Afrin harekatı, Türkiye’nin bir numaralı gündemi olmayı sürdürse de iç siyaset de her geçen biraz daha ısınıyor. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası işbirliği güçlenen AKP ve MHP’nin “Cumhur İttifakı” ile bu seçimlere hazırlanacağı artık kesin.
Bu ittifaka Büyük Birlik Partisi’nin de katılması sürpriz olmayacak gibi gözüküyor.
Zira geçtiğimiz Salı günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşen BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Perşembe günü Hatay’da yaptığı açıklamada bu ittifakın bir biçimde kurulacağını söyledi.
BBP’nin Cumhur İttifakı’na girmesi an meselesi
16 Nisan Referandumu’nda “Evet” kampanyası yürüten BBP’nin genel başkanı, “Hangi şekilde olursa olsun bu ittifak inşallah sağlanacaktır. Yeni sistem bu ittifakın başarısına bağlıdır. Başarılı olacaktır. Benim tahminim; AK Parti, MHP ve BBP seçim ittifakı önümüzdeki seçimlerde çok rahatlıkla yüzde 55 ila yüzde 60 arasındaki bir oyla seçimden galip çıkacak ve Türkiye tamamıyla yeni sistemle yönetilmeye başlanacak” dedi.
Bu açıklamadan bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan da partisinin il başkanlarıyla yaptığı toplantıda bu işbirliği ile ilgili ilk işareti verdi.
Cumhurbaşkanı,” Herhangi bir siyasi partinin lideri veya üyelerine, kendi partilerinden istifa etmeksizin bir başka partinin listesinden aday gösterilebilme imkanı sağlandı. Bu partiler seçim pusulasındaki ittifak bölümünde yer almayacaklar ama aday listesinde bulunmak suretiyle dolaylı bir şekilde bu oluşumda temsil edilecekler. Büyük Birlik Partisi başta olmak üzere bu oluşum içinde yer almak isteyen ancak oy dağılımı itibarıyla kendi başına milletvekili çıkarma imkanı bulunmayan partiler ise ittifaktaki herhangi bir partinin listesinde seçime girebileceklerdir” dedi.
Saadet Partisi, Cumhur İttifakı’na uzak duruyor
Cumhur İttifakı’nda yer alması için çaba gösterilen bir diğer parti ise Saadet Partisi. Adalet ve Kalkınma Partisi gibi Milli Görüş kökeninden gelen parti, Meclis dışında olmasına rağmen revaçta.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 Şubat’ta Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’yla yaptığı görüşme, kamuoyunda “ittifak görüşmesi” olarak yorumlandı. Karamollaoğlu’nun son iki haftada yaptığı açıklamalara bakılırsa Saadet Partisi “Cumhur İttifakı”na girmeye gönüllü değil.
Çünkü 19 Ocak’ta “Bu bölge için en tehlikeli tuzak Türk ve Kürt düşmanlığını körüklemektir. Bu süreç miting meydanlarında, hamasi sloganlara malzeme yapılacak bir süreç değildir. Siyasi parti liderlerinin bu süreçte üsluplarına dikkat etmelidir. Bu coğrafyayı kendi çıkarları için kan gölüne çeviren küresel emperyalizmdir” sözleriyle Afrin harekatı öncesi iktidar sözcülerinin söylemlerini eleştiren Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı’yla yaptığı görüşme sonrası Adıyaman’da “Kutuplaştırılıyoruz. Kutuplaştırılmaktan medet umuyoruz. Artık Türkiye halkı huzuruna çıkıp doğru ile yanlış müzakeresini yapmaya takatimiz kalmamış. İktidar, bugünkü mantığıyla ülkeyi içine soktuğu badireden kurtaramaz. Çünkü mantığı, vicdanıyla değil; hisleriyle davranıyor. Müslüman ülkelerle bir araya gelmek yerine, bölgeyi parçalamak isteyenlerle bir araya geliyor” diyerek eleştirilerini sürdürdü.
