WASHINGTON —
Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışması sadece Türkiye’nin değil dünyanın da gündeminde. Erdoğan, yetkileri arttırılmış bir cumhurbaşkanlığına mı, yoksa başkanlığa mı yürüyor? Başkent Washington’da da Türkiye konulu toplantıların gündemi bu. Bu kez konuk Türkiye’dendi. Gazeteci Oral Çalışlar, Amerika’nın Sesi’nden Mehtap Çolak Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.
Türkiye’de iktidar ve muhalefetin köşk adayı kim olacak? Kimin desteklediği aday köşke oturacak? Türkiye, tartışmalarla dolu geçen yerel seçim havasından çıktı, köşke çıkacak adaya kilitlendi. Türkiye konulu bir toplantı için başkent Washington’da bulunan gazeteci Oral Çalışlar, köşke Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adayının çıkacağı görüşünde. Çalışlar, Türkiye’de yönetimi, Ağustos ayında gücü ve yetkisi artmış bir Tayyip Erdoğan’ın ele alacağı öngörüsünde bulunuyor: “Farklı bir cumhurbaşkanı olacağını düşünüyorum, aday olursa, ki büyük ihtimalle aday olacak, kazanacak. Çünkü Türkiye’de ilk kez doğrudan halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı o koltuğa oturacak. İkinci olarak Tayyip Erdoğan arkasında kuvvetli bir parti desteği olan bir cumhurbaşkanı. Çünkü daha önce Süleyman Demirel ve Turgut Özal makama çıktılar ama arkalarında partileri kalmamıştı. Veya gücü kalmamıştı partinin iktidar gücü. Otoriteleri o kadar olamamıştı. Ama şimdi Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığını kazanırsa arkasında yüzde 50 oy desteği olan, parlamentoda yüzde 60’a yakın desteği olan bir cumhurbaşkanı olarak faaliyet gösterecek. Halkın seçtiği biri. Bunlar birleştirildiğinde ve bugüne kadar kullanılmayan cumhurbaşkanlığı yetkilerini de kullanmayı isteyeceğinden Tayyip Erdoğan’ın farklı bir cumhurbaşkanı olması mümkün.”
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından, 2015 genel seçimlerine ev sahipliği yapacak olan Türkiye’de gündemin yeni adı, "dar bölge" ve "daraltılmış bölge" seçim sistemleri. Çalışlar, bu sistemlere geçmenin, anayasal çoğunluk elde etme açısında Erdoğan’ın elini güçlendireceği görüşünde: “Dar bölge ve daraltılmış bölge sistemi seçim sistemindeki değişiklikler de eğer gerçekleştirilebilirse 2015 seçimlerinde Tayyip Erdoğan’ın eline daha fazla yetki sağlayabilecek anayasal çoğunluğu da elde edecek gibi görünüyor. Çünkü dar bölge ve daraltılmış sistemiyle 2015 seçimlerine gidilirse görünen o ki mecliste üçte ikilik çoğunluğu AK Parti’nin elde etmesi mümkün. O zaman elde ettiği üçte ikilik çoğunlukla, cumhurbaşkanlığının yetkilerini arttıran ve yarı başkanlık sistemi gibi bir sisteme geçişe imkan sağlayan değişiklikleri de yapacak. O yüzden ben kendimizi Tayyip Erdoğan’ın bir 8-10 yıllık yönetimine daha alıştırmamız gerekir diye düşünüyorum.”
Siyaset uzmanlarının Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiği takdirde çok fazla yetkiyi eline alacağı kaygısıyla ilgili olarak Oral Çalışlar, bu durumun yaratacağı sorunları Amerikan usulü başkanlık sisteminin çözebileceğini savunuyor: “Türkiye’de maalesef demokratik gelenekler kuvvetli değil. Hem parlamento da hem de siyasi partiler kanunu ve seçim kanunu, liderlere çok büyük yetkiler ve imkanlar sağlıyor. İkincisi politik kültürümüzde lider çok kuvvetli bir şekilde var. Bütün bunlar düşünüldüğünde, Erdoğan döneminde belki de bu otoriterleşme diye adlandırabileceğimiz sıkıntılar yaşanabilir. Ama eğer Amerikan başkanlık sistemine yakın bir sisteme geçilebilirse, o zaman denetim mekanizmaları daha kuvvetli olabilir. Mesela Kürtler, biz başkanlık sistemine hayır demeyiz, ama Amerika’daki sistem olursa diyor. O nedenle belki de zaten şu anda Tayyip Erdoğan tek başına karar veren kişisel karizması ve otoritesiyle işleri yürüten bir kimliği zaten var. Çok büyük bir değişiklik olmayacak cumhurbaşkanı olsa da. Benim beklentim ve umudum o ki, cumhurbaşkanlığını kazandıktan sonra yapılacak çeşitli yasal değişiklikler başkanlık sistemine doğru gitse bile, belki check and balance dediğimiz Amerikan sistemine yakın umduğumuz şekilde değişiklikler olur.”
