Erişilebilirlik

Trump Cumhuriyetçi Parti'yi Böldü mü?


Amerika’da her yıl düzenlenen Muhafazakar Eylem Konferansı (CPAC) belki Hillary Clinton’ın destekçilerini barındırmayabilir, ama Demokrat Partili aday adayı, çok sayıda Cumhuriyetçi Partili muhafazakar için Donald Trump’tan daha çekici hale gelmiş durumda.

Brookville, Maryland’dan gelen Brad Matthews farklı düşünmüyor. Matthews, kusurlarına rağmen Hillary Clinton’un en azından “devlet deneyimine sahip bir yetişkin” olduğu görüşünde. Marylandlı Cumhuriyetçi seçmene göre partisinin önde gelen adayı Donald Trump’ın devlet tecrübesi olmadığı gibi, inandığı bir ideal de yok. Trump’ın başkan olmasını “çok tehlikeli” diye niteleyen Matthews, “Eğer seçimlerde Trump ve Hillary eşleşirse oy kullanır mıyım, bilemiyorum. Umarım bu seçimi yapmak zorunda kalmam” diyor.

Milwaukee, Wisconsinli John McAdams, Kasım ayındaki başkan seçimlerinde oy pusulasında Trump ve Clinton’u görmektense, oy kullanmayıp evde oturmayı tercih edeceğini söylüyor. “İkisi de birbirinden beter” diyen McAdams, Hillary Clinton’u sevmese de Donald Trump kadar tutarsız biri olmadığı görüşünde. “En azından (Clinton’da) ne bulacağınızı biliyorsunuz” diye konuşuyor.

Trump’ın başkent Washington yakınlarında düzenlenen CPAC konferansında normalde konuşma yapması bekleniyordu. Ancak kampanya yöneticileri, milyarder emlakçının dünkü önseçimler için kampanyasına devam edeceğini duyurdu.

Bununla birlikte CPAC katılımcıları, Amerika’nın Sesi’ne Trump’ın zorlu bir muhafazakar tabanla yüzleşmek istemediğini söyledi. Morgantown, Batı Virginia’dan Arianna Smith, Trump’a tahammül edemediğini belirtiyor. “Kendisini hiç sevmiyorum. Ağzından çıkan her söz, beni tiksindiriyor” diye konuşan Smith, Trump’a oy vermeyi hiçbir şekilde düşünmüyor. Arianna Smith, Trump’a oy vermemek adına üçüncü bir partiye oy vermeye dahi razı.

CPAC’tekilerin ruh hali, Cumhuriyetçi Parti’nin Donald Trump konusunda nasıl bölündüğünü anlatmaya yeter. Hiçbir sözü sakınmayan New Yorklu milyarder son önseçimlerden de görüldüğü üzere partinin önde gelen aday adayı olmayı sürdürüyor.

2016 seçimleri Cumhuriyetçi Partili başkan adayları arasında olağan bir yarış sergilemedi. Normalde birkaç ay süren rekabette görüş ayrılıkları ortaya konur, bunun ardından tüm parti kazanan adayın arkasında birleşir. Uzmanlar bu kez, Cumhuriyetçi Parti içindeki tüm gruplaşmaların Trump’a destek vermeyeceğine işaret ediyor.

Eski Cumhuriyetçi Partili Temsilciler Meclisi üyesi Mickey Edwards, partinin Donald Trump’ın arkasında birleşeceğini düşünmeyenlerden. Edwards’a göre resmen partinin başkan adayı olsa bile, Trump’ın her Cumhuriyetçi’nin gönlünü kazanmayacağı açık.

Bu tarz yorumlar Cumhuriyetçi Parti içinde bir “iç savaş” yaşandığı izlenimi vermeye yetti. Özellikle partinin 2012 yılındaki başkan adayı Mitt Romney’in, hafta içinde yaptığı bir konuşmada Trump’ın dolandırıcı ve sahtekar olduğunu, Amerikan halkını enayi yerine koyduğunu iddia etmesinin ardından bu düşünce daha da zemin bulmaya başladı.

