WASHINGTON —
Türkiye’de toplumsal özgürlükler alanında bu yıl gerileme yaşandığı bildiriliyor.
Merkezi Washington’daki demokrasi yanlısı sivil toplum kuruluşu Özgürlük Evi (Freedom House) tarafından hazırlanan son rapora göre Türkiye toplumsal özgürlükler alanında bir adım geriye kaydı. Bir tür demokrasi derecelendirme kuruluşu diye tanımlanabilecek Özgürlük Evi’nin sınıflandırmasında Türkiye, üçüncü dereceden dördüncü dereceye geriliyor. Ancak Türkiye “kısmen özgür” kategorisinde kalmaya bu yıl da devam ediyor.
Özgürlük Evi’nin bu yılki düşük Türkiye değerlendirmesi, aralarında Kürt eylemciler, gazeteciler, akademisyenler, sendika liderleri, öğrenciler ve askerlerin binlerce kişinin süresiz tutukluluk hallerine bağlanıyor. Bu kişilerin somut suçlamalara dayandırılmadan yıllarca cezaevinde tutulması zaman zaman siyasi nedenlere bağlanıyor.
Örgüt raporunda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sivil hükümete geçiş amacıyla ve azınlık hakları yönünde adımlar attığına dikkati çekse de, iktidarı sırasında gazetecilerin, akademisyenlerin, muhalefet üyelerinin ve askerlerin Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla cezaevlerinde bulunmasının Türkiye’nin özgürlük notunu kıran unsurlar olduğunu belirtiyor. Aynı şekilde raporda, Türkiye’nin en fazla gazeteciyi cezaevine atan ülke olarak öne çıkması da basın özgürlüğü ve hukuk devleti ilkesi açısından kaygılar yaratıyor.
Özgürlük Evi'nden Arch Puddington: 'Türkiye Yanlış Yolda İlerliyor'
Özgürlük Evi geçtiğimiz günlerde, diğer insan hakları ve demokrasi örgütleriyle birlikte Başkan Obama’ya bir mektup göndermiş, mektupta Türkiye’de ifade ve konuşma özgürlüğüne yönelik düşmanca ortama dikkati çekmişti. Washington merkezli örgütün araştırma birimi başkan yardımcısı Arch Puddington, Türkiye’yi “kısmen özgür ülke” olarak tanımlayan 2013 raporuyla ilgili olarak Alparslan Esmer’in sorularını yanıtladı:
VOA: “Bulgularınızı neye dayandırdınız?”
ARCH PUDDINGTON: “İki önemli unsura ağırlık veriyoruz. Bir tanesi basın özgürlüğü ve Erdoğan hükümetinin, gazetecilerin tutuklanması ve yargılanmasına yol açan mevcut kampanyası. Bunların ötesinde muhalif yorumcular ve medya kuruluşları, eleştirmenler tehdit ediliyor, tazminat davalarına hedef oluyorlar. Genelde kendilerini rahatsız hissetmeleri sağlanıyor, ‘eğer hükümeti çok sert eleştirirseniz sizi ezmek için özel bir çaba gösterilebilir’ izlenimi yaratılıyor. İkinci unsursa hukuk devleti. Ergenekon ve Balyoz davalarında gördüğümüz gibi hükümetin yasal süreci siyasallaştırdığı yönünde kaygı verici işaretler var. Hükümet, derin politikaları ve darbe girişimlerini, ordudaki, siyasetteki, akademi dünyasındaki ve basın içindeki muhaliflerinin üzerine gitmek için bir gerekçe olarak kullanıyor.”
VOA: “Yola siyasi haklar ve özgürlükler için çıkan bir hükümetin beklenmedik bir dönüşüm geçirmesi olağan dışı değil mi?”
AP: “Hayır olağan dışı değil. Çok sık olabiliyor. Rusya’da gördük. Boris Yeltsin döneminde Rusya, ‘kısmen özgür’ bir ülkeydi ve dereceleri de Türkiye’ninkinden çok farklı değildi. Vladimir Putin devlet başkanlığına gelince Rusya yanlış yöne kaydı. Şuna dikkati çekmek istiyorum, Özgürlük Evi Başbakan Erdoğan’a karşı hasmane bir tutuma sahip değil. AK Parti 9-10 yıl önce iktidara geldiğinde biz o döneme olumsuz bakmadık. Erdoğan’ın iktidarının ilk dört-beş yılında Türkiye’nin puanlarını arttırdık. Ancak son birkaç yıldır kaygı verici işaretler görüyoruz. Bu da Türkiye’nin puanını neden düşürdüğümüzü açıklıyor.”