Türkiye’nin geride bıraktığı genel seçimler ve önündeki iki önemli seçim, başkent Washington’daki düşünce kuruluşlarında daha uzun süre ele alınacağa benziyor. Mehtap Çolak Yılmaz Amerika’nın Sesi Washington.
Türkiye’de iktidar ve muhalefetin köşk adayı kim olacak? Kimin desteklediği aday köşke oturacak? Türkiye, tartışmalarla dolu geçen yerel seçim havasından çıktı, köşke çıkacak adaya kilitlendi. Türkiye konulu bir toplantı için başkent Washington’da bulunan gazeteci Oral Çalışlar, köşke Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adayının çıkacağı görüşünde. Çalışlar, Türkiye’de yönetimi, Ağustos ayında gücü ve yetkisi artmış bir Tayyip Erdoğan’ın ele alacağı öngörüsünde bulunuyor: “Farklı bir cumhurbaşkanı olacağını düşünüyorum, aday olursa, ki büyük ihtimalle aday olacak, kazanacak. Çünkü Türkiye’de ilk kez doğrudan halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı o koltuğa oturacak. İkinci olarak Tayyip Erdoğan arkasında kuvvetli bir parti desteği olan bir cumhurbaşkanı. Çünkü daha önce Süleyman Demirel ve Turgut Özal makama çıktılar ama arkalarında partileri kalmamıştı. Veya gücü kalmamıştı partinin iktidar gücü. Otoriteleri o kadar olamamıştı. Ama şimdi Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığını kazanırsa arkasında yüzde 50 oy desteği olan, parlamentoda yüzde 60’a yakın desteği olan bir cumhurbaşkanı olarak faaliyet gösterecek. Halkın seçtiği biri. Bunlar birleştirildiğinde ve bugüne kadar kullanılmayan cumhurbaşkanlığı yetkilerini de kullanmayı isteyeceğinden Tayyip Erdoğan’ın farklı bir cumhurbaşkanı olması mümkün.”
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından, 2015 genel seçimlerine ev sahipliği yapacak olan Türkiye’de gündemin yeni adı, "dar bölge" ve "daraltılmış bölge" seçim sistemleri. Çalışlar, bu sistemlere geçmenin, anayasal çoğunluk elde etme açısında Erdoğan’ın elini güçlendireceği görüşünde: “Dar bölge ve daraltılmış bölge sistemi seçim sistemindeki değişiklikler de eğer gerçekleştirilebilirse 2015 seçimlerinde Tayyip Erdoğan’ın eline daha fazla yetki sağlayabilecek anayasal çoğunluğu da elde edecek gibi görünüyor. Çünkü dar bölge ve daraltılmış sistemiyle 2015 seçimlerine gidilirse görünen o ki mecliste üçte ikilik çoğunluğu AK Parti’nin elde etmesi mümkün. O zaman elde ettiği üçte ikilik çoğunlukla, cumhurbaşkanlığının yetkilerini arttıran ve yarı başkanlık sistemi gibi bir sisteme geçişe imkan sağlayan değişiklikleri de yapacak. O yüzden ben kendimizi Tayyip Erdoğan’ın bir 8-10 yıllık yönetimine daha alıştırmamız gerekir diye düşünüyorum.”
Siyaset uzmanlarının Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiği takdirde çok fazla yetkiyi eline alacağı kaygısıyla ilgili olarak Oral Çalışlar, bu durumun yaratacağı sorunları Amerikan usulü başkanlık sisteminin çözebileceğini savunuyor: “Türkiye’de maalesef demokratik gelenekler kuvvetli değil. Hem parlamento da hem de siyasi partiler kanunu ve seçim kanunu, liderlere çok büyük yetkiler ve imkanlar sağlıyor. İkincisi politik kültürümüzde lider çok kuvvetli bir şekilde var. Bütün bunlar düşünüldüğünde, Erdoğan döneminde belki de bu otoriterleşme diye adlandırabileceğimiz sıkıntılar yaşanabilir. Ama eğer Amerikan başkanlık sistemine yakın bir sisteme geçilebilirse, o zaman denetim mekanizmaları daha kuvvetli olabilir. Mesela Kürtler, biz başkanlık sistemine hayır demeyiz, ama Amerika’daki sistem olursa diyor. O nedenle belki de zaten şu anda Tayyip Erdoğan tek başına karar veren kişisel karizması ve otoritesiyle işleri yürüten bir kimliği zaten var. Çok büyük bir değişiklik olmayacak cumhurbaşkanı olsa da. Benim beklentim ve umudum o ki, cumhurbaşkanlığını kazandıktan sonra yapılacak çeşitli yasal değişiklikler başkanlık sistemine doğru gitse bile, belki check and balance dediğimiz Amerikan sistemine yakın umduğumuz şekilde değişiklikler olur.”
Türkiye’nin geride bıraktığı genel seçimler ve önündeki iki önemli seçim, başkent Washington’daki düşünce kuruluşlarında daha uzun süre ele alınacağa benziyor. Mehtap Çolak Yılmaz Amerika’nın Sesi Washington.