WASHINGTON —
Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı Suriyeli sığınmacı sayısının 800 bin olduğu tahmin ediliyor. Kayıtlı sığınmacıların sadece üçte birinin Türkiye’deki 22 mülteci kampında yaşadığı ve kamplar dışında, özellikle de büyük şehirlerde yaşayan mülteci sayısının giderek arttığı belirtiliyor. Washington'daki önemli düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’nden Profesör Kemal Kirişçi, Türkiye’de yaptıkları kapsamlı saha çalışmasında, büyük şehirlerde sayıları artan Suriyeli mültecilerin barınma, eğitim, sağlık ve entegrasyon gibi sorunlarla iç içe olduğu sonucu çıktığını vurguluyor:
Profesör Kemal Kirişçi: “Türkiye’de hala kamp dışındakiler kayıt altına alınabilmiş değil. Sorunlardan bir diğeri de uluslararası işbirliği konusu. Sonuçta bu artık uluslararası bir sorun. Türkiye'de Kamplar dışındaki Suriyeliler’in sayısı giderek artıyor. Zorluklardan biri ve en büyüğü Türkiye uzun vadede burada kalmalarına olanak sağlayacak bir şeyler yapmalı.”
Toplantıda Dışişleri Bakanlığı adına konuşan Washington Büyükelçiliği siyasi danışmanı Burcu Keriman Erdoğdu, sayıları 1 milyona yaklaşan Suriyeli sığınmacıların durumunun artık uluslararası bir sorun olduğunu, bu nedenle uluslararası toplumun da sorunun çözümüne katkıda bulunması gerektiğini söyledi.
Burcu Keriman Erdoğdu: “Her şeyi uluslararası toplumdan beklemiyoruz. Ancak bu sorunla sadece Türkiye, Ürdün ve Mısır gibi sığınılan ülkeler ilgilenmek zorunda değil. Çünkü bu uluslararası bir sorun, çünkü Çalışma Bakanlığı tarafından bir çalışma yürütülüyor. Kentlerdeki Suriyeliler’i işgücüne dahil etmek için çalışmalar yapılıyor.”
Amerika Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Mülteciler ve Göçmenlik Dairesi diplomatlarından Joseph Livingston, 3 ay boyunca Türkiye’de Suriyeli sığınmacılarla ilgili incelemelerde bulunmuş.
Joseph Livingston: “Beraberlerinde getirdikleri azıcık birikimlerle kentlere gelen Suriyeli sığınmacılara kalacak yer bulmak gerçekten çok zor. Dolayısıyla bu insanların her türlü hayati ihtiyaçlarını karşılamak için yardıma ihtiyaçları var. Bir başka önemli nokta eğitim. Okul çağındaki Suriyeliler’in yüzde 70’inin okula gitmediği tahmin ediliyor. UNICEF’le işbirliğimizi sürdürüyoruz, bu alanda atılması gereken adımlar konusunda. Ama hala bu konuda büyük eksiklik var.”
Livingston, kampların durumu ve Türkiye’nin sağladığı imkanların mükemmel olduğuna, buna karşılık mültecilerin yüzde 75’inin artık şehirlerde yaşamaya başladığına dikkat çekiyor. Peki Amerika, Türkiye’de veya bir başka yerde, evlerinden kopmak zorunda kalmış Suriyeliler’e sürdürülebilir yardım konusunda neler yapabilecek?
Joseph Livingston: “Hem ülkelerinde hem de ülkeleri dışına çıkmak zorunda kalmış Suriyeliler’e, kalacak yer, gıda, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişim gibi her türlü insani yardım mekanizmasını destekleme konusunda kararlıyız. Elbette ülkede kalıcı barış sağlanması konusunda da tüm diplomatik kanalları aktif tutuyoruz. Çünkü Amerika’nın istediği şey, tüm Suriyeliler’in evlerine, topraklarına barış içinde dönmeleri.“
Toplantıda, Türk kamuoyunda Suriyeli sığınmacıların bir daha ülkelerine hiç dönmeyeceği ile ilgili bir kaygı oluştuğu da konuşuldu. Uluslararası Mülteciler Örgütü Uzmanlarından Daryl Grisgraber, buna katılmıyor. Ve bugüne kadar konuştuğu tüm mültecilerin, mümkün olsa aynı gün ülkelerine dönmek istediklerini savunuyor.
