Reuters haber ajansı, Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamaması nedeniyle Avrupa Konseyi’nden çıkarılabileceğine dikkat çekerek bu durumun Türkler'i olumsuz etkileyeceğini vurguladı.
Ajans, kısa süre önce adı Marmara Cezaevi olarak değiştirilen Silivri’deki cezaevinde 5 yıldır tutuklu bulunan işadamı Osman Kavala’nın serbest bırakılması yönündeki 2019 tarihli mahkeme kararını uygulamayan Türkiye'nin, Avrupa Konseyi'nden çıkarılmasının gündemde olması nedeniyle hak savunucularının endişeli olduğunu bildirdi.
Reuters haber ajansının haberine göre uzmanlar, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Ankara'ya karşı başlattığı ihlal prosedürünün şu ana kadar diyaloğu vurguladığını, ancak sonunda Türkiye'nin ihraç edilebileceğini veya üyeliğinin askıya alınabileceğini söylüyor.
Olası tedbirlerle ilgili olarak Reuters’ın bir sorusuna yanıt veren Avrupa Konseyi Sözcüsü, atılacak adımlara ve bunların zamanlamasına Komite'nin karar vereceğini söyledi.
AİHM verileri, 1959 ile 2021 yılları arasında Türkiye hakkında 3 bin 820 karar verdiğini ve bunların 3 bin 385'inin en az bir hak ihlali içerdiğini gösteriyor. Türkiye, 46 üye ülke arasında en büyük nüfusa sahip ülke ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni birçoğundan önce imzalamıştı.
Bakanlar Komitesi, ikinci kez bir üye devlet aleyhine ihlal prosedürü başlattı. Avrupa Konseyi daha önce "ihlal prosedürünü" yalnızca Azerbaycan hükümetine karşı işletmişti.
Prosedürün sonuçları ana hatlarıyla belirtilmemekle birlikte, uzmanlar Türkiye'nin çıkarılmaması gerektiğini, bunun 85 milyon Türk vatandaşını, binlerce kişiye tazminat sağlayan bir mekanizmadan mahrum bırakacağını söylüyor.
İnsan hakları savunucusu ve KAMER Vakfı’nın kurucusu Nebahat Akkoç, "Umarım Avrupa Konseyi son darbeyi vurmaz. Umarım (Türk) yetkililer AİHM kararlarını uygular ve Batı dünyasından tamamen kopmayız" dedi.
Ankara’nın AİHM kararlarını uygulamayı reddetmesinin kendisini "kötümser" yaptığını söyleyen Akkoç, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) bağlı olmaması halinde Türkiye'de hukukun üstünlüğünün ortadan kalkacağı uyarısında bulundu.
Akkoç, 1990'lı yıllarda AİHM'e başvuruda bulunmuş, bu başvurular arasında 1994 yılında Diyarbakır'da 10 gün gözaltında tutulduğu sırada işkence gördüğü iddiaları ve eşi Zübeyir Akkoç’un 1993 yılında, evden okula giderken silahlı saldırıya uğrayarak öldürülmesi yer almıştı.
Mahkeme 2000 yılında Türk devletinin, Zübeyir Akkoç’un hayatını korumakta başarısız olduğuna ve Nebahat Akkoç'un gözaltında elektrik şoku ve kafasına aldığı darbeler dahil gördüğü muamelenin işkence olduğuna karar vermişti.
Reuters’ın konuştuğu Avrupa Konseyi Sözcüsü, Türkiye'nin 8 Kasım itibariyle 136'sı emsal dava olmak üzere, genellikle yeni yapısal veya sistemik sorunlarla ilgili 521 AİHM kararını henüz tam olarak uygulamadığını söyledi.
Türk diplomatik kaynaklar ise Ankara'nın son 10 yılda yaklaşık 2 bin 800 AİHM kararını uyguladığını ve bugüne kadar toplam sayının 4 bine yaklaştığını bildiriyor.
Kavala davası Türkiye'nin Batılı müttefiklerinden yargının siyasallaştığı yönünde eleştiriler almasına neden oldu. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ayrıca eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması için defalarca çağrıda bulundu.
Eski bir AİHM yargıcı ve İstanbul Kadir Has Üniversitesi'nde hukuk profesörü olan Ayşe Işıl Ergüvenç Karakaş, ihlal prosedürünün Kavala'nın tutukluluğunun işadamını susturmayı amaçladığı yönündeki karar nedeniyle açıldığını söyledi.
Komite iki ay önce, yetkililerin Kavala'nın serbest bırakılmaması halinde atılacak diğer adımları tartışmaları gerektiğini belirtmişti.
Karakaş, bunun Komite'nin diyaloğu tercih ettiğini gösterdiğini söyledi; Bakanlar Komitesi’nin çok daha radikal bir karar alabilecekken bunu yapmadığına dikkat çekti.
Karakaş, "Türkiye hiçbir zaman bu sistemden dışlanmamalı. Bu sistemden faydalanmalıdır" dedi.
Avrupa Konseyi sözcüsü, üst düzey konsey temsilcilerinin, üye devletlerin AİHM kararlarını uygulama konusundaki "bağlayıcı yükümlülüğünün" altını defalarca altını çizdiklerini kaydetti.
Türk Dışişleri Bakanlığı Reuters’ın haberiyle ilgili açıklama yapmadı. Ankara geçen hafta Komite'ye, Kavala'nın temyiz başvurusunun ve Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvurunun halen beklemede olduğunu bildirmişti.
Reuters’a konuşan bir Türk diplomatik kaynak, Avrupa Konseyi’nin kurumsal yapısına Ankara’nın sıkı sıkıya bağlı kalmaya devam ettiğini söyledi ve Komite'nin tüm diyalog yollarını tüketmeden aceleci davrandığını savundu.