2020 yılının ilk aylarında başlayan ve yaşamın her alanında etkisini gösteren Corona virüsü pandemisinin en fazla vurduğu sektörlerden biri, eğitim sektörü oldu. Birçok ülkede salgına karşı önlemler kapsamında okullar kapandı, uzaktan eğitim ön plana çıktı. Ancak milyonlarca öğrenci uzaktan eğitim teknolojilerine erişimleri olmadığından eğitim süreçlerinde geri kaldı. Erişim imkanı olan öğrenciler için de uzaktan eğitimin beraberinde getirdiği olumsuzluklar devam etti.
Dünya genelinde pandemiye karşı alınan önlemler kapsamında okullarda ve kampüslerde yüz-yüze eğitimin durdurulması, ilköğretimden yükseköğretime kadar tüm seviyelerde 1 milyar 500 milyondan fazla öğrencinin eğitimini aksattı.
72 milyon öğrenci daha ‘eğitim yoksulluğu’ içine düştü
Dünya Bankası ve UNESCO İstatistik Enstitüsü’nün eğitim alanındaki açıkları daha iyi değerlendirmek amacıyla 2019 yılında yaptığı yeni tanımlamaya göre, 10 yaşına kadar okula gitmeyen ya da yeterli düzeyde okuma ve yazma becerisini 10 yaşına kadar kazanamayan çocuklar ‘eğitim yoksulluğu’ içinde kabul ediliyor.
Dünya genelinde, ilköğrenim çağındaki 720 milyon çocuğun 382 milyonu pandemi öncesinde ‘eğitim yoksulu’ olarak belirlenmişti. Dünya Bankası’nın Aralık ayında yayınladığı son rapora göreyse, pandemi sürecinde okulların kapanması ve birçok ülkede uzaktan eğitim imkanının kısıtlı olması nedeniyle 72 milyon çocuk daha eğitim yoksulluğu içine düştü.
Dünya Bankası’nın ‘Pandemi Döneminde Eğitim Yoksulluğu: Kriz İçinde Kriz’ adlı raporundaki verilere göre, ilköğrenim yaşındaki çocuklar arasında eğitim yoksulluğu içinde olanların oranı pandemi öncesinde yüzde 53 iken, bu oran pandemi döneminde yüzde 63’e yükseldi. Pandemi döneminde eğitimsizliğin en fazla arttığı ülkeler, çoğunlukla Latin Amerika ve Asya’da oldu.
Uzaktan eğitimde ülkelerin yüzde 90’ı dijital teknoloji kullandı
11 Mart 2020 tarihinde Corona virüsü salgınının resmi olarak pandemi ilan edilmesinin ardından, Nisan ayı itibariyle dünya genelinde 188 ülkede okullar kapatıldı. Birçok ülkede uzaktan eğitim internet, televizyon ve radyo başta olmak üzere çeşitli teknolojiler kullanılarak devam etti.
UNICEF verilerine göre ülkelerin yüzde 90’ı pandemi sürecinde eğitimde dijital teknolojilere başvurdu.
Küresel çapta okul öncesi ve ilköğretim seviyesinde uzaktan eğitim yöntemlerini kullanma imkanı olan öğrencilerin oranı en fazla yüzde 69 olarak belirlendi. Bu, okul öncesi ve ilköğretim çağındaki öğrencilerin yüzde 31’inin, yani 463 milyon çocuğun eğitimden uzak kaldığı anlamına geliyor.
Uzaktan eğitimde dijital platformlara başvuran ülkelerin yüzde 83’ü internetten eğitimi tercih etti. Ancak bu da okul çağındaki çocukların neredeyse dörtte üçünü eğitimden büyük oranda mahrum bıraktı.
Televizyon kanalları üzerinden sunulan uzaktan eğitim, tercih edilen yöntemler arasında en fazla erişimin sağlandığı alan oldu. Televizyonla eğitim sunulan ülkelerde öğrencilerin yüzde 62’si eğitimlerine devam edebildi. Radyo aracılığıyla sunulan uzaktan eğitime erişim oranıysa yüzde 16’da kaldı.
Çeşitli teknolojilerle sunulan uzaktan eğitim programlarına erişemeyen öğrencilerin yüzde 75’i yoksul ve kırsal bölgelerde yaşıyor.
Yüksek öğrenimde uluslararası öğrenci sayısında büyük düşüş
Pandemi yüksek öğrenimi de büyük oranda etkiledi. Uzaktan eğitime erişimde yaşanan sıkıntılar üniversite öğrencileri için de başlıca sorunlar arasında. Ancak çok sayıda üniversite öğrencisi sınırların kapatılması, vize işlemlerinin durdurulması ve sosyal mesafe kuralları gibi önlem ve kısıtlamalar nedeniyle de eğitimlerine devam edemedi. Bu engeller en fazla uluslararası öğrencileri etkiledi.
Uluslararası Eğitim Enstitüsü verilerine göre, dünyada uluslararası öğrencilerin en fazla tercih ettiği Amerika’da 2020-2021 eğitim yılı için üniversitelere kayıt yaptıran öğrenci sayısı geçen yıl yüzde 43 oranında azaldı.
Pandemi öncesinde yabancı öğrenciler, Amerika’daki üniversite öğrencilerinin yüzde 5,5’ini oluşturuyordu. Amerikalı öğrencilerin üniversiteye kayıt ve devam oranlarında da azalma kaydedilirken, uluslararası öğrenci sayısındaki azalma nedeniyle ülke genelinde üniversitelerin bu öğrencilerden elde ettiği gelir yüzde 4,4 oranında düştü. Uluslararası Eğitmenler Birliği (NAFSA) raporlarına göre uluslararası öğrencilerin Amerikan üniversitelerine sağladığı mali katkı 20 yıldır ilk kez gerilemiş oldu.
