi alanlardaki eşitsiz ilişki ve yapılara etkisi tartışıldı.
Kongre’de 15 oturumda 77 araştırmacı tarafından 60 bildiri sunuldu. 10 araştırmacı tarafından altı atölye düzenlendi. Toplumsal sınıf, cinsiyet, etnisite gibi birçok alanda eşitsizlikler yeni iletişim teknolojilerinden çok daha önceye dayansa da yeni medyanın bu tür eşitsizliklere nasıl yansıdığı tartışıldı. Gerek küresel gerekse yerel ölçekte dijital/yeni eşitsizliklerin eğitim, kültür, ticaret gibi alanlarda ne gibi görünümler yarattığı ele alındı. Yeni biçimler kazanan eşitsizliklerle mücadelede yeni medyanın sunduğu fırsatlara dair görüşler dile getirildi.
Kongre’de, bilginin ya da verinin yerel ve küresel ölçekte hareketinin, geleneksel eşitsizlikleri yeniden ürettiği, ilaveten yeni eşitsizlikler yarattığı görüşü ön plana çıktı. Aynı şekilde iletişim teknolojilerini üretenlerle tüketenler arasındaki mücadelenin şiddetle devam ettiği ve bunun da küresel düzlemde mevcut eşitsizlikleri devam ettirmekle kalmayıp, iktisadi, siyasi ve kültürel açıdan eşitsizlikler yarattığı ifade edildi. Sunulan bildirilerde dijital teknoloji ve dijital içeriğin üreticisi ve/veya tüketicisi olmanın ülkeler arası eşitsizliği de etkilediği vurgulandı.
Yeni medyanın toplumsal hareketlere etkisi
VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Hacettepe Üniversitesi Bilişim ve Enformasyon Teknolojileri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mutlu Binark iletişim teknolojileriyle ilgili olarak farklı kuramsal yaklaşımlar bulunduğuna dikkat çekti. Binark, “2000’li yıllarda özellikle sosyal medya ortamlarının hareketlendirdiği iddia edilen toplumsal hareketlerle birlikte toplumsal katılımın yükselişe geçtiği tartışmaları vardı. Yeni iletişim teknolojilerinin toplumsal katılımı artırdığı, bunun da toplumları değiştirip dönüştürme gücüne sahip olduğu görüşü uzun bir süre egemenliğini sürdürdü. Var olan mülkiyet ilişkileri, siyasal eşitsizlikler, ülkelerin siyasal kültürleri, rejimler literatürde biraz göz ardı edildi. Bu Kongre için ‘Yeni Eşitsizlikler’ teması belirlenirken aslında mesela sınıf, cinsiyet, etnisite gibi alanlardaki eşitsizliklerin giderilmesinin iletişim teknolojileri üzerinden yapılıp yapılamayacağını sorgulamayı düşündük. Sunulan bildirilerin içeriğine bakıldığında bu sorgulamanın yapıldığını görüyoruz” dedi.
“Eşitsizlikler çoğalıyor, çeşitleniyor”
Eşitsizliklerin süreğen olduğunu vurgulayan Binark, “İletişim teknolojilerinin var olan eşitsizlikleri dönüştürmede bir kurtarıcı gücü, aşırılaştırılmış bir rolü olduğunu düşünmüyorum. Bunun reel yaşamla veya çevrimiçi ortamda yaratılacak alternatif mecralarla birlikte eşgüdümlü, simetrik bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle eşitsizliklerin kendisi süreğen, yeni bir eşitsizlik yok, eşitsizlikler katmerleniyor, eşitsizlikler daha çok artıyor” ifadesini kullandı.
Geçmişte kadınlarla erkekler arasında okuma-yazma eşitsizliği olduğunu hatırlatan Binark, bunun günümüzde dijital beceri eşitsizliğine dönüştüğünü söyledi. Binark, “Dolayısıyla ‘yeni’ kelimesi bunu karşılıyor. Eşitsizlikler çoğalıyor, çeşitleniyor” diye konuştu. Binark, alternatif medya tarışmalarını hatırlatarak şunları söyledi: “Literatüre göre, alternatif medya, ana akım medyaya karşı yurttaşın habere erişebileceği bir alandı. Ama bugün gelinen nokta itibariyle alternatif medya geniş, farklı kamulara erişebiliyor mu? Yeni medyanın arkasında bir yazılım var. Bu yazılım algoritmalardan oluşuyor ve algoritmalar farklı olana temas etmemizi engelliyor”.
Yeni iletişim teknolojilerinin eşitsizlikleri katmerlendirmekle birlikte çözümün bir parçası da olabileceğini vurgulayan Binark, “Kongre’de yeni medyanın nasıl bir fırsat alanına dönüşebileceğiyle ilgili tartışmayı amaçladık. Sunulan bildirilerden Kongre’nin bu tartışmalara evrildiğini gözlemledim” dedi.
“Alternatif medyanın kamuya ulaşması bir hayli zor”
Kanun Hükmünde Kararname ile Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden ihraç edilen Doç. Dr. Tezcan Durna da alternatif medyanın geniş kitlelere ulaşma çabasını 19. Yüzyıldaki işçi gazetelerinin, broşürlerin ve fanzinlerin durumuna benzetti. VOA Türkçe’ye konuşan Durna, “O sıralarda da ana akım arasında marjinal sayılabilecek bu tür gazeteler, fanzinler, broşürler için kamuya erişmek açısından bir fırsat eşitsizliği vardı. Şu anda her ne kadar yeni iletişim teknolojileri de olsa alternatif medyanın geniş kamuya ulaşması, kamuoyunu etkilemesi ve gündem oluşturması bir hayli zor. Alternatif mecraların tıpkı 19 yüzyıldakine benzer bir toplumsal örgütlenmeyle temellenmediği sürece çok da fazla hedef kitleye ulaşma şansı söz konusu değil” dedi.
Yeni medya teknolojilerinin bir yandan fırsat sunduğunu belirten Durna, bir yandan da geleneksel medyanın özelliklerini taşıdığını belirtti: Durna “Ege Denizi’nde cesedi kıyıya vuran Aylan Kürdi’nin ölümü, eğer sosyal medyada paylaşılmasaydı belki bu kadar etki yaratmayacaktı. Ama sosyal medyanın ve yeni medyanın, eski medyaya benzer bir şekilde sansasyon sevmesi, bilgi olarak sunulan şeyin bir dedikoduya, ajitasyona, duygu sömürüsüne dönüşmesine de neden oluyor. Sosyal medya bunu ciddi bir şekilde besliyor. Bir yanıyla kamuoyu oluşmasını, bilgiye erişimi destekliyor, ama bir yönüyle de geleneksel medyanın sansasyon geleneğini sürdürüyor” diye konuştu.
Yeni medyanın eşitsizlikleri çeşitlendirip çoğaltarak sürdürmesinin yanı sıra, eşitsizliklerle mücadele konusunda sunduğu fırsatlar Kongre’nin sonuç bildirgesine de yansıdı. İktidarların baskılarına ve denetim çabalarına rağmen yeni iletişim teknolojilerinin katılımcı kültürü özendirmesi, alternatif medyanın iktidardan görece bağımsız olmayı başarması bunun bir örneği. Bir başka örnek ise ırkçı söylemleri pekiştirip yeniden üretmesine rağmen, yeni medyanın mültecileri bir araya getirip, sosyal bağları güçlendirebilmesi. Yeni medyanın sunduğu fırsatların değerlendirilebilmesi için ise medya okuryazarlığının ya da dijital teknoloji kullanma becerilerinin geliştirilmesi ve eşitlenmesi gerektiği vurgulandı.