İSTANBUL —
Türkiye, Kürt sorununda çözüm için yeni bir döneme mi giriyor?
Daha “Tunceli’de askerleri taşıyan otobüse PKK saldırı” haberinin üzerinden bir hafta bile geçmeden yeniden iyimserlik artmaya başladı. Bunda en büyük rolü hiç kuşkusuz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üstleniyor.
Son üç yıl içinde ikinci kez Kürt Sorunu’nda “açılım” ihtimali belirdi. Ancak bu kez “açılım”ın ana aktörü değişecek gibi görünüyor. Çünkü süreç, 2009’un Mart ayında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İran seyahatinde “Kürt sorununda iyi şeyler olacak demesinden” sonra başlamış, dağdan inen bir grup PKK’lının Habur’da “nümayişle” karşılanmasının ardından sönümlenmeye yüz yutmuştu.
2011 Genel Seçimleri’nden önce başlatılan Oslo Süreci’nin olumsuz sonuçlanmasıyla açılım rafa kaldırılmıştı.
Şimdi ise tam da Şemdinli, Foça, Beytüşşebap, Bingöl, Tunceli saldırılarının hemen akabinde Başbakan Erdoğan, birbiri ardına çıktığı televizyon röportajlarında, ulusalcı-milliyetçi çevreleri çok rahatsız ettiği görülen pozitif mesajlar veriyor.
Erdoğan: 'Kürt meselesinde çözüm için risk alıyoruz'
Pazar günü yapılacak Adalet ve Kalkınma Partisi 4. Olağan Büyük Kongresi öncesinde Kanal 7 ve NTV’de katıldığı programlardan sonra cuma günü ATV’de de benzer bir yaklaşımla Oslo Süreci’nin yeniden başlayabileceğini söyledi.
“Biz milletçe şu üzümü yiyelim, şu çözümü yakalayalım istiyoruz. Yaptığımız iş bu. Bunun için de risk alıyoruz. Bir şeylere rağmen bu adımı yapıyoruz ve bir şeylere rağmen de bunları yaptık. Şimdi yine yapılır mı-? Biz yine yaparız. Kılıçdaroğlu'na rağmen de yaparız, Sayın Bahçeli'ye rağmen de bunu yaparız. Milletimin burada menfaati varsa, ülkemin burada menfaati varsa, biz buna inanıyorsak bunun zamanlamasını yapar, tüm kurumlarımızla da değerlendirmeyi yapar, ondan sonra adımı atarız.''
Başbakan Erdoğan, gerçekten Kürt Sorunu’nda çözüm için kararlı mı yoksa bu politik bir manevra mı? Ona muhalif herkes, 2013 Yerel Seçimleri ve 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri öncesini gerekçe göstererek Başbakan Erdoğan’ın çözüm için “niyetli” olmadığını dile getiriyor. Ancak Türkiye en güçlü adamı, “Milletimin, anaların akan gözyaşının dinmesi için elimizden geleni yapmaya mecburuz” diyor.
Erdoğan: 'Çözüm için ilk şart PKK silah bıraksın'
Peki, çözüm için ilk adım ne olacak? Başbakan bununla ilgili de bir ipucu verdi. Ancak bu ipucu yaz başında Leyla Zana’yla yaptığı görüşmedeki sözlerinden farklı değil.
“Bizim istediğimiz bir şey var. Eğer bu işte bir çözüm olacaksa bölücü terör örgütünün silahı bırakması lazım. Silah bırakılmadığı sürece bir antlaşmanın sağlanması mümkün değil. Ancak güvenlik güçlerinin silah bırakması söz konusu değil. Ancak terör örgütünün silah bırakması durumunda güvenlik güçleri operasyonları durdurabilir”
Bir başka önemli soru elbette, bu kez muhatabın kim olacağı. Başbakan Erdoğan BDP’yi dışlıyor, PKK’nın dağ kadrosunun Avrupa’daki görüşmecilerin gücünü zayıflattığını söyleyerek Kandil’i de devre dışı bırakıyor. Geriye tek seçenek kalıyor, 13 yıldır İmralı adasında hapiste olan Abdullah Öcalan.
