102 ülkede 144 merkezi bulunan 20 bin üyeli Uluslararası PEN Yazarlar Derneği, 15 Kasım Dünya Tutuklu Yazarları Anma Günü’nde adeta Türkiye’ye çıkartma yaptı. 20 üyeden oluşan bir heyetle İstanbul’da basın toplantısı düzenleyen Uluslarası Pen Başkanı John Ralston Saul, “demokrasiyi geniş ve etkin bir basın özgürlüğü geliştirir. İfade özgürlüğü şiddeti marjianalleştirir, toplumu sağlıklı hale getirir” dedi.
İki gündür Türkiye’de olan heyet, Ankara’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hükümete yakın bazı isimler ve demokratik kitle örgütü temsilcileriyle görüştü. Heyet, Türkiye temaslarının İstanbul ayağında ise bugün Cezayir toplantı salonunda basınla bir araya geldi. Türk medyasının ilgisinin sınırlı kaldığı toplantıya daha çok yabancı basın yayın organlarının Türkiye muhabirleri ilgi gösterdi.
Başbakan ve Adalet Bakanı PEN heyetiyle görüşmedi
Basın toplantısında Cumhurbaşkanı Gül’le yaptıkları görüşme hakkında da bilgi veren Uluslararası PEN Başkanı Saul, kendilerini dikkatle dinleyen cumhurbaşkanının bir saat on beş dakika süren görüşmede “ifade özgürlüğü ihlallerinin Türkiye’nin itibarına gölge düşürdüğünü” söylediğini aktardı.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın ise PEN heyetine, hükümetin basın ve ifade özgürlüğüne değer verdiğini anlattığını belirten Saul, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in görüşme taleplerine olumsuz yanıt verdiğini kaydetti.
‘Hükümetin adım atmasını engelleyebilecek bir durum yok’
John Saul, Uluslararası PEN’in Türkiye’den taleplerini de sıraladı. “Türkiye’de, başta 8 PEN üyesi olmak üzere 70’e yakın gazeteci ve yazar şu anda hapiste. Hükümetin şeffaf bir şekilde ele alarak, hızlıca bu davaları incelemesini bekliyoruz. Bu sayede birçok meslektaşımızın davasının düşeceğine inanıyoruz. Uzun süreli yargılamaların da önüne geçilmeli. Bizce şu anda hükümetin adım atmasını engelleyecek hiçbir neden yok.”
Yıllardır Türkiye’yi yakından takip eden Uluslararası PEN Direktör Yardımcısı Sara Whaytt ise 90’lı yıllardaki Türkiye’yle bugünkü Türkiye’yi karşılaştırdı. PEN yetkilisi, “1990’ların başında Türkiye’de gazeteciler öldürülüyor ya da uzun süre neredeyse 500 yıla yakın hapis cezasıyla yargılanıyordu. Şimdi ise uzun tutukluluk var. Üçte ikisi Kürt olmak üzere 70’e yakın gazeteci bugün cezaevinde. Aslında felaket geçen 1990’lardan sonra 2000’lerde olumlu adımlar atıldı. Hatta 2005’te ben çok iyimserdim. Ama son üç yıldır yine Ergenekon, KCK ve Odatv davalarıyla tutulu gazeteci sayısı yeniden arttı” diye konuştu.
Otosansür yaygınlaşıyor
Basın toplantısına katılan Amerikan PEN Merkezi Başkanı Eric Lav ise Türk basınında gittikçe yaygınlaşan otosansüre dikkatlerii çekti. “Gazeteciler, kendilerini ifade etmekten korkuyor. Türkiye’de yaygınlaşan bir otosansür var. Bunun sorumlusu yargı sistemi ve onun uygulayıcılarıdır. Zaten Voltaire ‘size kimin hakim olduğunu görmek istiyorsanız kim eleştirilmiyor ona bakın’ der.”
Toplantıda PEN üyesi ve Cumhuriyet yazarı Mine Kırıkkanat, Türkiye’de yabancı gazetecilerin çeşitli nedenlerle basın özgürlüğü sorunlarını zamanında dünyaya duyurmadıklarını söyledi. KCK davası tutuksuz sanığı Ragıp Zarakolu ise Kırıkkanat’ı toptancı yaklaşımda bulunduğu gerekçesiyle eleştirdi.