VOA: “Hükümet seçmenlerin yüzde 50’sini garantilemiş durumda. Bu durumda da başlangıçta benimsediği özgürlüklerden vazgeçebilir mi?”
AP: “Ben hükümetin kimin üzerine gideceği konusunda son derece dikkatli olduğu kanısındayım. Erdoğan hükümetine destek vermeyen olağan vatandaşların üzerine gidilmiyor. Medyanın üzerine gidiliyor, politikacıların üzerine gidiliyor, Kürtlerin üzerine gidiliyor, subayların üzerine gidiliyor. Türkiye’de olağan vatandaşların özgürlüklerine topyekun bir saldırı göremezsiniz. Bu durum zaten büyük bir siyasi muhalefete yol açabilir.”
VOA: “İşler ekonomiye sahip parlamenter bir demokrasinin diktatörlüklerle aynı kategoriye yerleştirilmesi normal bir şey mi?”
AP: “Bakın. Türkiye “kısmen özgür” bir ülke. Türkiye bir demokrasi. Ama kusurlu bir demokrasi. Yanlış yöne giden bir ülke. Ama hala kısmen özgür bir ülke. Orası bir diktatörlük değil. Ondan dolayı durumu abartmak istemeyiz. Türkiye önemli bir ülke. Başarılı bir ekonomisi var. Demokratik bir ülke. Ortadoğu’daki ülkelerce bir tür model olarak görülüyor. Uluslararası alanda giderek artan bir öneme sahip. Ama Türkiye’nin içinde yaşananlar hem sınırları içinde, hem de sınırları dışında etkiye sahip. Türkiye’ye aynı Güney Afrika ya da Brezilya’ya verdiğimiz önemi veriyoruz. Bazı konularda rahatsızız. Türkiye yanlış yöne gittiği izlenimi veriyor.”
VOA: “Özgürlük Evi, geçenlerde Başkan Barack Obama’ya bir mektup yazdı ve Türkiye’deki haklar ve özgürlükler konusundaki kaygılarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan önümüzdeki haftalarda Washington’a gelebilir. Başkan Obama’ya da bu kaygılarınızı Erdoğan’a iletmesini önerdiniz mi?
AP: “Elbette. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Türkiye’de demokrasinin durumu konusunda zaman zaman kaygılarını dile getirdi. Bu bizce çok olumlu bir adım. Başkan Obama’nın da benzer kaygıları Erdoğan’la görüşmesi sırasında kendisine iletmesini isteriz.”
Dünyada da özgürlük alanında gerileme var
Özgürlük Evi adlı kuruluşun yıllık raporunda Libya ve Mısır’da siyasi haklar ve sosyal özgürlükler alanında ilerleme kaydedildiği, Rusya, Nijerya ve diğer 25 ülkedeyse gerileme kaydedildiği belirtiliyor.
Örgüt, Libya’da 11 Eylül’de Bingazi’deki Amerikan konsolosluğuna düzenlenen saldırıya rağmen özgürlükler alanında ilerleme yaşandığına dikkati çekiyor. Saldırıda Amerika’nın Trablusgarp Büyükelçisi Christopher Stevens ve üç elçilik görevlisi hayatını kaybetmişti. Örgüt Libya’daki siyasi ve sosyal özgürlükleri ilk kez geçen yıl değerlendirmeye almaya başladı.
Rusya’daysa Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in yeniden seçilmesinden bu yana, ifade özgürlükleri ve kitle gösterileri üzerinde kısıtlama uygulandığı belirtiliyor.
Rapor geneline göre Özgürlük Evi, 90 ülkeyi “tam özgür” diye niteliyor. Geçen yıldan bu yana ancak üç ülke bu “tam özgür” sınıfına alınabildi. Ancak 27 ülkedeyse toplantı, ifade ve basın özgürlüğünde gerilemeler yaşandığı kaydediliyor.
Özgürlük Evi, son yedi yıldır dünyada özgürlükler alanında ilerlemeden çok gerileme yaşandığına dikkati çekiyor.
