WASHINGTON —
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği TMMOB Yönetim Kurulu, basın toplantısında, “Yaşadıklarımız Kömür Karası Günlerdir” diyerek beş maden mühendisi üyelerinin de Soma’daki madende ölenler arasında olduğunu hazırlattı.
Basın açıklamasında, “Ülke olarak acımız çok büyüktür. Bu kazada yaşamlarını kaybedenleri saygıyla anıyor, ailelerine, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı, yaralı olarak kurtulan canlarımıza acil şifalar diliyoruz” denildi.
TMMOB, uzmanlar tarafından faciayla ilgili olarak yapılan tespitleri özetledi ve kazanın meydana geldiği yeraltı kömür ocağında 3 vardiya halinde çalışıldığını, vardiyalarda yaklaşık 800 işçi ve toplamda da yaklaşık 3.000 işçi çalıştırıldığına dikkati çekti. TMMOB kaza günü vardiyada yaklaşık 787 işçi çalıştığını belirterek faciayı tetikleyen yangının ocak hava girişinde meydana geldiğini belirlediklerini kaydetti.
TMMOB heyeti tarafından yangını tetikleyen neden olarak kamuoyuna duyurulan trafo patlamasının doğru olmadığının belirlerdiğini savunan TMMOB, ölümlerin büyük bir kısmının kömürün oksidasyonu yüzünden oluşan karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu meydana geldiğini bildirdi.
TMMOB, kazadan sonra başlatılan kurtarma operasyonunda ciddi bir organizasyon bozukluğu yaşandığını, bununla ilgili olarak müdahalede bulunduklarını ve gerekli düzenlemelerin yapıldığını da kamuoyuna açıkladı.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun, işçi ölümlerinin, meslek hastalıklarının önlenmesinde tek başına yeterli olmadığının bu kazayla bir kez daha açığa çıktığını belirten TMOOB, bu facianın yasanın iflasının kanıtı olduğunu savundu.
TMMOB’nin açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “Madenciliği, mühendisliğin bilim ve tekniğinden uzaklaştıran ve mühendisi işverenin insafına bırakan yanlış madencilik politikalarıdır. Odamızın 2010 yılında hazırlamış olduğu ‘Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu’nda Soma Havzası’na ilişkin tespitler yapılmış ve burada bir facia yaşanabileceği belirtilmiştir.
Ancak işçi ölümlerinin asıl nedeni, mevzuatın yetersizliği değil, neoliberal devlet politikalarıdır. 80’li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans vb neoliberal politikalar ve uygulamaları; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması, iş cinayetlerinin ve ölümlerin misli olarak artmasına neden olmuştur. Kamu yararı gözetmeksizin, daha fazla kar hırsı ile yapılan üretim zorlamaları, uzun çalışma süreleri, sağlıksız çalışma ve barınma koşulları, çalışanların sosyoekonomik durumları bu faciaların oluşmasına katkı koymuştur. Yaşadığımız son olay bunu bize bir kez daha göstermiştir. Karadon, Kozlu, Elbistan ve son olarak Soma maden faciaları, emekçilerin yaşamının piyasanın insafına bırakılamayacağının ispatıdır.
Hükümet yetkililerinin, henüz ocakta devam eden yangın söndürülmeden ve arama kurtarma çalışmaları sürerken, "bu işin fıtratında vardır" söylemleri, bilimin ve tekniğin karşısında aldıkları pozisyonu özetlemekte olup, hükümet sorumluluk ilkeleri gereği derhal istifa etmelidir.”
Basın açıklamasında, “Ülke olarak acımız çok büyüktür. Bu kazada yaşamlarını kaybedenleri saygıyla anıyor, ailelerine, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı, yaralı olarak kurtulan canlarımıza acil şifalar diliyoruz” denildi.
TMMOB, uzmanlar tarafından faciayla ilgili olarak yapılan tespitleri özetledi ve kazanın meydana geldiği yeraltı kömür ocağında 3 vardiya halinde çalışıldığını, vardiyalarda yaklaşık 800 işçi ve toplamda da yaklaşık 3.000 işçi çalıştırıldığına dikkati çekti. TMMOB kaza günü vardiyada yaklaşık 787 işçi çalıştığını belirterek faciayı tetikleyen yangının ocak hava girişinde meydana geldiğini belirlediklerini kaydetti.
TMMOB heyeti tarafından yangını tetikleyen neden olarak kamuoyuna duyurulan trafo patlamasının doğru olmadığının belirlerdiğini savunan TMMOB, ölümlerin büyük bir kısmının kömürün oksidasyonu yüzünden oluşan karbonmonoksit zehirlenmesi sonucu meydana geldiğini bildirdi.
TMMOB, kazadan sonra başlatılan kurtarma operasyonunda ciddi bir organizasyon bozukluğu yaşandığını, bununla ilgili olarak müdahalede bulunduklarını ve gerekli düzenlemelerin yapıldığını da kamuoyuna açıkladı.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun, işçi ölümlerinin, meslek hastalıklarının önlenmesinde tek başına yeterli olmadığının bu kazayla bir kez daha açığa çıktığını belirten TMOOB, bu facianın yasanın iflasının kanıtı olduğunu savundu.
TMMOB’nin açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “Madenciliği, mühendisliğin bilim ve tekniğinden uzaklaştıran ve mühendisi işverenin insafına bırakan yanlış madencilik politikalarıdır. Odamızın 2010 yılında hazırlamış olduğu ‘Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu’nda Soma Havzası’na ilişkin tespitler yapılmış ve burada bir facia yaşanabileceği belirtilmiştir.
Ancak işçi ölümlerinin asıl nedeni, mevzuatın yetersizliği değil, neoliberal devlet politikalarıdır. 80’li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans vb neoliberal politikalar ve uygulamaları; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması, iş cinayetlerinin ve ölümlerin misli olarak artmasına neden olmuştur. Kamu yararı gözetmeksizin, daha fazla kar hırsı ile yapılan üretim zorlamaları, uzun çalışma süreleri, sağlıksız çalışma ve barınma koşulları, çalışanların sosyoekonomik durumları bu faciaların oluşmasına katkı koymuştur. Yaşadığımız son olay bunu bize bir kez daha göstermiştir. Karadon, Kozlu, Elbistan ve son olarak Soma maden faciaları, emekçilerin yaşamının piyasanın insafına bırakılamayacağının ispatıdır.
Hükümet yetkililerinin, henüz ocakta devam eden yangın söndürülmeden ve arama kurtarma çalışmaları sürerken, "bu işin fıtratında vardır" söylemleri, bilimin ve tekniğin karşısında aldıkları pozisyonu özetlemekte olup, hükümet sorumluluk ilkeleri gereği derhal istifa etmelidir.”