‘Muhatap Öcalan ancak ev hapsi gündemde yok’
''Oslo'nun başlaması, İmralı'ya gitmek yani bunlar bizim için olmayacak şeyler değil, olabilir. Yani denenecek yine, yine görüşülecek, yapılacak yani hakikaten buralardan bir netice alabileceğimiz umudu bizde netleşirse ona göre de diğer adımları da bu arada yine atarız. Yani biz şartları zorlayacağız'' dedi.
Erdoğan, Öcalan’la görüşebileceğini belirtirken “PKK liderine ev hapsi” ihtimalini “Biz böyle bir vebalin altına giremeyiz” diyerek reddediyor.
Abdullah Öcalan ise sürece ilişkin ilk mesajını 14 ay sonra ilk defa görüştüğü ziyaretçisi aracılığıyla kamuoyuyla paylaştı. PKK liderinin erkek kardeşi Mehmet Öcalan, baba ocağı Halfeti’de gazetecilere yaptığı açıklamada “Ağabeyim görev bekliyor” dedi.
Abdullah Öcalan: 'Diyalog yöntemiyle barış hayata geçirilmeli'
“Kürt sorununa en büyük katkı sunacak kişi Abdullah Öcalan’dır. Bu kadar önemli bir kişi neden 14 aydır avukatlarla ve ailesiyle görüştürülmüyor. Kardeşim 14 aydır susmuş vaziyettedir. Ağabeyim, görüşmemiz sırasında hem çözüm için görev beklediğini ifade etti. Devletin samimi olmasını isteyen ağabeyim, samimiyet ile sorunun çözüleceğini söyledi. Ağabeyime göre, oyalama taktikleri bitmeli ve samimi olunmalı. Ağabeyim, eğer istenirse kendisinin hazırladığı barış projesi ile Türk ve Kürtler’in ezilmeyeceği yani iki tarafın da zarar görmeyeceğini söyledi. Ağabeyim iki tarafın da, hazırladığı proje ile ortak zeminde buluşacağını söyledi. Ağabeyimin isteği demokratik bir zeminde diyalog yöntemi ile barış projesinin hayata geçirilmesi ve akan kanın durmasıdır."
Mehmet Öcalan’ın aktardığına göre, Abdullah Öcalan devletin sorunun çözümü için devletin samimiyet içinde olmasının da esas olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu: 'Çözüm için Öcalan’la görüşülmesini kabul etmiyorum'
Ancak muhalefet Öcalan’ın muhatap alınmasından rahatsız.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Habertürk televizyonunda katıldığı programda ''Eğer bir başbakan çıkıp kamuoyu önüne 'Öcalan'la görüşülmeli' diye bir beyan deklare ediyorsa kendisinin muhatabı artık Öcalan'dır. Ben bunu kabul etmiyorum. İçime de sindiremiyorum. Devlet yönetiminde böyle bir şey olur mu?'' dedi.
‘Biz de çözüm istiyoruz’ diyen CHP lideri, yeni yasama döneminde bazı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması istenen BDY’yi müzakereler için adres gösterdi.
“Omzunda silah olan benim muhatabım olur ama Meclis'te milletvekili olan benim muhatabım olmaz. Çelişkiye bakın. Böyle saçma şey olur mu- Kucaklaştıkları kişilerden birisi silahsız, öbürü silahlı. Silahsızın dokunulmazlığını kaldıracağım, cezalandıracağım, benim muhatabım olmayacak, silahlıya diyor ki 'gel otur karşıma, biz seninle oturup konuşacağız'. Biz bunu kabul etmeyiz.''
‘İkinci Oslo Görüşmesi iç savaşı tetikleyebilir’
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın asıl amacının PKK’ya eylemsizlik kararı aldırarak önce partisine seçimi kazandırmak ardından cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmak olduğunu iddia ediyor.
