Erişilebilirlik

'Sincar'da Azınlıklar Ciddi Tehdit Altında'


'Sincar'da Azınlıklar Ciddi Tehdit Altında'
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:07:37 0:00

Dünyada birçok bölgede mülteci krizi yaşanıyor. Suriye'den sonra Irak’ta da IŞİD’in ilerlemesinin yolaçtığı insani dram çok ciddi kaygı yaratıyor. Hülya Polat İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Mülteci Programı Direktörü Bill Frelick’le konuştu

Hülya Polat: İnsan Hakları İzleme Örgütü Mülteci Programı Direktörü Bill Frelick stüdyomuzda. Suriyeli mülteci krizi yaklaşık dört yıldır devam eden bir olay. Suriye’de çatışmalar sürüyor. IŞİD terörü Suriye’den sonra Irak’ı da içine aldı. Amerika da IŞİD’e karşı hava operasyonu düzenledi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne göre İslam Devleti IŞİD örgütü hem Suriye, hem Irak, hem de Türkiye dahil bütün bölge ülkeleri için ciddi bir tehdit. Önce, Suriyeli mülteciler konusunda ne gibi gelişmeler oldu?

Bill Frelick: Sizin de söylediğiniz gibi, bu süregelen bir durum olduğu için birkaç yıldır mülteci kamplarında yaşayan Suriyeliler’in hayatlarına devam edebilmelerini sağlama çabası devam ediyor. Sadece kamplarda değil sığınmacıları barındıran ülkelerdeki gerginlikler artıyor, hoşgörü azalıyor. 2 milyon 900 bin Suriyeli mülteciden söz ediyoruz. Bu çok büyük bir sayı. Bunun en az iki katı da yerlerinden olmuş, evlerini terketmek zorunda kalmış kişiler. Yardım ulaştırma çalışmaları devam ediyor. Buarada sınırlardaki yığılmalar kaygı uyandırıyor. Sınıra gidenlerin şiddet ve çatışmalar yüzünden sığınma hakkı istemek için başla ülkelere geçmeleri de çok zorlaştı. Bazı ülkeler sığınmacı akınından çok fazla etkilendi. Bunların başında Lübnan geliyor çünkü çatışmalar Lübnan’a da sıçramış durumda. IŞİD’in saldırıları yüzünden Lübnan’da yerlerinden olmuş kişiler sorunuyla karşı karşıyayız. Bu durumun daha da kötüleşeceğinden kaygılıyız. Avrupa’nın ve diğer ülkelerin sığınmacılara ve onları barındıran devletlere destek ve yardım sağlamakta zayıf kaldığı bir gerçek. Bu sorun giderilmiş değil. Birleşmiş Milletler 1 milyar 200 milyon dolar yardım çağrısında bulundu, şu ana kadar bunun %39’u sağlandı. Komşu ülkeler, Türkiye, Ürdün, özellikle de Lübnan ve Irak bu büyük yükün altında eziliyor.Dünya ülkeleri bu yükü ne yazık paylaşmıyor.

Hülya Polat: Kamplardaki mültecilere yardım ne ölçüde ulaşıyor? Yeterli mi?

Bill Frelick: Suriye’de kamplardaki ihtiyaçlar mümkün olduğunca karşılanıyor. Ancak çatışmalar yüzünden belli bir bölgede mahsur kalmış olanların durumu çok daha zor. Hem güvenlik açısından hem de yardım ulaşmadığı için. Sınırlarda da sıkışıp kalanlar çok zor durumda. Şunu da akıldan çıkarmamak gerek. Komşu ülkelere sığınanların çoğu kamplarda yaşamıyor, bu ülkelerdeki yakınlarının yanına yerleşiyor. Örneğin Türkiye’de 22 kamp var, herbirinde 20 bin sığınmacı kaldığı tahmin ediliyor. Kayıtlı sığınmacı sayısıysa 800 binin üstünde, hatta bazı rakamlara göre 1 milyonu geçmiş durumda. Bu yüzden de kentsel alanlara giden mültecilerle yerel halk arasında gerginlik artıyor. İstanbul Valisi kentteki Suriyeli sığınmacıları, ki sayıları 7 binin üstünde ve global açıdan çok büyük bir rakam değil, kamplara yerleştirmeyi planladıklarını açıkladı. İş bulma konusunda rakip olarak görülmemeleri ve daha iyi kontrol altında tutulabilmeleri için. Aslında sığınmacıların çok büyük bölümü güneydoğuda, sınıra yakın yerlerde ve bu bölgelerde huzursuzluk yaşandığı oluyor.

Hülya Polat: Mültecilerle ilgili en büyük kaygısı ne İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün? Kamplarda ve kampların dışında yaşayanlar açısından?

