Erişilebilirlik

'Rusya İçin İran Değil Türkiye Daha Tercih Edilebilir Bir Aktör'


'Rusya İçin İran Değil Türkiye Daha Tercih Edilebilir Bir Aktör'
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:06:18 0:00

Kadir Has Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Profesör Mitat Çelikpala, Jamestown Vakfı’nın 11’inci terör konferansı için Washington’daydı.

Rusya’nın Ortadoğu’da artan nüfuzu konulu bir konuşma yapan Profesör Çelikpala, Suriye barış sürecinde Moskova-Ankara hattındaki yakınlaşmayı Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi.

Çelikpala, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir yıl içinde yedi defa bir araya gelmesinin nedenlerini şöyle yorumladı:

"İki lider son dönemde artan biçimde görüşüyor. Bunun en temel sebebi başta Suriye’de yaşanan gelişmelerin ardından, savaşı bitirdikten sonra özellikle, Suriye’de nasıl bir düzen kurulacak onu belirlemek ve sonrasında da muhtemelen yeni alanlarda işbirliğini genişletmek. Çünkü biliniyor ki Türkiye, İran’la birlikte Rusya’nın sahadaki Suriye meselesini çözümündeki iki büyük ortağından biriydi. Rusya’nın savaşın bittiğini en azından açıklamasından ve askerlerini çekme kararı almasından sonra artık çözüm aşamasına geçiliyor. Çözüm aşamasında da Rusya’nın başta Türkiye olmak üzere İran’la işbirliği yapması gerekecek."

Mitat Çelikpala, Türkiye’nin İran’dan daha tercih edilebilir bir aktör olduğuna dikkat çekti.

“Çünkü Türkiye yeniden yapılanmada Batılı ortakların da itiraz etmeyeceği aktörlerden biri. Dolayısıyla alanı genişletmek ve işbirliğini sağlıklı hale getirmek Astana’da başlayan süreci Soçi’de taçlandırdıktan sonra Cenevre’de de Rusya yanında en azından Türkiye’yi bulmak istiyor.Tabii burada mesele Türkiye’nin çıkarlarıyla Rusya’nın çıkarlarının aynı Türk-Amerikan çıkarlarında yaşandığı gibi farklılaşabileceği noktaya ulaşmış olmamız. Putin de burada herhalde süreci kontrol ederek bu ayrışmayı engellemeye çalışıyor.”

Çelikpala, Rusya’yla Türkiye’nin çıkarlarının özellikle YPG konusunda ayrışabileceğini de “Bu çözümde hem Amerikalılar’ın hem de Ruslar’ın özellikle savundukları DAEŞ yenildikten sonra, Rakka’nın ele geçirilmesinin ardından savaşın bittiği yönünde. Fakat Türkiye açısından bakıldığında, özellikle bu Fırat Kalkanı operasyonu sırasında da söylenmişti, Türkiye’nin tehdit algılamasının başında PKK’yla bağlantılı örgütler var. Bu örgütlerin sahadaki etkinlikleri artmış vaziyette. Türkiye’nin 800 kilometrelik sınırının yarıya yakınını bu unsurlar kontrol ediyor. Toprak olarak bakarsınız Suriye’nin yüzde 20’si bunların kontrolu altında ve hem Rusya hem ABD sahada çalışabilecekleri muhalif unsurların başında bunları görüyor. Türkiye içinse bu bir tehdit, dolayısıyla Türkiye’nin bu konuda taviz vermemesi, çözümün tıkanması ya da işbirliğinin aksaması anlamına gelebilir” sözleriyle anlattı.

Türkiye, barış görüşmelerinde Suriyeli muhalif gruplar arasında YPG/PYD yapılanmasına karşı. Putin’in bu konuda Ankara’yı memnun edecek bir yaklaşım sergilemesi de gündemde.

Mitat Çelikpala bu konuda, “Türkiye özellikle Suriye Demokratik Kongresi dediğimiz oluşumu tıkamış vaziyette. Rusya bunu Soçi’de yapmak istiyordu fakat yapamadı. Şimdi hedef Ocak ya da Şubat içinde bunu yapmak, çünkü Rusya seçimlere gidiyor. Seçimler öncesinde, Putin elbette seçilecek ama, en azından bir başarı hikayesine ihtiyacı var, bunu hızlandırmaya çalışıyor. Şimdi sorun şu; sahada muhalif unsurlar kimler olacak? İktidar konusunda uzlaşıldığı görünüyor yani Türkiye Esat yönetiminin bu grubun içinde görüşmeci olarak yer almasına koyduğu rezervi çekerek, karşılığında kendi beklentilerinin saygı görmesini bekliyor. Ama buradaki müzakerelerin devam ettiğini anlıyoruz bu son sıklaşan ziyaretler ve konuşmalardan. Söylenti, Türkiye’nin bir liste verdiği hangi isimlerin kabul edilebileceği konusunda. Tabii bu noktada özellikle muhalif unsurların, Kürt unsurların, YGP/PYD unsurlarının bunu kabullenip kabullenmemesi, Rusya’nın sahadaki etkinliğiyle ortaya çıkacak. Herhalde zemin burada anlaşılacak, kısa süre içinde bunu göreceğiz gibi geliyor” yorumunu yapıyor.

