Amerika’nın kuzeybatısındaki Portland kentinde iki aydır yüzlerce protestocu sokaklarda. Yer yer gergin anların yaşandığı protestoların bastırılması için birçok adım atıldı. Peki ırkçılık karşıtı eylemler olarak başlayan protestolar neden ısrarla sürüyor? Muhalefetin iddia ettiği gibi Demokrat Partili eyaletler mi Trump yönetiminin hedefinde? Ve tüm bu gelişmeler, başkanlık seçimlerine 90 gün kala neden gündemdeki yerini koruyor? VOA Türkçe bu sorulara yanıt aradı.
Amerika’da, ırksal eşitsizlik ve polis şiddetine karşı başlayan protesto dalgası George Floyd’un ölümü sonrası birçok kente yayıldı. Mayıs ayında başlayan protestolar Haziran’a doğru hız kesti. ABD’nin kuzeybatısındaki Seattle’da protestocular bir alanı özerk bölge ilan etti. Başkan Trump, grubu terörist ilan etti. Trump’ın bölgeye federal kolluk gücü yollama tehdidi yerel yöneticilerle Başkan’ı karşı karşıya getirdi.
Portland’da devam eden olaylarsa son haftalarda etkisi birçok kentte azalan ırkçılık ve polis şiddetine karşı protestoların yeniden alevlenmesine neden oldu. Colorado’dan Kentucky’ye, Nebraska’dan Virginia’ya birçok eyalette gösteriler yapıldı. Teksas’ın Austin kentinden bir protestocu hayatını kaybetti.
Portland’daki protestoların merkezinde federal adliye binası vardı. ABD Bölge Mahkemesi, geçtiğimiz hafta federal güvenlik güçlerinin protestolar sırasında gazetecileri ve hukuk gözlemcilerini hedef almasına geçici yasak getirdi.
Portland’a gönderilen federal güvenlik güçlerinin kentteki adliye binasına havai fişeklerle saldıran göstericilere göz yaşartıcı gazla müdahalesi tepkiye yol açtı.
Kongre’de ifade veren Amerika Adalet Bakanı William Barr, protestolara yapılan müdahaleyi savundu, “Şiddet yanlısı anarşistlerin meşru protestoları gasp ettiğini" söyledi. Polis teşkilatında sistematik bir ırkçılık olmadığını belirten Adalet Bakanı, “Portland’da olanlar protesto değil, ABD hükümetine saldırıdır” dedi. Barr, olaylarda yaralanan polis sayısının gösterici sayısından fazla olduğunun altını çizdi.
Başkan Donald Trump, protestolardan gelen çatışma görüntüleriyle ilgili olarak yerel yönetimleri eleştirdi, göstericileri anarşist provokatörler olarak niteledi. Kente daha fazla federal polis gönderileceğini söyledi.
Geçtiğimiz hafta Wall of Moms (Anne Duvarı) adlı grup, protestoculara göz yaşartıcı gaz ve plastik mermiyle müdahale edilmesi için federal güvenlik güçlerinin gönderilmesinin Anayasa ihlali olduğu gerekçesiyle İç Güvenlik Bakanlığı’na dava açtı.
Portland, hararetli geçen bir haftayı daha geride bıraktı ve tam 62 günün sonunda kent yönetimi ve Beyaz Saray arasında federal güçlerin çekilmesi konusunda uzlaşma olduğu haberi geldi.
Federal güvenlik güçlerinin bir kısmının mahkeme binasını korumaya devam etmesi koşuluyla kentten çeken Trump yönetimi, aşamalı çekilme için eyalet yönetiminin güvenlik uygulamalarını güçlendirmesini şart koşuyor.
Peki Amerikalılar Portland’dan yansıyan görüntülere nasıl bakıyor? Protestoların ilk günlerindeki destek aynı seviyede mi? Gallup Araştırma Şirketi’nin yaptığı son ankete göre, protestolara destek oranı son haftalarda yüzde 60’dan yüzde 52’ye geriledi.
Anket, protestolara yaklaşımda partiler arasındaki farklılığı da açıkça ortaya koyuyor. Demokrat Partili olduklarını söyleyenlerin yüzde 95’i protestoları desteklerken, bu oran Cumhuriyetçi Partililer’de yüzde 22’ye düşüyor.
Ülkede tartışma yaratan, federal polislerin eyalet yönetimlerinin onayı olmaksızın protestolara karşı bazı kentlerde devreye sokulması kararı, Amerikalılar’ın yüzde 42’sine göre Trump’ın başkanlık seçimleri öncesinde destek alma çabasının bir parçası. Yüzde 39’luk bir grupsa Trump’ın söz konusu kentlerde asayişi yeniden sağlamak amacıyla federal güçleri görevlendirdiği görüşünde.
Başkan Trump, anlaşma açıklamasından kısa bir süre sonra Twitter’dan paylaştığı mesajda zafer ilan ederek federal güvenlik güçlerinin Portland’ın yanıp kül olmasının önüne geçtiğini yazdı.
Her iki taraf da kentte federal güvenlik güçlerinin konuşlanmasının yol açtığı siyasi gerilimde zafer ilan etse de varılan anlaşmanın iki aydır protestoların devam ettiği Portland sokaklarında tansiyonu düşürüp düşürmeyeceği henüz belirsiz. Özetle başkanlık seçimlerine 90 gün kala Amerika’da salgının yanı sıra ırksal adaletsizlik gündemdeki yerini korumaya devam ediyor.