Ortadoğu’da devam eden çatışmaların toplumun en kırılgan üyeleri çocuklar üzerindeki etkileri son derece olumsuz. Suriye’de iç savaş yedinci yılına girerken ve Irak’ta IŞİD’den temizlenen bölgeler hala istikrara kavuşmamışken mülteci kamplarındaki milyonlarca çocuk hayatlarının ilk yıllarını savaşın zor sonuçlarıyla başetmeye çalışarak geçiriyor.
Popüler çocuk programı “Susam Sokağı, Susam Atölyesi”nin Amerikalı kar amacı gütmeyen yapımcısı, sevilen kuklalarını bu ülkelerdeki çocukları güldürmek ve savaştan etkilenen çocukları iyileştirmek için kullanacağını açıkladı.
Susam Atölyesi’nin Uluslararası Toplumsal Etki Projesi Başkanı Shari Rosenfeld, Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtladı. Rosenfeld, travma ve çatışmayla mücadele eden çocuklarla ailelerine yardım etmek için erken eğitim sağlamak amacıyla Uluslararası Kurtarma Komitesi’yle birlikte çalıştığını söyledi.
Rosenfeld “Bunu iki şekilde yapacağız: En kırılgan durumdaki 1,5 milyon çocuk için doğrudan, kişisel hizmet vereceğiz. Ayrıca Irak, Ürdün, Lübnan ve Suriye’de 9,4 milyon çocuğa erişecek yeni bir eğitim yayını yapacağız” dedi.
Aralık 2017’de MacArthur Derneği’nin 100&Change programı, Susam Atölyesi’ne ve Uluslararası Kurtarma Komitesi’ne projeyi gerçekleştirmelerine destek olmak için 100 milyon dolar verdi.
Rosenfeld, projenin okuma, yabancı diller, matematik ve toplumsal beceriler konularında eğitim ve mesaj içeren, Susam Sokağı’nın yerel bir versiyonu olacağını belirtti.
Karakterler yerlileştirilecek
Projede Elmo, Minik Kuş ve Kurabiye Canavarı gibi popüler karakter isimleri kullanılmayacak; bunların yerine Arapça ve Kürtçe konuşacak kuklalara yerel isimler verilecek.
Rosenfeld ayrıca içeriğe sadece yerel televizyonlardan değil, WhatsApp gibi dijital platformlardan da erişilebileceğini söyledi.
Program ayrıca çocukları ve aileleri oyun temelli malzemelerle donatılmış eğitim merkezlerinde doğrudan destekleyecek. Eğitimli çalışanlar ev ziyaretleri yapacak ve 800 bin kadar bakıcıya üç yaşına kadar çocuklarda toksik stresin etkilerini azaltmak için eğitim verecek.
Toksik stresin etkileri
Bir çocuğun beyin gelişimi uzun süreli felaketlerin etkisinde kalırsa toksik strese yol açıyor; bu da kendine zarar verme, intihar girişimi ve saldırgan tavırlar gibi sorunları beraberinde getiriyor.
Çocukları Koruma grubu, geçen yıl savaştan etkilenen milyonlarca Suriyeli çocuğun toksik stress yaşadığını ve bu nedenle kalıcı zarar görmeden acil yardıma ihtiyaç duyduklarını bildirmişti.
Birleşmiş Milletler Çocuk Dairesi UNICEF, 1,75 milyon Suriyeli çocuğun okula gidemediğini ve 2,6 milyon Suriyeli çocuğun güvenlikleri için mülteci olarak ya da kaçarak yaşadıklarını tahmin ediyor.
UNICEF’e göre komşu Irak’ta 1 milyonun üzerinde çocuk yer değiştirmek zorunda kaldı ve 4 milyon çocuk IŞİD’le yapılan savaş sonucunda desteğe ihtiyaç duyuyor.
IŞİD’in eğittiği çocuklar kaygı yaratıyor
Iraklı yetkililer özellikle IŞİD taraından eğitilen çocuklarla ilgili kaygılarını dile getiriyor.
Irak terörle mücadele birimleri, IŞİD etkisinde kalan ve beyni yıkanan 2 bin çocuğun terapiye ihtiyacı olduğunu kaydetti.
