Irak’ta son günlerde yaşananlar Washington’da da gündemin üst sıralarında. Ortadoğu Enstitüsü ve John Hopkins Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği panelde Irak tartışıldı. Katılımcılar Irak’ın da bulunduğu bölgedeki ortak sorunun kötü yönetim ve yolsuzluklar olduğu konusunda görüş birliği içindeydi.
Washington’daki uzmanlar Ortadoğu Enstitüsü ve Johns Hopkins Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği, ‘Irak’ın Bölgesel Fırsatları ve komşularının bakış açısı’ konulu panelde bir araya geldi.
Panele düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nden Muhammed Alyahya, John Hopkins’te öğretim görevlisi Türkiye uzmanı Lisel Hintz, Princeton Üniversitesi’nden Ortadoğu güvenliği ve nükleer konularda uzman İranlı Hüseyin Mousavian ile Irak’ın Washington Büyükleçisi Fareed Yassin katıldı.
Büyükelçi Yassin Arap komşularını yanında olmamakla suçladı.
Yasin, ”Son 10 yılda yaşadığımız sorunlardan biri insanlar bazı ülkelerin diğerlerinden daha fazla Irak’a karıştığını belirtiyor. Aslında durum böyle değil, aslında birçok ülke Irak’ta yoktu. Özellikle komşumuz Arap ülkelerini kastediyorum. Bize yardım etmek için daha fazlasını yapabilirlerdi. Onların olmaması bence hataydı. Bence bu yokluk, karar vericiler tarafından hata olarak değerlendiriliyor. Son aylarda bunu yeniden değerlendiriyorlar. Şimdi Suudi Arabistan’dan İran’a, Türkiye’ye Ürdün’e kadar bütün ülkeler müdahil oluyor. Onlarla artan sayıda etkiletişim içindeyiz” dedi.
Büyükelçi Yassin, IŞİD’in ülkede altyapıya, insanların ihtiyaçlarına verdiği zararın onarılması gerektiğini söyledi ve bunun Irak’a komşularıyla daha fazla iletişime girmek için bir fırsat sunacağını kaydetti.
Irak’ın Washington Büyükelçisi, “Kuveyt’in Ocak 2018’de bize yardım ve yeniden yapılanma için uluslararası bağış konferansına ev sahipliği yapacağını söylemekten mutluluk duyuyorum” ifadelerini kullandı.
Panelin konuşmacılarından Türkiye konusunda uzman, Lisel Hintz de Türkiye’nin hem merkezi yönetimle hem de Irak Bölgesel Kürt yönetimiyle ilişkileri geliştirme konusunda çıkarı olduğunu söyledi:
Hintz, “Türkiye’de kimlik değişikliği yaşanıyor, Türkiye’de kurumlar değişiyor. Bunun Türkiye’nin değişen politikasıyla ilgisi var. Türkiye’de daha önceki hükümetler laik askeri kesimden etkileniyordu, Kürtlerin herhangi bir tanınmasına karşı çıkıyordu. Türkiye’nin iki yönlü yaklaşımı var. Bağdat ve Erbil’le çok farklı iki şekilde siyasi yol izliyor. AKP döneminde stratejik derinlik anlayışıyla dış politika yönü değişti. Türkiye Irak’la, PKK’yla mücadele konusunda işbirliği yapabileceğini düşündü. Erdoğan kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumundan çok Türkiye’deki Kürtlerin de aynı yolu izlemesinden endişe ediyor. Bence Türkiye, İdlib’e de asker göndererek güçlü bir bölgesel rol oynamak istiyor, Bağdat’la Erbil’i de burada muhtemel oyuncular ve ortaklar olarak görüyor” dedi.
Hintz, Türkiye’nin inşaat sektörünü Erbil ve Irak’ta genişletmek isteyeceğini de vurguladı. Bununla birlikte Hintz, Türkiye’nin bölgede ne kadar güvenilir bir müttefik ya da müzakereci olduğunun tartışma konusu olduğunun mesajını verdi.
Hüseyin Mousavian de İran’ın en önemli önceliğinin Irak’la dostça ilişkilere sahip olmak olduğunu söyledi:
Mousavian, “İkinci önemli öncelik Irak’taki güvenliğin istikrarı. İranlılar Irak’ın güvenliğini kendi güvenliklerinin bir parçası olarak görüyor. Irak’taki düzensizlik İran’a yansıyor. İranlılar Irak’ın toprak bütünlüğüne büyük önem veriyor. IŞİD’in Irak ve Suriye’de elinde bulundurduğu toprakların yüzde 86’sı geri alındı. Bu, İranlılar, Hizbullah ve Haşdi Şabi sayesinde oldu. İran, Hizbullah, Haşdi Şabi Irak’tan çıkarsa Suudiler IŞİD’le savaşmak için sahaya inecek durumda mı? Hiçbir Arap ülkesi bunu yapacak durumda değil” dedi.
İran Ulusal Güvenlik Konseyi eski üyesi Mousavian, Haşdi Şabi’ye ne olacağına IŞİD bittikten sonra Irak’ın karar vereceğini de vurguladı.
Atlantik Konseyi’nden Muhammed Alyahya ise Mousavian’ın sözlerine karşı çıktı.
Alyahya, “Hizbullah içindeki belirli unsurlar ve bazı gruplar IŞİD gibi. IŞİD’den daha az barbar değiller. Bunlar en az IŞİD kadar terörist örgüt” dedi.
Büyükelçi Fareed Yassin de panelin sonlarına doğru Türkiye dahil komşularıyla konuşacak konuları olduğunu kaydetti.
Büyükelçi, “Sınır konusu, nehir konusu. Türkiye, Suriye ve İranlı komşularımızla konuşacağımız konular. Savaş yüzünden ortada yoktuk. Haklarımızı yeniden değerlendirmek durumundayız. Yolsuzluğu da odaklanmak istiyoruz. Bu en az terör kadar kötü” dedi.
Mousavian da bölgedeki yolsuzluğun önemli bir sorun olduğunu ancak yolsuzluğun Amerika dahil dünyanın her yerinde görüldüğünü vurguladı.
Öte yandan Lisel Hintz, Türkiye’nin terörizm ve yolsuzlukla mücadele konusunda iyi bir müttefik olamayacağı düşüncesini dile getirdi. Hintz, Türkiye’nin aşırılık yanlısı gruplardan çok da uzaklaşmadığını düşündüğünü vurguladı.
Paneldeki konuşmacılar bölgede yolsuzluğun sorunların oluşmasında önemli bir etken olduğu ve üzerine gidilmesi gerektiği konusunda hemfikirdi.