SP lideri, önceki gün de şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı çıkarak “Bir Kızılderili deyişiyle bu arkadaşlara seslenmek istiyorum; son fabrika satıldığında, son üretici toprağını terk ettiğinde, beyaz AK Partili adam beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak” dedi ve iktidar partisini eleştirdi.
Karamollaoğlu: “Cumhurbaşkanı adayı için çalışmalara başladık”
Temel Karamollaoğlu dün de Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı seçiminde Saadet Partisi’nin adayı olup olmayacağı yönündeki soruya kapalı bir yanıt verirken partisinin aday çıkaracağını teyit etti.
“Tabii spekülasyonlar çok. Bizde şartları sağlayacak herkes aday olabilir. Şu anda biz adayımızı belirlemedik. Ama çalışmalara başladık. Saadet Partisi'nin seçimde bugünkü gidişattan rahatsız olan kesimlerin hemen hemen tamamından oy alabilecek bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyoruz. Bu potansiyel bizim düşündüğümüz gibi gerçekleşirse biz, seçimlerde başarılı oluruz kanaatindeyiz. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği için yapılan çalışmalarda da Allah'ın izniyle bu sefer bu barajların bizim önümüze bir engel teşkil etmeyeceğini, mutlaka Mecliste temsil edeceğimizi düşünüyoruz.”
Başbakan Yardımcısı Akdağ: “Saadet Partisi’nden ortak tavır bekliyoruz”
Karamollaoğlu’nun bu açıklamalarına rağmen iktidar partisinin ilgisi devam ediyor.
Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, bugün Erzurum’da yaptığı açıklamada Saadet Partisi’ne bir kez daha açık çağrıda bulundu.
Akdağ, “Bugün AK Parti ile MHP arasında gerçekleşen ittifaka diğer partilerin de bir şekilde katılması mümkün olabilir, Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu ifade ettiler. Aslında doğrusu biz hem BBP'den hem de Saadet Partisinden bu hususta ortak tavır bekliyoruz. Bunun şekli nasıl olur, bu, teknik bir meseledir, bunu zaten hukukçular çalışıyor, tartışıyor” dedi.
Bugün Kültür Bakanı olan Numan Kurtulmuş’un Saadet Partisi’nde genel başkan olduğu 2008-2010 yıllarında genel başkan yardımcılığı görevinde bulunan CHP İstanbul milletvekili Mehmet Bekaroğlu, AKP’nin ısrarına rağmen SP’nin Cumhur İttifakı’na katılmayacağı görüşünde.
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Bekaroğlu, “ İki partinin tabanları çok benzer. Saadet Partisi bu ittifaka girerse yok olacağını biliyor. Neredeyse 16 yıldır AKP’ye direnen bir ekibin böyle bir tasarrufta bulunacağını sanmıyorum. Temel Bey’in 16 Nisan Referandumu’ndan beri ortaya koyduğu politika, partisini dikkate alınır pozisyona getirdi. Yalnız o değil bir ilçe başkanı bile yerel siyasette bu şekilde denkleme girdi. Bu gelişmelere bakıldığında Tayyip Bey’in sunmaya çalıştığı pozisyona ikna olmaları pek mümkün gözükmüyor” dedi.
“Saadet Partisi’nin önünde Cumhur İttifakı dışında üç farklı ittifak formülü var”
Bekaroğlu’na göre, Saadet Partisi’nin önünde Cumhur İttifakı dışında üç farklı ittifak ihtimali bulunuyor.
“Bu üç formül arasında ilk akla gelen CHP-Saadet Partisi İttifakı. Ama bunun dışında iki formül daha var. Biri SP-HDP İttifakı. Diğeri SP-İyi Parti İttifakı. Zaten İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi ve Demokrat Parti ile ittifak kurmak arzusunda olduğunu söylemişti. Saadet Partisi tüm bu formüllerde kendi ihtiyacını çözebilir. Ama bugün görünen şu: Saadet Partisi parlamentoda olmamasına rağmen siyasal aktör olarak sahnededir. Ve tek seçeneği Tayyip Erdoğan değildir.”
