Erişilebilirlik

Ortadoğu’da tırmanan gerilim Türkiye’yi ve bölgedeki ilişkileri nasıl etkileyecek? 


Ortadoğu'da İsrail ile Filistin arasında yeniden tetiklenen çatışma halinin bölge ülkeleri arasındaki normalleşme sürecinde tıkanmaya yol açabileceği ve Türkiye’nin ilerleyen dönemde arabulucu olabileceği yorumları yapılıyor
Ortadoğu'da İsrail ile Filistin arasında yeniden tetiklenen çatışma halinin bölge ülkeleri arasındaki normalleşme sürecinde tıkanmaya yol açabileceği ve Türkiye’nin ilerleyen dönemde arabulucu olabileceği yorumları yapılıyor

Ortadoğu coğrafyasında İsrail ile Filistin arasında yeniden tetiklenen çatışma halinin bölge ülkeleri arasındaki normalleşme sürecinde tıkanmaya yol açabileceği ve Türkiye’nin ilerleyen dönemde arabulucu olabileceği yorumları yapılıyor.

Ortadoğu’da yaşananları ve Türkiye’ye etkisini VOA Türkçe’ye değerlendiren Dış Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, İsrail, ABD ve Avrupa’nın yakın gelecekte nasıl bir politika izleyeceğine bağlı olarak ülkeler arasında ilişkilerde yeniden şekillenme olabileceğini kaydetti.

Bağcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Türk Hükümeti’nin resmi tepkisini anımsatarak, “Ortadoğu'da yaşananlara özellikle son üç gündür yaşananlara Türkiye'nin tepkisi gayet itidalli, normal bir davranış, sert bir çıkış yok. Birçok ülke gibi belki Türkiye arabulucu olmak da isteyebilir ileriye yönelik olarak tabii İsrail kabul ederse. Türkiye şu anda çok çatışmalı bölgeler içinde yer alan bir ülke. Ukrayna savaşından Azerbaycan-Ermenistan krizine, Suriye'deki zaten durumlar belli. Şimdi bu Ortadoğu'da yaşananlar, Hamas gibi bir radikal örgütlenmeleri hedef alarak, ortadan kaldırılmasına yönelik bir girişim olarak görülüyor. Çünkü ekonomik projeler çok önemli. İbrahim anlaşmaları (Mısır ve Ürdün’ün ardından Birleşik Arap Emirlikleri’nin İsrail ile imzaladığı anlaşmalar) ve son olarak G20 gündemindeki proje çerçevesinde İsrail anahtar ülkelerden biri ve İsrail’in herhangi bir şekilde tehdit edilmemesi gerektiği yönünde bir görüş var. Ama bugünlerde yaşananlar, İsrail'in içinde ve bölgede çok önemli gelişmelere sahne olacak olan bir girişim” dedi.

Ortadoğu’da tırmanan gerilim Türkiye’yi ve bölgedeki ilişkileri nasıl etkileyecek?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:05:49 0:00

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan da, VOA Türkçe’ye değerlendirmesinde, İran etkisindeki süreçle bölgedeki normalleşmeye zarar verildiği görüşünde. Orhan, “Hamas'ın saldırısıyla birlikte bölgede yeni bir çatışma süreci içerisine girildi. Bu noktada hangi aktörün, aktörlerin bölgedeki bu normalleşme sürecinden rahatsız olduğu ve yeni bir çatışmayı tetiklemek isteyebileceği akla gelebilecektir. Bu Hamas'ın eyleminin de arka planına baktığımızda; İran'ın bu noktada özellikle Hamas'a ciddi bir destek verdiğini ve İran'ın İsrail'in bölgedeki Arap ülkeleriyle ve Türkiye'yle normalleşme süreçlerinden ciddi bir kaygı içerisinde olduğu ve bu süreçleri baltalamak üzere İran'ın böyle bir eylemi teşvik ettiği yönünde bir sonuç çıkabilecektir. Doğaldır ki bu eylem öncelikle İsrail, Filistin arasındaki gerginliği kısa vadede giderek arttıracak. İsrail’in Hamas’a ve Gazze’ye dönük orantısız bir güç kullanımına muhtemelen şahit olacağız. Ve bu noktada çok fazla Filistinli sivil kaybı. Can kayıpları da bölgede İsrail'le normalleşme süreci içerisine giren ülkeler açısından da İsrail'i eleştirmeleri sonucunu beraberinde getirecek. Dolayısıyla bölgedeki o sükunet ve normalleşme süreçlerini en azından kısa vadede ortadan kaldırabilecek bir gelişmeyle karşı karşıyayız” diye konuştu.

Bu noktada İsrail’in devleti ve halkıyla radikalleşmesi endişesini paylaşan Orhan, “İsrail siyaseti içerisinde Netanyahu’nun baskı altında olduğu bir süreçten geçiliyordu ama bu eylem İsrail toplumunun ve siyasetinin daha radikal sağa doğru kaymasını ve Netanyahu etrafında kümelenmesini beraberinde getirecektir. Bunun sonucu İsrail'in Filistin'e, Gazze'ye dönük daha sert önlemleri hayata geçirmesi ve bir şiddet sarmalıyla İsrail’in güvenlik önlemlerini arttırdığı oranda daha fazla meydan okuması olacaktır” ifadesini kullandı.

