CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Ukrayna'da savaş durumu ortaya çıkması nedeniyle İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal'ı telefonla arayarak, görüş alışverişinde bulunduktan sonra TBMM'yi acil toplama çağrısı yaptı.
Kılıçdaroğlu, bugünkü Denizli programını yarıda keserek Ankara’ya dönme kararı aldı. Ankara’da, olağanüstü Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısına başkanlık edeceği açıklandı. Kılıçdaroğlu, Ankara'ya dönüşü öncesinde parlamenter sisteme dönüş sürecini birlikte yürüttüğü diğer beş muhalefet liderini telefonla arayarak Ukrayna krizini değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu, Denizli’de kanaat önderleriyle toplantısındaki konuşmasında ise, geç katılımı için özür dileyerek, “Olağanüstü gelişmeler var. Ben bu olağanüstü gelişmeleri izlemek zorundayım. Tarihin bana yüklediği böyle bir sorumluluk var. İttifakı oluşturduğumuz, kader birliği yaptığımız genel başkanlarla da konuşmak zorundaydım” açıklaması yaptı.
Muhalefet liderleriyle yaptığı görüşmeler kapsamında Kılıçdaroğlu, “Ukrayna’daki gelişmeler, Avrupa’daki gelişmeler, Türkiye’nin de bundan etkileneceğini bildiğimiz için bu görüşmelerin yapmak zorundaydım. Avrupa’nın göbeğinde nükleer güce sahip olan devletin bir başka ülkeye bir şekliyle girmiş olması, dünyanın bunu sadece seyretmiş olması hepimizin dikkatle izlemesi gereken bir tablodur. Hükümeti 2019 yılından beri uyarıyorum, hükümeti bir başka ülkeye bu kadar fazla bağımlı kılamazsınız diye. 2019-2022, ben söyledim ben dinledim. Kitap çıkardık ki tarihe not düşelim. Nükleer güce sahip bir ülke, nükleer güce sahip olmayan bir ülkeye askeri kuvvetlerini sokuyor ve bütün dünya seyrediyor. Türkiye ne yapacak? Güvenlik Zirvesi toplanıyor. TBMM'yi acilen toplayın. Ülkemiz açısından son derece stratejik bir süreci yaşıyoruz. Öyle bir noktaya geldik ki turist göndermediği zaman perişan oluyoruz, doğal gaz göndermediği zaman perişan oluyoruz. Montrö Sözleşmesi'ne Türkiye Cumhuriyeti'nin sadık kalması lazım. Birilerinin telkiniyle Montrö farklı uygulanmamalıdır. Atılacak her adımın bize faturası ağır olur. Güzel bir ülkede, beraber yaşamak varken bütün komşularımızla huzur içinde yaşamak varken böyle bir tabloyu Türkiye hak ediyor mu? Sanayicisi, esnafı, işçisi memnun değil. Ya kim memnun Allah aşkına” diye konuştu.
İyi Parti: “Ülkemize yansıması asgari düzeyde tutulmalı”
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, İyi Parti Başkanlık Divanı’nı toplayarak Karadeniz coğrafyasındaki savaş durumunu değerlendirdi.
Toplantı ardından yapılan yazılı açıklamada, AKP iktidarına “İktidarın bu kaygı verici durumun özü konusunda mevcut askeri çatışma ortamında siyasi çağrıların ötesinde yapabileceği pek bir şey bulunmadığından, ekonomimizin mevcut kırılganlığı da dikkate alınarak, öncelik krizin ülkemize olabilecek yansımalarının asgari düzeyde tutulmasına, diğer ifadeyle krizin ülkemiz açısından gündeme getireceği sıkıntıların yönetilmesine verilmelidir Günümüzdeki durum iktidarın değil ülkemizin sorunudur. Bu sorunun aşılması ise ulusal çıkarlarımızın gereği atılması gerekecek adımların istişare ve ortak akıl çerçevesinde belirlenmesi ile mümkün olabilecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu konuyu ele alacak olmasını memnuniyetle karşılıyor ve kriz yatışıncaya kadar TBMM’nin, tüm siyasi parti liderlerinin düzenli bir şekilde bilgilendirilmeleri ve gerekiyorsa bir araya getirilmeleri çağrısında bulunuyoruz” ifadeleriyle seslenildi.
Şu andaki durumu ulusal açıdan “öncelikli” değerlendirmek gerektiği de vurgulandı.
