İSTANBUL —
Yargıtay 3. Ceza Dairesi Gezi Davası’nda kararını açıkladı.
3. Daire, Osman Kavala'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater'e verilen 18'er yıl hapis cezalarını onarken Ali Hakan Altınay ve Mücella Yapıcı ile firari durumda bulunan Yiğit Ali Ekmekçi hakkında verilen 18'er yıl hapis cezalarını bozdu.
Yargıtay dairesinin kararı, Anayasa Mahkemesi’nin 14 Mayıs Seçimleri’nde Türkiye İşçi Partisi’nden Hatay milletvekili seçilen Can Atalay’ın bireysel başvurusunu 5 Ekim’de görüşeceğini açıklamasından birkaç saat sonra geldi.
Karar sonrası tahliye edilen Yapıcı: “Hiçbirimizin suçu yoktu, burada canlarımı bırakıp çıkıyorum”
Karar sonrası Çiğdem Mater ve Mine Özerden ile birlikte tutuklu bulunduğu Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi’nden tahliye edilen Taksim Dayanışma sözcülerinden Mimarlar Odası üyesi Mücella Yapıcı, Türkiye’nin böyle bir adaletsizliği hak etmediğini söyledi.
72 yaşındaki Yapıcı, “Hiçbirimizin suçu yoktu. Bu nasıl bir adalet anlayabilmiş değilim. Ben burada canlarımı bıraktım çıkıyorum. İçeride olan canlarımızı bir an önce çıkarmamız lazım. Böyle bir adaletsizliği hak etmiyor bu ülke” dedi.
Avukat Acar: “Gezi hükümlüleri için tek yok Anayasa Mahkemesi”
Daha önce tutuklu bulunan CHP İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu’nun da avukatlığını yapan Yiğit Acar, Gezi davasından verilen kararı “hukuk cinayeti” olarak değerlendiriyor
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Acar, “Bu kararla birlikte cezası onanan Gezi davası sanıkları hükümlü haline geldi. Olağan kanun yolu tükendi. İki tane süreç işletilebilir ama biri çok mümkün değil. Tek yol şu. Bugünde itibaren 30 gün içinde anayasal haklarına aykırı şekilde yargılandıkları için ‘adil yargılanma ihlali’ kapsamında Anayasa Mahkemesi’ne başvurulabilir. Beş kişi hala tutuklu olduğu için iki yıl içinde karar çıkması beklenir. İkincisi ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın bu kararı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na götürmesi. Ancak Temmuz ayındaki tebliğnamesinde ceza talep eden Başsavcı asla bu yolu denemez gibi görünüyor. Maalesef insanların hayatlarını çalıyorlar” dedi.
“Can Atalay için çok daha büyük ihlal bir hukuk ihlali var”
Acar’a göre, Anayasa’nın 83 maddesinin üçüncü fıkrası bir milletvekili hakkında hükmün açıklanmasıyla birlikte tahliye edilmesini emrediyor ancak bu hüküm Can Atalay için uygulanmıyor.
“Can Atalay için çok daha büyük ihlal bir hukuk ihlali var. Adeta hukuk eliyle bir hukuk cinayeti. Aslına bakarsanız milletvekili olduktan sonra derhal tahliye edilmesi gerekiyordu. Ancak Yargıtay, Anayasa’nın 14. maddesini bahane ederek buna izin vermedi. Anayasa’nın 83. maddesinin üçüncü fıkrası açık. Diyor ki ‘TBMM üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır’. Ancak Yargıtay Ceza Dairesi kararına buna atıf yok. Açıkça burada düşman ceza hukuku ve tutsak politikası uygulanıyor.”
Akın Atalay: “Bu karar Yargıtay tarihine kara bir leke ve büyük bir skandal olarak geçmiştir”
Cumhuriyet davasında 1,5 yıl hapis yatan Avukat Akın Atalay, Yargıtay kararının Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay’ın başvurusu hakkında toplantı tarihi açıklaması ile ilgili olduğu görüşünde.
Atalay, sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede “Yargıtay gibi bir kurumun, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) dosyayı gelecek hafta görüşeceğini ve tutukluluğun hukukiliği konusunda bir karar vereceğini duyurmasından saatler sonra, verilecek olası bir ihlal kararını boşa düşürmek için talebe rağmen duruşma da yapmadan hemen kararı onaması, Yargıtay tarihine kara bir leke ve büyük bir skandal olarak geçmiştir. Yargıtay, AYM’nin incelemesinden hemen önce güya hükmü onayarak tutukluluk durumunu sona erdirmiş, AYM’nin tahliyeyi gerektirecek olası bir ihlal kararını engellemeye çalışmıştır. Gelecek hafta AYM ‘tutukluluk hukuka aykırıdır’ derse, ‘onlar artık tutuklu değil hükümlü’ deyip, güya AYM kararını boşa düşüreceklerdi. Oysa, boşa düşürdükleri şey adalet, hukuk, vicdan duygusudur” ifadelerini kullandı.
“Ben Vera’ya ne diyeceğim”
Hapis cezası onanan Taksim Dayanışma üyelerinden Şehir Plancıları Odası’nın eski İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman karara sosyal medya hesabından tepki gösterdi.
Kahraman, “Hepimiz Gezi'deydik. Buramıza kadar gelmişti, nefes alamıyorduk, çığlık atmak istiyorduk, birbirinden farklı ama aynı derdi paylaşan milyonlardık. Bizim çocuklar dövüldü, bizim çocuklar yuhalatıldı, bizim çocuklar öldü! Anlamadılar, dinlemediler, kulak ardı ettiler. Komplo teorileriyle eşim de dahil bir grup insanı tutsak aldılar. Şeytanlaştırmaya çalıştılar, her gün üstümüze geldiler, bu insanların bir ailesi var mı demediler, çocukları olduğunu düşünmediler! Bugün de eşim, meslektaşım Tayfun Kahraman'ın 18 yıl hapis cezasını onadılar. Milyonluk Gezi'nin faturasını 5 kişiye kestiler. Ben Vera'ya ne diyeceğimi bilmiyorum” dedi.
Meriç Demir Kahraman’ın babasının durumunu nasıl anlatacağını bilemediğini söylediği 5 yaşındaki kızları Vera’ya Tayfun Kahraman’ın okulların açılması dolayısıyla gönderdiği ve üzerinde hayvan çizimlerinin bulunduğu mektup hafta başında sosyal medyada çok konuşulmuştu.
Kılıçdaroğlu: “Bu karar büyük bir utançtır”
Karara siyaset dünyasından da tepkiler geldi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Yargıtay, bir demokrasi mücadelesi olan Gezi Parkı Direnişinin, talimatla ‘suç’ gösterilmesi utancına ortaklık etmiştir. Unutulmamalıdır ki; Gezi direnişi, demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin gür sesidir. Bu sesi hiçbir güç kısamaz! Bu karar büyük bir utançtır” sözleriyle Yargıtay kararını eleştirdi.
Forum