Türkiye, 2004 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’ni imzaladıktan sonra sigaraya karşı büyük bir mücadele başlattı. Halka açık tüm kapalı alanlarda tütün ürünü kullanımı yasaklandı. Sigaranın zararlarına yönelik büyük bir iletişim kampanyası başlatıldı. Tütün ürünleri üzerindeki vergiler artırıldı. Sigaraya yönelik her türlü reklâm, sponsorluk ve tanıtım faaliyetleri yasaklandı. Her ilde sigarayı bırakma poliklinikleri hizmete girdi.
Alınan önlemler kısa sürede etkisini gösterdi; fakat uzun ömürlü olmadı. “Tütün Kontrolü Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2018-2023” verilerine göre, 15 yaş ve üzeri nüfusta tütün kullanım oranları 2008 yılında yüzde 31,2 iken, 2012 yılında yüzde 27’lere kadar geriledi.
Ancak 2014 yılında tütün kullanımı tekrar artışa geçerek yüzde 32,5’e çıktı. 2016’da hafif bir düşüşle yüzde 31,6’ya gerileyen bu oranla Türkiye 2008 dönemine geri dönmüş oldu.
Tütünle mücadelede yeni dönem
Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı’nın yayınladığı sigara satış istatistikleri de 2004 yılında yaklaşık 109 milyar adet olan sigara satışının 2011’de 91 milyar adede gerildiğini ancak 2017’de 106 milyar adedi aştığını gösteriyor. Veriler, sigarayla mücadelede istenen noktaya gelinemediğini işaret ediyor. Bunun farkında olan yetkililer de yeni bir stratejiyle sigara kullanım oranını azaltmayı hedefliyor.
Son olarak satışa sunulan tütün ürünlerinin paketlerinin yüzeylerinde yüzde 65 oranında uygulanan sağlık uyarısı mesajlarının kapladığı alanın yüzde 85’e çıkarılması kararlaştırıldı. Paketler rengi, diğer yazı, ibare ve şekiller dahil olmak üzere, aynı şekilde tasarlanmış tek tip, düz ve standart paket biçimine dönüştürülecek. Yeni uygulama 5 Temmuz’dan itibaren başlayacak.
Sigara paketlerine yönelik bu düzenleme aslında somut bir istatistik verisine dayanıyor. Küresel Yetişkin Tütün Araştırması (KYTA) verilerine göre 2012 yılında sadece resimli sağlık uyarıları sebebiyle sigarayı bırakmayı düşünenlerin oranı yüzde 48,5’ti. Ancak resimli sağlık uyarılarının belirli periyotlarla değiştirilmemesi sonucunda etkinliği giderek azaldı ve 2016 yılında yapılan KYTA’da bu oranın yüzde 33,2’ye kadar düştüğü görüldü.
Kişiye özel tedavi programı
Devletin sigarayla mücadelede en önemli silahlarından biri de Türkiye çapında sayısı 435’i bulan sigarayı bırakma poliklinikleri. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasına göre bu polikliniklerde dokuz yılda 900 bin kişiye ücretsiz ilaç desteği sağlandı.
Bu polikliniklerden biri de Ege Üniversitesi Madde Bağımlılığı, Toksikoloji ve İlaç Bilimleri Enstitüsü bünyesinde faaliyet gösteriyor. VOA Türkçe’ye konuşan Enstitü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Görkem Yararbaş, sigarayla mücadelede sürekliliğin önemine vurgu yaptı. Yararbaş sigarayı bırakma polikliniklerinin işlevini, “Kişinin sigarayı bırakma konusunda kendi içinde bir karara varmasını, bu konuda bireysel olarak yaptığı denemelerle sonuç alamaması durumunda bize başvurmasını hedefliyoruz. Bu noktada uzman desteğiyle bir başarıya ulaşılması daha kolay oluyor” sözleriyle anlattı.
Yararbaş, sigarayı bırakma polikliniklerinde kişiye özel bir tedavi programı oluşturulduğunu vurguladı ve “İlk olarak kişinin fiziksel ve ruhsal sağlık durumunu tespit ediyoruz, içicilik alışkanlığının başladığı günden bu yana nasıl geliştiğini anlamaya çalışıyoruz. Geçmişteki bırakma girişimlerini, bu girişimlerin başarı veya başarısızlık nedenlerini inceliyoruz. Başarılı girişimlerde niçin içiciliğe geri dönüldüğünü araştırıyoruz. Bağımlılık seviyesini ölçüyoruz. Bütün bunların sonucunda bireye özel bir tedavi programı oluşturuyoruz” dedi.
Görkem Yararbaş, sigarayı bırakma ilaçlarının kullanımı konusunda da mutlaka bilinçli hareket edilmesi gerektiğini vurguladı ve “İlaç tedavisi, iyi tasarlanmış bir sigarayı bırakma tedavisinde doğru kullanılırsa bir işe yarıyor. Aksi taktirde, yoksunluğu kısa bir dönem için kaldırıyor ama sonuçsuz bir denemeye dönüşüyor. Bu da güven kaybı oluşturuyor” diye konuştu.
“Parasını el aldı, dumanını yel aldı, zifiri bana kaldı”
Sigarayı bırakmaya birlikte karar veren iki iş arkadaşı Gülhan Bingölbalı ve Bahar Can, poliklinikte gördükleri tedavi sayesinde üç buçuk yıldır sigara içmediklerini söyledi. VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan iki arkadaş, “sendelediğimiz noktalarda birbirimize destek verdik. Birlikte bırakma kararı vermemiz başarıda etkili oldu” ifadesini kullandı. Bingölbalı ve Can poliklinikten aldıkları desteğin sigarayla mücadelede kendileri için belirleyici olduğunu da sözlerine ekledi.
Sigarayı bırakma polikliniğinde tedavi olarak bu alışkanlığından kurtulan Mustafa Güler 27 yıl boyunca sigara kullandığını söyledi. Güler sigarayı bırakma sürecini, “Ailede bir tek ben sigara kullanıyordum. Küçük oğlum, sigara koktuğum için beni öpmüyordu. Nefes darlığı çekiyordum. Yürümekte zorlanıyordum. Gençlere tavsiyem sigara içmesinler. Ben yıllarca içtim. Parasını el aldı, dumanını yel aldı, zifiri bana kaldı” sözleriyle anlattı.