Birbirleriyle daha yakın askeri ve stratejik bağlar kurma arayışına giren Çin ve Rusya, ABD'nin GPS ve Avrupa'nın Galileo uydu navigasyon sistemine rakip olacak bir teknoloji üzerinde işbirliği yapmaya başladı.
Çin, bu yılın başında, Rusya'nın GLONASS konumlandırma sisteminin gözetim istasyonlarının kendi topraklarında kurulmasına yeşil ışık yakmıştı. GLONASS sistemi, küresel konumlandırmada hassasiyeti arttırsa da güvenlik riski teşkil edebiliyor. Rusya ise Çin'in uydu navigasyon sistemi BeiDou'nun yeryüzü istasyonlarına ev sahipliği yapmayı kabul etti.
Carnegie Moskova Merkezi'nde Asya-Pasifik'te Rusya Programı'nın başkanı Alexander Gabuev, karşılıklı anlaşmanın, Moskova ve Pekin arasında giderek artan işbirliği ve güven seviyesinin göstergesi olduğunu kaydetti.
Amerika'nın Sesi'ne (VOA) konuşan Gabuev, "Rusya'nın Batı'ya karşı düşmanca yaklaşımı ve iki süper güç olarak Çin ile ABD arasında giderek derinleşen rekabet, Moskova ve Pekin arasındaki yakınlaşmaya katkıda bulundu. Rusya'nın doğal kaynakları bol. Çin'in de bu kaynakları işleyecek sermaye ve teknolojisi var. Her ikisi de otoriter devlet. Bu nedenle iç siyaset, muhalif Rus lider Alexey Navalny'nin zehirlenmesi, Hong Kong meselesi ya da Şincan'daki insan hakları sicili gibi konulara karşı hassasiyet beslemiyorlar" dedi.
Uydu navigasyon sistemlerinin etkisinin hissedilebilmesi için Rusya ve Çin arasındaki işbirliğinin üzerinden zaman geçmesi gerekiyor.
Gabuev, "Henüz önemli sonuçlar görmedik çünkü Rusya hala GLONASS'ı kullanıyor ama GPS'ten de yararlanıyor. BeiDou bağlantılı büyük projeler yok" şeklinde konuştu.
Uydular askeri güç için kritik önemde
Uydular, 21'inci yüzyılda askeri gücün kritik bileşenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Rusya, geçtiğimiz ay gerçekleştirdiği füze denemesinde kendi uydularından birini vurdu. ABD, bu çarpışmadan ortaya çıkan enkazın Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki astronotların hayatını tehlikeye attığını kaydetti.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, 17 Kasım'da yaptığı açıklamada, Rusya'nın füze denemesiyle ilgili olarak, "Bu durumun en rahatsız edici yanı, uluslararası toplum için yarattığı tehlikedir. Stratejik istikrarı bozuyor" şeklinde konuşmuştu.
Rusya, Çin ve ABD, atmosferin üst katmanlarında sesten beş kat daha hızlı ilerleme kapasitesine sahip hipersonik füzeler geliştiren ülkeler arasında yer alıyor.
Uzay anlaşması
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD'nin Rus-Çin ortak uzay anlaşmasına katılmadığını söyledi.
Lavrov, "ABD, uzun yıllar boyunca Rusya ve Çin'in uzayda silahlanma yarışını önlemek için bir anlaşma girişiminde bulunmasını göz ardı etti. Umursamadılar, onun yerine genelgeçer bazı kurallar geliştirmede ısrar ettiler" şeklinde konuştu.
Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, 11 Haziran'da NBC televizyonuna verdiği söyleşide, Pekin'le olan işbirliğinin derinleştiğini söylemişti.
Putin, "Çin'le beraber çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz. Bu işbirliği, uzayın derinliklerini keşif dahil her türlü program için geçerli" şeklinde konuşmuştu.
Öte yandan Gabuev, Rusya ve Çin işbirliğinin bazı sınırları olduğunun altını çiziyor.
Uzman, "Hem Rusya hem de Çin, stratejik bağımsızlıklarına çok bağlı. Kökleri derinlere dayalı bir milliyetçilik var. Uzay programları gibi birbirini tamamlayıcı bazı alanlarda bir kısım rekabet ve güvensizlik olduğu görülüyor. Askeri teknolojideki gelişmelerin ortak değil, birbirine paralel olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuşuyor.
Hindistan
Gabuev, Rusya'nın Hindistan'la Çin'den daha fazla işbirliği yaptığını, buna 1990'lı yıllardan bu yana BrahMos seyir füzesi sisteminin geliştirilmesinin de dahil olduğunu kaydetti.
Gabuev, "Rusya, BrahMos füzelerini Hintli meslektaşlarıyla ortak geliştirmenin güvenli olduğunu hissetti. Rusya ve Çin arasında derinleşen askeri işbirliği Batı'ya zorluk çıkarıyor çünkü Çin ordusunu 21'inci yüzyılın gerçek bir savaşan gücü ve küresel askeri gücü haline getiriyor. Ancak aynı zamanda bu ilişkinin, örneğin ABD'nin müttefikleriyle olan bağları kadar derin olmadığını görüyoruz" dedi.
Hindistan'ın ayrıca Çin'in askeri gücüne karşılık vermek amacıyla Rus yapımı S-400 füze savunma sistemini satın alması, hem Hindistan'ın müttefiki ABD'yi öfkelendirme riski yaratıyor hem de değişen dünya düzeni içinde stratejik ilişkilerin ne kadar karmaşık olduğunu ortaya koyuyor.