CHP lideri, ''Korkum şu, ikinci Oslo görüşmelerinden sonra Türkiye'de iç savaş tetiklenebilir. Herkesin bu gerçeği görmesi lazım. Sayın Başbakan ülkeyi yönetemez. Her şeyi kendi çıkarları, kendi partisinin çıkarları üzerine inşa eden, ülkenin çıkarlarını göz ardı eden bir başbakanın bu süreci yönetmesi mümkün değildir'' diyor.
MHP: ‘Öcalan ombudsman mı oldu?’
PKK’yla müzakere fikrine her zaman karşı çıkan MHP de sürecin yeniden “müzakere”ye dönmesine tepki gösteriyor.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Cuma günü TBMM’de düzenlediği basın toplantısında '' Kundaktaki bebekleri öldürme kararı veren Öcalan, Türkiye'nin yeni ombudsmanı mı oldu- Bugün, bu katliamları yapan insan aklanıyor, iyi adam diye Türkiye'ye hazmettirilmek isteniyor. Bir katili bu millete şirin gösteremezsiniz ey Başbakan, bir terör örgütünden samimiyet bekleyemezsiniz” dedi
“Terör örgütüyle ne görüşeceksiniz, çıkın anlatın, karnınızdan konuşmayın” diyen MHP Grup Başkanvekili’ne göre, iyi polis kötü polis oyunu oynanıyor:
''Öcalan'ı nadasa çektiler herhalde, iyi adam-kötü adam, iyi polis-kötü polis, iyi PKK-kötü PKK. İmralı, PKK'ya öfke duyuyormuş, sanki bu adam sütten çıkmış ak kaşık. Bu zikzaklı demeçlerle milleti felç etmek, duyarlılığını azaltmak istiyorlar. Amaç ve hedef PKK'ya, bir siyasal çözüm imkanı vermektir''
Tüm bu eleştirilere rağmen Başbakan Erdoğan süreci işletmekte kararlı görünüyor. Bu nedenle şimdi gözler yarın yapılacak AKP Kongresi’nde. Başbakan Erdoğan’ın Kürt Sorunu’nda televizyonlar aracılığıyla başlattığı yeni açılımı nasıl temellendireceği merakla bekleniyor.
Daha “Tunceli’de askerleri taşıyan otobüse PKK saldırı” haberinin üzerinden bir hafta bile geçmeden yeniden iyimserlik artmaya başladı. Bunda en büyük rolü hiç kuşkusuz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üstleniyor.
Son üç yıl içinde ikinci kez Kürt Sorunu’nda “açılım” ihtimali belirdi. Ancak bu kez “açılım”ın ana aktörü değişecek gibi görünüyor. Çünkü süreç, 2009’un Mart ayında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İran seyahatinde “Kürt sorununda iyi şeyler olacak demesinden” sonra başlamış, dağdan inen bir grup PKK’lının Habur’da “nümayişle” karşılanmasının ardından sönümlenmeye yüz yutmuştu.
2011 Genel Seçimleri’nden önce başlatılan Oslo Süreci’nin olumsuz sonuçlanmasıyla açılım rafa kaldırılmıştı.
Şimdi ise tam da Şemdinli, Foça, Beytüşşebap, Bingöl, Tunceli saldırılarının hemen akabinde Başbakan Erdoğan, birbiri ardına çıktığı televizyon röportajlarında, ulusalcı-milliyetçi çevreleri çok rahatsız ettiği görülen pozitif mesajlar veriyor.
Erdoğan: 'Kürt meselesinde çözüm için risk alıyoruz'
Pazar günü yapılacak Adalet ve Kalkınma Partisi 4. Olağan Büyük Kongresi öncesinde Kanal 7 ve NTV’de katıldığı programlardan sonra cuma günü ATV’de de benzer bir yaklaşımla Oslo Süreci’nin yeniden başlayabileceğini söyledi.