Açıklamada ayrıca “Ukrayna ve Rusya arasındaki uzlaşmazlığın bağımsız ve egemen bir devletin toprak bütünlüğünün ne ad altında olursa olsun ihlal edildiği bir noktaya gelmiş olması uluslararası hukukun ve kurallarının ihlali niteliğinde olduğu gibi Avrupa’nın güvenlik mimarisinin temel belgesi olan Helsinki Nihai Senedi ve o zamandan buyana varılmış olan diğer mutabakatların da yok sayılması demektir. Rusya’nın 'Özel Askeri Harekât' adı altında Ukrayna’nın Donbas bölgesinde yürüttüğü, Ukrayna’nın 'silahsızlandırılması' adı altında ülkenin diğer bölgelerine de yaymış olduğu bu saldırının hem Ukrayna vatandaşları hem de Ukrayna’nın altyapısı ve ekonomisi açısından yıkıcı sonuçları olması kaçınılmaz görülmektedir” denildi.
HDP: “Montrö Sözleşmesi yerine getirilmeli”
HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) da Eş Genel Başkanlar Mithat Sancar ile Pervin Buldan’ın başkanlığında Ukrayna meselesini ele almak için toplandı. HDP MYK toplantısı ardından yapılan açıklamada, AKP hükümetine “Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nden doğan tüm yetki ve sorumluluklarını hiçbir biçimde esnetmeden yerine getirme” çağrısı yapıldı.
Açıklamada, “2014 yılından bu yana Ukrayna-Rusya arasında yaşanan gerilim, bugün yaşanan gelişmelerle birlikte büyük bir savaş ve felaketin kapısını aralamıştır. Ukrayna’da olanlar sadece iki komşu ülke arasında yaşanan bir gerilim değil aynı zamanda NATO ve Rusya arasındaki egemenlik mücadelesinin son halkasıdır. Rusya’nın uluslararası hukuku ihlal ederek başlattığı askeri müdahaleyi kesin bir şekilde reddediyoruz. Rusya Hükümeti'ni, Minsk Anlaşması'na sadık kalarak askeri operasyonları durdurmaya ve müzakere kanallarını yeniden açmaya çağırıyoruz. Ukrayna Hükümeti’ni, iki blok arasında gerilimi arttıracak tutumdan vazgeçmeye çağırıyor, Rusya ile diyalog kurma girişimlerini destekliyoruz. AKP Hükümeti’ni ise Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nden doğan tüm yetki ve sorumluluklarını hiçbir biçimde esnetmeden yerine getirmeye çağırıyoruz. Sivillerin korunması ve insani trajedilerin önlenmesi için başta Birleşmiş Milletler ve AGİT olmak üzere uluslararası kurumları inisiyatif almaya çağırıyoruz” denildi.
Karamollaoğlu: Kırım'ın ilhakı neyse aynı durum
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Rusya'nın Kırım'ın illhakında olduğu gibi kabul edilemez bir hamle yaptığını vurguladı.
Karamollaoğlu, görüntülü açıklamasında, "Hakikaten dünya zor bir dönemden geçiyor. Şunu hemen ifade etmek istiyorum ki biz Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ukrayna’yı bir devlet olarak tanımamak Rusya’ya bir şey kazandırmaz. Ukrayna aslından Sovyetlerin Batı'ya açılışını sağlayan bir ülkedir. Geçmişte Ukrayna’nın, şu anda oralardan koparılmış gibi gözükür, soydaşlarımızın da aynı inancı paylaştığımız kesimlerin de yoğun yaşadığı bir ülkeydi. Biz 2014 yılında Kırım’ın ilhakı neyse, Rusya’nın şu anda Ukrayna’ya müdahalesini de aynı çerçevede mütalaa ediyoruz ve bu gelişmelerden hakikaten endişe duyuyoruz. Sadece bunu Ukrayna-Rusya gerilimi olarak görmek de ABD-Rusya çekişmesi veya AB-NATO-Rusya çekişmesi gibi değerlendirmenin de yeterli olmadığı kanaatindeyiz. Çünkü dünyada meydana gelen bütün hadiseler ister istemez dünya küçüldüğü için birbiriyle irtibatlı gözükmektedir. Arka planda mutlaka bunun başka bir yorumu ve etkisi de vardır. Bunu da göz ardı etmememiz gerekir kanaatindeyiz" dedi.