Türkiye ve Rusya cumhurbaşkanları, Suriye konusunda 2,5 saat süren görüşme hakkında yorum yapmadılar. Uzmanlar görüşmenin ana ekseninin Suriye’de PYD’ye verilen Rus desteği ve Türkiye’nin ılımlı muhalefete verdiği destek olduğunda birleşiyor. Türkiye’nin Suriye’de pozisyonunu değiştirmesinin Suudi Arabistan’ı rahatsız edeceğinde de herkes hemfikir.
Rus uçağının düşürüldüğü 24 Kasım 2015 tarihinden sonra ilk kez bir araya gelen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in en önemli gündemi kuşkusuz Suriye’ydi.
İki lider, basın toplantısı öncesi yaptıkları ikili görüşmede bu konuya değinmezken bölgesel çapta bu önemli konuyu daha sonra özel olarak görüştü. Ancak görüşme sonrası Putin ve Erdoğan görüşmenin içeriği hakkında bilgi vermedi.
Kulislerde iki lider arasındaki görüşmede Türkiye’nin Suriye’deki ılımlı İslamcılara verdiği destek, Suriye’de Kürt bölgesinin statüsü ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ınkonumunun öncelikli konular olduğu belirtiliyor.
Karagül: ‘Erdoğan-Putin görüşmesi küresel ölçekte jeopolitik sarsıntıya neden olabilir’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saint Petersburg ziyaretine eşlik eden gazetecilerden Yeni Şafak gazetesi genel yayın yönetmeni İbrahim Karagül, Erdoğan-Putin zirvesinin tarihi sonuçları olacağı görüşünde. Rus uçağının düşürülmesinin ardından “Rusya ve İran’ın Türkiye’yi boğma stratejisi uyguladığını, Türkiye'nin bugün, bütün riskleri göğüsleyerek, Kabe'yi savunma noktasında durduğunu” yazan Karagül, Ankara-Moskova hattında esen sıcak rüzgarların Avrupa Birliği ve Amerika’da olumsuz sonuçlar doğuracağı iddiasında.
“AB ve ABD'nin hali Gülen'den bile beter şu an. Erdoğan-Putin zirvesi ve Petersburg kararları bölgede ve küresel ölçekte jeopolitik sarsıntıya, güç haritasının değişmesine neden olabilir. ABD ve AB, 15 Temmuz saldırısının arkasında yer alarak Türkiye'nin güvenini ebediyen kaybetti. Asıl eksen kayması bundan sonra tartışılacak.”
Soli Özel: ‘Türkiye, Rusya’nın karşısına eli zayıf olarak çıktı’
İMC TV’ye konuşan Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Soli Özel, Türkiye’nin Rusya’yla yeniden ilişki kurmasının Batı’da iddia edildiği kadar büyük kaygı yaratmadığını savunuyor.
Özel, “Bu görüşmenin ardından ‘Avrupa karalar bağladı, ABD titredi’ mantığı doğru değil. Siz kendi gücünüzü abartıyor olabilirsiniz. Ben Türkiye’nin Rusya karşısına zayıf çıktığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı (Rusya resmi haber ajansı) Tass’a yaptığı açıklamada ‘Suriye'ye barışı getirme noktasında en önemli aktör birinci derecede Rusya'dır’ dedi. Hal böyle olunca ‘Rusya ben ön koşul olarak Esat’ın gitmesini Cenevre’de müzakere masasına getirmeyi uygun bulmuyorum’ dedikten sonra Rusya’yı Esat’ın gitmesine nasıl ikna edeceksiniz?” dedi.
Özel’e göre, Türkiye Rusya’nın PYD’ye verdiği desteği kesmesi karşılığında Esatlı geçişe sıcak bakabilir ama Moskova yönetiminin bunu yapması mümkün görünmüyor.
Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi, Türkiye’nin Suriye’de Rusya’nın politikalarına yaklaşmasının Suudi Arabistan ve Katar’la stratejik ilişkileri de olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiyor.
Dursunoğlu: ‘Suudi Arabistan Türkiye’nin sahadan çekilmesini istemez’
“Suriye’de Vekalet Savaşı” ve “Suriye’de Elde Var Sıfır” kitaplarının yazarı Alptekin Dursunoğlu da Türkiye’nin Suriye’de Rusya’yla yakınlaşmasının özellikle Suudi Arabistan’la ilişkilerini bozacağı görüşünde.
Dursunoğlu, “Suudi Arabistan, Türkiye’nin Suriye sahasında oyundan çekilmesini asla istemez. Hatta buna tepki gösterir. Zaten Türkiye’nin yıllarca silahlı grupları destekledikten sonra bir anda ben savaştan çekilme ihtimali yok. Belki 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni ve bir grup Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin darbeye karışmış buna bahane edebilir ama yine de Suudi Arabistan’ı ikna edemez. Ayrıca ABD’yi de unutmamak gerek. ABD her ne kadar cihatçı ya da terör örgütü diye nitelediği için doğrudan destek vermese de Türkiye ve Suudiler eliyle bu gruplara destek verilerek kurtarılmış bölge oluşturulmasını, Suriye’nin bölünmesini bir çözüm planı olarak sunabilmek için hayati görüyor” diyor.
Dursunoğlu: ‘Türkiye’nin elindeki tek koz silahlı gruplara verdiği destek’
Ydh.com sitesinin yayın yönetmeni, Türkiye’nin Esatsız bir formülde ısrar etmesinin de karşılığı olmadığı düşünüyor.
“Esat’ın gitmesini Türkiye ve Suudi Arabistan dışında savunan yok. Burada Türkiye’nin elindeki koz, Suriye’deki silahlı gruplar üzerindeki nüfuzu. Burada ‘biz silahlı gruplara verdiğimiz desteği keselim siz de PYD’ye verdiğiniz desteği kesin’den başka bir pazarlık konusu görülmüyor.”
Süheyla Demir: ‘Rusya’nın PYD’den vazgeçmesi mümkün değil’
Rusya’yı yakından takip eden gazeteci Süheyla Demir ise Amerika’nın Sesi’ne Rusya’nın PYD’den vazgeçmesinin mümkün olmadığı kanısında
Demir, “Rusya’nın uzun zamandır Suriyeli Kürtlerle kurumsallaşmış bir ilişki ağı bulunuyor. PYD’nin Moskova’daki ofisi herkesin malumu. Bu nedenle Rusya’nın Türkiye’yi mutlu etmek için bu konuda fedakarlıkta bulunmasını beklemek zor. İki konusunda Kürtler’in statüsü konusunda bir anlaşma yapmak yerine bunu anlaşmazlık haline getirmekten kaçınmayı tercih edeceklerdir” diyor.
Demir: ‘Rusya ve Türkiye Suriye’de hangi örgütlerin terörist olduğu üzerinde anlaşabilir’
Demir’e göre; iki ülke Suriye’de hangi örgütlerin terörist olduğu konusunda uzlaşacak, Türkiye Rusya’nın Suriye’deki hava saldırıları hakkındaki eleştirel pozisyonundan vazgeçecek ve Türk Hava Kuvvetleri Suriye’de sahaya dönebilecek.
“Bir daha uçak kriz benzeri bir sorunun yaşanmaması askeri işbirliğinin geçmişten daha güçlü hale geleceği kanaatindeyim. Zaten Türkiye’nin Suriye’ye dönebilmesi için Rusya’nın hava sahasını açması gerekiyor. Görüşmelere Rusya Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı’nın katılması bunun işareti gibi görünüyor.”