“Biz milletçe şu üzümü yiyelim, şu çözümü yakalayalım istiyoruz. Yaptığımız iş bu. Bunun için de risk alıyoruz. Bir şeylere rağmen bu adımı yapıyoruz ve bir şeylere rağmen de bunları yaptık. Şimdi yine yapılır mı-? Biz yine yaparız. Kılıçdaroğlu'na rağmen de yaparız, Sayın Bahçeli'ye rağmen de bunu yaparız. Milletimin burada menfaati varsa, ülkemin burada menfaati varsa, biz buna inanıyorsak bunun zamanlamasını yapar, tüm kurumlarımızla da değerlendirmeyi yapar, ondan sonra adımı atarız.''
Başbakan Erdoğan, gerçekten Kürt Sorunu’nda çözüm için kararlı mı yoksa bu politik bir manevra mı? Ona muhalif herkes, 2013 Yerel Seçimleri ve 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri öncesini gerekçe göstererek Başbakan Erdoğan’ın çözüm için “niyetli” olmadığını dile getiriyor. Ancak Türkiye en güçlü adamı, “Milletimin, anaların akan gözyaşının dinmesi için elimizden geleni yapmaya mecburuz” diyor.
Erdoğan: 'Çözüm için ilk şart PKK silah bıraksın'
Peki, çözüm için ilk adım ne olacak? Başbakan bununla ilgili de bir ipucu verdi. Ancak bu ipucu yaz başında Leyla Zana’yla yaptığı görüşmedeki sözlerinden farklı değil.
“Bizim istediğimiz bir şey var. Eğer bu işte bir çözüm olacaksa bölücü terör örgütünün silahı bırakması lazım. Silah bırakılmadığı sürece bir antlaşmanın sağlanması mümkün değil. Ancak güvenlik güçlerinin silah bırakması söz konusu değil. Ancak terör örgütünün silah bırakması durumunda güvenlik güçleri operasyonları durdurabilir”
Bir başka önemli soru elbette, bu kez muhatabın kim olacağı. Başbakan Erdoğan BDP’yi dışlıyor, PKK’nın dağ kadrosunun Avrupa’daki görüşmecilerin gücünü zayıflattığını söyleyerek Kandil’i de devre dışı bırakıyor. Geriye tek seçenek kalıyor, 13 yıldır İmralı adasında hapiste olan Abdullah Öcalan.
‘Muhatap Öcalan ancak ev hapsi gündemde yok’
''Oslo'nun başlaması, İmralı'ya gitmek yani bunlar bizim için olmayacak şeyler değil, olabilir. Yani denenecek yine, yine görüşülecek, yapılacak yani hakikaten buralardan bir netice alabileceğimiz umudu bizde netleşirse ona göre de diğer adımları da bu arada yine atarız. Yani biz şartları zorlayacağız'' dedi.
Erdoğan, Öcalan’la görüşebileceğini belirtirken “PKK liderine ev hapsi” ihtimalini “Biz böyle bir vebalin altına giremeyiz” diyerek reddediyor.
Abdullah Öcalan ise sürece ilişkin ilk mesajını 14 ay sonra ilk defa görüştüğü ziyaretçisi aracılığıyla kamuoyuyla paylaştı. PKK liderinin erkek kardeşi Mehmet Öcalan, baba ocağı Halfeti’de gazetecilere yaptığı açıklamada “Ağabeyim görev bekliyor” dedi.
Abdullah Öcalan: 'Diyalog yöntemiyle barış hayata geçirilmeli'
“Kürt sorununa en büyük katkı sunacak kişi Abdullah Öcalan’dır. Bu kadar önemli bir kişi neden 14 aydır avukatlarla ve ailesiyle görüştürülmüyor. Kardeşim 14 aydır susmuş vaziyettedir. Ağabeyim, görüşmemiz sırasında hem çözüm için görev beklediğini ifade etti. Devletin samimi olmasını isteyen ağabeyim, samimiyet ile sorunun çözüleceğini söyledi. Ağabeyime göre, oyalama taktikleri bitmeli ve samimi olunmalı. Ağabeyim, eğer istenirse kendisinin hazırladığı barış projesi ile Türk ve Kürtler’in ezilmeyeceği yani iki tarafın da zarar görmeyeceğini söyledi. Ağabeyim iki tarafın da, hazırladığı proje ile ortak zeminde buluşacağını söyledi. Ağabeyimin isteği demokratik bir zeminde diyalog yöntemi ile barış projesinin hayata geçirilmesi ve akan kanın durmasıdır."