Bill Frelick: İnsan hakları açısından baktığımız zaman bir kere hareket yetenekleri sınırlı ya da hiç yok. Uzun dönemli düşündüğünüz zaman binlerce kişinin asalak olarak yaşamaya devam etmesini kimse istemez. Elbette kampta oturmaları, hiçbir şey yapmadan verimsiz bir şekilde, kapalı bir kamp ortamında yaşamaları ideal bir durum değil. Tabii bu süreçte uluslararası toplum tarafından beslenmelerinin, giyinmelerinin de sağlanaması gerekiyor. Verimli olmalarını, kendilerini konuk eden ülke için yararlı işler yapmalarını istersiniz, doğal olarak. Suriyeli mültecilerin çoğunun, izinleri olmadığı halde çalıştıklarını biliyoruz. Bu onlara bir ölçüde esneklik kazandırıyor ki bu bence olumlu bir gelişme. Biz de komşu ülkeleri teşvik ediyoruz bu yönde adımlar atmaları için. Sığınmacıların hareket edebilmelerine, çalışabilmelerine, kendi kendilerine yeter hale gelmelerini sağlamalarına izin vermeleri konusunda.Bu hem evsahibi ülkeye yarar sağlıyor hem de sığınmacıların kendilerini iyi hissetmelerine geçimlerini sağlamalarına imkan veriyor. Becerilerini geliştirebiliyorlar ve ülkelerine geri döndükleri zaman iş bulmaları daha kolay oluyor.

Hülya Polat: Kayıtlı mülteciler genel olarak sığınma başvurusu yapıyorlar mı ve bu başvuruların incelenmesi ne kadar sürüyor?

Bill Frelick: Genel olarak evsahibi ülkeler sığınmacılara sürekli bir statü vermek istemiyorlar. Onlara geçici gözüyle bakıyor ve günün birinde ülkelerindeki durum ve koşullar düzeldiği zaman kendi istekleriyle ya geri döneceklerini ya da üçüncü bir ülkeye yerleşeceklerini umuyorlar. Ancak o kadar büyük rakamlardan söz ediyoruz ki, şu an üç milyonun üstünde, ülkeleri içinde başka yerlere sığınanların bunun iki katı olduğunu düşünürsek, Avrupa’da 32 bin sığınmacı olduğunu, Amerika’da 10-15 bin kadar bulunduğunu ve işlemlerin çok yavaş ilerlediğini unutmamak gerekir. Güvenlikle ilgili işlemler uzun sürüyor. Ayrıca üçüncü ülkeleri mülteci almaya zorlayacak bir mekanizma da yok. Bu tamamen onlara kalmış bir tercih. Üstelik şu anda dünyanın her yerinde mantar gibi hızla büyüyen bir mülteci kriziyle karşı karşıyayız. Kenya’da çok sayıda Somalili mülteci var. Tayland’da Burmalı sığınmacılar görüyoruz.Orta Afrika Cumhuriyeti’nden mültecilerle karşılaşıyoruz. Aynı şekilde Sudanlı sığınmacılar var. Baskı küresel ve birçok ülkeyi etkiliyor. Şu anda da özellikle Ortadoğu’da durum kötüleşiyor. Suriye’deki krizin Irak’ta da yaşanması ve IŞİD’in yolaçtığı çatışmalar yüzünden onbinlerce kişinin yerlerinden olması sözkonusu. Ayrıca Afganistan’daki durumun nasıl gelişeceğine bağlı olarak yeni krizler ortaya çıkması da muhtemel. Sığınma talebiyle başvuran Afganlılar olabilir. Afganistan hala dünyanın en büyük mülteci üreten ülkesi sayılıyor.

Hülya Polat: Irak’taki duruma daha yakından bakarsak, IŞİD ilerliyor ve bazı bölgeleri ele geçiriyor. Irak hükümet kuvvetleri ve peşmergelerle çatışmaya devam ediyor. Irak’taki mültecilerin veya yerinden olmuş kişilerin durumu nasıl?

Bill Frelick: Mülteci derken başka bir ülkenin sınırlarını geçen kişileri kastediyoruz. Irak’ta bundan çok ülkeleri içinde çatışmalardan kaçarak Kürt bölgesine sığınanlar görüyoruz. Özellikle Yezidiler’in ve Türkmenler’in ciddi tehlikelerle karşılaştığı Sincar bölgesinde durum kritik. Birçok kişi dağlarda mahsur kalmış durumda. Kaçamıyorlar. Çok umutsuz bir durumdalar, büyük bir tehlikeyle karşı karşıyalar. Durumu yakından izliyor, neler yapabileceğimize bakıyoruz.

Hülya Polat: Türkiye Kuzey Irak’ta 20 bin kişilik bir kamp kurmayı planlıyor, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün ya da Birleşmiş Milletler’in bu konuda yardımı sözkonusu mu?

Bill Frelick: Biliyorsunuz biz bir yardım kuruluşu değiliz, insan hakları kuruluşuyuz. Ancak elbette durumu gözden geçirip, yerlerinden olan sığınmacılarla görüşüp başlarından geçeni kaydedebilir, ihtiyaçları hakkında bilgi alabiliriz. Kuşkusuz bu noktada mültecilere ya da yerlerinden olmuş kişilere yapılacak her türlü yardımı destekliyoruz. Hayatları tehlikede olanların kaçmalarına, kurtulmalarına yardımcı olacak her adımı memnunlukla karşılıyoruz. Türkiye’nin ve Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin onlara yardımcı olacağına inanıyor ve bunu bekliyoruz.

XS
SM
MD
LG