Hamas’ın saldırısıyla ilgili sorular için uzmanlar ne düşünüyor?

“Hamas’ın saldırısıyla İsrail’in sert müdahalesine zemin yaratması” yönündeki görüşü sorduğumuz Bağcı, “(Hamas’ın saldırısı) niçin yapıldığı, nasıl olduğu sorularını artık bu noktada sormanın anlamı yok. Önemli olan bu noktadan sonra hem İsrail'in politikaları hem ABD'nin ve Avrupa'nın politikaları ne olacak? Hem de bölge dışı ülkelerin yaklaşımları nasıl olacak? Bu çok önemli” yorumunu yaptı.

ORSAM uzmanı Oytun Orhan da, “Bazı iddialar gündemde, ‘İsrail'in bu kadar büyük bir istihbarat zafiyeti yaşayamayacağı’ dolayısıyla bu eylemi önceden bilmesine rağmen göz yumduğu ve bu şekilde de Gazze’yi işgal etmeye dönük zemin hazırladığı yönünde. Ama ben bu iddiaların açıkçası çok temelsiz olduğunu düşünüyorum. Hiçbir ülke, hiçbir devlet kendisini bu kadar büyük zafiyet içerisinde gösterecek bir eylemi göz ardı edemez, ki İsrail tamamen askeri caydırıcılık üzerine inşa edilmiş bir ülke, devlet. Son eylem İsrail'in çok güçlü olduğunu düşündüğümüz güvenlik yapılanmasının ne kadar büyük zafiyet içerisinde olduğunu çok büyük açıklar verebildiğini ve bir devlet dışı örgüt tarafından dahi tehdit edilebileceğini ortaya koydu. İsrail'in göz yumduğu ve Filistin'e dönük daha geniş kapsamlı önlemleri almaya dönük zemin hazırladığı yönündeki iddiaları açıkçası kesinlikle katılmıyorum. İsrail, Hamas ile karşı karşıya geldiği son çatışmaların hepsinde ciddi bir kaba tabirle çizik yedi. İsrail caydırıcılığı ciddi bir darbe aldı. Bu nedenle Hamas ve arkasındaki İran, bu zafiyetten güç alarak daha büyük eylemlere kalkışma cesareti gösterdi diye düşünüyorum. Hamas’ın daha ciddi bir özgüvenle daha yüksek bir öz güvenle İsrail'e karşı daha cüretkar eylemlerde bulunmasının yüksek ihtimal olduğunu düşünüyorum” dedi.

Ortadoğu’da çatışmadan Türkiye’nin nasıl etkileneceğiyle ilgili Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Türkiye açısından söyleyebileceğim tek şey; Arap ülkeleriyle ve İsrail ile ilişkilerin normalleştiği bir dönemde bu olayın olması Türkiye için pek iyi olmadı. O nedenle çatışmaların bir an evvel sonlanması belki Türkiye için en hayırlısı. Ama Türkiye içinde ise özellikle radikal gruplara verilen destek çok büyük ve böyle olduğunu hem sosyal medyada hem de meydanlardaki gösterilerde görüyoruz. Türkiye - İsrail ilişkilerinin bu aşamada zarar görmesi tabii ne İsrail ne de Türkiye için iyi bir gelişme olur diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanı’nın (Recep Tayyip Erdoğan) şu ana kadar takındığı tavır hem İsrail hem de Arap ülkeleriyle ilişkileri koruma yönünde. Ama şu anda Türkiye'nin en fazla zarar görme ihtimali olan ülkelerden biri olduğunu da söylemek lazım” diye konuştu.

ORSAM uzmanı Orhan da, “Türkiye, bölgede istikrarın sağlanması için normalleşme sürecinin devamı konusunda bir pozisyon almış durumda. Hamas’ın tamamen İran'la koordine ederek gerçekleştirmiş olduğu bu eylem Türkiye'nin bölgesel beklentileriyle çok fazla uyumlu değil. Türkiye, Filistin davasının yanında ve Kudüs'ün başkenti olduğu iki devletli bir çözüm temelinde bir bakışa sahip. Ama diğer taraftan böyle bir eylemin de bölgede sürdürülen siyasi barış çabalarına zarar vereceğini, bölgedeki istikrara zarar vereceğini açıkçası öngörüyor. Oysa İsrail'in Arap ülkeleriyle, Türkiye’yle normalleşmesi bütün bunlar siyasi bir çözüm bulma noktasında önemli bir fırsat sunuyordu. Türkiye burada çatışmanın seviyesini düşürme, tarafları masaya getirme konusunda bir çaba sergileyecektir. Aynen Türkiye'nin, Ukrayna meselesinde almış olduğu pozisyona benzer bir pozisyonu burada alması ve bu hassas dengeyi tutturarak tutuklular veya rehin alınanlar için arabulucu rol oynamasının daha yüksek ihtimal olduğunu düşünüyorum. Kısa vadede İsrail'in aşırı güç kullanacağını öngörerek henüz bu arabuluculuk çabaları için uygun bir zemin sözkonusu değil ama Türkiye daha dengeli ılımlı bir pozisyon alacak diye düşünüyorum” görüşünü aktardı.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

Forum

XS
SM
MD
LG