Partinin 2008’deki başkan adayı John McCain de, Trump’ı “bilgisiz ve tehlikeli” biri olarak tanımladı.

‘Sağı solu belli değil’

Amerika’daki modern muhafazakar politikanın duayenlerinden biri olan Mickey Edwards’a göre Trump’la ilgili bölünme giderilemezse, Cumhuriyetçi Parti’ye ciddi bir “balans ayarı” yapmak gerekecek.

“Donald Trump nasıl bir başkan olurdu?” sorusunu yanıtlayan Edwards, “Mickey Mouse nasıl başkan olursa öyle olurdu” diyor: “(Trump’ın) Sağı solu belli değil. Başkan olmak için yeterince zeki değil. Nerede durduğunu kimse bilmiyor. Neredeyse konmadığı dal kalmadı. İnsanları kışkırtmak için konuşuyor sanki. Hiçbir partide bu kadar sağı solu belli olmayan birini görmedim”

Trump’ın öngörülmez biri olması, eski başkanlardan George W. Bush döneminde, Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey yetkililerinden Eliot Cohen’in Trump karşıtı bir imza kampanyası başlatmasına yol açtı. İnternette açılan imza kampanyasına yüzün üzerinde muhafazakar dış politika uzmanı destek verdi.

Johns Hopkins Üniversitesi’nde ders veren Cohen, “Amerika’da anayasaya bağlı olmayan, hatta anayasada ne yazdığını bile anlayamayan birinin” başkanlık yapmasının hem Amerika, hem de dünya için felaket olabileceğini söylüyor.

Cumhuriyetçi Parti içinde her ne kadar Donald Trump’a karşı bu denli geniş tabanlı bir muhalefet olsa da aynı şekilde partinin geleneksel tabanından uzak olup kendisine destek veren büyük bir kitle de var. Bunun nedeni, eski reality-show sunucusunun siyasi görüşleri değil, ama dışa dönük tavırları.

Muhafazakar anketçi Frank Luntz’un kurduğu ‘Luntz Global Partners’ adlı halkla ilişkiler şirketinden David Merritt, Trump’a verilen desteği “partinin gelenekçi kanadına duyulan öfkenin yansıması” şeklinde yorumluyor. Trump için “(Seçmenlerin) Bir senatör ya da Kongre üyesine söylemeyi arzuladıkları şeyleri (Trump) söylüyor” diyen Merritt, “Bir ideoloji değil, o daha çok bir karakteri yansıtıyor. Ne konuştuğu önemli değil” diye ekliyor.

Luntz Global Partners’ın yaptığı araştırmaya göre Donald Trump destekçilerinin tümü Cumhuriyetçi Partili değil. Bunların yüzde 15-20 kadarı ya partilerine yabancılaşmış Demokratlar ya da bağımsızlardan oluşuyor.

Merritt, anket yaptıkları Demokrat Partililer arasında bazılarının Donald Trump’ı Hillary Clinton’a ya da (Vermont Senatörü) Bernie Sanders’a tercih ettiğini savunuyor. David Merritt, “Donald Trump, yalnızca geleneksel Cumhuriyetçi tabandan seçmen çekmediğini söylerken haklı” diyor.

Bununla birlikte Cumhuriyetçi Parti, bu potansiyel kazanımları kaybetmeme uğruna; siyahlar, Meksikalılar, kadınlar ve engellilerin aralarında bulunduğu gruplara defalarca hakaret etmekle suçlanan bir adayın arkasında durabilir mi?

Bunun yanıtını henüz bilen yok, ama Trump’ın adaylığının yaratacağı en büyük tehlike Cumhuriyetçi Parti’nin Kongre’nin kontrolunu yitirmesi olabilir. Merritt’e göre bu Senato için de geçerli, çünkü Kasım ayında yeniden seçime gidecek Cumhuriyetçi senatör sayısı, Demokrat senatör sayısından iki buçuk kat fazla.

Trump’ın adaylığını önleyebileceklerini düşünen bazı Cumhuriyetçiler iyimserliklerini koruyor. Eski Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Cohen de Amerikalılar’ın eninde sonunda doğru yolu göreceğine inanıyor.

XS
SM
MD
LG