Daryl Grisgraber: ”Kentlerdeki Suriyeliler’in yaşadığı en büyük sorun, kalacak yer sorunu. Kiralar yüksek ve ödeyebilecekleri fiyatta ev bulmaları zor. Bu yüzden 2 odalı bir dairede 2, 3 hatta 4 aile yaşamak zorunda kalıyor. Eğitim bir başka sorun. Dil engeli var çünkü ders programı farklı. Son olarak 18 ay önce Türkiye’deydim ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri bana daha o zaman, “Bu kadar yeter. Daha fazla bir şey yapacak gücümüz yok” demişti. Bu tam 18 ay önceydi ve o günden beri uluslararası toplumdan çok çok az bir yardım geldi Türkiye’ye. Türkler son derece misafirperver olsalar da ellerinden gelen şey sınırlı.”
Amerika Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin Türkiye’ye bir de mesajı var.
Daryl Grisgraber: ”Eğer buradan Türklere seslenebiliyor olsaydım, bu kadar iyi bir ev sahibi oldukları için teşekkür ederdim. Çünkü Türkiye’de incelemelerde bulunduğumda ilk dikkatimi çeken şey, Türkler’in Suriyeli mültecileri “misafir” olarak kabul ettikleriydi. Ve bu siyasi bir duruş değil. Gerçekten içlerinden geldiği için onlara ailelerinden biri gibi davranan, hatta evlerini, mahallelerini açan, sağlık hizmetleri sunan bir Türkiye var. Ve bunun böyle devam edeceğine de inanıyoruz. Dolayısıyla, Türkiye’ye bu fedakarlığı ve desteği için teşekkür ediyoruz.”
Sadece Amerika değil, kuşkusuz Suriyeliler de bu konukseverlikten memnun. Ancak herkesin ortak bir isteği var. O da her ne kadar yakın gelecekte bu pek mümkün görünmese de, Suriyeliler’in ait oldukları topraklarda barış içinde yeniden yaşayabilmesi.
Profesör Kemal Kirişçi: “Türkiye’de hala kamp dışındakiler kayıt altına alınabilmiş değil. Sorunlardan bir diğeri de uluslararası işbirliği konusu. Sonuçta bu artık uluslararası bir sorun. Türkiye'de Kamplar dışındaki Suriyeliler’in sayısı giderek artıyor. Zorluklardan biri ve en büyüğü Türkiye uzun vadede burada kalmalarına olanak sağlayacak bir şeyler yapmalı.”
Toplantıda Dışişleri Bakanlığı adına konuşan Washington Büyükelçiliği siyasi danışmanı Burcu Keriman Erdoğdu, sayıları 1 milyona yaklaşan Suriyeli sığınmacıların durumunun artık uluslararası bir sorun olduğunu, bu nedenle uluslararası toplumun da sorunun çözümüne katkıda bulunması gerektiğini söyledi.
Burcu Keriman Erdoğdu: “Her şeyi uluslararası toplumdan beklemiyoruz. Ancak bu sorunla sadece Türkiye, Ürdün ve Mısır gibi sığınılan ülkeler ilgilenmek zorunda değil. Çünkü bu uluslararası bir sorun, çünkü Çalışma Bakanlığı tarafından bir çalışma yürütülüyor. Kentlerdeki Suriyeliler’i işgücüne dahil etmek için çalışmalar yapılıyor.”
Amerika Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Mülteciler ve Göçmenlik Dairesi diplomatlarından Joseph Livingston, 3 ay boyunca Türkiye’de Suriyeli sığınmacılarla ilgili incelemelerde bulunmuş.