Mehmet Öcalan’ın aktardığına göre, Abdullah Öcalan devletin sorunun çözümü için devletin samimiyet içinde olmasının da esas olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu: 'Çözüm için Öcalan’la görüşülmesini kabul etmiyorum'
Ancak muhalefet Öcalan’ın muhatap alınmasından rahatsız.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Habertürk televizyonunda katıldığı programda ''Eğer bir başbakan çıkıp kamuoyu önüne 'Öcalan'la görüşülmeli' diye bir beyan deklare ediyorsa kendisinin muhatabı artık Öcalan'dır. Ben bunu kabul etmiyorum. İçime de sindiremiyorum. Devlet yönetiminde böyle bir şey olur mu?'' dedi.
‘Biz de çözüm istiyoruz’ diyen CHP lideri, yeni yasama döneminde bazı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması istenen BDY’yi müzakereler için adres gösterdi.
“Omzunda silah olan benim muhatabım olur ama Meclis'te milletvekili olan benim muhatabım olmaz. Çelişkiye bakın. Böyle saçma şey olur mu- Kucaklaştıkları kişilerden birisi silahsız, öbürü silahlı. Silahsızın dokunulmazlığını kaldıracağım, cezalandıracağım, benim muhatabım olmayacak, silahlıya diyor ki 'gel otur karşıma, biz seninle oturup konuşacağız'. Biz bunu kabul etmeyiz.''
‘İkinci Oslo Görüşmesi iç savaşı tetikleyebilir’
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın asıl amacının PKK’ya eylemsizlik kararı aldırarak önce partisine seçimi kazandırmak ardından cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmak olduğunu iddia ediyor.
CHP lideri, ''Korkum şu, ikinci Oslo görüşmelerinden sonra Türkiye'de iç savaş tetiklenebilir. Herkesin bu gerçeği görmesi lazım. Sayın Başbakan ülkeyi yönetemez. Her şeyi kendi çıkarları, kendi partisinin çıkarları üzerine inşa eden, ülkenin çıkarlarını göz ardı eden bir başbakanın bu süreci yönetmesi mümkün değildir'' diyor.
MHP: ‘Öcalan ombudsman mı oldu?’
PKK’yla müzakere fikrine her zaman karşı çıkan MHP de sürecin yeniden “müzakere”ye dönmesine tepki gösteriyor.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Cuma günü TBMM’de düzenlediği basın toplantısında '' Kundaktaki bebekleri öldürme kararı veren Öcalan, Türkiye'nin yeni ombudsmanı mı oldu- Bugün, bu katliamları yapan insan aklanıyor, iyi adam diye Türkiye'ye hazmettirilmek isteniyor. Bir katili bu millete şirin gösteremezsiniz ey Başbakan, bir terör örgütünden samimiyet bekleyemezsiniz” dedi
“Terör örgütüyle ne görüşeceksiniz, çıkın anlatın, karnınızdan konuşmayın” diyen MHP Grup Başkanvekili’ne göre, iyi polis kötü polis oyunu oynanıyor:
''Öcalan'ı nadasa çektiler herhalde, iyi adam-kötü adam, iyi polis-kötü polis, iyi PKK-kötü PKK. İmralı, PKK'ya öfke duyuyormuş, sanki bu adam sütten çıkmış ak kaşık. Bu zikzaklı demeçlerle milleti felç etmek, duyarlılığını azaltmak istiyorlar. Amaç ve hedef PKK'ya, bir siyasal çözüm imkanı vermektir''
Tüm bu eleştirilere rağmen Başbakan Erdoğan süreci işletmekte kararlı görünüyor. Bu nedenle şimdi gözler yarın yapılacak AKP Kongresi’nde. Başbakan Erdoğan’ın Kürt Sorunu’nda televizyonlar aracılığıyla başlattığı yeni açılımı nasıl temellendireceği merakla bekleniyor.