‘Sopayı tutan değil sopa tartışılmalı’
Basın toplantısında söz alan Odatv sanığı Ahmet Şık ise Türkiye’de sorunun kişiler değil sistem olduğunu vurguladı. Şık, “21 iktidar değişiyor ama uygulamalar değişmiyor. Biz hep sopayı tutanı konuşuyoruz ama aslında sopayı tartışmamız gerekir” dedi.
Uluslararası PEN heyeti KCK basın ve Odatv davalarını da izleyecek.
İki gündür Türkiye’de olan heyet, Ankara’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hükümete yakın bazı isimler ve demokratik kitle örgütü temsilcileriyle görüştü. Heyet, Türkiye temaslarının İstanbul ayağında ise bugün Cezayir toplantı salonunda basınla bir araya geldi. Türk medyasının ilgisinin sınırlı kaldığı toplantıya daha çok yabancı basın yayın organlarının Türkiye muhabirleri ilgi gösterdi.
Başbakan ve Adalet Bakanı PEN heyetiyle görüşmedi
Basın toplantısında Cumhurbaşkanı Gül’le yaptıkları görüşme hakkında da bilgi veren Uluslararası PEN Başkanı Saul, kendilerini dikkatle dinleyen cumhurbaşkanının bir saat on beş dakika süren görüşmede “ifade özgürlüğü ihlallerinin Türkiye’nin itibarına gölge düşürdüğünü” söylediğini aktardı.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın ise PEN heyetine, hükümetin basın ve ifade özgürlüğüne değer verdiğini anlattığını belirten Saul, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in görüşme taleplerine olumsuz yanıt verdiğini kaydetti.
‘Hükümetin adım atmasını engelleyebilecek bir durum yok’
John Saul, Uluslararası PEN’in Türkiye’den taleplerini de sıraladı. “Türkiye’de, başta 8 PEN üyesi olmak üzere 70’e yakın gazeteci ve yazar şu anda hapiste. Hükümetin şeffaf bir şekilde ele alarak, hızlıca bu davaları incelemesini bekliyoruz. Bu sayede birçok meslektaşımızın davasının düşeceğine inanıyoruz. Uzun süreli yargılamaların da önüne geçilmeli. Bizce şu anda hükümetin adım atmasını engelleyecek hiçbir neden yok.”
Yıllardır Türkiye’yi yakından takip eden Uluslararası PEN Direktör Yardımcısı Sara Whaytt ise 90’lı yıllardaki Türkiye’yle bugünkü Türkiye’yi karşılaştırdı. PEN yetkilisi, “1990’ların başında Türkiye’de gazeteciler öldürülüyor ya da uzun süre neredeyse 500 yıla yakın hapis cezasıyla yargılanıyordu. Şimdi ise uzun tutukluluk var. Üçte ikisi Kürt olmak üzere 70’e yakın gazeteci bugün cezaevinde. Aslında felaket geçen 1990’lardan sonra 2000’lerde olumlu adımlar atıldı. Hatta 2005’te ben çok iyimserdim. Ama son üç yıldır yine Ergenekon, KCK ve Odatv davalarıyla tutulu gazeteci sayısı yeniden arttı” diye konuştu.
Otosansür yaygınlaşıyor
Basın toplantısına katılan Amerikan PEN Merkezi Başkanı Eric Lav ise Türk basınında gittikçe yaygınlaşan otosansüre dikkatlerii çekti. “Gazeteciler, kendilerini ifade etmekten korkuyor. Türkiye’de yaygınlaşan bir otosansür var. Bunun sorumlusu yargı sistemi ve onun uygulayıcılarıdır. Zaten Voltaire ‘size kimin hakim olduğunu görmek istiyorsanız kim eleştirilmiyor ona bakın’ der.”
Toplantıda PEN üyesi ve Cumhuriyet yazarı Mine Kırıkkanat, Türkiye’de yabancı gazetecilerin çeşitli nedenlerle basın özgürlüğü sorunlarını zamanında dünyaya duyurmadıklarını söyledi. KCK davası tutuksuz sanığı Ragıp Zarakolu ise Kırıkkanat’ı toptancı yaklaşımda bulunduğu gerekçesiyle eleştirdi.
‘Sopayı tutan değil sopa tartışılmalı’
Basın toplantısında söz alan Odatv sanığı Ahmet Şık ise Türkiye’de sorunun kişiler değil sistem olduğunu vurguladı. Şık, “21 iktidar değişiyor ama uygulamalar değişmiyor. Biz hep sopayı tutanı konuşuyoruz ama aslında sopayı tartışmamız gerekir” dedi.
Uluslararası PEN heyeti KCK basın ve Odatv davalarını da izleyecek.