Joseph Livingston: “Beraberlerinde getirdikleri azıcık birikimlerle kentlere gelen Suriyeli sığınmacılara kalacak yer bulmak gerçekten çok zor. Dolayısıyla bu insanların her türlü hayati ihtiyaçlarını karşılamak için yardıma ihtiyaçları var. Bir başka önemli nokta eğitim. Okul çağındaki Suriyeliler’in yüzde 70’inin okula gitmediği tahmin ediliyor. UNICEF’le işbirliğimizi sürdürüyoruz, bu alanda atılması gereken adımlar konusunda. Ama hala bu konuda büyük eksiklik var.”
Livingston, kampların durumu ve Türkiye’nin sağladığı imkanların mükemmel olduğuna, buna karşılık mültecilerin yüzde 75’inin artık şehirlerde yaşamaya başladığına dikkat çekiyor. Peki Amerika, Türkiye’de veya bir başka yerde, evlerinden kopmak zorunda kalmış Suriyeliler’e sürdürülebilir yardım konusunda neler yapabilecek?
Joseph Livingston: “Hem ülkelerinde hem de ülkeleri dışına çıkmak zorunda kalmış Suriyeliler’e, kalacak yer, gıda, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişim gibi her türlü insani yardım mekanizmasını destekleme konusunda kararlıyız. Elbette ülkede kalıcı barış sağlanması konusunda da tüm diplomatik kanalları aktif tutuyoruz. Çünkü Amerika’nın istediği şey, tüm Suriyeliler’in evlerine, topraklarına barış içinde dönmeleri.“
Toplantıda, Türk kamuoyunda Suriyeli sığınmacıların bir daha ülkelerine hiç dönmeyeceği ile ilgili bir kaygı oluştuğu da konuşuldu. Uluslararası Mülteciler Örgütü Uzmanlarından Daryl Grisgraber, buna katılmıyor. Ve bugüne kadar konuştuğu tüm mültecilerin, mümkün olsa aynı gün ülkelerine dönmek istediklerini savunuyor.
Daryl Grisgraber: ”Kentlerdeki Suriyeliler’in yaşadığı en büyük sorun, kalacak yer sorunu. Kiralar yüksek ve ödeyebilecekleri fiyatta ev bulmaları zor. Bu yüzden 2 odalı bir dairede 2, 3 hatta 4 aile yaşamak zorunda kalıyor. Eğitim bir başka sorun. Dil engeli var çünkü ders programı farklı. Son olarak 18 ay önce Türkiye’deydim ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri bana daha o zaman, “Bu kadar yeter. Daha fazla bir şey yapacak gücümüz yok” demişti. Bu tam 18 ay önceydi ve o günden beri uluslararası toplumdan çok çok az bir yardım geldi Türkiye’ye. Türkler son derece misafirperver olsalar da ellerinden gelen şey sınırlı.”
Amerika Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin Türkiye’ye bir de mesajı var.
Daryl Grisgraber: ”Eğer buradan Türklere seslenebiliyor olsaydım, bu kadar iyi bir ev sahibi oldukları için teşekkür ederdim. Çünkü Türkiye’de incelemelerde bulunduğumda ilk dikkatimi çeken şey, Türkler’in Suriyeli mültecileri “misafir” olarak kabul ettikleriydi. Ve bu siyasi bir duruş değil. Gerçekten içlerinden geldiği için onlara ailelerinden biri gibi davranan, hatta evlerini, mahallelerini açan, sağlık hizmetleri sunan bir Türkiye var. Ve bunun böyle devam edeceğine de inanıyoruz. Dolayısıyla, Türkiye’ye bu fedakarlığı ve desteği için teşekkür ediyoruz.”
Sadece Amerika değil, kuşkusuz Suriyeliler de bu konukseverlikten memnun. Ancak herkesin ortak bir isteği var. O da her ne kadar yakın gelecekte bu pek mümkün görünmese de, Suriyeliler’in ait oldukları topraklarda barış içinde yeniden yaşayabilmesi.