Erişilebilirlik

Taleban Kadınlara ve Medyaya Baskıyı Arttırıyor 


By Gul Rahim Niazman, Roshan Noorzai ABD askerleri çekilirken Afganistan hükümetiyle görüşmeleri sürdüren Taleban'ın aşırı görüşlerinde reform yapacağını uman birçok Afgan, örgütün son zamanlarda ele geçirdiği bazı bölgelerde yerel halka getirdiği yeni ağır kısıtlamalar nedeniyle hayal kırıklığına uğradı.

Afganistan kuzeyindeki Belh vilayetinin yönetim merkezi Mezar-ı Şerif'in 20 kilometre kuzeyindeki bölgede yaşayan çok sayıda kişi, Amerika’nın Sesi’ne Taleban'ın bildiri dağıttığını doğruladı. Bildiriye göre Taleban, yerel halka ülkeyi en son 1996'dan 2001'e kadar yönettiklerinde Afganlar’a dayattıkları kurallara benzer katı kurallara uymalarını emretti.

Bölge sakini 34 yaşındaki Nahide, "Yönetimdeyken kadınlara getirdikleri kısıtlamaları uygulamak istiyorlar" diyerek, kendilerini hedef alan kurallar arasında "erkek refakatçi olmadan evlerinden çıkamamaları ve tesettüre girmeleri’’ olduğunu söyledi.

Taleban, 2001 yılında ABD tarafından devrilmeden önce Afganlar’ı Şeriat yasasının katı bir yorumunu takip ederek kadınları tepeden tırnağa örtünmeye zorladı ve evlerinden yanlarında bir erkek olmadan çıkmalarını engelledi.

Bu durum, 2001 yılından sonra ABD öncülüğündeki güçler tarafından desteklenen yeni Afgan hükümetinin daha fazla kızı okula gitmeye teşvik etmek ve daha fazla kadının işgücüne katılmasını sağlamak için yasalar getirmesiyle değişti.

Güvenlik endişeleri nedeniyle takma ad kullanmayı tercih eden Nahide, Taleban’ın yeni kısıtlamalarına uymanın, "çoğu kadın ailesinin ekmek teknesi olması ve dışarıda çalışma zorunluluğu" nedeniyle zor olacağını dile getirdi.

Afgan hükümetine göre, memurların yaklaşık yüzde 30'u Taleban yönetimi sırasında evlerinin dışında çalışmalarına izin verilmeyen kadınlardan oluşuyor.

Geçen yıl, ABD ile yaptığı barış anlaşmasının ardından, Taleban liderliği başlangıçta bu yeni durumun farkına vardı ve politikalarını değiştirmeye açık olduğunun ipuçlarını verdi. Örgüt liderleri haber ajanslarına ve yazılı basına bu yönde röportajlar verdi.

Ancak bu yıl başlattıkları bahar taarruzunda, Taleban'ın eylemleri aksini gösterdi.

ABD ve NATO'nun kalan askerlerini çekmeye başladığı Mayıs'tan bu yana Taleban, Afganistan'ın 400'den fazla bölgesinden yaklaşık 100'ü hükümet müttefiki güçlerden ele geçirdi. Afgan yetkililer kayıp bölgeleri geri alma sözü verdiler.

Militanların misilleme korkusu nedeniyle adının gizli tutulmasını isteyen bir başka Belh sakini, Taleban geçen ay yaşadıkları ilçeyi kontrole geldiğinde, “berberlere sakal kesmeme veya kısaltmama emri verildiğini" söyledi.

Amerika’nın Sesi’ne konuşan Belh sakini, "Daha fazla kısıtlama getirmeleri mümkün. Bazı camilerde, Cuma vaazları sırasında mollalar Şeriat yasasının uygulanması gerektiğini söylüyor" dedi.

Son zamanlarda Taleban kontroluna giren Tahar, Bedahşan ve Kunduz vilayetlerinin birçok ilçesindeki yerel haberlerde, Taleban'ın kadınlara benzer kısıtlamalar koyduğu ve erkekleri sakal bırakmaya zorladığı iddia edildi.

ABD'nin Kabil Büyükelçi Vekili Ross Wilson 7 Temmuz’da paylaştığı bir Twitter mesajında, Taleban'ın artan şiddetinin insan haklarını ihlal ettiği konusunda uyardı ve "bu ülke vatandaşlarının desteklemediği bir sistemin dayatılacağı" korkularını tetiklediğini belirtti.