Benzer bir tablo Avrupa’da da gözlemlenirken, dijital alanda ve internet erişiminde eşitsizlik ve eksikliklerin pandemi öncesinde de çok yaygın olduğu birçok Latin Amerika, Afrika ve Asya ülkesinde yüksek öğrenim özellikle pandeminin doruk yaptığı dönemlerde akademi dünyasını daha da zorladı. Eğitmenlerin uzaktan eğitim konusunda hazırlıksız olmaları da bu ülkelerde karşılaşılan sorunlar olarak ortaya çıktı.
UNESCO’dan ‘Küresel Eğitim Koalisyonu’ adımı
Corona virüsü pandemisi nedeniyle okulların kapanması dünya genelinde öğrenci nüfusunun yüzde 87’sini etkilerken, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO, pandeminin ilanından kısa bir süre sonra ‘Küresel Eğitim Koalisyonu’ kurdu. 2020 yılı Nisan ayında faaliyetlerine başlayan koalisyonun amacı pandeminin yarattığı eğitim krizi karşısında ülke yönetimleri, sivil toplum kuruluşları, eğitim kuruluşları ve özel sektörden ilgili kurumları bir araya getirerek hem kısa hem de uzun vadede eğitim alanında ortaya çıkan sorunlara ortak çözüm üretmek.
Koalisyona katılanlar arasında, Birleşmiş Milletler bünyesindeki Çocuklara Yardım Fonu UNICEF, Dünya Sağlık Örgütü WHO, Dünya Gıda Programı WFP ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği ITU’nun yanı sıra Dünya Bankası, Eğitim İçin Küresel Ortaklık GPE, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD ve Asya Kalkınma Bankası da yer alıyor.
Özel sektörden Microsoft, GSMA, Weidong, Google, Facebook, Zoom, KPMG ve Coursera, sivil toplum arasından da Khan Academy, Dubai Cares, Profuturo ve Susam Sokağı Sesame Street kuruluşları koalisyonun bir parçası. Medya kuruluşlarının da davet edildiği koalisyona BBC’den de destek geldi.
Koalisyonun bazı çalışmaları arasında, pandemi sürecinde eğitim alanında daha da gün yüzüne çıkan eşitsizlik ve eksikliklerle ilgili farkındalık
yaratmak, eğitmen ve öğrencilerin ihtiyaçlarının yerel bazda belirlenmesini sağlamak ve eğitimin sekteye uğramasının önüne geçmek geliyor.
‘Öğrenme Asla Durmaz’ (Learning Never Stops) başlığı altında sosyal medyada başlatılan iletişim ağı da öğrencilere, velilere ve öğretmenlere pandemi sürecinde tüm eksikliklere rağmen öğrenmeye devam etmenin yaratıcı yolları aktarılıyor.
Uzun vadede eğitimdeki açığın kapatılması için öneriler
Mevcut veriler ışığında uzmanlar, ülke yönetimlerinin uzaktan eğitim programlarında tek bir teknolojiyi tercih etmek yerine, yerel ihtiyaçlar doğrultusunda farklı yöntemleri devreye sokmaları gerektiği uyarısında bulunuyor.
Pandemi, kriz süreçlerinde eğitim sektörünün daha hazırlıklı olmasının önemini de ön plana çıkardı. Bunun için de uzmanlardan, öncelikle, pandemi öncesinde de gündemde olan, internet erişimi sorununun bir an önce çözülmesi gerektiği yönünde çağrılar geliyor.
İnternet yoluyla uzaktan eğitimin pandemi süreci sonrasında da bazı eğitim kurumları tarafından daha ağırlıklı olarak tercih edilip edilmeyeceği soruları da gündemde. Ancak birçok uzman, yüz-yüze eğitimin daha verimli olduğu görüşünde.
Amerika’nın Sesi’nden (VOA) Greta Van Susteren’in sorularını yanıtlayan Amerikan Üniversiteleri Birliği Başkanı Lynn Pasquerella, “Derslikte yapılan eğitimin yerini alabilecek bazı iyi alternatifler de var ancak birbirleriyle yaşıt öğrencilerin birebir, yüz-yüze etkileşimi çok önemli. Online olarak da birçok şey yapılabilir ancak bir yerde fiziksel olarak birlikte olmanın hayal gücünü beslediğini düşünüyorum” diyor.
Sağlıktan iş dünyasına kadar hayatın her alanında ani değişiklikler yapılmasına neden olan pandemi süreci eğitim alanında da ele alınması gereken birçok konuyu yeniden gündeme taşıdı.
Özellikle gelişmiş ülkelerde, eğitim düzeylerindeki farklılıkların önüne geçmenin bir yolu olarak üniversitelerde eğitim görmenin maliyetinin düşürülmesi gerektiği görüşü bir kez daha tartışılıyor. Üniversite Ortakları kuruluşunun Başkanı Brandon Busteed de bu görüşü savunanlardan.
Van Susteren’in sorularını yanıtlayan Busteed, “Daha duyarlı ve daha yaratıcı öneriler olan bir döneme girmemiz gerekiyor. Ve bunun için de yapılması gerekenler listesinin başına şunu koyuyorum: üniversitelerin maliyetlerini düşürmek için ne gibi adımlar atılabilir. Ancak bu şekilde uzun vadede sürdürülebilirliği yakalayabiliriz” dedi.