Türkiye, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı saldırı için “kabul edilemez, uluslararası hukukun açık ihlali’’ dedi; açıklamada “askeri operasyon’’ ifadesini kullandı. Ukrayna ise Rusya’nın saldırısının başlamasının ardından Türkiye’den Karadeniz’i Rus gemilerine kapatmasını talep etti.
Ukrayna ile silahlı insansız hava araçları satışı üzerinden savunma ilişkisi olan, aynı zamanda Rusya’yla da ticari ve siyasi ilişkileri bulunan Türkiye’nin denge arayışı Washington’daki uzmanların da gündeminde. Analistler önümüzdeki süreçte NATO üyesi olarak Türkiye’den beklentilerin artacağı ve Ankara’nın bazı seçimler yapmak sorunda kalacağı görüşünde birleşiyor.
NATO üyesi olan ve Karadeniz’de hem Rusya hem de Ukrayna’yla kıyıdaş olan Türkiye’nin duruşu merkezi başkent Washington’da bulunan Alman Marshall Fonu’nun (GMF) düzenlediği panelde ele alındı.
Rusya uzmanı Maryna Varotnyuk, “Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edildiği 2014 yılından sonra Türkiye, Moskova’ya karşı caydırma politikasını geliştirmeye çalıştı ve bunu geliştirilen stratejik ortaklık ve Rusya’nın bölge mimarisindeki önemli rolünü de gözeten bir yaklaşımla tamamladı. Gelinen noktada Türkiye çok da kolay olmayan seçimler yapmak zorunda kalabilir” diyor.
Ukrayna’nın talebi ve Montrö Sözleşmesi
Türkiye uzmanı Galip Dalay, Rusya’nın Ukrayna saldırısını başlatmasının ardından Ankara’nın yaptığı açıklamayı ve aldığı tavrı değerlendirdi.
Galip Dalay, Türkiye’nin krizin ne kadar uzun süreceğine ve Batı ülkelerinin duruşuna bağlı olarak pozisyon alacağı öngörüsünde bulundu.
Dalay, “Ankara’dan gelen açıklamalarda kullanılan ifadeler Türkiye’nin bu konudaki duruşunu da yansıtır nitelikte. Türkiye bir taraftan Rusya’nın iki ayrılıkçı bölgenin bağımsızlığını tanıma kararını reddetti, diğer yandan dikkatli bir şekilde yazılmış Dışişleri Bakanlığı açıklamasında diyalog çağrısı yaptı ve savaş sözcüğünü kullanmadı. Savaş sözcüğünün kullanılması halinde bunun Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi’ne yaklaşımı konusunda sonuçları olacak. Böyle bir durumda Türkiye’nin gemilerin geçişine boğazları tamamen kapatmasa bile sınırlama yükümlülüğü olacak’’ diye konuştu.
Ukrayna’nın Türkiye Büyükelçisi’nin boğazların Rus gemilerine kapatılması talebini hatırlatan Galip Dalay, “Bunun Türkiye yaşananları savaş olarak nitelemediği sürece yakın zamanda olacağını sanmıyorum. Türkiye’nin bunu nasıl değerlendireceği krizin ne kadar süreceğine ve daha da önemlisi batının Rusya’yla karşı karşıya gelmeye ne kadar hazır olduğuna bağlı. Türkiye kendi pozisyonu belirlemek için önemli ölçüde Batı’nın pozisyonuna bakacaktır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Rusya-Ukrayna krizindeki tavrında üç unsurun etkili olduğunu belirten Galip Dalay, “Türkiye’de derinleşen ekonomik bir kriz var. Ukrayna ve Rusya turizmin yüzde 30’unu oluşturuyor. İkinci olarak Ortadoğu ve Güney Kafkasya gibi çatışma bölgelerinde Türkiye karşılıklı bağımlılık sebebiyle Rusya’ya çok fazla maruz kalıyor. Üçüncü olarak da bu kriz Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinin krizde olduğu bir döneme denk geliyor.” görüşünü paylaştı.
''Türkiye NATO üyesi olarak yeni döneme uyum sağlamak zorunda kalacak”
Alman Marshall Fonu (GMF) uzmanlarından Liana Fix bundan sonraki aşamalarda Türkiye’nin yeni döneme uyum sağlamak zorunda kalacağını söyledi.
Fix, “Önümüzdeki dönemde elbette bir NATO-Rusya savaşı görmeyeceğiz ancak NATO-Rusya-Avrupa düzleminde gerilimin daha da yükseldiği krizler göreceğiz. Örneğin füze sistemlerinin konumlandırılması gibi konularda. Bunun yanısıra karşılıklı yaptırımlarla sürekli bir ekonomik çatışma durumu veya Avrupa’nın yaptırımlarına misilleme olarak siber saldırılar, şantajlar olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye kendini nasıl konumlandıracak?
Rusya’nın Ukrayna saldırısının başlamasının ardından sahadan gelen haberlerin, Ukrayna’nın Türk yapımı insansız hava araçlarını kullandığına işaret ettiğini söyleyen Liana Fix, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya saldırıyı açıkladığı konuşmasında kullandığı “Çatışmaya müdahil olmaya çalışanlar hiç görmedikleri sonuçlarla karşılaşır” ifadesini anımsattı.
GMF uzmanı, “Bölgeden gelen haberlere göre Ukrayna’nın doğusunda Türk yapımı insansız hava araçları sahada kullanıldı. Ancak ileriki aşamalarda örneğin Ukrayna direnişine doğrudan silah sağlama aşamasında Türkiye kendini nasıl konumlandıracak? Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in konuşmasında çatışmaya müdahil olmaya çalışacak tüm NATO üyelerine açık bir tehdit vardı. Durum bugün gördüğümüzden daha da kötü bir hal alabilir” diye konuştu.
“Türkiye’den beklenti daha da artacak”
ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Jeff Flake sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Türkiye’nin Putin’in Ukrayna’nın doğusundaki iki ayrılıkçı bölgenin bağımsızlığını tanıma kararını reddetmesini memnuniyetle karşıladığını belirtmişti.
GMF Demokrasi Girişimleri Direktörü Jonathan Katz, Amerikalı büyükelçinin bu sözlerini hatırlatarak Türkiye’nin önemli bir NATO üyesi ve NATO misyonlarına en çok katkı yapan üçüncü ülke olduğunu belirtti.
Katz, NATO kapsamında güçlerin konumları değiştikçe Türkiye’nin daha önemli düzeyde katkı sağlayan bir ülke olması yönünde beklenti olacağını söyledi.
Jonathan Katz, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın aldığı için ABD’nin yaptırımlarına hedef olan ve F-35 programından çıkarılan Türkiye’nin F-16 talebini gündeme getirdi; “Bu sürecin hızlandırıldığı bir dönem olmasını umuyorum. İki farklı sandalyede oturmak artık uygulanabilir bir durum olmayacak. Bu kısa bir savaş olmayacak. Türkiye iki koltukta birden oturamaz. ABD’den yeni yaptırımlar geliyor ve bu kararlar müttefik ve ortaklarla birlikte alınıyor. Bu durumda Türkiye’den de daha fazla şey yapması istenecektir” dedi.