Katar'ın başkenti Doha'da geçen Eylül ayında başlayan Afgan içi barış görüşmelerinde herhangi bir ilerleme bildirilmemiş olsa da Wilson, Taleban'ı "iyi niyet ve gerçek bir iradeyle" müzakere etmeye çağırdı. Uzun çıkmazı kırmak için bir Taleban heyeti ve bir grup Afgan siyasetçi 7 Temmuz’da Tahran'da bir araya geldiler. Ortak bildiride, her iki taraf da "barışçıl bir çözüm aranması" konusunda anlaştı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) Asya'daki kadın hakları konusunda kıdemli araştırmacısı Heather Barr, Taleban'ın kadınlara ve medyaya son zamanlardaki baskıları hakkındaki haberlerin “pek şaşırtıcı olmadığını”, HRW çalışmalarının “Taleban'ın politikalarının 2001’dekinden eskisinden çok da farklı olmadığını” ortaya koyduğunu söyledi.

Barr, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, bunun "insan hakları için gerçekten çok endişe verici" olduğunu ve "bu taciz edici tutumların bir kısmının, Taleban’ın giderek daha fazla bölgenin kontrolunu ele geçirme konusunda başarılı hissetmesi nedeniyle yoğunlaştığını" kaydetti.

İzleme grubu geçen yıl yayınladığı bir raporda, Taleban'ın, en azından liderlik düzeyinde, kendisini sert görüşlerinde reform yapmış gibi göstermesine rağmen, militanların ağır kısıtlamaları uygulamaya devam ettiğini bildiriyordu.

Bu değerlendirmeye, Nebraska Üniversitesi Afganistan Araştırmaları Merkezi direktörü Sher Jan Ahmadzai de katılıyor.

Ahmadzai, Taleban’ın kontrol ettiği bölgelerde yerel halka davranışlarını değiştirdiği yönündeki iddialarını doğrulayacak hiçbir kanıt olmadığını söyledi.

Ahmadzai, Taleban kontrolundaki bölgelerden gelen haberlerin, militanların halkı kendilerini beslemeye ve kadınları eşleri veya ailelerinden akrabaları olmadan evlerinden çıkmamaya zorladığını da sözlerine ekledi.

Ahmadzai, "Taleban'ın ele geçirdiği bölgelerden özgürce haber yapılmasına izin verilmediği için bu tür gönderileri bağımsız kuruluşlar tarafından doğrulamak zor" dedi.

Yerel gazetecilere göre, Belh bölgesindeki tek FM radyo istasyonu olan Nevbahar, militanlar geçen ay bölgeye girdiğinde müzik yerine Taleban'ın ilahilerini ve hükümet karşıtı mesajlarını yayınlamak zorunda kaldı.

Mezar-ı Şerif’te gazetecilik yapan Abdul Aziz Danishjo, Taleban'ın Nevbahar editörünü ve diğer personeli radyo istasyonuna gitmeye ve kendi istediklerini yayınlamaya zorladığını söyleyerek, “Bu ifade özgürlüğüne aykırı” dedi.

Yerel medya gözlemcisi Nai, Taleban'ın kısıtlamaları ve devam eden çatışmalar nedeniyle Afganistan'ın kuzey vilayetlerinde yaklaşık 20 radyo istasyonunun yayınını durdurduğunu bildirdi.

Bazı yerel gazeteciler, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) listesinde 180 ülke arasında 122. sırada yer alan Afganistan'daki Taleban baskısını, gazeteciliğe büyük bir darbe olarak görüyor.

Belh eyaletinde gazetecilik yapan Muhammed Yakub, artan şiddet ve Taleban kısıtlamalarının Afganistan'ın birçok bölgesinin dünyanın geri kalanıyla iletişimini keseceği anlamına geldiğini ve insan hakları ihlallerini izlemeyi zorlaştıracağını söyledi.

Yakub, Taleban ve hükümetin medya yasalarına uyması gerektiğini söyledi; savaşan tarafların kendi kontrolları altındaki bölgelerdeki yerel radyo istasyonlarına görüşlerini dayatmamaları gerektiğini belirtti.

RSF, Taleban ile Afgan hükümeti arasındaki barış görüşmelerine rağmen gazetecilere ve medya kuruluşlarına şiddetin “önemli ölçüde” arttığını iddia ediyor.

XS
SM
MD
LG