İnsan hakları örgütleri şiddetten etkilenen çocukların büyük kısmının doğru dürüst bir eğitim ve rehabilitasyon almadığını kaydediyor.
Uluslararası Kurtarma Komitesi’ne göre, insani yardıma harcanan milyarlarca doların yalnızca yüzde ikisi eğitim ve çocuk gelişimine ayrılıyor.
Susam Atölyesi’nin yapımcısı Rosenfeld, projenin karşılıklı saygı ve anlayış, çeşitlilik, kapsayıcı olma ve cinsiyet eşitliği gibi hassas konulara değinerek şiddet ve aşırıcılığa maruz kalmış çocukların ihtiyaçlarını karşılayacağını kaydediyor.
Eğer program bu hedefleri gerçekleştirmede başarılı olursa proje başka krizlerle mücadele etmek için de genişletilecek.
Kızların güçlendirilmesi hedefleniyor
Susam Atölyesi Afganistan, Nijerya, Filistin, İsrail ve Kosova gibi savaş ve çatışmalardan etkilenen birçok bölgede yerel projeler yürüttü.
Taleban gibi aşırıcı gruplar nedeniyle kadın haklarının sert kısıtlamalara maruz kaldığı Afganistan’ın kırsal bölgelerinde Susam Sokağı’nın yerel versiyonu kızların güçlendirilmesini hedefliyor.
Program Zari adlı hicab giyen bir rol modele yer veriyor. Zari, okula gitmeyi çok seven ve gelecek için büyük hayalleri olan 6 yaşında bir kız çocuğu.
Programı izleyen çocuklar, kızların ve erkeklerin aynı işleri yapabileceğine programı izlemeyen akranlarından yüzde 29 daha fazla inanıyor.
Diğer bir değerlendirmeye göre, programı izleyen İsrail ve Filistinli çocuklar başkalarının bakış açısına saygı duymaya ve bir sorunu çözmek için diyalog kurulması gerektiğine inanmaya daha yatkın.
Bazı uzmanlar çocuklara eğitim ve hoşgörü mesajı vererek programın ayrıca etkin bir terörle mücadele yöntemi olduğunu kaydediyor.
Susam Sokağı Boko Haram’a karşı
Susam Sokağı’nın Nijerya versiyonu üzerine araştırma yapan Washington’daki Amerikan Üniversitesi’nden Naomi Moland, programın yapımcılarının Nijerya’da dolaylı yoldan Boko Haram örgütüyle mücadele etmeye çalıştıklarını söylüyor.
İsmi “yabancı eğitim yasak” anlamına gelen örgüt, bugüne kadar seküler okullara giden yüzlerce kız çocuğunu kaçırdı.
Moland, “Cinsiyet eşitliğinin ötesinde özellikle Boko Haram’ın aktif olduğu bölgelerde kızlar okula gitmeli demek bile terörle mücadele mesajı olarak algılanıyor, çünkü Boko Haram buna karşı savaşıyor” diyor.
Bu ülkelerde Susam Meydanı adıyla yayınlanan yerelleştirilmiş programın yaratıcıları Boko Haram tarafından hedef alınmaktan ya da programın boykot edilmesinden korkuyor.
Moland’a göre programın yapımcıları “Nijerya’nın kuzeyinde eğer tek bir şeyi yanlış yaparsak kimse programı izlemez çünkü aşırıcı bir imam programın din açısından caiz olmadığını söyleyebilir” diyorlar.
Yakında çıkacak Minik Kuş Terörle Mücadele Edebilir mi? Nijerya’da Bir Yumuşak Güç Olarak Çocuk Televizyonu adlı kitabında Moland, programın yaratıcılarının yüzleştiği zorlukları anlatıyor. Bunların başında ayrılık ve stereotip yaratmadan çeşitliliğin güzelliğini aşılamak ve çocukların gerçekliğini yansıtabilmek için programı yerelleştirmek geliyor.
Moland’a göre Suriyeli mülteciler için yapılacak programın çocuklara gerçeklik hissi verebilmesi için travma ve yer değiştirme deneyimini içermesi; aynı zamanda da onlara bazı şeylerin değişebileceği ve kendileri gibi olmayan insanlarla anlaşabilecekleri konusunda umut vermesi gerekiyor. Bu da programı yapanların yüzleştiği zorluklardan bir diğeri.