Özgürlük Evi'nin raporunun tamamına kuruluşun web sayfasından ulaşılabillir.
Merkezi Washington’daki demokrasi yanlısı sivil toplum kuruluşu Özgürlük Evi (Freedom House) tarafından hazırlanan son rapora göre Türkiye toplumsal özgürlükler alanında bir adım geriye kaydı. Bir tür demokrasi derecelendirme kuruluşu diye tanımlanabilecek Özgürlük Evi’nin sınıflandırmasında Türkiye, üçüncü dereceden dördüncü dereceye geriliyor. Ancak Türkiye “kısmen özgür” kategorisinde kalmaya bu yıl da devam ediyor.
Özgürlük Evi’nin bu yılki düşük Türkiye değerlendirmesi, aralarında Kürt eylemciler, gazeteciler, akademisyenler, sendika liderleri, öğrenciler ve askerlerin binlerce kişinin süresiz tutukluluk hallerine bağlanıyor. Bu kişilerin somut suçlamalara dayandırılmadan yıllarca cezaevinde tutulması zaman zaman siyasi nedenlere bağlanıyor.
Örgüt raporunda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sivil hükümete geçiş amacıyla ve azınlık hakları yönünde adımlar attığına dikkati çekse de, iktidarı sırasında gazetecilerin, akademisyenlerin, muhalefet üyelerinin ve askerlerin Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla cezaevlerinde bulunmasının Türkiye’nin özgürlük notunu kıran unsurlar olduğunu belirtiyor. Aynı şekilde raporda, Türkiye’nin en fazla gazeteciyi cezaevine atan ülke olarak öne çıkması da basın özgürlüğü ve hukuk devleti ilkesi açısından kaygılar yaratıyor.
Özgürlük Evi'nden Arch Puddington: 'Türkiye Yanlış Yolda İlerliyor'
Özgürlük Evi geçtiğimiz günlerde, diğer insan hakları ve demokrasi örgütleriyle birlikte Başkan Obama’ya bir mektup göndermiş, mektupta Türkiye’de ifade ve konuşma özgürlüğüne yönelik düşmanca ortama dikkati çekmişti. Washington merkezli örgütün araştırma birimi başkan yardımcısı Arch Puddington, Türkiye’yi “kısmen özgür ülke” olarak tanımlayan 2013 raporuyla ilgili olarak Alparslan Esmer’in sorularını yanıtladı:
VOA: “Bulgularınızı neye dayandırdınız?”
ARCH PUDDINGTON: “İki önemli unsura ağırlık veriyoruz. Bir tanesi basın özgürlüğü ve Erdoğan hükümetinin, gazetecilerin tutuklanması ve yargılanmasına yol açan mevcut kampanyası. Bunların ötesinde muhalif yorumcular ve medya kuruluşları, eleştirmenler tehdit ediliyor, tazminat davalarına hedef oluyorlar. Genelde kendilerini rahatsız hissetmeleri sağlanıyor, ‘eğer hükümeti çok sert eleştirirseniz sizi ezmek için özel bir çaba gösterilebilir’ izlenimi yaratılıyor. İkinci unsursa hukuk devleti. Ergenekon ve Balyoz davalarında gördüğümüz gibi hükümetin yasal süreci siyasallaştırdığı yönünde kaygı verici işaretler var. Hükümet, derin politikaları ve darbe girişimlerini, ordudaki, siyasetteki, akademi dünyasındaki ve basın içindeki muhaliflerinin üzerine gitmek için bir gerekçe olarak kullanıyor.”
VOA: “Yola siyasi haklar ve özgürlükler için çıkan bir hükümetin beklenmedik bir dönüşüm geçirmesi olağan dışı değil mi?”
AP: “Hayır olağan dışı değil. Çok sık olabiliyor. Rusya’da gördük. Boris Yeltsin döneminde Rusya, ‘kısmen özgür’ bir ülkeydi ve dereceleri de Türkiye’ninkinden çok farklı değildi. Vladimir Putin devlet başkanlığına gelince Rusya yanlış yöne kaydı. Şuna dikkati çekmek istiyorum, Özgürlük Evi Başbakan Erdoğan’a karşı hasmane bir tutuma sahip değil. AK Parti 9-10 yıl önce iktidara geldiğinde biz o döneme olumsuz bakmadık. Erdoğan’ın iktidarının ilk dört-beş yılında Türkiye’nin puanlarını arttırdık. Ancak son birkaç yıldır kaygı verici işaretler görüyoruz. Bu da Türkiye’nin puanını neden düşürdüğümüzü açıklıyor.”
