Türkiye’de yaşayan Uygurlar, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçiliği’nin bulunduğu bölgede, Çin’de baskıya uğrayan yakınlarından haber alamadıkları gerekçesiyle dünyaya seslerini duyurmak amacıyla nöbet tutuyor.
Uygurlar, Ankara’da emniyet güçlerince elçilik binasına epey uzak bir noktadaki parkta, barikatlar içerisinde durmalarına izin verilmesiyle protesto eylemlerini sürdürüyor. Türkiye siyasetinde ise, muhalefet partileri tarafından “insan hakları” ve “milliyetçilik” bağlamında iktidar cephesi AKP – MHP’ye yönelik “Çin’in baskısına karşın Uygurlar’a sahip çıkmama” eleştirisi yapılıyor. Muhalefet, Türkiye’nin Çin’in Sinovac şirketinden CoronaVac aşısı ithal etmesi çerçevesince “iktidarca aşı karşılığında Uygurlar sorununu görmezden gelme pazarlığı yürütüldüğü” iddiasını da dile getiriyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin “Eğer bugün Uygur Türkleri ile ilgili olarak iktidar kalkıp bir şey konuşamıyorsa, milliyetçi olduğunu ifade eden bir siyasal parti kalkıp konuşamıyorsa, Uygur Türkleri’ne sahip çıkamıyorsa, Uygur Türkleri’ni ben kabul ediyorsam burada, bu salonda kabul edip onlarla konuşuyorsam, onların bayraklarıyla beraber fotoğraf çektiriyor” yönünde eleştirilerde bulundu.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, TBMM’de grup toplantısında, Çin’in Şincan Özerk Bölgesi’nde ailesini kampta tuttuğunu kaydeden ve Kaşgar’dan Türkiye’ye geldiğini belirten Nursimangül Abdurraşid’i kürsüye çıkarmıştı. Akşener, iktidara da “Çin’in, Türkistan’da, Uygur kardeşlerimize uyguladığı zulme, Avrupa’dan, Amerika’dan ses geliyor, ama Ankara’dan hala çıt çıkmıyor. En büyük Türk, en has Müslüman kendileridir ama, ‘Müslüman Türküm’ dediği için zulüm gören kardeşlerimizi duymuyor, iki laf edemiyorlar. Böyle cıvıklık, böyle ciddiyetsizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Yazıklar olsun. Ayrıca Çin’le 2017 yılında yapılmış “Suçluların İadesi Anlaşması” var. Bunu Dışişleri Komisyonu’nda ele almaya cesaret edecekler mi? Buradan ilan ediyorum; bunu yapacak kişi, kardeşlerimizin mezalimine imza atacak kişidir. Ve bunu bir utanç nişanı olarak, ömür boyu taşıyacaktır” tepkisini gösterdi.
Muhalefet protestocu Uygurlar’ı ziyaret ediyor
Muhalefet partileri temsilcileri, Çin’in Ankara Büyükelçiliği’ne yönelik protesto eylemi yürüten Uygurlar’a destek ziyaretlerinde de bulunuyor.
Bu kapsamda İyi Parti Genel Başkan Yardımcıları Ümit Dikbayır ve Yavuz Ağıralioğlu ile Genel Sekreter Uğur Poyraz da elçiliğe yakın parkta nöbet tutmaya devam edenleri ziyaret etti. Ağıralioğlu, İyi Parti olarak Doğu Türkistan’daki zulmü duyurmak için çalışacaklarını söyleyerek, Türk hükümetine de Çin’e karşı tavır alma ve insan haklarından yana olma çağrısında bulundu.
HDP Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi Ömer Gergerlioğlu da, Uygurlar’ı ziyaret ederek Çin’in insan hakları ihlallerine son vermesi için Türkiye’nin de gereken adımları atması gerektiğini ifade etti.
Uygurlar: Ailelerimiz serbest bırakılmalı, nöbete devam edeceğiz
VOA Türkçe’nin mikrofon uzattığı Uygurlar da, Çin yönetiminden kamplarda insanları kendi iradeleri dışında tutma politikasına son vermesini istediklerini dile getirdi. Ellerinde taşıdıkları resimlerdeki aile bireylerine Çin’in oluşturduğu kamplarda baskı uygulandığını söyleyen Uygurlar, haksız suçlamalarla tutuklanan herkesin serbest bırakılmasını talep ettiklerini anlattı. Uygurlar, Çin’e aşı karşılığında taviz verilmiş olabileceği iddiasına da inanmadıklarını belirtti.
Alimcan Turde: "Doğu Türkistan’da suçsuz, yargısız toplama kamplarındaki cezaevlerindeki suçsuz kardeşlerimizin serbest bırakılmasını ve özgür dünyada yaşamasını istiyoruz. Sesini duyuramayan milyonlarca insan var. Bu insanlar suçsuz yargısız toplama kamplarında cezaevlerinde yaşıyor. Nasıl işkence çekiyor biz biliyoruz. Kimse bilmiyor orada Çin’in işkence ve zulümlerini. O yüzden biz diyoruz ki tüm dünya insan hakları ve Müslüman örgütler Türk dünyasına bu sesimize ses olun, oradaki mazlum, suçsuz Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz serbest bırakılmalı."
Mağfiret Emin: "Benim ailemden dört kişi şu an Çin’in toplama kampında ya da hapishanesinde. Benim taleplerim şu ki benim ailemin serbest bırakılması, özgür bir hayata kavuşması. Benim babaannem Çin’in toplama kampında şehit düştü. Suçu sadece Türkiye’ye gelmiş, Türkiye’yi ziyaret etmiş. Elimdeki fotoğraftaki ağabeylerim de Türkiye’yi ziyaret için sadece beni görmek için gelmişti. Buradan memleketimize döndü hemen havalimanında tutuklandı. Suçu sadece Türkiye’yi ziyaret ettiniz diye, böyle bir suç var mı?"
Cevlan Şir Mehmet: "Biz daha önce İstanbul’da, çeşitli kentlerde sesimizi duyurmaya çalıştık. En son Çin’in İstanbul Başkonsolosluğu, (İstanbul) valiliğimize sözünü vermişti, dilekçelerimizi alacaktı. Bize bir hafta içerisinde 5 bin 199 tane dilekçe ulaşmıştı. Çin Konsolosluğu dilekçeleri almadı. Biz de orada kararımızı verdik ki artık dilekçe milekçe yok. Biz ailemiz serbest bırakılana kadar oradaki toplama kampları kapatılana kadar biz burada bu haklı mücadelemize devam edeceğiz. Nöbetimize, duruşumuza kararlı bir şekilde devam edeceğiz diye en son Çin’in büyükelçiliği önündeyiz. Türkiye’nin aşı için Uygur Türkleri konusunda taviz vereceğini düşünmüyorum. Aslında daha fazlasını yapması gerekirken yeteri kadar değil ama yapacağına da inanıyoruz buna."
Mirza Ahmet İlyasoğlu: "Dünyada aşı sadece Çin’de değil, bir çok ülkede aşı var. Eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti sadece bu aşıdan dolayı Uygurlar konusunda taviz verdiyse bu çok üzücü bir şey olur. Bu iddia, doğru ya da yanlış onu bilemiyorum. Fakat böyle bir seçenek varken Türkiye Cumhuriyeti devletimiz hatta Çin ‘in aşısının başka aşılardan fiyat olarak pahalı olduğunu herkes biliyor. Taviz vermesi bu Türkiye devletine yakışmaz. Böyle bir şeyin mümkün olacağını zannetmiyorum. Eğer öyle bir şey olursa bu Türkiye devletini küçük düşürmüş olur."