Erişilebilirlik

Suriyeli Mülteciler için Hala En Büyük Sorunlar İletişim ve Uyum 


Suriyeli Mülteciler için Hala En Büyük Sorunlar İletişim ve Uyum
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:05:11 0:00

Suriyeli Mülteciler için Hala En Büyük Sorunlar İletişim ve Uyum

Yaklaşık 4 milyon Suriyeli’ye ev sahipliği yapan Türkiye’de barınmadan, sağlığa; eğitimden, güvenliğe birçok ihtiyaç karşılanırken, iletişim ve uyum problemi hala önde gelen sorunlar arasında.

2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaş sonrası binlerce Suriyeli yaşamını yitirirken, binlercesi ise ülkelerini terk ederek başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Savaşın Suriyeliler üzerindeki etkisi, can ve mal kayıplarıyla ile sınırlı kalmıyor, uyum problemi de önemli sorunlar arasında yer alıyor.

Türkiye’deki en büyük Suriyeli nüfusu barındıran Gaziantep'te Suriyeli göçmenlerin uyum sürecinde sivil iletişim ve koordinasyon sorunlarının tartışıldığı bir toplantı yapıldı.

Toplantıda Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, üniversite çatısı altında hem Gaziantep’te hem de Suriye’de yapılan çalışmaları örnek göstererek “Suriye krizinde en fazla inisiyatif alan üniversiteyiz” derken, toplantının diğer katılımcıları ise sorunun sağlık konusunda olmadığını belirtti ve şikayetlerini “Hangi konumda olduğumuz belli değil, seyahat özgürlüğümüz yok, öğretmen öğretmen olarak görülmüyor, plakalar ayrıştırıcı, Suriye’ye gidenlerden dönmemeleri için imza alınıyor, medya nefret dili kullanıyor” şeklinde dile getirdi.

Uyum sorunu masaya yatırıldı

İçişleri Bakanlığı desteği ile Bilgi Eğitim Kültür Araştırma Merkezi (BEKAM) ve Gaziantep Üniversitesi ortaklığında düzenlenen toplantıya Türk ve Suriyeli sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra Gaziantep Üniversitesi Rektörü ile öğretim üyeleri, gazeteciler ve aktivistler katıldı.

İki oturum şeklinde düzenlenen toplantıda 2011 yılında başlayan savaş sonrası Suriyeli göçmenlerin Türkiye ile Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatları’nın yapıldığı bölgelerde yaşanması muhtemel iletişim, uyum ve koordinasyon sorunlarının giderilmesi için çözüm önerileri masaya yatırıldı.

Toplantı sonrası Güneyin Sesi Gazetesi’ne konuşan Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür toplantının çok verimli geçtiğini belirterek "Tarafların aynı masada oturup sorunları konuşması, krizle ilgili çözüm bulma açısından çok önemli’’ dedi.

Yapılan toplantıların devam edeceğine vurgu yapan Rektör Ali Gür, bu toplantılara katılımın sadece STK’lar boyutunda kalmaması gerektiğini belirterek “Gaziantep Üniversitesi Akademisi çatısı altında gerek Suriyeli gerekse Türkiyeli sivil toplum kuruluşları taraflarını bir masada oturup, bu masada karşılıklı olarak talepler, sorunlar ve çözüm önerilerini konuştuk. Bu çok önemli çünkü tarafların önce birbirleriyle konuşmaları gerekiyor. Birbirlerini dinleyip anlamaları gerekiyor. Bu açıdan ben bu toplantıyı çok anlamlı buluyorum. Tabii ki Gaziantep Üniversitesi gibi büyük bir üniversitenin ana çatısı altında bunun organize edilmesi de ayrıca hem güvenlik açısından hem de akademiye yapacağı katkı açısından çok önemli. Umuyoruz ki bu çalışmalar sadece STK’lar boyutunda kalmaz. Karşılıklı akademik olarak da dünyaya doğru algılar üretmek boyutundan güzel çalışmalar yapılır. Bu çalışmaların devamını istiyor bundan sonraki toplantılarda daha aktif katılım bekliyoruz’’ ifadelerini kullandı.

"Suriye krizinde en fazla inisiyatif alan üniversiteyiz"

2011 yılında Suriye krizi başladığı günden beri Gaziantep Üniversitesinin dünyada en fazla inisiyatif alan üniversite olduğunu belirten Rektör Gür, “Bir taraftan İngilizce, Türkçe ve Arapça olmak üzere 3 dilli eğitime Suriyelileri katarken, aynı zamanda kendi güvenlikli bölge alanlarında Suriye tarafında da herhangi bir eğitime ulaşamayan gençlere de yükseköğretim kapılarını açtık. Bu vesileyle bir taraftan Cerablus’ta Meslek Yüksekokulu, Azez’de İslami İlimler Fakültesi, El Bap’ ta İktisat Bilimleri Fakültesi, Afrin’de de öğretmenlerimizi yetiştirmek üzere Eğitim Fakültesi açtık. Bu tabii ki Türkiye açısından da çok yeni bir deneyimdi, ancak bu deneyimin üstesinden Gaziantep üniversitesi gibi köklü bir üniversite gelebilirdi ve umuyoruz ki burada sağladığımız başarılarla yeni fakülteler de bu işin içerisine eklenecek. Ve orada bir tek gencimiiz bile eğitimsiz, yüksek öğretimsiz bırakmama hedefine ulaşmış olacağız’’ diye konuştu.