VOA: “Hükümet seçmenlerin yüzde 50’sini garantilemiş durumda. Bu durumda da başlangıçta benimsediği özgürlüklerden vazgeçebilir mi?”
AP: “Ben hükümetin kimin üzerine gideceği konusunda son derece dikkatli olduğu kanısındayım. Erdoğan hükümetine destek vermeyen olağan vatandaşların üzerine gidilmiyor. Medyanın üzerine gidiliyor, politikacıların üzerine gidiliyor, Kürtlerin üzerine gidiliyor, subayların üzerine gidiliyor. Türkiye’de olağan vatandaşların özgürlüklerine topyekun bir saldırı göremezsiniz. Bu durum zaten büyük bir siyasi muhalefete yol açabilir.”
VOA: “İşler ekonomiye sahip parlamenter bir demokrasinin diktatörlüklerle aynı kategoriye yerleştirilmesi normal bir şey mi?”
AP: “Bakın. Türkiye “kısmen özgür” bir ülke. Türkiye bir demokrasi. Ama kusurlu bir demokrasi. Yanlış yöne giden bir ülke. Ama hala kısmen özgür bir ülke. Orası bir diktatörlük değil. Ondan dolayı durumu abartmak istemeyiz. Türkiye önemli bir ülke. Başarılı bir ekonomisi var. Demokratik bir ülke. Ortadoğu’daki ülkelerce bir tür model olarak görülüyor. Uluslararası alanda giderek artan bir öneme sahip. Ama Türkiye’nin içinde yaşananlar hem sınırları içinde, hem de sınırları dışında etkiye sahip. Türkiye’ye aynı Güney Afrika ya da Brezilya’ya verdiğimiz önemi veriyoruz. Bazı konularda rahatsızız. Türkiye yanlış yöne gittiği izlenimi veriyor.”
VOA: “Özgürlük Evi, geçenlerde Başkan Barack Obama’ya bir mektup yazdı ve Türkiye’deki haklar ve özgürlükler konusundaki kaygılarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan önümüzdeki haftalarda Washington’a gelebilir. Başkan Obama’ya da bu kaygılarınızı Erdoğan’a iletmesini önerdiniz mi?
AP: “Elbette. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Türkiye’de demokrasinin durumu konusunda zaman zaman kaygılarını dile getirdi. Bu bizce çok olumlu bir adım. Başkan Obama’nın da benzer kaygıları Erdoğan’la görüşmesi sırasında kendisine iletmesini isteriz.”
Dünyada da özgürlük alanında gerileme var
Özgürlük Evi adlı kuruluşun yıllık raporunda Libya ve Mısır’da siyasi haklar ve sosyal özgürlükler alanında ilerleme kaydedildiği, Rusya, Nijerya ve diğer 25 ülkedeyse gerileme kaydedildiği belirtiliyor.
Örgüt, Libya’da 11 Eylül’de Bingazi’deki Amerikan konsolosluğuna düzenlenen saldırıya rağmen özgürlükler alanında ilerleme yaşandığına dikkati çekiyor. Saldırıda Amerika’nın Trablusgarp Büyükelçisi Christopher Stevens ve üç elçilik görevlisi hayatını kaybetmişti. Örgüt Libya’daki siyasi ve sosyal özgürlükleri ilk kez geçen yıl değerlendirmeye almaya başladı.
Rusya’daysa Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in yeniden seçilmesinden bu yana, ifade özgürlükleri ve kitle gösterileri üzerinde kısıtlama uygulandığı belirtiliyor.
Rapor geneline göre Özgürlük Evi, 90 ülkeyi “tam özgür” diye niteliyor. Geçen yıldan bu yana ancak üç ülke bu “tam özgür” sınıfına alınabildi. Ancak 27 ülkedeyse toplantı, ifade ve basın özgürlüğünde gerilemeler yaşandığı kaydediliyor.
Özgürlük Evi, son yedi yıldır dünyada özgürlükler alanında ilerlemeden çok gerileme yaşandığına dikkati çekiyor.
Özgürlük Evi'nin raporunun tamamına kuruluşun web sayfasından ulaşılabillir.