Türk Tabipleri Birliği (TTB), 2020’nin Mart ayı ile 28 Şubat 2022 arası dönemin analizini yapan “Pandemi Sürecinde Türkiye’de Sağlık Çalışanı Ölümlerinin Anlattığı” başlıklı raporunu yayınladı. TTB, “COVID-19 pandemisi başladığından bu yana ölen aktif sağlık çalışanı sayısının 506 olduğunu” kaydetti. Raporda, salgın dönemindeki ağır çalışma koşulları ve aşı kararsızlığı nedeniyle sağlık çalışanları ölümleri olduğu sonucuna ulaşıldı.
Raporda, “Halbuki, COVID-19 nedeniyle gerçekleşmiş veya gerçekleşebilecek ölümlerin her biri önlenebilir ölümlerdir” denilerek, Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı’na TTB gibi meslek kuruluşlarıyla birlikte çalışma yürütme çağrısı da yapıldı.
Raporda, Türkiye’de ilk sağlık çalışanı ölümünün açıklandığı 17 Mart’tan itibaren Corona virüsü salgınında yaşamını yitirmiş 506 aktif sağlık çalışanının yaşı, cinsiyeti, ölüm tarihi, çalıştığı ili ve kurumu, aylara göre ölüm dağılımı, mesleği, kronik hastalık durumu, mesleklere göre ölüm hızları ayrıntılı olarak değerlendirildi. Ancak raporda, Sağlık Bakanlığı’nın salgınla ilgili detaylı istatistikler açıklamaması ve veri şeffaflığı sorunu da vurgulandı.
Raporda, “Sağlık Bakanlığı’nın, 2 Eylül 2020 ve 9 Aralık 2020 tarihinde sağlık çalışanları için açıkladığı verilere dayanarak hesaplanmış, yukarıda belirtilen enfeksiyon-olgu fatalite hızı, ölen 506 sağlık çalışanına uyarlandığında; pandeminin başlangıcından 28.02.2022 tarihine kadar en az 290 bin sağlık çalışanının PCR testinin pozitif olması beklenmektedir. Üstelik enfeksiyon-vaka fatalite hızı sağlık çalışanlarının henüz aşılanmaya başlamadığı dönemden olduğu için gerçek vaka sayısının çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Bu da tüm sağlık çalışanlarının en az dörtte birinin SARS-CoV-2 virüsü ile enfekte olduğunu, dolayısıyla pandeminin iyi yönetilemediğini gösteren başka bir kanıtıdır” denildi.
“Meslek hastalığı talebi sürüncemede bırakıldı”
Dünya genelinde 100’ün üzerinde ülkede Corona virüsü ile ilgili sağlık çalışanları için “meslek hastalığı” düzenlemesi yapıldığı belirtilen raporda, “Türkiye’de de meslek hastalığı olarak kabul edilmesine ilişkin, TTB’nin öncülük ettiği yasa tasarısı, reddedilmese de henüz gündeme getirilmemiş, sürüncemede bırakılmıştır. Sağlık çalışanları için COVID-19 hastalığının meslek hastalığı kabul edildiği ve mevzuatla güvence altına alındığı halde; Türkiye’de iktidar, sorumlusu olduğu sağlık çalışanları ölümleri için ‘Evde hastalananlar var, nasıl meslek hastalığı kabul edelim?’ açıklaması ile sağlık çalışanlarına bakış açısını ortaya koymuştur. Bir yılı aşan pandemi sürecinde; evi, sokağı, fabrikayı, okulu, sağlık kurumunu virüsten temizleyememek; başlı başına bir yetersizliktir” tespiti paylaşıldı.
Aşı kararsızlığı ve ölümler arasındaki ilişki sorgulandı
TTB, sağlık çalışanları açısından salgın dönemindeki en önemli sıkıntı başlıklardan birisi olarak “aşı kararsızlığı” yaşanmasına da raporda yer verdi.
Raporda, ölenler arasında tam aşılı çalışanlar olduğu bilinmekle birlikte verilere ulaşmadaki güçlük de işaret edilerek, “Haziran ve sonrasında ölen aktif sağlık çalışanlarının önemli bölümünün aşısız olması veya 2 doz Sinovac aşısından sonra ek doz yaptırmaması; aşı tereddüdü/reddinin sağlık çalışanları arasında da büyük bir sorun olduğunu bize söylemektedir. Aşı kararsızlığı; 2019 yılında, küresel sağlığı tehdit eden 10 başlık arasındaydı. Türkiye’deki aşılanma oranları göz önüne alındığında; Sağlık Bakanlığı’nın, gerek sağlık çalışanları gerek toplum üzerinde etkili bir aşı kabul çalışması yapmadığı; mevcut yönetim anlayışının aşıya güven duygusu oluşturamadığı söylenebilir. Dolayısıyla Türkiye; aşı tedariki ve dağıtımındaki zorlukları çözmede sonradan başarılı olsa bile COVID-19 aşısına karşı oluşan tereddütleri engellemeyerek ölümleri de önlememiştir” tespiti aktarıldı.
Raporda, “Türk Tabipleri Birliği’nin uyarılarına rağmen yapılan 2020’nin mayıs ve haziran aylarındaki yeniden açılma uygulamaları sonrasında; sağlık çalışanlarındaki ölüm artışı, Türkiye nüfusundaki ölüm artışına göre daha erken yükselmeye başlamıştır. Sağlık Bakanlığı’nın verilerinin doğruya yakın olduğu kabul edildiğinde bile sağlık çalışanlarındaki enfeksiyon ve ölüm artışı, önlemlerin erken alınması için uyarıcı olmalıydı. Bu uyarı dikkate alınsaydı, onlarca sağlık çalışanı da binlerce insan da ölmeyecekti” eleştirileriyle iktidarca uygulanan salgın politikası da eleştirildi.
En yüksek ölüm oranı eczacılar arasında
Türkiye’de salgın döneminde sağlık çalışanları arasında en fazla ölüm oranıyla olumsuz etkilenen meslek grubu ise eczacılar olarak tespit edildi.
Raporda, “Türkiye’de COVID-19’a bağlı ölüm yüzdesi en yüksek sağlık meslek grubu eczacılardır ve ölen eczacıların neredeyse tamamı serbest eczacıdır. Bu sayıya, yaş ortalaması eczacılardan çok düşük olan eczane teknikerlerini de dâhil ederek çalışma ortamlarının niteliğini irdelemek gerekir. Özellikle COVID-19’a bağlı ölen aile hekimlerinin ve işyeri hekimlerinin çalışma mekânları başta olmak üzere, bütün sağlık çalışanlarının çalışma mekânlarının ve çalışma koşullarının irdelenmesi, bu ortamlarda yapılması gereken düzenlemelere de ışık tutacaktır” denildi.
Meslek grubu bağlamında, “Acil sağlık hizmetleri istasyonunda çalışanlardan, COVID-19’a bağlı nedenlerle ölen 14 kişinin 12’sinin ambulans şoförü olması (ortalama yaş 50,5; çoğunluğu sözleşmeli işçi) olması, işçi statüsündekiler için 50 yaş ve altında ölüm oranının daha yüksek bulunması pandeminin sınıfsal olduğunun da göstergesidir” ifadeleri de raporda yer aldı.