Mitat Çelikpala, Birleşmiş Milletler öncülüğünde Suriye’de çözüm için yapılan ve 2012’den bu yana sonuç alınamayan Cenevre sürecine İran’ın dahil olup olmayacağı konusunun kırılma noktası olacağını da vurguladı.

“Cenevre sürecinde en önemli nokta Amerika ve Avrupa’daki müttefiklerin sürece nasıl katılacakları meselesi. Cenevre’ye büyük bir ihtimalle, Putin’in yapmaya çalıştığı şeylerden biri bu, Astana üçlüsünü parçalanmamış, bölünmemiş bir üçlü olarak tekrar Cenevre’ye taşımak istiyor. Eğer bunu yapabilirse daha güçlü bir zeminde hareket edecek ama tabii sürece artık Amerikalılar karışacaklar Cenevre süreci başladığında ve Birleşmiş Milletler’in buradaki etkinliği rol oynamaya başlayacak. Anladığım kadarıyla Putin burada rolü Amerikalılar’a kaptırmamaya çalışıyor. Tabii Amerikalılar’ın ve Cenevre sürecinde büyük aktörlerin en önemli beklentisi ya da yaklaşımı, İran’ı dışlamak olacak. İran’ı oyunun dışında tutabilir misiniz, işte Putin’in becerisi burada oyunun içine girecek. Eğer bunu başaramazsa Astana süreci kırılacak. Yani sadece Türkiye’nin PYD’ye, YPG’ye rezervi değil Batılı ülkelerin Cenevre sürecinde İran’a yükledikleri anlam ve rol de burada belirleyici hale gelecek. Şu ana kadar Rusya biliyorsunuz aktörlerin tamamıyla görüşebilen sorunsuz biçimde, hareket alanlarını genişletebilen yani hem Astana’da hem Cenevre’de liderlik rolü yüklenebilecek tek aktör pozisyonundaydı. İşler bundan sonra karmaşıklaşacak. Dolayısıyla Astana’yı Cenevre’ye dönüştürmek mi olacak Rusya açısından baktığımızda, yoksa Amerikalılar girince Cenevre’nin Astana’yı kapsaması ve ele geçirmesi mi olacak, bunu herhalde ilk görüşmelerle görmeye başlayacağız.”

Vladimir Putin’in Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ı istediği gibi kontrol edebildiğini savunan Profesör Çelikpala, Cenevre sürecinin Rusya için bir tehdit yarattığını da belirtti.

Çelikpala, “Eğer Esat Cenevre sürecinde rol alacaksa, acaba Esat’ı da Batılı güçlere ve Birleşmiş Milletler’e kaptırabilir mi, böyle bir tehdit var. Yani dolayısıyla oyunda yük ve zorluk Rusya açısından artıyor. Çünkü sahada hava operasyonlarıyla ve İran’ı sahada kullanıp yapılan operasyonlardan şimdi yeniden yapılanmaya geçiyoruz. Tarafların farklı beklentileri ortaya çıkacak. Federal bir Suriye mi göreceğiz yoksa merkezi bir Suriye mi göreceğiz? Amerikalılar sahadan çıkmayacaklarını gösterdiler. Türkiye örneğin Amerikalılarla mı işbirliği yapmayı tercih edecek, NATO üyesi olarak Batılı müttefikleriyle mi? Tekrar İran’la mı görüşecek Rusya’yla birlikte? Bunlar Cenevre sürecini belirleyecek” dedi.

  • 16x9 Image

    Dilge Timoçin

    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler mezunu Dilge Timoçin mesleğe 2000 yılında NTV'de başladı. 2008'de Habertürk TV'ye transfer oldu, dış haber sorumlusu olarak görev yaptı. ShowTV'de dış haber editörü ve spiker olarak çalışan Timoçin, sonrasında Al Jazeera Türk'e geçti; Al Jazeera İngilizce için prodüktörlük yaptı. Dilge Timoçin VOA Türkçe'ye katılmadan önce Reuters, Deutsche Welle gibi yabancı basın kuruluşlarıyla çalışıyordu

XS
SM
MD
LG