“Hangi konumda olduğumuz belli değil, seyahat özgürlüğümüz yok”

Türk ve Suriyeli STK’ların bir araya gelerek sıkıntılarını ve sorunlarını konuşmaları açısından bu tür toplantıları çok değerli bulduğuna dikkat çeken Minber Şam Derneği Başkanı Ali Bekir “Bu toplantılarda konuşulan sorunlara çözüm bularak yetkili makamlara bu çözümlerin ulaştırılmasını istiyoruz. Çünkü böylelikle halkların birbiriyle entegrasyonu daha hızlı ve kolay olacaktır. Şunu biz çok iyi biliyoruz ki, mültecilerle ilgili kanun yeni bir kanundur. 2013’te Uluslararası Koruma Kanunu adında bir kanun çıktı. Bu doğrultuda Suriye’ye yönelik ‘Geçici Koruma Kanunu’ olduğunu biliyoruz. Bunların uygulanması çok yeni. Bazı eksikler var. Özellikle geçmiş yıllarda Suriyeliler’in birçoğu hangi konumda olduklarını bilmiyorlardı. Bazıları misafir olduklarını, bazıları muhacir, bazıları mülteci olduklarını söylüyordu. Ama aslında bu Suriyeliler Türkiye’ye geldikten 2-3 yıl sonra bu kanun çıktı ve birtakım koruma mekanizmaları çalıştı. Mesela tüm Suriyelilerin tespiti, sağlık alanında herhangi bir eksiklik olmadığı. Geçici koruma altında olan herhangi bir Suriyeli, hastaneye, sağlık ocağına gidip muayene olup, gerekli tedavisini olabiliyor. Ama iş ve çalışma izni almak zor. Mesela 4 milyona yakın Suriyeli var ama hala eski kanun uygulanıyor. Çalışma hakkı ile ilgili kolaylık sağlanması lazım. Bir diğer sorun, Sureliler’in seyahat özgürlüğüyle ilgili. İller arasında dolaşımın daha rahat ve kolay olması gerekiyor. Mesela İstanbul’a izin alamıyor, Hatay’a İzmir’e zorlukla alıyor’’ ifadelerini kullandı.

“Öğretmen, öğretmen olarak görülmüyor, plakalar ayrıştırıcı, Suriye’ye gidenlerden dönmemeleri için imza alınıyor, medya nefret dili kullanıyor’’

Öte yandan her meslek ve kesimden geniş katılımın olduğu toplantıda katılımcıların söz alarak bir dizi uyum ve entegrasyon sorununu dile getirdi. Bu sorunlar şu şekilde ifade edildi:

“Suriyeli öğretmenler öğretmen olarak görülmüyor, para karşılığı iş yapan biri olarak görülüyor.”

“Suriyeli araçların plakaları bile farklı, ayrıştırıcı bir sistem uygulanıyor.”

“Türkiye'den giden Suriyeliler’e geri dönmeyecek diye kağıt imzalatılıyor. Belki o giden Suriyeli ticaret anlamında Türkiye'ye faydalı olabilecek durumlar doğuracak.”

“Bu bölge milliyetçilikten çok sıkıntılar yaşadı. Kürt, Türk ve Arap milliyetçiliği bizim hep geri kalmamıza neden oldu. STK'lar bu anlamda kendilerini geliştirerek ortak noktalar oluşturulmalı. Böyle toplantılar arttırılarak gelecek için çözümler üretilmeli.”

“Kentte insanlar arasında bir sorun yaşandığı zaman medya bu olayı Suriyeli ve Türkler arasında yaşanan bir problem gibi servis etmemeli. Bu halkları birbirine düşman ederek daha büyük sorunlara yol açar.”

“Nefret söylemi, doğru olmayan bilgiler üzerine kuruludur. Suriyeli vatandaşların Türk kaynaklarından faydalandıkları iddia edilerek, bunun üzerinden bir nefret söylemi geliştiriliyor. Bu tür durumlara sadece devlet organlarının resmi açıklamaları yetmez. Biz STK temsilcileri olarak da bu tür nefret söylemlerinin ortadan kaldırılması için Suriyeli ve Türkler olarak resim, şiir sanat çalışmaları yapmalıyız. Bu anlamda bu kültürel toplantıların geliştirilmesi ve daha kolay yapılması gerekiyor.”

“Suriyeliler Türkiye’de istikrarsız yaşıyorlar. Türk medyası bu konuda yükümlülüklerini, sorumluluklarını yeterince yerine getirmediği için böyle şeyler yaşanıyor. Örneğin şimdiye kadar bizim kiralarımızı bile Türk devletinin ödediği biliniyor. Buradan mal almamıza izin verilmiyor. Burada bütün zamanımızı çocuklarımızı nasıl geçindirebiliriz, nasıl oturum alabiliriz diye düşünerek geçiriyoruz. Ülkemize dönebilmek için rejime binlerce dolar para ödüyoruz, o paralar da bomba olarak oradaki kardeşlerimizin üzerine yağıyor.”

“Projelerin hepsinde uyum ve entegrasyon sürecinde belediyelerin yaptığı şeyler fayda sağlamsı umulan kesimden uzak şekilde yapıldı. Bu toplantı çok faydalı, çünkü problemleri çözmek için insanları dinlemek lazım. Dışişleri Bakanlığı’ndaki bir sorumlu şunu söyledi: ‘Bir hafta Suriye'nin kuzeyine giden insan bilirkişi olarak kabul ediliyor.’ Suriye'yi bilen kişiler bilirkişi olarak kabul edilmeli. Problemleri doğru bir şekilde anlamalıyız. Bu problemi çözmek için problemin özüne bakmalıyız. Suriyeliler’in yaşadığı bir başka problem de kamplar. Orada insan insanlığını kaybediyor. Bu problemin hem bugün hem de gelecekte olumsuz etkileri olacaktır.’’

XS
SM
MD
LG